26. Bölüm

26. Bölüm

Mümine Kara
poripella

(Neşe'nin Ağzından)

Gözlerimi açtığımda eski bir kulübedeydim. Rahatsız sırtımı acıtan bir yatakta yattığımı fark ettim. Etrafımı inceledim. Küçük bir pencere vardı. Dışarıyı görebiliyordum. Sadece ağaçlar vardı. Ayağa kalkmak için yatakta oturma pozisyonuna geçtim. Yatağın hemen sağında eski çürümüş tahtadan bir dolap vardı. Dolabın hemen yanında tahtadan bir sandalye, sandalyenin üzerinde ise katlı kıyafetler vardı.

Ayaklarım gıcırdayan tahta zemine bastığında nerede olduğumu sorguluyordum. En son ne olmuştu? Tek hatırladığım Marsel'i aradığımdı.

Kapım bir anda açıldı. "Neşe sen daha yeni mi kalkıyorsun? Çabuk okula geç kalacaksın." Dedi annem.

"Anne... Burası neresi?" Diye sordum.

Annem gözlerini devirdi. "Şakanın sırası değil Neşe." Dediğinde annemin neden orta çağ fakir insanların giymiş olduğu o yamalı elbiseleri giydiğini sorguladım.

Annem benim orada oturmamdan dolayı canı sıkılmış olacak ki nereden geldiğini anlamadığım suyu suratıma fırlattı.

"Anne?! Ne yapıyorsun?!"

"Çabuk kalk. Hah arkadaşının at arabası da geldi. Çabuk şu dolaptaki üniformanı giy." Dedi.

Annemin sabırsızlığından dolayı eski dolabı açtım. Dolabın gıcırtısı kulağımı tırmaladı. Askıda yepyeni kumaşı ipek olan, çok rahat ve kullanışlı bir elbise askıda asılı duruyordu.

Askıdan çıkarıp giydim. Giymesi de son derece rahattı. Odada ayna olmadığı için kendimi bir tek annemin leğene koymuş olduğu sudaki yansımamda görüyordum. Üzerimdeki elbise özel okulumdan bin kat güzel ve kaliteliydi. Elbisenin etek uçlarında altın yaldızlar vardı. Belimde yine altın renkli ipten kemer vardı. Sanki peri kızı gibi duruyordum. Sonunda içeri Ece geldi.

Ece'nin üzerindeki kıyafet farklıydı. Tam bir okul öğrencisi gibi duruyordu. Fakat kafasında neden keçi boynuzu vardı. Diğer taraftan dejavu yaşıyormuş gibi hissettim. Garip bir duyguydu.

"Daha nereye bakıyorsun sen? Bak ilk günden gecikmek istemiyorum. Herkes seni bekliyor... Çabuk giyin! Baloya gitmiyoruz." Dediğinde ona baktım. Evet, bu çok tanıdıktı. "Bu üniformam." Dedim

Ece "Senin de mi farklı?"

Ona baktım. O bir şey demeden dışarı çıktım. At arabasından içeri baktığımda Rüya'nın orada sapasağlam oturduğunu gördüm. Yaşıyordu.

Ece peşimden gelerek "Hey, ayakkabılarını giymeden nereye gittiğini zannediyorsun?" Diye sordu.

Neşe ne yaşıyor?

Orta çağ dünyası da nereden çıktı?

Neler oluyor?

Kitabın devamını merak ediyorsan kitabı takip et.

 

Bölüm : 04.09.2025 14:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...