
5. BÖLÜM
"Zaman önüne kattığı her şeyi süpürür,
Geriye iz kalır.
Ömür dediğin şey ise bu arkada kalan hatıralardır."
MUSTAFA KUTLU
Günümüz...
" Lan, görevdeyken açlıktan ölmeyelim diye Ömer Yarbay'ımın yiyelim diye gönderdiği konserveler bundan iyiydi. " Dedi Faruk. Şuan askeriyenin yemekhanesindeydik. Timi karşımda verilen yemeklerle bakışıyordu. Kimse yemeklerden bir kaşıktan fazla yemek yemiyordu. Çünkü yemekler yenilir gibi değildi. Beş yaşında ki bir çocuğun yemek karışımı gibi bir şeydi önümüzde duran yemekler. Timi'ye göz gezdirdim. Ali'nin önünde yemek yoktu. Oysaki yarım saat önce kurt gibi açım diyordu.
" Baksana bozulmuş diye köpeklere verdikleri yemekler bundan daha taze "Diyerek yine söylendi Faruk. Bu konuda Faruk'u destekliyorum. Yandaki restorant'ta köpeklerin önüne bıraktıkları yemekler bundan daha taze, daha güzel gözüküyordu.Faruk kesin şu anda keşke köpek olsaydım diyordu içinden. Tim'e tekrar bir göz gezdirdim. Ali telefonla konuşuyordu. Telefonu kapattı. Telefon konuşması bitmiş olmalıydı. Sandalyesinden hızlıca kalktı.
"Hadi eyvallah." Dedi. Bakışlarını bana çevirdi.
"Görüşürüz komutanım." Dedi. Nereye gidiyordu bu? Düşüncelerimiz aynı olmalıydı Kadir ile.
"Lan, nereye?" Dedi Kadir. Ali heyecanlı bir ses tonuyla karşılık verdi.
"Canım anam beni bu kötü yemeklerden kurtarmak adına sarma yapmış." Dedi ve hazır ola geçti .Bende başımı aşağı yukarı salladım.Bu bizim askerlerin dilinde rahat ol demekti.
Biz kim miydik ?
Kıdemli Üsteğmen Almira Bozkurt
Üsteğmen Faruk Kartal
Teğmen Ali Kurt
Astsubay Başçavuş Umay Yener
Astsubay Başçavuş Mete Kara
Astsubay Kıdemli Üstçavuş Mert Aka
Astsubay Kıdemli Üstçavuş Kaan Çelik
Astsubay Kıdemli Çavuş Ümit Söner
Astsubay Çavuş Kadir Keskin
Biz Şimşek Timi'ydik.
Bilinmeyenler, duyulmayanlar, var olmayanlar, adları anılmayanlardık. Biz vatanı için hiç düşünmeden ölüme giden bir avuç cesur, gözü kara askerlerdik.
"Acaba bu Ali'nin annesi oğlunun asker olduğunu biliyor mu?" Dedi Kadir.
"Bilmiyorum komutanım ama Ali tam bir ana kuzusu." Diyerek ortama giriş yaptı Ümit.
"Sen nereden geliyorsun?" Diye sordu Kadir.
" Odamdan." Diye cevap verdi Ümit.
"Odanda ne yaptın ? Sakın bizden gizli yemek yediğini söyleme. Açlıktan ölüyorum galiba."
"Komutanım erzak dolabım bu günler için var."
"Erzak dolabı mı?"
"Evet komutanım." Diye cevap verdi Ümit. Ümit'in cevabına karşılık Kadir hemen sandalyesinde kalktı. Üniformasını düzeltti. Yemekhanenin çıkışına doğru yöneldi.
"Nereye komutanım?" Diye sordu Ümit.
"Senin odana. Erzak dolabı bu günler için var" Diye karşılık verdi Kadir. Kadir'in cevabına karşılık Ümit, Kadir'in arkasından koştu. Olanlara karşılık dudağımda hafiften bir tebessüm oluştu. Hiçbir zaman timi'mden, silah arkadaşlarımdan pişman olmamıştım. Hepsini özel seçmiştim.Biz sadece bir tim değildik. Biz bir aileydik.
Bir anda masanın üstündeki telefonum çaldı. Telefonu elime aldım ekranın üstünde yazan isme baktım. Annem arıyordu.
Sandalyeden kalktım. Üniformamı düzelttim. Kolay, kolay kazanmamıştım bu şanlı üniformayı. Benim için çok önemliydi. En çok ise formanın sağ kolundaki Türk bayrağı. Onun için canımı bile feda ederdim. Tıpkı babam gibi. Çıkışa yöneldim. Yemekhanedeki askerlerin selamını aldım. Kapının önüne geldiğimde durdum. Telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.
"Alo" Diyen anneme karşılık,
"Efendim anne" Dedim.
"Kızım, nasılsın? İyi misin?" Diyen annemin peş peşe sorularına karşılık gülümsedim.
"İyiyim anne. Sen nasılsın? Anneannem nasıl?"
"Bende iyiyim, anneannen'de"
"Kızım."
"Efendim Anne?"
"Hani senin küçükken bir tane arkadaşın vardı. Adı Eslem hatırlıyormusum?" İstesemde unutamadım ki insan çocukluğunu beraber geçirdiği insanı unuturmuydu?
"Evet."
"Öğretmen olmuş. Ben sana söylemedim ama biz birkaç aydır Seda teyzenle görüşüyoruz."
"İyi, sevindim." Öğretmen mi olmuştu? Küçükkende Öğretmen olmak istediğini söylerdi.
"Hakkari'ymiş mesleğine başlıyacağı yer." Hakkari'ymiş burada bir gün duramaz. Zaten çok tehlikeli bir yer. Etrafta kaç tane terörist geziyor haberi var mı?
"Burası çok tehlikeli bir yer." Dedim anneme.
"Ben de söyledim Seda teyzene ama Eslem ısrar ediyormuş. Yarın uçağı saat 08.00'da havalimanına inicekmiş. Müsaitsen onu sen alır mısın? "
"Alırım" Dedim.
"Tamam o zaman hadi görüşürüz annem."
"Görüşürüz." Dedim ve telefonu kapatıp cebime koydum. Çok merak ediyordum değişmişmiydi? Onu da yarın görücezdik. Derin düşüncelerle odama ilerledim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |