

Sabah alarmıyla uyandığımda kıyafetlerimi bile değiştirmeden yattığımı fark ettim.
Turan evde yoktu.
Geldiğimde gözüm hiçbirşeyi görmüyordu.Tek hatırladığım kapıyı kilitleyip uyuduğumdu.
Alarmı kapatıp ayağa kalktım.
Saat daha erkendi.
Banyoya girip buz gibi suyla banyo yaptım.
Üzerimi giyince Hakkari'nin soğuğu içime işledi.
Kar yağmıştı ve heryer beyaza bürünmüştü.Üşümemiştim fakat ürperdim.
Turan'ı aradığımda tek çalışta açtı.
"Yavrum"dedi.
"Neredesin Turan?"
"Hayatım acil bir iş çıktı memlekete gidiyorum, Albay'ın haberi var."deyince kaşlarımı çattım.
Babasının şehit olduğunu biliyordum,annesi ve kız kardeşinin Sivas'ta yaşadığını biliyordum fakat beni asla ailesiyle tanıştırmamıştı.
"Bir sorun mu var?"dedim.
"Yok hayatım neyse ben kapatıyorum"deyip yüzüme kapattı.
"Bok ye Turan!"diye söylendim.
Kapı çalınca oflayarak kapıya doğru ilerledim.
Kapıyı açtığımda gelen iki kişiyi görünce kapıyı geri kapattım.
Hiç çekemezdim.
Kapı bir daha çaldı.Bir daha açıp kapattım.
"Ya Komutan'ım Allah için şu iki fakire bir kahvaltı"dedi İsmail.
Kapıyı açtım.
"Siktir git içeri dilenci gibi ne kapımda dikiliyorsunuz?"dedim kapıyı sonuna kadar açarak.
"Sağolun Komtanım"
"Geç otur mutfağa üç yumurta haşlamak için suyu koyun geliyorum"dediğimde onayladılar.
Banyoya gidip saçlarımı taradım.
Saçlarımı ördükten sonra mutfağa girdim.
Hayret!
Sessizce yumurtayı yapıyorlardı.
Ve baya bir iştahla bakıyorlardı.
"Oğlum siz nasıl bir kıtlıktasınız lan?"dedim.
Gülerek yumurtayı soymaya başladılar.
Dolaptan sucuğu çıkardım.
"Hüseyin dolaptan salatalık,domates çıkar ve dilimle."dedim.
"Emredersiniz"dedi ve dolaba doğru yöneldi.
"Komutan'ım Turan Yüzbaşı nerde?"dedi İsmail.
"Cehennemin yedi kat dibinde!"diye cevap verdim.
"Nasıl yani?"
"Sabah haber vermeden Albay'dan izin alarak şehir dışına çıkmış.Aramasam haberim olmayacaktı."dedim.
"Komutan'ım siz evlilik konusunda acele ettiniz ya"dedi Hüseyin.
Tavaya yağı döktüm ve ocağın altını yaktım.
"Ne yapim oğlum.Yaşım geçiyor,hem sevdiğim birini bulmuşum.O da beni seviyor ve niyeti ciddiyse beklemeye gerek yok.Ayrıca biz asker insanlarız oğlum,bir saniye varız bir saniye yokuz.Sevgili olupta arkamızda yarım bırakmak yerine evlenip en azından birlikte birşeyler yaşamak daha iyi"dedim.
"Aslına bakarsanız haklısınız da işte bilmiyorum yani içimde bir his var gibi"dedi İsmail.
"Kıskanıyoruz be Ablam"dedi Hüseyin.
"Gökalp kardeşim olsaydı burada şuan seni evlendirmezdi"deyip güldü İsmail.
Bende buruk bir gülümseme sundum.
Hüseyin masaya domates ve salatalığı koyarken bende sucukları getirdim.İsmail'de yumurtaların soyma işlemini bitirmiş tabaklara koyup getirdi.
Ekmeği ve peynir çıkardım.
Bal ve reçeli de koyunca masa tamamlandı.
Hepimiz oturduk.
"Abla"dedi İsmail.
"Efendim"dedim yumurtamı bölerken.
"Siz şimdi düğünde takı töreni istemediniz.Bizim hayalimiz vardı sizin düğününüzde altın takacaktık.Niye izin vermediniz içimizde kaldı"
"Gerek yok.Siz varsınız.Siz de şehit olmayın o bana altın gibi gelir"dedim.
"Peki"
Kahvaltıyı yapmaya devam ederken kapı tekrar çaldı.
"Ya sabır"diyerek kapıya yöneldim.
Kapıyı açınca İbo'ydu gördüm.
"Alayda görüşürüz"deyip kapıyı kapatacaktım ki eliyle tuttu.
"Konuşacağız."
"Misafirim var.Evlatlarım var içeride sonra"dedim.
"Başlatma misafirine sana konuşacağız dedim."
"Bana emrivaki konuşma İbrahim!"dedim.
"Kim gelmiş abla?"dedi İsmail.
"Bir arkadaşım.İki dakika konuşup geliyoruz siz yiyin"dedim içeriye doğru.
Önüme döndüm.
"Bir arkadaş demek he?"dedi.
"Bana bak.Benim sinirimi bozma sonra konuşacağız dedim beni daraltma yemek yiyorum zehir etme"dedim.
"Ben mi zehir ediyorum?"
"Evet!Sen ediyorsun.Seni affetmedim daha ben?Beni habersiz bıraktığın günleri unutma İbrahim Yılmaz.Benim de daha fazla vaktimi çalma."dedim ve kapıyı kapattım.
İçeriye döndüm.
"Abla bak sana ballı ekmek yaptım."dedi İsmail.
Gülümseyerek saçlarını karıştırdım.
"Teşekkür ederim eşek sıpası"dedim.
Sandalyeye oturdum ve ballı ekmeğimi yemeye başladım.
Sadece benimle tek kaldıklarında çocuklaşıyorlardı.
Hepsinin benim gözümde değeri eşitti ve paha biçilmezdi.
Saate baktım.
06.47'di.
"Beyler geç kalmayalım şunları siz iki dakika durulayın ben üzerime bir şeyler geçirip geliyorum.Orada giyiniriz"dedim.
"Tamamdır"dedi ikiside.
Kalkıp hızla dişlerimi fırçaladım.
Üzerime kısa kollu bir siyah tişört altıma siyah kargo bir pantolon aldım.
Siyah kot çeketi üzerime geçirdim.
Beylik tabancamı pantolonunu taktığım kılıfa yerleştirdim.
Anahtar,cüzdan ve telefonumu da aldım.
Saçlarıma dokunmadım.
Yatak odasından çıktım.
"Ben postallarımı giyiyorum!"diye bağırdım.
"Geliyoruz!"dedi Hüseyin.
Musluk sesi kesilirken postallarımı ayağıma geçirdim.
Bağcıklarını bağlarken ikiside geldi.
"Yine minibüse kaldık Beyler.Kendi arabamı daha alamadım.Turan beyefendi hazretleri kendi arabasını alıp topukladığı için mecburuz"dedim.
"Sorun değil Komutan'ım"dedi İsmail.
İkiside ayakkabılarını giyince asansöre bindik.
🇹🇷🐺🌒
Alay'a vardığımızda koşarak koğuşa girdik.
Herkes giyiniyordu,ben girince içeri hazırola geçtiler.
"Rahat"dedim.
Dolabımın önüne geçip üniformamı giydim.
Beremi takıp saçımı düzenlerken bizimkilerin gülüşerek sohbet edişini izledim aynanın yansımasından.
"Komutan'ım!"dedi Mehmet.
"He"diye cevap verdim.
"Bu akşam rakı balık yapalım mı?"dedi.
Gülümsemem sokarken aklıma gelen şeyle hüzünlendim.
"Komutan'ım?"
"Ee şey yani bakarız"deyince hepsi bağırmaya başladı zıplayarak.
"Tamam len bağırışmayın,gazinoda konuşuruz"dedim.
Hepimiz bugünlük görev programına göre dağıldık.
Odama gidip imzalanacak evrak ve dosyaları imzalamam gerekiyordu.
Kapıyı açıp içeri girdim.
Masama oturup dosyalara gömüldüm.
🇹🇷🐺🌒
Bahçede ısınma hareketleri yaparken postallarımızın karları ezişinin sesi kulaklarımdaydı.
Durup bizimkilere baktım.
"Beni iki dakika bekleyin,siz devam edin"dedim.
Hepsi onaylarken yatakhane binasına girdim.
Bizim koğuşa uçtum.
Havlumu alıp geri döndüm.
Yürürken bizimkilerin yere yayılıp goygoy yaptığını görünce kaşlarımı çattım.
"Al Sancak!"diye bağırdım.
Hepsi anında ayağa kalkarken bakışlarını kaçırıyorlardı.
"Lan!Size ne dedim ben?"
Hepsine baktım.
Bir tek Kubilay,Ceyda ve Miray yapıyordu.
"3 kişi hariç herkes kalksın!Kürekleri alın gelin ve nizamiyenin önündeki tüm karları alın ve şu köşeye taşıyın!Siz 3'nüz sporumuz bitince onları denetleyin."dedim.
Ceza alan herkes ayağa kalkıp kürekleri almaya gittiler.
Bende sporuna devam ettim.
"Ben dövüş alanına geçiyorum size kolay gelsin"dedim.
"Sağolun Komutan'ım"dediler.
Spor salonunda dövüş alanına gittim.
İbo'da buradaydı.
Umursamadan boks torbasının önüne geçip yumruklarımı yavaş yavaş indirmeye başladım.
Araya eklediğim tekmeler ile boks torbası felç geçiriyordu resmen.
"Bozkurt Binbaşı'm?"diye gelen sesle arkamı döndüm.
Albay gelmişti.
Hazırola geçtim.
"Emredin Komutan'ım"
"Turan Yüzbaşı nerede?"deyince şok olmuş ifadeyle ona baktım.
"Ne?"dedim.
"Ne oluyor Binbaşı!?"
"Komutan'ım sabah uyandığımda evde yoktu,aradığımda memlekete gittiğini ve size haber veriğini söyledi ardından yüzüme kapattı"dedim.
"Hayır bana birşey demedi.Ne yapıyor bu!"dedi.
"Komutan'ım ben harekat merkezinden sinyal tesbiti yapayım.Gerekirse istihbarattan adam yollarız"dedim.
"Tamam Mavi,hallet ve beni haberdar et"
"Emredersiniz!"deyip söylenerek görev binasına girdim ve ana toplantı odası yani harekat merkezine girdim.
Kartı okutup kapıdan geçtim.
"Teğmen Özlü!"dedim.
"Emredin Komutan'ım!"dedi sandalyeden kalkarken.
"Sana verdiğim numaranın sinyal tesbitine ihtiyacımız var"dedim.
"Bir dakika boyunca hatta kalabilirmisiniz?"dedi.
"Evet"dedim.
Turan'ın numarasını verdim ve aradım.
Bir kaç çalışın ardından açtı.
"Efendim?"
"Neredesin?"
"Arabadayım"dedi.
"Bir kaç sorum olacak"
"Müsait değilim"Dedi.
"Dinle!Görevle alakalı"dedim.
"Hızlı söyle"
Baya birşeyler anlattım.
Bir dakikayı geçince Özlü '👍' işareti yaptı.
"Mavi yeter vaktim yok"deyip suratıma kapattı.
"Oldu mu?"dedim.
"Konumu araştırıyoruz şuan"dedi.
Oflayarak masaya yaslandım.
Albay içeri girdi.
"Durum ne?"dedi.
"1 dakika hatta kalmasını sağladım.Baya ters davrandı ve yine suratıma kapattı."dedim.
"Sence sebebi ne olabilir?Bir tahminin varmı?"dedi.Q
"Yok Komutan'ım"dedim.Q
"Konumu buldum Komutan'ım"diyen Özlü'ye döndüm.
"Erzincan'a yakın Kurutilek Mahallesi'nden gözüküyor Komutan'ım"dedi.
"Erzincan mı?Bana memlekete gideceğini söyledi.Kendisi ve ailesi Sivas'lı?Of Turan ne halt yiyorsun acaba!"dedim.
"Araştır Özlü.Herşeyi!Esma bir bak!"dedi.
"Teğmen Esma Güray,Osmaniye Emredin Komutan'ım"dedi yanımıza gelen kız.
"İstihbarat'a iki adam yollayın bu konuma ve söylenen kişiyi takip etsinler,video kaydı ve fotoğraf alsınlar"dedi Albay.
"Emredersiniz Komutan'ım"dedi.
"Mavi ben seni haberdar ederim"dedi.
"Emredersiniz"deyip çıktım odadan.
Yatakhane binasına girip kadınlar tuvaletine girdim.
Yüzümü yıkadım.Ardından lavabo tezgahına yaslandım.
Elimi başıma atıp yavaş yavaş masaj yapmaya başladım.
Başım ciddi mânâda ağrıyordu.
Üstelik Turan ve İbo'ya olan sinirimden şuan şu tuvaleti patlatabilirdim.
Tekrardan yüzümü yıkayıp kendi odama sindim.
🇹🇷🐺🌒
YAZAR'IN ANLATIMIYLA
Aldıkları cezayı söve söve kürekleyen Al Sancak Tim'i,hâlâ Spor yapan 3 arkadaşına baktı.
"Oğlum bazen kendimi ilkokuldaki yaramaz çocuklara benzetiyorum"dedi Hüseyin yerde ki karı küreklerken.
"Hâlâ öylesin kardeşim"dedi İsmail.
"Kes lan!Sanki sen Ergen liseli gib-"diyecek oldu Hüseyin.
İsmail tarafından başına bir kürek kar yedi.
"Lan!"dedi Hüseyin.
Küreği alıp İsmail'i kovalamaya başladı.
İsmail ise kaçmaya.
Mustafa ise bambaşka âlemdeydi.
Kız kardeşi onu dinlememiş ve Piyade Komando olmuştu ve üstelik buraya aynı askeriyeye atanmıştı.
İçinden 1000 kere salavat getirme görevini yaparken bir yandan da karları taşıyordu.
Mehmet kendi kendine şarkı söylenip Kerimcan'la düet yapıyorlardı.
"Makul kaderime yok teselliii!"dedi Kerimcan.
"Kimi seveyim,kimi bu denlii?"diye devam etti Mehmet.
"Lan susun,dua okuyorum!"diye çıkıştı Mustafa.
"Bak yemin ederim ki bu adam yaşlanınca kesin huysuz olur"dedi Kerimcan Mehmet'e.
"Vallaha bence de,zaten baksana şu yaşına"dedi Mehmet.
Mustafa onları duyup cevap verdi.
"Ne varmış yaşımda ayol!"dedi ve elindeki tesbihi arkaya doğru savurup öne geri getirdi.
Herkes gülüşürken İsmail'le Hüseyin bir birini vura vura geliyordu.
"Ayol ne be?Bir de Türkiye'nin en iyi Tim'indeki soğuk kanlı adamsın lan!Pu sana!"dedi Mehmet yalandan tükürerek.
Kartal,Beşiktaş marşları söyleyerek yerdeki karları kazıyordu.
Kuzey ise yanına iki üç er çağırmış bir yandan karları kazıyor bir yandan da bir anısı anlatıyordu.
"İşte ondan sonra tek ateş hakkım vardı.Bir vurdum!Piuvvv!İkiside yerde"diye ballandıra ballandıra anlatıyordu.
Elindeki küreği tüfek gibi tutmuştu.
"Kuzey sen dikkatli ol koçum o kürek bize gelebilir mazallah boşu boşuna sikmeyelim seni"dedi Hüseyin.
"Kes lan bişe anlatıyoz şurda"dedi Kuzey.
"Heh nerede kalmıştık daha sonra..."diye devam etti.
Niyazi ise başka alemlerde dertli dertli türkü söylüyordu.
Emre,Ceyda'nın şınav çekişini hayranlıkla izliyordu.Hastaneden sonra hiç görüşmemişlerdi.
Bu yüzden yarın onunla gezmeye çıkmak istiyordu.
En azından romantik bir yemek fena olmazdı.Fakat tek sorun Ceyda'nın ondan kaçıyor olmasıydı.
Yusuf,Niyazi ve Kerimcan'a bulaşarak güle oynaya işini yapıyordu.
Niyazi en sonunda patladı.
"Lan yeter!Götünde kurt mu var?Sen benim önümde döndün benim başım döndü bea!"dedi.
Yusuf gülüşerek Kartal'ın ensesine vurdu.
"Abi!"diye bağırdı ve kafasını geriye yatırdı.
"Şş bağırma lan karı gib-"diyecekken Miray sporunu bitirmiş yanında bitmiş ve onu ense yakasından tutmuştu.
"Ee sonra ne olmuş Ziya efendi?Lan hayde!Git işine bulaşma çocuğa"dedi.
"Emredersiniz"dedi Yusuf.
"Sende sallanmadan yap işini lan"dedi Miray ve Kartal'ın ensesine vurdu.
"Ama Komutan'ım ya!"deyip küreği yere attı Kartal.
"Lan!"diye bağırdı Kubilay.
Zirâ bu adamdan korkuyordu.Ama bir o kadar samimi geliyordu.
"Efendim abi?"dedi Kartal.
"Kaldır küreği yerden!Öp ve özür dile!"dedi.
"Ne yapayım abi?"
"Al o küreği ve öp ardından özür dile"dedi tane tane Kubilay.
"Tamam abi"dedi ve yerden küreği aldı,öptü ve özür diledi.
"Affetmiş mi sor!"
Kartal küreği tutup okşadı.
"Affetmiş abi"dedi.
"İyi devam et"dedi ve Kartal'ın ensesine vurdu.
Tam bağıracakken sustu ve kendi kendine sinir oldu.
🇹🇷🐺🌒
MAVİ'NİN ANLATIMIYLA
Mesai saati bitince akşam yemeğini askeriyede yedim.
"Komutan'ım?"dedi Kuzey.
Bahçede bankta oturup sigara içiyordum.
"Söyle"dedim.
Yanıma oturdu.
"Turan Komutan neden gelmedi?"dedi.
Ofladım.
"Bende bilmiyorum ki oğlum.Bir bilsem ne bok yediğini."dedim.
"Bir şey diyeceğim Komutan'ım"
"Hı"diye cevap verdim.
"Gökalp ve Aliş..."dedi ve derin nefes aldı.
Sigaradan bir duman daha çekerken dertli dertli geri verdim nefesimi.
"Bazen çok özlüyorum Komutan'ım.Hatırlıyorum yani çok olmasa da.Onların gülüştüğünü anları, kahkahaları,kavgaları."dedi.
"Bende öyleyim bende"dedim.
"Abla!"
O sırada arkamda duyduğum tanıdık sesle elimdeki sigara düştü.
Kuzey bir hışımla arkasını döndüğünde surat ifadesi değişti.
Yavaşça ayağı kalktım.
Arkamı döndüm.
İki kişi güler güzle,üzerindeki askerî üniformayla,elindeki bavullarla bana bakıyorlardı.
"Aliş,Göko"dedim fısıldayarak.
Şok olmuş ifadeyle bakarken bir an rüya sandım.
Bir kaç adım geriye sendelediğimde,Aliş elindeki bavulu yere fırlatıp koşarak az önce oturduğum bankın üzerinden atladı ve bana sarıldı.
Bayılacak gibi kendimi bıraktım.
Daha da sıkı sardı beni.
"Ablam!Geldim Ablam!"dedi.
Gökalp'te bana yaklaştı.
Gözlerimden akan yaşlarla ona daha da sıkı sarıldım.
Aliş geri çekildi.
Ellerim bilinçsizce onun yüzüne gitti.
Kirli sakallarını okşarken fısıldadım.
"Nasıl?"dedim.
"Geldim Ablam!"dedi yine.
Rüya zanetsem de değildi.
Ardından Gökalp'e döndüm.
Birde ona sarıldım.
Sağ elimle saçlarını okşamaya başladım.
"Geldim Ablam.Anlatacağım her şeyi ama Tim'i ve seni çok özledim.Bir hasret giderelim öyle"dediğinde ondan ayrıldım.
"Hüseyin!"diye bağırdım.
Bayağı ileride bir banka oturup sigara içen Hüseyin buraya baktı.
Başta kaşlarını çattı fakat sonra sigrasını yere atıp postalıyla ezdi ve buraya koşmaya başladı.
Tekrar banka otururken Hüseyin şok ifadeyle bir bana birde diğerlerine bakıyordu.
Kuzey ise çoktan banka oturmuş şaka mı bakışıyla olanları izliyordu.
"Hüseyin abim!"dedi Aliş.Koşarak Hüseyin'e sarıldı.
Hüseyin hâlâ olanları kavrayamamıştı.
Yavaşça kollarını Aliş'e sararken gözünden akan yaşı bir tek ben gördüm.
Bu Tim'de kim ağlarsa bilirdim.Akmayan gözyaşlarınıda,zorla akanıda.
Hüseyin ve Kuzey ikisinde sarılırken bavulları aldılar.
"Hadi bir de koğuşa gidelim"dedi Gökalp.
🇹🇷🐺🌘
Aradan geçen 2 gün boyunca hasret gidermiştik fakat Turan hâlâ ortalıkta yoktu.
Evlendiğimi söylediğimde Gökalp ve Ali ufak(🤏)bir baygınlık geçirmişti.
Özellikle Gökalp,"Damatla bizzat özel bir görüşme yapacağım"demişti.
TABİ DAMADI BULURSA!
Ecdadını sevdiğim Turancık ortalıkta yoktu,telefonlarımı açmıyordu.
Sinirden kuduruyordum tam anlamıyla.
O sırada odamın kapısı çalındı.
"Gel!"dedim.
İçeri aceleyle giren Miray hızla selam verip konuştu.
"Komutan'ım operasyon var,helikopter ayarlandı 11 dakika sonra kalkacak"
"Tamamdır herkese haber ver teçhizat odasına"dedim ve ayağa kalktım.
Miray selam verip koşarak odadan çıktı.
Bende koşarak teçhizat odasına indim.
Herkes sırayla gelirken hemen hazırlanmaya başladık.
🇹🇷🐺🌒
"Sol tarafa doğru gitti!"dedi Gökalp.
"Ben gidiyorum siz devam edin"dedim ve sola doğru koşmaya başladım.
Köydeki terör grubunu sikmey- halletmeye gelmiştik.
İşimiz uzundu.
Saatlerdir koca köyde dolaşıyorduk.
Koştuktan sonra kaçan adamı gördüm.
İleri doğru koşuyordu.Hızlanıp ona yetiştim ve arkadan belinin ortasına uçan tekmeyi bastım.
Acıyla inleyerek yere düştü.
"Sikik herif!"diye hırladım.
Yumruklarımı ard arda yerleştirirken adamın attığım tekmeyle nefesinin kesilip öldüğüne adım gibi emindim.
Bir kadın için fazla güçlüydüm.
Yada hayır,yanlış tabir.
Erkekler ve kadınlar eşit olsa da kadınlar daha narin yaratılmıştır,fakat bu benim güçlü olacağımı ve kadın yada erkek olmamla alakası yoktu.
Doğrusu buydu.
Herşeye rağmen güçlüydüm,desem daha doğruydu.
Gökalp buraya doğru koşarken bana yaklaşan adamı anlından vurdum.
"Komutan'ım temizlik bitti.Son kontrollerden sonra adamları çağıracağım"dedi.
"Tamamdır,Tim!Meydanda toplan"dedim.
Her biri kulaklıktan Emredersiniz dedi.
Puşimde,yüzümde,elimde,kamuflajımda ve çantamda kan lekeleri vardı.
Başkaları olsa iğrenirdi fakat ben alışkındım.Kan benim için en normal şeydi.
Meydanda herkes beklerken bende geldim.
"Herkes kendi içinde bölüşüp heryeri tarayacak,tam anlamıyla burası temizlenmeden dönmek yok.39 dakikanız var"dedim.
Herkes emri anladığı gibi koşuşturmaya başladı.
"Komutan'ım ben sizinle gelsem?"dedi Gökalp.
"Tamam gel"dedim.
Yan yana yürüyerek 9 yönünde ilerlemeye başladık.
Dakikalarca evleri,odaları,sokakları gezdik.Gecenin karanlığında kan lekeleri bulunan duvarlar yaşam belirtisi göstermiyordu.
Yürümeye devam ederken bir anda durdum.
Birşeyler hissediyordum tam o sırada Gökalp inleyerek yere düştü.
"Siktir,siktir,siktir!Herkes buraya gelsin!Keskin nişancı var Gökalp yaralı!"diye bağırdım.
Koşuş sesleri buraya gelirken Gökalp'in sol göğüsünün üzerindeki yırtıkla sayısız küfür savurdum.
Onu sırtıma aldım.
Helikopterin buluşma noktasına gelmesine son iki dakika vardım
"Müdaheleyle olmayacak siz adamı bulun ben helikoptere koşuyorum,emir komuta sende Emre"dedim.
"Emredersiniz"dedi.
Sırtımda 89 kilo bir adamı+onun 40 kilo çantasını+benim 40kilo çantamla koşuyordum.
Fazla zorlayıcıydı.
"Abl.."
"Yetişeceğiz sakin ol.Bende kal sakin uyuma!"dedim.
Korkuyla koşmaya devam ederken son 30 saniyeydi.
Helikopterin sesi kulaklarıma dolarken daha da koşmaya başladım.
Koşarken taşı fark etmeden düştüm.
Ne olursa olsun onu kucağımda taşıdım.
Ayağa kalkıp devam ettim.
Tam helikoptere ilerlerken yanağımı sıyırıp geçen iki mermi yanağımı yırtmıştı.
Acıyla inlerken helikoptere bindim.
Diğerleri arkamdan koşarken hepsi etrafı tamamen halletmişti.
Helikopter havalanırken hepsi bindi.
Nefes nefese çantamı ve kaskımı çıkardım.
"Komutan'ım iyi misiniz?Yüzünüz!Çok kötü!"diye bağırdı Kartal.
"Komutan'ım?"dedi Kerimcan.
"Kesin sesinizi!"dedim nefes nefese.
Arkama yaslanırken kamuflajı iki ucunda sertçe tutup yırttım ve üzerimden attım.
Atletle kalırken kısık sesle küfür etmeye devam ediyordum.
