
"Hayır, çıkmıyorum!" Diye yanıtladım. Marsel'in bana söylediklerine inanmak istiyordum. Deniz "Nereden biliyorsun?" Şeklinde hesap sordu. Ona baktım ve sonra müdireye döndüm "Çünkü beni uyarmıştı, katilin çevremdekileri avladığını. Yani katil o olsaydı neden böyle bir şey desin ki?" Diye sordum. Müdire hanım "İlginç, demek öyle. Gidebilirsiniz ve Neşe bana Marsel'i çağır." Dediğinde 'Ben acaba pot mu kırdım? Bunu söylememem mi gerekiyordu?' Diye kendimi sorgularken odadan çıktığımızda Deniz kolumdan tuttu sertçe "Ona gerçekten inanıyor musun? Bence açığa çıkacağını bildiği için sana yalan söyledi. Unutma, şeytanın söylediği on şeyden bir tanesi mutlaka yanlıştır." Diyerek beni uyardı. Ece bana baktı ve Deniz'i geri çekerek "Deniz'e katılıyorum. Dikkat et." Dedi. Bende onlara "Sizde dikkat edin." Dedim. Ece bana bakıp "Teneffüslerde daha sık bir arada olmalıyız. Dağıldık ve birimizi avladılar." Dediğinde Deniz de onu onayladı. "Benim Marsel'e haber vermem lazım." Diyerek yanlarından ayrıldım. O kadar uzun zaman olmuştu ki onlarla olan o eski sıcaklık yoktu sanki. Onlar sağ tarafa doğru ilerlerken bende sol tarafa doğru yöneldim ve doğruca cam asansöre bindim.
Asansörden indiğimde hemn karşı da duran sınıfıma ilerlediğimde Marsel'in olmadığını gördüm. Sadece Ceren vardı. "Marsel nerede?" Diye sordum. Ceren kalemin ucunu dudağına değdirerek "Sana haber vermedi mi? Bilinmeyen sebepten ötürü yurt dışına çıkması gerekti." Dedi bıyık altında gülümseyerek ve sonra zihnimde tuvaletteyken Ceren ve Marsel arasındaki konuşmada Ceren'in "Zavallı kız!" deyişi yankılanmaya başladı. Kandırılmıştım. Deniz haklıydı. Ona "Ne zaman çıktı?" diye sordum. Ceren "Az önce... belki yakalarsın." dedi gülümseyerek. Hiç vakit kaybetmeden asansörün düğmesine bastım. Ne ara gitmişti bu? Durmadan düğmelere basmaya devam ettim. Ensemde sıcak bir nefes hissedince ürperdim. "Onu asla bulamayacaksın!" dediğinde arkamı dönmemle Ceren'in elinde tutan bıçağın bana doğru gelirken içimden bunun bir rüya olmasını dilerken buldum kendimi ta ki erkekler tuvaletinden Marsel fırlayıp Ceren'in bıçak tutan elini yakaladı. "Dikkat et, bu çok tehlikeli." diye bağırdım. Fakat gerek yoktu çünkü Ceren, Marsel'in gücü altında eziliyordu. "Bu kadar yeter. Bu oyununu yiyeceğimi mi zannettin Ceren? Hayır... Üzgünüm ama abinin intikamını bu şekilde alamazsın... benim daha iyi bir fikrim var sevgilim." dediğinde şok olmuştum. Beni koruduğunu zannediyordum ama o Ceren'i korumuştu yani bunca zamandır ve zihnimde yine o Marsel'in söyledikleri sözler "Ceren ile dün akşam beraberdik. Aile dostuyuz." sözleri zihnimde yankılandı.
"Ne? Sevgilin mi?" diye sordum. Asansörün geldiğini görünce asansöre doğru ilerlerken "Yerinde olsam ona binmezdim." dedi Marsel ürkütücü bir ses tonuyla. Ona ürkerek baktım. Ama elinde bir bıçakla duran katille aynı koridorda kalmak bana daha tuzak gibi gelmişti. Bu yüzden Marsel'in uyarısına rağmen yine de bindim. Ama bu hataydı. Marsel asansörün mekanizmasıyla oynamıştı. Bunu anladığımda her şey için çok geçti. Asansörün yere hızla çarptı ve sonra her şey karardı.
Neşe hayatta kalabilecek mi?
Marsel ve Ceren bunca zamandır birlikte mi çalışıyorlardı? Neden?
Soruların cevabını öğrenmek istiyorsan kitabı takip etmeyi unutma.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |