

14.1.25
🖤
Korhan'ın ağzından.
6 yıl sonra.
"Bebeğim son olarak kalıba kekimizi dökelim, fırına verelim. Sonra ben anneyi kaldırayım."
Tezgahın üzerinde duran kızımın yanağına dolu dolu bir öpücük kondurduktan sonra kekin sosunu dökerek fırına yerleştirdim.
"Peki bunun olduğunu nasıl anlayacağım?" O tatlı sesi kulağıma ulaştığında dayanamadım bir daha öptüm. Yanakları öyle yumuşaktı ki bor yandan da zarar vereceğim diye korkuyordum.
"Biraz kabaracak daha sonra bir kürdan yardımıyla pişip pişmediğine bakacağız. Kürdan temiz bir şekilde çıkıyorsa olmuş demektir."
Uzun açıklamamı dinledi dinledi ve yine sorularına kaldığı yerden devam etti. Saat akşam vaktini geçmişti. Ailecek akşam yemeği yedikten sonra karım yorgun olduğu için uyuması için ısrar etmiştim. Bu yüzden ben de film eşliğinde bir şeyler yemek için kızımla birlikte kek yapma kararı almıştık. Bu fikri ortaya atan da kızımızdı.
Ortalığı topladıktan sonra kızımı oyun alanının olduğu yere bırakmış ve yukarı doğru adımlamaya başlamıştım. Hafif loş odaya girdiğimde ezbere bildiğim yatağın tarafına geçtim ve hala uykuda olan bedeniyle karşılaştım. Korkutmamak için usulca dokunurken uykusu hemen dağılmıştı. Normalde uykusu ağır olan karımın, bebek olduktan sonra bütün düzeni bozulmuştu.
Her şeyi beraber yapsak da yorgunluk bedenimizi ele geçirmişti. Ama başımıza gelen bir lütuf olduğu için ikimizin de bundan yana bir problemi veya rahatsızlığı yoktu. Artık 6 yaşına gelmiş bir çocuğumuz vardı. Bebeklik kısmını atlatmıştık fakat yaşadığımız anlar dün gibi aklımızdaydı. Bebeğimizin bütün anlarını fotoğraf makinesi yardımıyla kaydederek direkt olarak basmıştık.
En azından anıların silinip gitme ihtimali de böylece yok oluyordu.
"Bebeğim." Usulca yanına oturarak parmağımı saçlarına götürdüm ve uyanması için okşamaya başladım.
"Ne oldu?" Uyanır uyanmaz söylediği ilk şey bu olmuştu. Hep bir panik halinde olduğu için benim de ilk işim onun içini rahatlatmak oluyordu.
"Bir şey olmadı bebeğim, film izleyecektik ya hani." Dediğimde bakışlarına yerleşen rahatlamaya alnına dudaklarımı değdirdim.
"Saat kaç aşkım?"
"Sekize geliyor." diye yanıtladım.
"Uyumuşum aşkım kaldırsaydın keşke." Dediğinde yeni uyandığı için sesi boğuk çıkıyordu. Bu uykulu halleri öyle hoşuma gidiyordu ki öpmeden de duramıyordum.
"Uyu aşkım işte ne var bunda."
Eseneyerek yerinden doğrulduğunda "Bir yerin ağrıyor mu yavrum?" diye sordum. Çünkü bazen uykudan da kalksak daha çok yorgun olabiliyorduk.
"Biraz belim ağrıyor." Dediğinde gözlerini ovuşturdu. Ben de bu sırada sırtını bana doğru dönmesini rica ettim. Ne yapacağımı anladığı için ikiletmeden yaptı. Beli minicik olduğu için usul usul hareketlerle ağrıyan beline masaj yapmaya başladığımda geriye giden başıyla saçlarının arasına dudaklarımı değdirdim.
"Teşekkür ederim aşkım."
"Görevim." dememle güldü.
"Hanımcılık kazanacak." Diyerek yanımdan ayrıldı ve banyoya geçti. Ben de bu sırada kekin durumuna bakmak için aşağıya indim. Kızımız aynı şekilde oyun oynamaya da devam ettiğini ona kısa süreli bakış atmamla gördüm.
Kek de olduğu için fırından çıkartarak soğumaya bıraktım. Bu sırada abur cuburları ayarlamaya başlamıştım. Mutfaktan salonda kızım ve eşimin sesini duymamla içimin huzurla dolması beni geçmişime götürüyordu.
Evime geç saatlerde geldiğimde karşılaştığım karanlık ve sessizliğin yerini aydınlık ve bol sesli bir ortam almıştı. Bir kadın bir evi yuva yapıyordu.
Ahu benim evimi, yuva yapmıştı.
İş adamı, evi geçindiren bir kocaya ardından bir babaya dönüşmüştü. Halimden o kadar memnundum hiç böyle bir hayata yaşayacağım aklıma gelmezdi. Âhu'nun bana bakacağını düşünmezdim fakat öyle olmamıştı. Benim bütün saçma hareketlerime rağmen beni çekmişti. Geçmişte üzerine gittiğim için kendime ne kadar kızsam da yapmış olduğum bir şeye artık geri dönüş yapamazdım.
Ahu da bunu biliyordu. İlk başta benden ne kadar korktuğunu söylediğinde öyle üzülmüştüm ki kendime kızgınlığım bir süre devam etmişti.
"Hadi hanımlar animasyon filmi bizi bekler." Ahu bebeğimizi kucakladığında ben de mutfakta ayarladığım tabakları almaya döndüm. Film odasına geçtiğimde ise kızımızı konuşurken duydum.
"Keki babamla beraber yaptık biliyor musun anne?"
"Ya, öyle mi tatlım?"
Tabakları önümüze koyduktan sonra kumandayı alarak koltuğa yerleştim.
"Benim okulumdaki arkadaşlarıma babam bunu yapıyor şunu yapıyor dediğimde öyle şey mi oluyor diyor. Neden böyle diyorlar?"
Âhu'nun kaşları anlamadığı için sorgularcasına çatıldı. "Neden öyle diyorlar tatlım?"
"Babam kek yapıyor falan diyorum, babalar kek yapar mı diyor? Neden ki? Babalar kek yapmaz mı?"
Duyduklarımla gülmeye başlarken Ahu da dayanamadı. "Ama baksana babalar kek yapmazsa bu ne? Sen birlikte babanla kek yapmıyor musun? Hem baban kek de yapıyor, bize güzel yemekler de. Sen arkadaşlarının dediğine bakma doğrusu babanın yaptığı. O çok güzel, anlayışlı ve yardımsever bir adam."
Doğru bir kadını seçtiğimi her seferinde daha iyi anlıyordum. Benim hakkımda söyledikleri o kadar hoşuma gidiyordu ki mutlu olmamak elimde değildi.
"Evet annecim. O zaman ben babamı savunmaya devam edeyim."
Aynı annesi diyordum...
"Et aşkım, babanın arkasında olalım."
"Sizi şimdi bir yerim. Elimden kimse alamaz." Dediğimde ikisi de aniden duruldu. Sırıtarak ilk başta kızımın yanaklarından öperek başlamamla, sonucunda karımı da öpmeyi unutmadım.
...
Ahu'nun ağzından.
"Evet aşkım babanla tanıştığımız o ülkeye gidiyoruz. Babanın doğum günü ya hani, orada kutlayalım istedim. Ama bak sürpriz babaya söylemek yok."
Hırvatistana gidiyorduk. Korhan'a buraya gideceğimizi söylesem de mekanı bilmemesi ona sürpriz olacaktı. Benim çalıştığım yere gidecektik. İlk başta ailecek vakit geçirdikten daha sonra kızımızı yardımcı olacak bir kadına bırakacaktım.
Bavulları hazırlamıştım. Korhan hala uyuduğu için onu kaldırmak için yanına çıkmaya başladım. Kızımı da giydirdiğim için o da kucağımdaydı. Adımlarım yatağın yanında son bulduğunda kızımızı sırtının üzerine bıraktım ve uyanmasını bekledim. Korhan'ın benim sesim olsun, kızımızın sesi olsun ikisinden birisiyle uyanmak onu mutlu ediyordu. Aynı şey benim için de geçerliydi.
"Babacım uykucu mu oldun sen?"
Korhan bir anda hortlamış gibi kalkarak kızımızı gıdıklamaya başladığında bense bir filmi izler gibi onları seyretmeye başladım. Onlar didişmiş etmiş zar zor Korhan'ı yataktan kaldırmıştık. Şimdi istikamet jetimiz olmuştu. Üçümüzün ilk yolculuğu olmadığı için rahattık. Kızımız bir süre camdan baktıktan sonra uykuya dalıyor biz de yalnız kalıyorduk.
Hirvatistana vardık, akşam oldu süslendik. Korhan zaten bir şeyler olduğunu anladı ama ses etmedi. Mekana geldiğimizde bana doğru dönüp baktı fakat yine sustu. Onunla tanıştığım yere şimdi kızımızla gelmiştik.
Karanlıkta bizim oturduğumuz masaya doğru adımladık ve pastanın üzerindeki mumlar sayesinde aydınlanan yere doğru birlikte adımladık ve eşimin yüzünde gördüğüm mutluluk beni de mutlu etti. Bugün o pastanın mumlarını birlikte üfledik.
Yıllar sonra burada tekrar buluştuk. Bir ilk gibi.
"Hep sen, hep siz." Diye söylerken hep sen hep siz diye tamamladım.
Birlikte bir şeyler yedikten sonra yardımcı kadın kızımızı almak için yanımıza gelmişti. Mekanın üst katındaki odalardan birisine giderken biz de baş başa kalmıştık. Dans ettik, anılarımızdan bol bol bahsettik. Son olarak hediye kısmı gelip çattığında masanın üzerindeki kutuyu alarak ona doğru uzattım.
"Daha ne kadar güzel bir hediye verebilirsin bilmiyorum." Dediğinde gülümsedim.
"Bu da çok çok güzel bir hediye." Dediğimde kutuyu araladı ve birkaç şeyin içerisinde olduğu o manzarayla karşılaştı.
Küçük bir tişörtün üzerinde ciao papà yazıyordu.
Yani merhaba baba.
Bir zıbın, bir de pozitif test sonucum vardı.
"Baba oluyorsun sevgilim."
"İkinci kez." Dedi şaşkın dolu sesiyle.
"İkinci kez." Dedim.
"İkinci kez dünyanın en mutlu adamı oluyorum."
...
Yıllar önce - Ahu Korhan'ın evinde çalışırken.
"Anche il signor Korhan è molto bello." Korhan Bey de çok yakışıklı.
"Definirlo bello sarebbe riduttivo. Sono curioso riguardo alla ragazza che lo sposerà." Yakışıklı demek az kalır. Taş taş, bununla evlenecek olan kızı merak ediyorum.
"Cosa dovrebbe sposare mia figlia? Quest'uomo non si sposa, esce sicuramente con la gente." Ne evlenmesi kızım? Bu adam evlenmez, kesin milletle de takılıyordur.
"No, l'unica ragazza che hanno visto con lui era sua madre. Lui sta lontano da queste cose. Trova una donna d'estate e la sposa subito." Yok, yanında gördükleri tek kız annesiymiş. O kadar bu tarz şeylerden uzak kalıyor. Yazın kenara bu bir kadın bulur hemen de evlenir.
"Spero di essere io." Umarım ben olurum ya.
Kızların dedikodusuna kulak tıkayarak yukarı doğru çıkmaya başladım. Fakat kızların konuştuğu şeyler zihnimde dönüp durmaya devam ediyordu. Demek yanında tek kız annesi olarak görülmüştü. Ünlü bir iş adamının yalnız olmasının sebebi neydi acaba?
Sevdiği bir kadın mı vardı?
Yoksa Korhan Franco platonik aşık mıydı?
Daha neler, saçmalama Ahu.
Aklımdakileri def ettim. Derin bir nefes alarak odasına girdiğimde, elimdeki ütülü kıyafetleri yatağa bırakmak için adımlayacaktım ki ardımdan kapının kapanmasıyla korktum. Oda karanlık bir hal aldığında arkamı döndüm ve karartıyla karşılaştım.
Boğazımdan akıp giden sıvının varlığını hissedebiliyordum. Sertçe yutkundum. Karartı bana doğru yaklaştı yaklaştı ve ayaklarının ayakkabılarıma değdiğini hissettiğimde nefesimi tuttum.
"Karanlık da olsa, avına yakalanmış bir ceylan gibi titrediğini hissedebiliyorum."
Sıcak nefesi yüzüme çarptığında elimdeki kıyafetler yeri boyladı. "Ve ben bu titremeyi bu gece dindireceğim."
SON
Bir hikayenin daha sonu. 20 Haziran 2024 tarihinde yayımlamaya başladığım bu kurguya başından, ortasından ya da sonundan destek çıkan ya da bulan her okuruma teşekkür ederim.
Bir iş adamı ve onun evinde çalışan bir kızın hikayesini başından bile çok uzun tutmak istememiştim. 35. bölümde final yaptık.
Kurgumu beğendiniz mi?
Ahu ve Korhana demek istedikleriniz?
Bu arada ikinci çocuk da kızz.
Sizleri seviyorum, diğer kurgularıma da beklerim. Oy ve yorumlarınızı da eksik etmeyin.
Hoşçakal Bir Çift Göz okuru. 💝💗💖
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 112.52k Okunma |
5.94k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |