18. Bölüm
RedVelvet7781 / PERS KRALLIĞI / BÖLÜM 17 : BÜYÜK AİLE BULUŞMASI

BÖLÜM 17 : BÜYÜK AİLE BULUŞMASI

RedVelvet7781
redvelvet7781

UMARIM HEYECANLA BÖLÜM BEKLEMİŞSİNİZDİR .AŞAĞIDA Kİ BÖLÜM RESİMLERİNE BAKMADAN GEÇMEYİN LÜTFEN.İYİ OKUMLAR...

 

Ağlamamı dindirip kendimi sakinleştirdikten sonra, o güzelim bahçeye göz ucuyla bile bakmadan saraya döndüm. Hizmetçilerden biri beni görünce telaşla yanıma koştu. "Leydi Lydia, biz de her yerde sizi arıyorduk. Bu akşamki aile yemeği için sizi hazırlamamız emredildi."

"Kimler olacaktı o yemekte?" diye sordum. Neden şimdi haberim oluyordu ki?

Hizmetçi, "Amca, hala, kuzenler, Kraliçe Mandane ve Kral Hazretleri de teşrif edecekler," dedi.

Hiçbir şey söylemeden odama doğru ilerledim. Koridorda Kyrous'u gördüm. Nereye gittiğini bilmiyordum ama sadece krala verilen selamdan birini verip konuşmadan odama girdim. Oysa kaşları çatık bir şekilde gidişimi izliyordu. Ona olan kırgınlığım nasıl geçecek bilmiyorum. Kral olabilir, ona ve otoritesine saygım var fakat bunu bana uygun bir dille söyleyebilirdi. Herhangi biriymişim gibi, herkesle konuştuğu sertlikte beni uyarması en çok üzen şey. Ben soylu bir aileye doğmuş olabilirim fakat kraliyet sorumlulukları ve baskılarıyla büyümedim. Kyros da bunun farkında elbette. Hatalarım olacaktır ama her hatamda bu sert adam mı beni uyaracak? Ne olursa olsun, aile yemeğinden sonra Kyrous'la konuşacağım ve benimle bu şekilde konuşamayacağını söyleyeceğim. İsterse beni terk etsin, umurumda bile değil.

Bu şekilde düşünürken çoktan odama gelmiştim. Odaya girdiğimde sıcak bir banyo ve yatağımın üzerinde serilmiş kıyafetler beni bekliyordu. Hizmetçiler, odamda bir tek benim eksik olduğumu görüp hemen banyoyu hazırlamışlardı. Anlaşılan bugün kraliyet ailesine tam olarak takdim edilecektim. Birkaçıyla gelinlik seçiminde tanışmıştım fakat asıl resmi takdim bugün olacaktı. Hem heyecanlı hem de korkuyordum. Vakit kaybetmeden banyodaki işlerimi hizmetçilerin yardımıyla halledip hazırlanmaya başladım.

Hizmetçiler, saçlarımı özenle tarayıp topuz yaparken, bir yandan da beni rahatlatmaya çalışıyorlardı. "Leydi Lydia, endişelenmeyin. Herkes sizi çok sevecek," diyorlardı.

"Umarım," diye mırıldandım. "Ama ya heyecanlanırsam?"

"Heyecanlanmak çok doğal. Kendinizi kasmayın yeter," diye cevap verdi hizmetçilerden biri.

Saçlarım bittikten sonra, elbisemi giydirdiler. Kraliyet ailesine uygun, ipeklilerden, hafif işlemeli, zarif bir elbise seçilmişti. Aynanın karşısında kendime baktım. Gerçekten de güzel görünüyordum. Ama içimde tarifsiz bir gerginlik vardı.

Hazırlıklar tamamlandığında, hizmetçilerden biri beni yemek salonuna götürmek için geldi. Kapıyı çalıp içeri girdiğimde, salonda büyük bir kalabalık vardı. Herkes şık ve gösterişli kıyafetler içindeydi. Beni görür görmez, Kral Kyrous ayağa kalktı ve yanıma geldi.

"Lydia,. Ailemle tanışmanı istiyorum," dedi.

Elimi tutarak, yanındaki yaşlıca adama doğru yöneldi. "Bu, amcam kendisi Baş danışmanım ,Darius," dedi.

Amca Darius, bana gülümsedi ve elini sıktı. "Hoş geldin, Lydia. Seni tanımak güzel," dedi.

Sonra, yanında duran kadına döndü. "Bu da halan prenses Esme," dedi.

Prenses Esme, sıcak ve içten bir ifadeyle beni süzdü. "Memnun oldum,bugün göz kamaştırıcısın canım" dedi.

Kyrous, beni diğer aile üyeleriyle de tanıştırdı. Kuzenler, prensler ve prensesler... Hepsi de birbirinden farklı karakterlere sahipti. Bazıları sıcakkanlı ve samimiydi, bazıları ise mesafeli ve soğuk.

Tanışma faslı bittikten sonra, yemek başladı. Herkes, kendi arasında sohbet ediyor, yemek yiyordu. Ben ise, sessizce etrafımı inceliyordum. Kraliyet ailesinin bu kadar kalabalık olduğunu bilmiyordum. Herkesin birbiriyle olan ilişkileri nasıldı, çözmeye çalışıyordum.

Yemek boyunca, Kral Kyrous yanımdan ayrılmadı. Benimle sürekli ilgileniyor, sorular soruyordu. Bu durum, diğer aile üyelerinin dikkatini çekmişti. Bazıları, meraklı gözlerle bizi izliyorlardı.

Yemek bittikten sonra, Kral Kyrous beni bir kenara çekti. "Nasıl geçti? Herkesle tanıştın mı?" diye sordu.

"Evet, herkesle tanıştım. Çok kalabalıktı," diye cevap verdim.

"Alışacaksın," dedi Kyrous. "Zamanla hepsini tanıyacaksın."

"Umarım," dedim.

Kyrous, bir an duraksadı. Sonra, "Seninle özel bir konu konuşmak istiyorum," dedi.

"Ben de seninle konuşmak istiyorum," dedim.

Kyrous, kaşlarını çattı. "Benimle mi? Ne hakkında?"

"Senin bana karşı olan tavrın hakkında," dedim. "Beni azarlayamazsın. Ben de senin gibi soylu bir aileden geliyorum. Her şeyden önce eşin olacağım ,çocuklarının annesi "

Kyrous, bir süre sessiz kaldı. Sonra, "Haklısın," dedi. "Özür dilerim. Seni kırmak istemedim."

"Biliyorum," dedim. "Ama bu şekilde konuşamazsın. Beni dinlemelisin."

Kyrous, "Dinliyorum," dedi. Biraz bocalamışa benziyordu. Böyle bir konuşma yapacağını düşünmemişti. Çünkü o Kral Kyrous du ve kimse ona bu şekilde konuşmamıştı. Ona kaba olmak veya saygısızlık yapmak istemiyorum ama bana saygı duymayı öğrenmesi gerek. Kimseye değil sadece bana saygı duyması bana yeter.

"Benimle daha saygılı konuşmanı istiyorum," dedim. "Ben senin nişanlınım. Bana değer vermelisin."

Kyrous, "Değer veriyorum," dedi. "Sana değer veriyorum. "Gözlerinde ki endişenin büyüme sebebini anlamlandırmam gerekirse kaybetme korkusu olduğunu söyledim. Kyrous gücün verdiği yetkiyle herkese çok sert ,hatta açıkçası gaddar bir kral diyebilirim. Kral olması ,lider olarak yetişmesi ve yaşadığımız coğrafya şartları onu bu şekilde sert bir adam yapmış. Bana karşı bir savaş verdiğini ve elinden geldiğince narin bir çiçekmişim gibi davranmaya çalıştığının farkındayım.

"O zaman, bunu göster," dedim.

Kyrous, elimi tuttu. "Göstereceğim," dedi. "Söz veriyorum."

O an, içimde bir umut doğdu. Belki de Kyros değişebilirdi. Belki de beni gerçekten sevebilirdi. Çünkü bazen bunun sevgiden çok bir saplantı olduğunu düşünüyorum.

Yemekten sonra, Kral Kyros beni sarayın bahçesinde bir gezintiye çıkardı. Yıldızlar parlıyordu ve gece çok güzeldi.

"Burası çok güzel," dedim.

"Senin için yaptırdım, bu gölet kısmını tekrar düzenlettim ve senin sevdiğin çiçeklerden olmasını istedim. Böylelikle buraya her baktığımda sevgili eşimi de görmüş olacağım " dedi Kyrous.

"Benim için mi?" diye sordum.

"Evet," dedi. "Seni mutlu etmek istiyorum."

Kyros, beni kendine çekti ve dudaklarıma bir öpücük kondurdu. O an, kalbim hızla çarpmaya başladı. Kyrous'u seviyordum. Ona aşık olmuştum. Ya da ilk defa yaşadığım bu duyguların büyüsüne kapılıp sisli bir ormanda ilerlemeye çalışıyordum belki de bu yolun sonu ızdırap ve kederdir ama inatla bu yolda ilerlemek de aşık aptallığıdır.

"Seni seviyorum," dedim.

"Ben de seni seviyorum," dedi Kyros.

O gece, hayatımın en mutlu gecelerinden biriydi. Kyros ile birlikte, geleceğe dair hayaller kurduk.

Günler günleri kovaladı ve düğün hazırlıkları tüm hızıyla devam ederken , Kraliyet ailesiyle daha çok kaynaşmıştım. Amcam, halam ve kuzenlerle aram iyiydi. Hatta bazılarıyla arkadaş olmuştum. Azita; Kyrousun ablası , Gohar ; Kyrous'un kız kardeşi ve Roxana ; Kyrous'un büyük amcasının kızı en iyi anlaştığım kişilerdi. Tabi Azita benden hoşlanıyor mu emin değildim ama kendisinden başka kimsenin bana laf sokmasına izin vermiyordu. Tam bir abla .

