17. Bölüm
RabiaSofi / SALAHDAR SERİSİ 1.KİTAP (VEZİR KUBBESİ) / BÖLÜM 13 KISIM 1

BÖLÜM 13 KISIM 1

RabiaSofi
rabiasofi

 

BÖLÜM ON ÜÇ-

Salahdar Boğaz Askeri Üssü

Kapıyı çalmadan içeri daldığında açıkçası Binbaşıyı basmak niyetindeydi. Ama öyle olmadı. Binbaşı sanki onu bekliyormuş gibi tebessüm edip “gel,” dedi.

“Necip Çavuş!” diye bağırdı. “Beni tehdit etti.”

Binbaşı bu çıkış karşısında sakinliğini koruyarak “yapar öyle şeyler,” diye karşılık verdi. Havva adamın masasının karşısına geçip ellerini büyük bir gürültüyle masaya çarptı. “Kimse beni tehdit edemez.” Sesinden tehlike akıyordu. O bir katildi. Katiller tehdit edilmezdi. Onların kendisi tehditti.

“her şeyin bir ilki vardır.”

“binbaşı benimle oyun oynama.”

“oyun oynayan sensin Havva.” Gözleriyle birbirlerine meydan okuyorlardı adeta. Binbaşı usulca ayağa kalkıp pencerenin önünde ki köşesine gitti. Sırtı Havva’ya dönüktü. Havva bir an delice bir dürtüyle eline geçirdiği ilk kesici aleti adamın sırtına saplamak isteğiyle doldu taştı.

“benden ne istiyorsun?”

“istediğim şeyin şimdilik bir kıymeti yok.” Binbaşı ona dönmeden devam etti. “ancak sen benim teklifimi kabul edersen-“

“senin çavuşun bana hakaret etti diyorum bir şey yapmayacak mısın?” diye sordu Havva. Daha fazla bu saçmalığı dinlemek istemiyordu.

“ne yapmamı istersin? Hükmü infaz mıdır sence? Hak ettiği bu mu?”

“yeter!” Havva karanlığına iyice teslim oluyordu artık. “kimse bana böyle davranamaz. Kimse beni tehdit edemez. Kimse beni aşağılayamaz. Kimse-“

Binbaşı elini kaldırıp kıza döndü. Şimdi gözlerinde ilk defa gördüğü bir kızgınlık vardı. Nitekim bütün gazabıyla üzerine doğru yürümeye başladığında korktu ama geri çekilmedi. “sen kendini ne zannediyorsun?”

“ben-“

“SEN!” Binbaşı Murat bağırdığında tüm odada sesi yankılandı. Havva irkildi. Kalbi çok hızlı atıyordu. Ama korkudan mı yoksa öfkeden bilmiyordu. Bütün duyguları birbirine karışmıştı.

“Binbaşı-“

“sen kendini ne zannediyorsun ha?” diye tekrar etti adam öfkeyle. “Hiç mi akıllanmadın. Senin yanına koyduğum o kızdan hiç mi ders almadın?”

“ne?”

“Havva’dan bahsediyorum.”

“o çok acayip biri! Ayrıca benim ondan alabileceğim ne tür bir ders olabilir ki?”

“acayip? Acayip olan sensin.”

Havva bir gün içinde daha ne kadar hakarete katlanmaya devam edeceğini merak etti. Eğer Necip Çavuş ile restleşmiş olmasaydı o saniyede çeker gider bir daha da geri dönmezdi.

“sokaklarda tek başıma büyüdüm ben. Beni doğuran kadın bana bir ad bile vermeden çekip gitmiş. İlk cinayetimi on bir yaşımda işledim. Hiç çocuk olmadım. Oyuncağım olmadı. Ağzımdan bir kere anne baba lafı çıkmadı. Kimse beni sahiplenmedi. Kimseye ait olmadım ben. Bir yuvam olmadı. Hayatta kalmak için önce çalmayı sonra da öldürmeyi öğrendim. Yani evet ben biraz acayibim binbaşı.”

Binbaşı ellerini arkasında birleştirip boğazını temizledi. Kaşları çatıktı ama yüz ifadesi biraz normale dönmüştü.

“on yaşıma kadar yetimhanede kaldım. Benden büyük olan belalı bir çocuk ve arkadaşlarından her gün dayak yedim. Her gece yatağıma yattığımda annemin beni neden terk ettiğini düşündüm. On yaşımdan sonra askeriye de yatılı okula başladım. Bana ait bir evim bana ait bir ailem olmadı. Daha sonra bir gün sokakta yürürken beni reddeden babamın parkta küçük oğluyla oyun oynayışına denk geldim. Ağlayarak parktan gidene kadar uzaktan onları seyrettim. Tanıdık değil mi? ”

Havva yutkundu. Çenesi o kadar kasılmıştı ki nefes alış verişleri sıklaşmıştı. Etkilenmek istemiyordu ama etkileniyordu.

“peki ya o kız? Küçücük yaşında annesinden babasından kopartıldı. Aşağılık heriflerin elinde tacize uğradı. Acılar çekti. En sonunda kurtulduğunda ailesine kavuşacağını sandığı bir anda onların ölüm haberini vermek zorunda kaldım. Yine de isyan etmedi. Acayip değil mi?”

“acılarımızı mı karşılaştırıyoruz?” dedi Havva umursamazmış gibi davranmaya çalışarak.

“yani acayip olmak nasıldır bilirim,” diye devam etti binbaşı duymamış gibi yaparak. “Birisi sana piç dediğinde nasıl hissedersin bilirim. Ama asla sen gibi olmayı anlayamam Havva.”

“binbaşı,” dedi Havva. İçinde bir kıvılcım canlanmış ufak ufak düştüğü yeri yakmaya başlamıştı. İnsanlar Havva gibi olmayı anlayamazlardı elbet ama karşısında dikilen adam bunu öyle bir ifade öyle bir ses tonuyla söylemişti ki Havva hayatında ilk defa utandığını hissetti.

“hiç mi yorulmadın ha? Adını bile bilmediğin insanları öldürmekten hiç mi yorulmadın?”

Havva’nın ruhu bu soru karşısında ipleri çözülmüş kukla gibi saldı kendini. Ama cevap vermedi. Kaçıp gitmek istiyordu buradan. Geldiğine geleceğine bin pişman olmuştu. Hayatını sorgulatmak istemiyordu. Hayatını sorgulamak istemiyordu.

“artık bir yerlere ait olmanın zamanı gelmedi mi? Ne zamana kadar kaçacaksın? Ne zamana kadar para uğruna içinde güzel olan ne varsa onu feda etmeye kendini karanlığa mahkûm etmeye devam edeceksin? Seni bu hale getiren şu Boğaz daha kaç çocuğun mezarı olacak? Kaç tane Havva daha çıkacak bu bataklıktan? Artık iyi bir şeyler yapmanın vakti gelmedi mi? Konuşsana Havva? Daha ne kadar kendine acımaya devam edeceksin?”

Havva daha fazla duymamak için kulaklarını kapatıp “sus,” dedi.

“Sana Salahdar vatandaşı olmayı teklif ediyorum. Eğer teklifimi kabul edersen bir soyadın olacak.”

“Ne?”

“Evet. Bir kimliğin olacak. Bir vatanın olacak. Sana ait bir şeyler olacak Havva. İyi bir şeyler. Söyle bana kaçmaktan yorulmadın mı?”

Başını salladı Havva. Karşısında ki adam ona soyadını teklif ediyordu. Yani onu evlat edinecekti öyle mi? Heyecanla çarptı kalbi. Asla izin vermediği bir şey filizlendi içinde. Umut.

“Yoruldum,” diye fısıldadı. “Çok yoruldum.”

Murat Binbaşı ilk defa bir baba gibi başını okşadı. Havva sanki elektrik çarpmış gibi sarsıldı ve kollarını kaldırıp kendini korumak ister gibi siper etti. “Ruhunda ki yorgunluğu iyi bilirim. Bir zamanlar ben de senin gibiydim çocuk. Ama şimdi beklediğin şeyi teklif ediyorum sana. Eğer kabul edersen bir soyadın bir rütben bir görevin bir kimliğin olacak. Sana içinde ki karanlığı yok etmek için Boğaz’ı kurtarmak için Boğaz’da ki Havva’ları kurtarmak için bir şans veriyorum. Kullanacak mısın?”

Ne diyeceğini bilemeden donakaldı Havva. Çenesinin titrediğini fark etti. Bir adım geri çekilip arkasını döndü. Her şeyi unutmuştu şimdi. “Gece vakti,” dedi sesi çatlaktı. “Gece vakti kimseye gözükmeden çıkarım askeriyeden. Bir daha beni görmezsiniz Binbaşı.”

Kapıdan kaçarcasına çıktığında odanın içinde ki gizli kapı da açıldı. Dışarı çıkan Necip Çavuş açık kapıya bakıp kafasını salladı. “Size işe yaramayacağını söylemiştim komutanım.”

“nereden biliyorsun Necip?”

“baksanıza arkasına bile bakmadan kaçıp gitti. Bu kız vahşi bir katilden başka bir şey değil.”

“çok peşin hükümlüsün.”

“ama komutanım,” dedi Necip. “Kaçıp gitti bile”

Binbaşı gülüp kafasını salladı. “Geri gelecek Çavuşum. Hem de kaçtığından daha hızlı bir şekilde.”


Sizce Havva geri dönecek mi?

Bölüm : 24.12.2024 19:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...