Göğsünden başımı kaldırmış onu izliyordum. Dudaklarım titriyordu. İlk defa gecenin karanlığı güzel geliyor. O yanımda.
Hiç gitmese olur mu? O da annem ve babam gibi beni bırakıp gitmesin. Çünkü artık daha fazla acı kaldıramayacaktım.
Gözyaşım kirpiklerimden süzüldü. Duman derin bir uykudaydı. Bense kaç dakikadır onu böyle izliyordum bilmiyorum.
Elimin içiyle yanağını okşadım. Sert bir yapıya sahip yüzüne nazaran uyurken çok masum görünüyordu. Kolumu kıpırdatarak ona doğru edildiğimde burnumu boynuna yaklaştırdım. Çok güzel kokuyordu.
Saçlarımın arasında hissettiğim parmaklarla, dudaklarının hareket etmesiyle çenesinin oynaması bir olmuştu.
"Onun adı Ahu. Ama Siyah Kelebek dememi istiyor." Kısa bir süre sessizlik hakim oldu. Sonra tekrardan sesini duydum. "O çok güzel kokuyor."
Rüyasında mı konuşuyordu? Başımı kaldırıp baktığımda gözleri kapalıydı.
Onunla ilgili öğrendiğim bir şey daha. Aslında evime ilk geldiğinde de böyle olmuştu. Anlamalıydım.
"Sen de çok güzel kokuyorsun." Dedim. Başımı tekrardan göğsüne yasladım. Gözlerimi kapattığımda hissettiğim huzurla gülümsedim.
...
"Ahu, sıkı sıkı sarmışsın kollarını, uyan."
"Hımm?" Başım olduğu yerde kımıldamaya çalıştı. Ama başımı kaldıracak halim yoktu sanki. Ya olduğum yerden uzaklaşmak istemiyordum.
"Siyah kelebek dediğimde nasıl da tepki verdin, ulan delirtirsin beni. Isırayım seni de gör."
Isırmaktan bahsediliyor. Kim kimi ısırıyor?
Yanağımda hissettiğim sızıyla gözlerim aniden açıldı.
Başımı göğsünden kaldırdım ve çattığım kaşlarımla ona baktım.
"Yanağımı niye ısırıyorsun ya?"
"Sıkı sıkı dolamışsın boynuma kollarını çekmiyordun. Ben de seni uyandırdım."
"Yanağımı ısırarak uyandırayım mı dedin sen de ."
"Başka yollarla da uyandırabilirdim."
"Zamanın biraz geçmesi lazım."
Okur Yorumları | Yorum Ekle |