19. Bölüm
RedVelvet7781 / PERS KRALLIĞI / BÖLÜM 18 : ZERDÜŞTÜN KUTSAMASI

BÖLÜM 18 : ZERDÜŞTÜN KUTSAMASI

RedVelvet7781
redvelvet7781

İYİ OKUMALAR ....

 

LYDİA AĞZINDAN;

 

Gözlerimi açtığımda, odamın her zamankinden daha aydınlık olduğunu fark ettim. Güneş, altın rengi ışınlarıyla penceremden içeri sızıyor, duvarlardaki nakışlı ipek kumaşları parlatıyordu. Bugün benim için çok özel bir gündü. Bugün, Kral Kyros ile evlenecektim.

Yataktan kalkıp pencereden dışarı baktığımda, sarayın bahçesinde hummalı bir çalışma olduğunu gördüm. Her yer rengârenk çiçeklerle, bayraklarla ve süslemelerle donatılmıştı. Uzaktan, müzisyenlerin çaldığı neşeli ezgiler duyuluyordu. Bugün, tüm Pers İmparatorluğu'nun gözü üzerimizdeydi.

Hizmetçilerimden biri olan Elara, heyecanla odama girdi. "Leydi Lydia, günaydın! Bugün sizin en mutlu gününüz!" dedi.

"Günaydın Elara," diye cevap verdim. "Evet, bugün çok heyecanlıyım."

"Heyecanlanmakta haklısınız. Ama merak etmeyin, her şey kusursuz olacak," dedi Elara. "Şimdi sizi hazırlamaya başlamamız gerek."

Elara ve diğer hizmetçiler, beni özenle giydirmeye başladılar. İpekten, inci işlemeli bir gelinlik giydirdiler. Saçlarımı, en güzel çiçeklerle ve değerli taşlarla süslediler. Makyajımı yaparken, yüzüme hafif bir tebessüm yerleştirdiler.

Hazırlıklar tamamlandığında, aynanın karşısında kendime baktım. Gözlerime inanamadım. Gerçekten de çok güzel olmuştum. Sanki bir peri masalından çıkmış gibiydim.

Odamdan çıktığımda, beni bekleyen Kral Kyros'u gördüm. Gözleri, benim güzelliğim karşısında parlıyordu. Elini uzatarak, "Leydi Lydia, bugün çok güzelsin," dedi.

"Teşekkür ederim, Yüce Kral Kyros," diye cevap verdim. "Sen de çok yakışıklısın."

Birlikte, düğün töreninin yapılacağı büyük salona doğru yürüdük. Salon, yüzlerce davetliyle doluydu. Herkes, en güzel kıyafetlerini giymiş, bu mutlu günü bizimle paylaşmak için gelmişti.

Kral Kyros ile yan yana durduğumuzda, kalbim hızla çarpmaya başladı. Nikah memuru, bize evliliğimizle ilgili sorular sormaya başladı. Heyecanla, "Evet," cevabını verdim. Kyros da aynı şekilde, "Evet," dedi.

Böylece, biz de resmen karı koca olmuştuk.

Düğün töreninden sonra, büyük bir ziyafet verildi. Masalar, en lezzetli yemeklerle doluydu. Kuzu tandır, iç pilav, zeytinyağlı yaprak sarma, humus, mütebbel, cacık... Daha nice lezzetli yemek, konuklar için hazırlanmıştı.

Tatlı olarak ise, sütlaç, güllaç, irmik helvası, kabak tatlısı gibi geleneksel Pers tatlıları ikram edildi.

Yemekler yenildikten sonra, müzisyenler sahneye çıktı. Neşeli ezgiler çalmaya başladılar. Davetliler, dans edip eğlendiler. Biz de Kyros ile birlikte, dans ettik. O an, dünyanın en mutlu insanıydım.

Gece boyunca, davetlilerle sohbet ettik, onlarla birlikte eğlendik. Düğünümüz, çok güzel geçti. Herkes, bizim mutluluğumuza ortak oldu.

Düğün, geç saatlere kadar devam etti. Biz de Kyros ile birlikte, tüm davetlilerle ilgilendik. Onların mutluluğu, bizim mutluluğumuzdu.

Gecenin sonunda, Kyros ile birlikte, balayımızı geçireceğimiz özel odaya çekildik. Odamız, çok güzel bir şekilde dekore edilmişti. Yatağımız, çiçeklerle süslenmişti.

Kyros, beni kucağına alarak yatağa taşıdı. Gözlerimin içine bakarak, "Seni çok seviyorum, Lydia," dedi.

"Ben de seni çok seviyorum, Kyrous," diye cevap verdim.

Dudakları bana doğru yaklaştığında kalbim heyecandan ve korkudan gümbür gümbür atıyordu. Bu anı, sonsuza dek onun olmayı o kadar uzun zamandır bekliyordum ki gerçekliğine hala inanamıyordum. Dudakları dudaklarıma değdiği anda karnımdan kasıklarıma doğru bir şeylerin beni titrettiğini hissettim. Elleri belime dolanması ve sırtımın yatak ile buluşması bir oldu. Acemi bir şekilde Kyrousa karşılık vermeye çalıştığımda erkeksi bir kıkırdama döküldü dudaklarından. Yanlış bir şey yaptığımı düşünüp durduğumda bana "Bu acemiliğin çok hoşuma gidiyor." dedi. Bu iyi mi kötü mü bilmiyorum fakat sadece aramızda olan bu şeye odaklanmak istedim. Elleri göğüslerimi bulduğunda boğazımdan istemsiz bir inleme çıkmasıyla şok oldum. Bu da neydi böyle derken Kyrous'un elleri bacaklarıma doğru gitmesiyle kendimi durduramadan tekrar bir inleme döküldü dudaklarımdan. Gözlerimi kapatmamla Kyrous çenemden tutup kulağıma fısıldadı: "Sadece gözlerime bakmanı istiyorum. Sana defalarca kez sahip olurken sadece gözlerime bakmanı istiyorum." demesiyle gözlerimi ona odakladım. Bu, benim üzerimde hakimiyet kurmaya çalışması ona ne kadar zevk verse de ilerleyen zamanlarda bunun büyük bir sorun olacağından habersiz bana sahip oluşu ve kendi yüceliğini tatmin etmesine şahit oldum.

 

O gece, birbirimize olan aşkımızı bir kez daha tescilledik ya da öyle olduğunu düşünmek istedik.

Gözlerimi açtığımda, odamın her zamankinden daha aydınlık olduğunu fark ettim. Güneş, altın rengi ışınlarıyla penceremden içeri sızıyor, duvarlardaki nakışlı ipek kumaşları parlatıyordu. Bugün benim için çok özel bir gündü. Dün gece, Kral Kyrous ile evlenmiştim. Ama içimde tarifsiz bir huzursuzluk vardı. Sanki bir şeyler yolunda gitmiyormuş gibiydi.

Yataktan kalkıp pencereden dışarı baktığımda, sarayın bahçesinde hummalı bir çalışma olduğunu gördüm. Her yer rengârenk çiçeklerle, bayraklarla ve süslemelerle donatılmıştı. Uzaktan, müzisyenlerin çaldığı neşeli ezgiler duyuluyordu. Bugün, tüm Pers İmparatorluğu'nun gözü üzerimizdeydi. Ama bu kalabalığın içinde, yalnızdım.

Hizmetçilerimden biri olan Elara, heyecanla odama girdi. "Leydi Lydia, günaydın! Bugün sizin en mutlu gününüz!" dedi.

"Günaydın Elara," diye cevap verdim. "Evet, dün gece çok heyecanlıydım."

"Heyecanlanmakta haklıydınız. Ama artık her şey geride kaldı," dedi Elara. "Şimdi sizi hazırlamaya başlamamız gerek."

Elara ve diğer hizmetçiler, beni özenle giydirmeye başladılar. İpekten, inci işlemeli bir sabahlık giydirdiler. Saçlarımı, en güzel çiçeklerle ve değerli taşlarla süslediler. Makyajımı yaparken, yüzüme hafif bir tebessüm yerleştirdiler.

Hazırlıklar tamamlandığında, aynanın karşısında kendime baktım. Gözlerime inanamadım. Gerçekten de çok güzel olmuştum. Sanki bir peri masalından çıkmış gibiydim. Ama bu güzelliğin altında, büyük bir sır yatıyordu.

Odamdan çıktığımda, beni bekleyen Kral Kyrous'u gördüm. Gözleri, beni bulduğunda hafif bir gülümseme oldu dudaklarında. Elini uzatarak, "Leydi Lydia, bu sabah da çok güzelsin," dedi.

"Teşekkür ederim, Yüce Kral Kyros," diye cevap verdim.

Birlikte, kahvaltı için hazırlanan büyük salona doğru yürüdük. Salon, dün geceki düğün töreninden kalma süslemelerle hala göz kamaştırıyordu. Masada, çeşit çeşit yiyecek ve içecekler vardı. Ama iştahım yoktu.

Kahvaltı sırasında, Kral Kyrous'un annesi Kraliçe Mandane de bize katıldı. Kraliçe Mandane, gücü ve otoritesiyle tanınan bir kadındı. Oğluyla evlenmemden memnun olsa da, içten içe kendi gücünün azalacağından endişe ediyordu. Gözleri, üzerimdeydi bunun farkındayım ama içimde ki huzursuzluğun nedeni sadece Kraliçe Mandane mi emin değilim.

Kahvaltı bittikten sonra, Kral Kyros, "Lydia, bugün seninle önemli bir konu konuşmak istiyorum," dedi.

"Tabii ki, Yüce Kralım ," diye cevap verdim. Kyrous2un bunu demesiyle tüm gözler üzerimize döndü. Kyrous önde ben arksında Kyrousun çalışma odasına gittik ve Kyorus masasına oturup bana da masanın önünde ki koltukları gösterdi.Ve konuşmaya başladı:

"Biliyorsun ki, bir kral olarak ülkemi genişletmek ve halkımın refahını artırmakla yükümlüyüm," dedi Kyros. "Bu nedenle, yakında sefere çıkmam gerekecek."

Kyros'un sözleri, üzerimde soğuk bir duş etkisi yarattı. "Ne zaman?" diye sordum.

"Birkaç hafta içinde," diye cevap verdi Kyros. "Ama merak etme, seni yalnız bırakmayacağım. En güvendiğim adamlarımı seninle birlikte bırakacağım."

Kyros'un sözleri, içimdeki korkuyu biraz olsun yatıştırdı. Ama yine de, onun yokluğunda neler yaşayacağımı düşünmek beni endişelendiriyordu.Sorun güvendiği adamların da Kraliçe Mandaneye itaat etme eyilimi vardı.

Kyros'un sefere gideceğini öğrenmemle birlikte, saraydaki dengeler de değişmeye başladı. Kraliçe Mandane, oğlunun yokluğunu fırsat bilerek, kendi gücünü daha da artırmaya çalışıcaktı buna eminim. Bu durum, benim için yeni bir dönemin başlangıcı olacaktı. Artık, sarayda kendi yerimi sağlamlaştırmak ve gücümü göstermek zorunda kalacaktım.

O gün, büyük hala Prenses Esme ile sohbet etmek için onun odasına gittim. Prenses Esme, Kral Kyros'un halasıydı ve sarayda büyük bir saygınlığı vardı. Yaşlılığına rağmen, hala son derece zeki ve tecrübeliydi.

"Prenses Esme , nasılsınız?" diye sordum.

"İyiyim, Lydia," diye cevap verdi Prenses Esme. "Sen nasılsın? Dün gece çok güzel görünüyordun."

"Teşekkür ederim, Halacığım," dedim. "Ama şimdi biraz endişeliyim."

"Neden endişelisin?" diye sordu Prenses Esme.

"Kyros'un sefere gideceğini öğrendim," dedim. "Onun yokluğunda neler olacağını bilmiyorum."

Prenses Esme, tebessüm ederek, "Lydia, sen artık bir kraliçe varisisin," dedi. "Kendi gücünü göstermenin zamanı geldi.Kraliçe Mandane'nin yaşlandığını ve yeni Kraliçe'nin artık tahta geçmesi gerektiğini düşünüyor bir çok kişi bu durumdan faydalanmalısın."

"Ama ben nasıl yapacağımı bilmiyorum," dedim.

"Öğreneceksin," dedi Prenses Esme. "Sarayda hayatta kalmak için güçlü olman gerekiyor. Unutma, güç savaşları her zaman devam eder."

Prenses Esme'nin sözleri, beni düşündürmeye başladı. Gerçekten de, sarayda güç sahibi olmak için mücadele etmem gerekiyordu. Aksi takdirde, Kraliçe Mandane'nin gölgesinde kalacaktım.

O günden sonra, saraydaki davranışlarımı değiştirmeye karar verdim. Daha dikkatli, daha gözlemci olmaya çalışacaktım. İnsanların niyetlerini anlamaya, zayıf noktalarını keşfetmeye çalışacaktım böylelikle elimde kozlar olacaktı.

Kraliçe Mandane'nin davranışlarını da yakından takip ediyordum. Onunla iyi geçinmeye çalışıyordum, ama aynı zamanda kendi gücümü de korumalıydım.

Günler geçti ve Kral Kyrous'un sefere çıkma zamanı geldi. Tüm aile oradaydı henüz daha birbirimize doyamamışken onun bu şekilde sefere gitmesi gücüne olan aşkının bana olan aşkından daha ağır basıyor olmasıydı. Vedalaşma töreninde, Kyros'a sıkıca sarıldım. "Kendine dikkat et," dedim.

"Merak etme, Lydia," diye cevap verdi Kyrous. "En kısa zamanda geri döneceğim."

Kyrous'un gidişiyle birlikte, sarayda yeni bir dönem başladı. .

Kendi yolumu çizmeye çalışıyordum. Prenses Esme'nin tavsiyelerini dinliyor, saraydaki güç savaşlarına hazırlanıyordum.Zamanla, sarayda kendi etrafımda bir grup oluşturdum. Bana inanan, bana güvenen insanlarla birlikte çalışmaya başladım.

Pes etmeye niyetli değildim. Sarayda kendi yerimi alacak, gücümü gösterecektim.

Bunun için, her türlü entrikayı yapmaya hazırdım. Çünkü, güç savaşları acımasızdı. Ya siz kazanacaktınız, ya da kaybedecektiniz.

Ben, kazanmaya kararlıydım.

 

 

UMARIM BÖLÜMÜ BEĞENMİŞSİNİZDİR .YORUM YAPMAYI VE VOTELEMEYİ UNUTMAYIN .AŞAĞIDA BÖLÜM FOTOĞRAFLARI VAR.SİZİ SEVİYOREEEEE.

 

 

 

Bölüm : 15.02.2025 00:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...