Düğünümüz yaklaşıyordu. Çok heyecanlıydım. Hayatımın en önemli günlerinden biri olacaktı. Hazırlıklar için son 3 günümüz vardı. İlginçtir ki Kraliçe Mandane bana hiç kötü bir şey söylemedi .Hatta düğün konusunda bana Prenses Esme yani Kyrous'un halası ilgilendi fakat sonrasında yakınlığımızı kıskanıp tekrar düğün hazırlıklarıyla ilgilenmeye başladı. Kyrous a sorduğum da annesiyle tartıştığını ve annesinin artık düğün konusunda geride duracağını söyledi ama sadece birkaç gün dayanabilmişti.

Düğün hazırlıkları günlerce sürmüştü. Kraliyet ailesinin tüm fertleri, bu önemli gün için seferber olmuştu. Kraliçe Mandane, düğün organizasyonunun her detayını yakından takip ediyordu. Prenses Esme, gelinliğimin seçiminde bana yardımcı olmuştu. Amca Darius, davetlilerin listesini hazırlamıştı. Azita, Gohar ve Roxana ise, düğün süslemeleriyle ilgilenmişlerdi.

Düğün yemekleri için, sarayın aşçıları günlerce çalışmışlardı. En taze malzemelerle, en lezzetli yemekler hazırlanmıştı. Kuzu tandır, özel baharatlarla marine edilmiş ve uzun saatler boyunca pişirilmişti. İç pilav, tereyağı ve kuş üzümüyle lezzetlendirilmişti. Zeytinyağlı yaprak sarma, taze asma yaprakları ve pirinçle hazırlanmıştı. Humus, nohut, tahin ve limon suyuyla yapılmıştı. Mütebbel, közlenmiş patlıcan, tahin ve sarımsakla hazırlanmıştı. Cacık, yoğurt, salatalık ve nane ile yapılmıştı.

Tatlılar için ise, sütlaç, pirinç, süt ve şekerle pişirilmişti. Güllaç, ince yufkalar, süt ve gülsuyuyla hazırlanmıştı. İrmik helvası, irmik, tereyağı ve şekerle kavrulmuştu. Kabak tatlısı, bal kabağı, şeker ve cevizle pişirilmişti.

Düğün salonu, en güzel çiçeklerle ve süslemelerle donatılmıştı. Masalar, beyaz örtülerle örtülmüş, üzerlerine altın şamdanlar yerleştirilmişti. Sandalyeler, ipek kumaşlarla kaplanmıştı. Salonun ortasında, büyük bir dans yeri hazırlanmıştı.

Düğün günü geldiğinde, her şey kusursuzdu. Hava çok güzeldi. Güneş, tüm ihtişamıyla parlıyordu. Kuşlar, neşeyle ötüyordu.

Ben de çok heyecanlıydım. Hayatımın en mutlu günüydü. Kral Kyros ile evlenecek, onunla birlikte bir ömür boyu mutlu olacaktım.

 

 

BEĞENDİĞİNİZ BİR BÖLÜM OLDUĞUNU DÜŞÜNMEK İSTİYORUM :D NE KADAR ARA BİR BÖLÜM OLSA DA GEÇİŞ YAPMAM GEREKTİĞİ İÇİN BİRAZ ZORLANDIM .ÖZELLİKLE DÜĞÜN YEMEKLERİ DÜĞÜN HAZIRLIKLARI KISMINDA TARİHSEL VE COĞRAFYASAL BİR ARAŞTIRMA YAPMAM GEREKTİ.BİR DAHA Kİ BÖLÜM DÜĞÜN BÖLÜMÜMÜZ BAKALIM NELER OLUCAK.VOTE VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN .AŞAĞIDA Kİ BÖLÜM RESİMLERİNE BAKMADAN GEÇMEYİN LÜTFEN.

 

BU RESİMDEN İTİBAREN OLANLAR DİNİ NİKAH KIYILMADAN ÖNCE BU RESİMDEN ÖNCEKİLER DİNİ NİKAH KIYILDIKTAN SONRA BAŞKA BİR KUTLAMA GİBİ DÜŞÜNÜN

BU RESİMDEN İTİBAREN OLANLAR DİNİ NİKAH KIYILMADAN ÖNCE BU RESİMDEN ÖNCEKİLER DİNİ NİKAH KIYILDIKTAN SONRA BAŞKA BİR KUTLAMA GİBİ DÜŞÜNÜN .FARKLI YERLERDE HAZIRLANAN KUTLAMALAR.

FARKLI YERLERDE HAZIRLANAN KUTLAMALAR

 

Bölüm : 02.02.2025 00:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...