
"Durdurun şunu." dedim. Sonra da sıradan kalkıp hiddetle "Siz beni ne zannediyorsunuz? Acı çekmemek için arkadaşlarımı satacağımı mı? Üzgünüm, ama çok yanılıyorsunuz." dedim. Uzay "Ah, çok acı... Sarışın arkadaşının sana yapmış olduğu ihaneti düşününce." dediğinde Beliz hemen telefonundan bir şeyler aramaya başladı. Bulduğunda ise Rüya'nın estetik operasyonu için onunla özel olarak paylaştığım sırlarımı anlattığı videoyu gösterdi.
İnanamayan gözlerle videoyu izledim. Boğazım düğümlenmişti. Ne diyeceğimi bilmiyordum.
Marsel arkamdan yaklaştı ve omuzlarımdan tutarak "Ya öyle bakakalırsın işte." Dedikten sonra beni kendine döndürdü. "Herkes senin kadar saf ve masum değil... Gerçi ne kadar masumsun o tartışılır..." dedikten sonra videoya baktı. Videoda Rüya bir oğlandan bahsediyordu. Bu oğlana bir zamanlar takıntılı bir şekilde aşıktım. Onu her yerde takip ediyordum. Bir gün hoşlandığım ismini anmak istemediğim o oğlan kendisine bir sevgili yaptı. Bunu görmemle kafayı yemiştim. Onun sevgilisini takip etmeye başladım. Herhangi bir hatasını bulmaya çalışıyordum. Böylece o taktığım oğlan o kızın ne kadar kötü bir insan olduğunu kanıtlayabilecektim. Ama hayır, öyle olmadı. Çünkü kız kabul etmek istemesem de gerçekten iyi bir kızdı ve ben bir gün ona çok kötü bir şey yaptım... Onları ayırmak için... ona iftira attım. Taktığım oğlandan ölümüne nefret eden bir çocukla anlaşma yapıp o kıza bir oyun oynadık. Sonra da oynadığımız oyunu videoya çekip kurguladık. Videoyu ona gösterdim. Yıkılmıştı. Gözlerindeki acıyı görebiliyordum. Fakat böyle olması gerekiyordu. Planlarımın sonunda beni görecek ve sevgili olacaktık. Ama hayır, planlarım ters tepti. Taktığım çocuğun en yakın arkadaşı, onun sevgilisine oyun oynadığımızı anlamıştı. Bana geldi ve bunu neden yaptığımı sordu. Bende ona onu ne kadar çok sevdiğimi ve onu kimseyle paylaşmak istemediğimi söylemiştim. O da bana delirdiğimi söyledi. Bunu söylemesiyle hayal kırıklığına uğramış ama aynı zamanda öfkeyle de dolmuştum. Sıranın üzerinden almış olduğum kalemi onun sırtına bastırdım. Çığlık attı. Neyse ki okulda yalnızca biz yoktuk. O sırada koridorda dolaşan Resim hocam benim taktığım oğlanın sırtına kalem sapladığımı görmüştü. Hemen bizi ayırdı. Soğukkanlı bir şekilde olaya müdahale etti. Ailemi okula çağırdılar ve o yaz ki bu geçen yaz oluyor... beni terapiye yolladılar. Ondan sonra da bir daha aşık olmama kararı aldım. Çünkü aşk bana zarar vermekten başka bir şey yapmıyordu. Sadece beni delirtiyordu. Bu yüzden sevgililikmiş, ilişkilermiş... bunlar pek benlik değildi.
"Evet, ne olmuş? İnsanlar hata yapabilir." diye cevap verdim. Beliz sırasından kalktı ve "Bu video da okulda yayılırsa ne olur?" diye sordu. Cevabın ne olduğunu biliyordum. Muhtemelen zengin öğrencilerin ailelerinin kulağına gidecek ve beni okuldan attıracaklardı. Hiç kimse çocuğunun gittiği bir okulda psikopat olmasını istemezdi, değil mi?
"Ne istiyorsunuz?" diye sordum.
Marsel "Tekrar söylüyorum. Gitmenizi." diye cevapladı.
"O zaman paylaş." diye cevap verdim.
Beliz "Arkadaşlarınla birlikte gitmenizi istiyorum." derken dişlerinin arasından tıslamıştı.
"Eh, ne yapabilirim? Onların gidip gitmemesi bana bağlı bir durum değil. Malum geçen parti de zaten aramızı açtınız."
Uzay "Ah bak sen, birileri yalnız kalmış."
Gözlerimi devirdim. Ne yapmamı beklediklerini anlamıyordum. Tek istediğim kaçmaktı. Geçmiş karanlık anılarımla yüzleşmek bana hiç iyi gelmemişti. Şimdi burada durmuş zırvalamalarını dinliyordum. Allah'ım, daha ne kadar onların işkencelerini çekecektim? Yoksa bu bir bedel miydi? Sıraç'a yaptıklarımın bedelini mi ödüyordum?
Beliz "Arkadaşlarının sırlarını anlatabilirsin mesela." dedi bana tepeden bakarak. Kıza iç çekerek baktım. "Hayır, yapmayacağım." dediğimde kız saçıma yapışmıştı. Kafa derimin acısından dolayı ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı. "Çabuk söyle yoksa kafa derini yüzerim." dedi ve aslında bu korkunç bir durumdu. Hayali bile can acıtıcı geliyordu. Gerçekten de yapabilir mi diye merak ettim.
"Hatırlamıyorum." diye cevap verdim ve bu yalan değildi.
Beliz beni yere doğru fırlattı. Sonra da gömleğimin yakalarından tutarak "Bak tatlım, ben bir şeyi yaparım dersem yaparım. Şimdi dökül!" dedi.
"Çok ciddiyim. Hatırlamıyorum. İnsanlar bana sırlarını söyler ama onları hemen unuturum." derken sesimin titrediğini fark ettim. Uzay "İnsanları dinlemiyorsan onların seninle paylaşım yapmalarının ne anlamı var."
"Sırlar unutulmak için vardır." şeklinde bağırdım. En azından benim için böyleydi.
Beliz ellerini belinde tuttu ve Marsel'e döndü. "Sence... yalan mı söylüyor?" dediğinde Marsel bana kaşlarını çatık bir şekilde bakıyordu. "Yalan söylediğine dair herhangi bir mimik yok yüzünde." dedi ve bana doğru yaklaştı. Bakışları, bakışlarıma değiyordu. Ne düşündüğünü merak ettim. Benim hakkında ne planlıyordu?
Neşe'nin sandığımız kadar iyi bir karakter olmadığını öğrendik. Peki bundan sonra ne olacak? Marsel'in Neşe ile ilgili planları ne? Okulun müdürü Neşe ve ekibini korumayı başarabilecek mi? Devamını merak ediyorsanız kitabı takip edin.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |