
Evin içerisinde yankılanan gürültülerle gözlerimi araladığımda şaşkınca Pamir'e dönerken yatağın sol kenarının boş olduğunu fark etmiştim. Gözlerimi ovuşturarak yataktan kalkıp seslerin geldiği yöne doğru ilerlemeye başladım. Gürültünün kaynağı Selin, Okan, Elif ve Ateş'ti. Pamir araya girmiş, onları bastırmaya çalışıyordu. "Ne oluyor burada?"
"Bizden habersiz otel baskınına gidiyor bu bücürler," dedi Okan gür sesiyle. Selin kaşlarını çatmıştı. Ben ise oldukça şaşkındım. "Aşk olsun, beni niye çağırmadınız?"
"Saçmalama Elis," diye fısıldadı Pamir. Okan ise beni işaret etti. "Ben dedim size, bozdular bu kızı.."
"Bu üçünü kilitleyip maç izleyelim en iyisi," dedi Ateş soğuk gözlerini üzerimizde gezdirirken. Selin'in dudağının kenarı kıvrılmıştı. "Kaçacağımızı çok iyi biliyorsunuz."
Kesinlikle koridordaki altı kişi de kaçabileceğimizi çok iyi biliyordu. Okan elini saçından geçirdi. "Ben bu kızla baş edemiyorum."
"Kimse edemez," dedi Selin meydan okur bir şekilde. Kıkırdayarak onun kolunu okşadım. Okan sertçe ona baktı. "Garajdaki arabalar ne durumdaydı beyler?"
Üç erkek de sırıtırken biz sorarcasına bakıyorduk. Birden Okan Selin'i, Ateş Elif'i, Pamir de beni kucağına aldı ve sırayla ilerlemeye başladılar. Pamir'in boynuna sıkıca sarıldım. "Aşkım ne oluyor?"
"Bizimkiler kızlara ceza kesecekler ama korkma, sen sadece izleyeceksin. Sana araba yıkatmalarına izin vermem güzelim," dediğinde dudaklarımı dişledim. Arkadaşlarımı cezalandırmalarına engel olmalıydım. Şirin görünmeye çalışarak yanağımı beni taşıyan Pamir'in sakalına sürttüm ve fısıldadım. "Engel olamaz mısın?"
"Olabilirim ama olmayacağım," diye fısıldadı gözleri dudaklarıma düşerken. Cilveli tavrım da işe yaramamıştı ne yazık ki.
Garaja geçtiğimizde, Selin ve Elif'i bıraktılar ve dört tane sandalye getirip arabaların karşısına dizdiler. Biz sandalyelere geçerken kızlara üzülerek bakmıştım. Okan keyifli sesiyle seslendi. "Güzel köpürtün."
Ateş telefonundan basketbol maçını açarken Pamir de izlemeye başlamıştı. Arkadaşları takımda olduğu için bu maç onlara göre önemliydi. Kızları kurtarmanın bir yolunu bulmalıydım.
"Olmamış Selin'ciğim biraz daha köpük!" Okan'ın seslenmesiyle Selin öfkeyle kovadaki suyu bize doğru fırlattı. "Parçalarım sizi."
"Haydi canım, az laf çok iş," dediğinde gözlerimi kapattım. Çok zor saatler bizi bekliyordu.
Selin ve Elif camları köpürtürlerken bir taraftan da aralarında konuşuyorlardı. Ne olursa olsun, onların yeni göreve gideceğini çok iyi biliyordum. O sırada onlara baktığımı fark eden Selin gözleriyle bana kovaları işaret etti ve eliyle kafasının etrafında hareketler yaptı. Söylemek istediğini anlamıştım. İki kovayı da erkeklerin kafasına geçirip kaçacaklardı ama üçüncü erkeği yani Pamir'i benim oyalamam gerekecekti.
Pamir'e doğru eğildim. "Çok sıkıcı, odamızda olmayı tercih ederim."
"Oynuyorsun benimle," dediğinde güldüm. "Hayır çok ciddiyim, en azından tek gideyim, uykum var."
Pamir birden ayağa kalktı ve elimi tutup diğerlerine döndü. "Siktir edin maçı, ben kaçıyorum."
Biz odamıza doğru giderken Pamir, tuttuğu elimi öptü. "Bugün harika bir yere götüreceğim seni."
"Merak ettim," dedim gülümseyerek. Ne yazık ki orayı göremeyecektim. Belki Pamir bana kıyamayıp görevden sonra götürebilirdi.
Odaya girdiğimizde yaramazca gülümseyerek banyoyu işaret ettim, ardından fısıldadım. "Sen geç, ben geliyorum."
Pamir bana şüpheyle baksa da aklı başka yerde olduğundan hızlıca duşa girmişti. Gülerek odanın kapısını kapattım ve onu kilitledim. Kapıyı kırması zamanını alırdı. Koşarak evden çıktığımda kızlar da yanıma gelmişlerdi. Dışarıdan garajın camına baktığımda Okan ve Ateş'in kafalarındaki kovaları çıkarmışlardı. Kızlara bağırdım. "Acele edin, çıkardılar!"
"Garajı kilitledim," dedi Selin rahat bir tavırla. Biz gülerken Melis arabayla yanımıza geldi. Ani bir frenle önümüzde dururken hızlıca arabaya geçtik biz de. Melis hızla sürerken biz de Elif ile yumruklarımızı çaktık. Onları atlatmayı başarmıştık.
Selin yol boyunca planın detaylarının üzerinden geçerken benim dışarıda beklememe karar vermişti ama ben kabul etmemiştim. Onlarla olmak istiyordum ama görevden çok onları yalnız bırakmamak umurumdaydı. Benim tek ailem bu arkadaşlarımdı çünkü.
Oldukça lüks görünen bir otelin çnüne geldiğimizde arabadan indik. Bagajdan silahlarımızı ve ekipmanlarımızı alırken hızlıca Selin'in bana verdiği silaha susturucu taktım. Biz birer silah alırken Selin ve Elif ikişer silah almışlardı. Onlara hayretle baktım.
"Hazır mısınız kızlar? Baskın yapıyoruz," dedi Selin gülerek. Dördümüz de yan yana dizilip otele doğru koşmaya başladık. Bu sefer bir organ mafyasını etkisiz hale getirecektik.
Melis ve ben otelin girişinden girip silahlarımızı kaldırırken, Elif ve Selin daha hızlı koşup cama atladılar ve camı kırarak içeriye girdiler. Oradaki iki nöbetçi çalışan da bize dönerken biri alarma basmaya yeltenince Melis onu vurdu. Hızlıca diğerini de vururken büyük salonu aramaya başladık. Selin'ler çıkardıkları otelin koordinatlarını inceleyerek bize yolu gösterdiler.
Onları takip ederken fısıldadım. "Neden bu kadar saklanıyorlar?"
"Böyle varlıklı insanlar normal insanları görmek istemezler. Her işlerini kendi adamları halleder, onlar da kuytu yerlerde görüşme yaparlar. Ortalıkta asla görünmezler. Hem egodan, yani diğer insanlardan üstün oldukları için hem de hasımları olduğu için," diye anlattı Selin sanki normal bir zamanda sohbet ediyormuş gibi.
Gizli salonun önüne geldiğimizde Selin bir tekme atarak kapıyı açtı ve hep beraber içeriye daldık. Büyük bir masanın etrafında oturan adamlar bize dönmüşlerdi. Elif bağırdı. "Eller yukarıya!"
Adamlar oturdukları yerde bize bakmaya devam ederlerken birden maskeli birkaç adam çıktı ve üzerimize doğru geldi. Tetiklerimizi çekip silahlarımızı onlara doğrulturken adamlardan biri Selin'in karşısına geçti ve onun kolunu kavradı. "Geç kaldın sarışın."
Biz şok içerisinde ona bakarken bana doğru gelen bir maskeli adam beni kendisine çekti ve sırtımı gövdesine yasladı. Ona direnmeye çalışırken iri kollarıyla bana engel oldu ardından kulağıma fısıldadı. "Şhh nereye?"
Tanıdık sesle kafamı ona çevirdiğimde burun buruna gelmiştik ve tek engel aramızdaki maskeydi. Maskesini çıkardığı anda dudağımı dişledim. "Pamir?"
Diğerleri de maskelerini çıkardığında kızlardan şaşkın nidalar yükselmişti. Okan, Selin'in çenesini tuttu. "Şimdi sana ne yapmalıyım?"
"Asıl ben sana neler yapacağım Okan. Ben yakalayacaktım bu adamları neden bozdunuz?" dedi Selin öfkeyle tavana ateş ederken. Okan kolunu onun omzuna attı ve kendisine çekip saçlarını karıştırdı. "Tamam yavrum biz adamların ellerini çözelim siz yakalarsınız."
"Boşuna geldik buraya," diye mızmızlandığımda Pamir saçlarıma bir öpücük kondurdu. "Sen buraya hiç gelmemeliydin."
"Kızdın mı?" diye fısıldadığımda dudağıma minik bir buse kondurdu. "Sana kızamayacağımı biliyorsun. Ben de senin kızları yalnız bırakmamak için geldiğini biliyorum. Ama lütfen başınızı bilerek belaya sokmayın artık."
"Artık ne ceza vereceğimizi bilmiyorum. Hiçbir ceza sizi akıllandırmıyor ki," dedi Ateş kızgınlıkla Elif'e bakarken. Elif ise ona dil çıkarmıştı. Okan güldü. "Ben biliyorum ne yapacağımızı. Haydi beyler alın kızları."
Bizi otelden çıkarıp arabalara götürdüklerinde kızlarla arabadan da kaçış için plan yapacaktık ama buna engel olmak için hepimizi ayırmışlardı. Arabalara bindirip sürmeye başladıklarında Pamir'in vitesteki elini tuttum. "Bak gerçekten bu sefer odamıza gidebiliriz, çok ciddiyim."
Pamir gülerek bana baktığında çok çekici göründüğü için dudağımı dişledim. "Bu geceden sonra neden olmasın?"
Söyledikleriyle ve kalın ses tonuyla karnım karıncalanırken kafamı onun omzuna yasladım. Gideceğimiz yerden korkuyordum ama ona güveniyordum da. Bana kötü bir şey yapmazdı.
Araba durduğunda diğerleri de arkamızda durmuşlardı. İnip yürümeye başladığımızda dış cephesi ışıklarla donatılmış bir binaya girdik. Anlamazca etrafıma bakarken büyük bir masa odak noktama girdiğimde hep beraber yerlerimize geçirip oturduk ve çalışanlar da yemekler getirmeye başladı.
Okan bize döndü. "Bu seferki olaydan sonra cezanız falan yok çünkü bugün bu çetenin yıldönümü ve bunu kutlayacağız."
Selin ile ikimiz ellerimizi tutarken gülümsedim. "Bir yıl oldu mu sahiden?"
"Evet ve iyi ki karşılaşmışız. Bu çete bizim ailemiz," dediğinde gülümseyerek birbirimize sarılırken onun ardından da Pamir'e sarıldım. Beni sıkıca kavrarken kulağıma fısıldadı. "İyi ki karşıma çıktın güzelim."
Güldüm. "Sen beni kaçırdın Pamir hem de yanlışlıkla."
"Böyle tanışmamızı istemezdim ama seninle karşılaşmak hayatımdaki en büyük şansımdı," dediğinde gülümseyerek gözlerinin içine baktım. Hızlıca yaklaşıp dudaklarımı öpmeye başladığında ona aynı aşkla karşılık verdim. Onu öperken zamanın donduğunu hissediyordum.
"Birbirinizi değil yemekleri yiyin daha canlı müziğe gideceğiz haydi!" Okan'ın sesiyle gülerek ayrıldık. Kahkahalar ve koyu bir muhabbet eşliğinde yemeklerimizi yedikten sonra hep beraber canlı müziğe gittiğimizde zamandan koparak sevgililerimize sarıldık. Sırtımı Pamir'in gövdesine yaslayıp müziğin ritmine göre sallanırken dünyanın en şanslı kızı olduğumu fark etmiştim.
Çünkü böyle bir aileyi ve aşkı bulmuştum. Selin, Elif ve Melis... benim kız kardeşlerimdi. Okan, Ateş ve Burak... benim ağabeylerimdi. Pamir ise hayatımın aşkıydı.
Kafamı ona çevirip sevgiyle ona bakarken anında onun da bakışları bana dönmüştü. Anında birbirimizi öpmeye başladık. Loş ışığın ve müziğin içinde kaybolurken ikimiz de sonsuzluğa karışmış ve hissetmiştik.
Yıldönümüne özel bölümümüz geldi! Bu eğlenceli çeteyi unutmayın lütfen... Elis'in doğum gününe özel bir bölüm daha gelecek, beklemede kalın. Seviliyorsunuz. Başka hikayelerde görüşmek üzere...
Selin ve Okan'ın kitabını profilimde bulabilirsiniz adı Saplantı
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 70.58k Okunma |
2.06k Oy |
0 Takip |
54 Bölümlü Kitap |