15.Bölüm

Önümde duran Marsel'e baktım. Tamam, sanırım ne yapabileceğimi biliyordum. Aklıma filmlerdeki o sahne gelmişti. Marsel'in elindeki bardağı aldım ve "Sadece bir yudum." dedim. Marsel "Sadece bir yudum." şeklinde beni onayladı. Bardaktan bir yudum aldım sonra da ağzımda tutmaya çalıştım. O sırada içine tükürebileceğim bir kap arıyordum. Fakat saksı veya herhangi bir kap yoktu. O an gözüm Marsel'e takıldı ve doğruca onun dudaklarına yapışıp ağzımdaki alkolü onun ağzına boşalttım ve dudaklarımı ondan çekerken ellerimi onun dudaklarına bastırmış ve kulağına doğru fısıldayıp "Hayatım boyunca kölen olurum yeter ki yanımda ol." dedim. Geri çekildiğimde arka planda Uzay "Kız bir yudumda sarhoş oldu ya? Şaka gibi." diyordu. Marsel dudaklarında duran elimin bilek kısmına dokunup elimi çekti ve bileğimi aşağı doğru indirirken bir yandan da kendine çekmiş ve kafam omzuna gelmişti.

"Şimdilik... susacağım. Ama daha sonra bunu konuşmamız gerek." dedikten sonra beni tekrar dudaklarımdan öptü. Sonra da eli yanaklarımı okşadı. Beliz "Hey! Partiyi bok etmeyi kesin. Bugün doğum günüm. Birbirinizi sonra yersiniz ve sana bir daha alkol yok... İçmiyorsun." dedi parmağıyla beni işaret ederek ve krem rengi koltuklara kendisini bıraktı.

Uzay da hemen Beliz'in yanına oturdu ve kolunu Beliz'in omuzuna attıktan sonra Beliz'in yanağına bir buse kondurdu. Marsel beni bıraktı ve elimden tutarak beni tekli koltuklardan birine yöneltti ve kendisi de hemen yanımda duran bir başka tekli koltuğa oturdu. Aralarında bir büyük sehpa sığacak mesafe vardı. Beliz "Bugün aramıza yeni biri katıldı..." Bana uzun uzun baktı. "İsmin neydi? Ne... Ne..." Marsel "Neşe." dedi ben ismimi unuttuğunu daha yeni fark etmişken.

"Neşe... Hoş geldin. Bugün seni daha iyi tanıyabilmek için doğruluk ve cesaretlik oynayacağız." dediğinde ayağa fırlamıştı. Üç tane şarap bardağı çıkardı. Üç şarap bardağının içine kırmızı şarap koymuş ve geri kalan şarabı da bize dönerek "Ben doğum günü prensesiyim. Bu durumda geri kalan benim." diyerek tek dikişte içti. Sonra da salondan çıktı hızlı adımlarla. Marsel ve Uzay, Beliz'i beklemeden şarap bardaklarını sehpanın üzerinden almışlardı. Uzay bir yudum alırken Marsel gözlerini bana dikmişti. Ona döndüm ve "Ne?" dedim. Marsel burnunu şarap bardağının üzerinde şöyle bir dolaştırdı ve sonra "Sana ne yapacağımı hayal ediyordum." dediğinde ağzımdan istemsiz bir inleme sesi çıktı. Marsel kafasını bana doğru uzattı ve burnunu yüzüme doğru yaklaştırdı. Gözleri kapalıydı. Beni kokluyordu ve bu durum ürkütücüydü.

Beliz'in topuklu ayakkabılarını duyunca ellerimle Marsel'in gövdesini uzaklaştırmaya çalıştım fakat o bileklerimi yakalamıştı bile. Şarap kokan dudaklarını bana uzattı ve Beliz tam o sırada öksürdü.

"Ben sana ne dedim Marsel?" dediğinde Marsel'in yüzünde muzip bir gülümseme oluştu ve yavaşça benden uzaklaşıp koltuğuna geçerken Uzay'ın uzun krem rengi koltukta çoktan sızmış olduğunu gördüm.

Beliz, Uzay'a döndü ve ona bakarak "Tanrım, bu hayatımdaki en korkunç doğum günü partisi. Uzay..." Uzay'ı birkaç kere dürttü ve en sonunda bize dönüp "Bu doğum günü partisini kabul etmiyorum. Bugün sadece Neşe'yi aramıza kabul ettik ve başka da bir şey yapmadık. Tamam mı? Şimdi herkes evine!" dediğinde yerimden kalktım. Açıkçası benim için hava hoştu. Marsel de ayağa kalktı ve bileğimden tutarak "O halde seni eve bırakayım sevgilim." dediğinde kabul ettim. Aynı o kötü olayı yaşamak istemiyordum.

Neşe grubun içine girdi. Peki ya bundan sonra ne olacak? Eski arkadaşlara bu duruma nasıl tepki verecek? En önemlisi Neşe, zenginlerle takılırken görevinden sapacak mı? Devamını merak ediyorsan kitabı takip etmeyi unutma!