Kendimi kaybedecektim.
Acı,korku ve endişe bedenimi ele geçiriyordu.
Gökalp'e birşey olacak korkusu ayrı bir şeydi.
Aynı zamanda yanağımda ki iki çizgi çarpı şeklinde yanağımı kesmişti.
Mehmet ve Hüseyin Gökalp'le ilgilenirken Kartal çantasından ilk yardım kitini çıkardı.
Pamukla tendürdiyotu yanağıma bastırınca inledim.
Derin derin nefes alırken operasyon boyu olduğu gibi sessizdik.
Kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.
Yanağına pansuman yaptıktan sonra yavaşça uyuşturmadan dikmeye başladı.
Acıyla kesik kesik inlerken helikopterin sarsılması işleri zorlaştırıyordu.
Kartal içinden dualar okurken ben içimden küfürler savuruyordum.
Kartal zorla da olsa yamuk yumuk dikişi tamamladı ve üzerini bandajla sardı.
Gözlerim kararıyordu.
Kartal,mataramı çantamdan çıkarıp bir kaç yudum su içirdi.
"İyi olacaksın abla"dedi.
Gülümsemekle yetindim.
Ellerim titriyordu.
Kendimi kasmayı bıraktım.
Tüm vücudum titrerken derin derin nefes aldım.
Böylesine gücümün tamamını kullanmak vücudumu zorlamıştı.
2 kilometre boyunca üzerinde 200 kiloyla koştun.dedi içsesim.
Kartal,peçeteyle yüzümü silerken terlerin son hızla kendini yeniliyordu.
🇹🇷🐺🌒
Helikopter iniş yaptığında daha iyiydim.
Gökalp direkt ambulansla hastaneye giderken yanında iki kişi gitti.
Ben ise Albay'ın emriyle onun odasına girdim.
Ama ne halle?
Üzerime omuzdan geçirdiğim yırtık kamuflaj,içinde atlet.Yüzümde ve ellerinde kan.
Pantolonun kırmızıya bulanmış,yüzümdeki yara kanıyordu.
Odanın kapısını taklattım.
Gel komutuyla nöbetçiye kapıyı açmasını istedim.
Kanlı ellerle kapıyı kirletemezdim.
Kapıdan içeri girdiğimde içerideki Tuğgeneral,Albay ve Korgeneralle hemen hazır ola geçtim.
Rezillik diz boyu bile değildi,boyumu aşmıştı.
"Hayırdır Binbaşım?"dedi Tuğgeneral.
"Kusura bakmayın sayın Tuğgeneral,tam olarak 68 saniye önce helikopterden inip buraya geldim."diye izah etmeye çalıştım.
Albay gururla bana bakarken korgeneral belli belirsiz gülüyordu
"Sorun yok binbaşım.Hatta bana bu hâlinizle gücünüzü ve gerçek bir asker olduğunu kanıtladın bize"dedi Korgeneral.
"Teşekkürler sayın Korgeneral"dedim.
"1 hafta sonra burada ol.Ve şimdi git temizlen,dinlen"dedi Albay.
"Emredersiniz Komutan'ım!"dedim ve hepsine selam vererek odadan çıktım.
Sabahın saatlerinde koridorda kanlar içinde zombi gibi gezen bir binbaşıyı görseniz ne yaparsınız?
Şuan askerler bana öyle bir bakıyordu ki...
Koğuşa girdim hızla.
Üzerimdeki kanlı atleti yırtıp atarken içindeki siyah büstiyerle kaldım.
Utanmıyordum.
Sonuçta hepsi kardeşimdi.
Yatağa oturamazdım.
Oflayarak yere dolabımın önüne çöktüm.
"Komutan'ım iyi misiniz?"diyenler vardı.
Sadece iyi olduğumu söyledim.
O sırada koğuşun kapısı açıldı.
İçeri giren Turan'dı.
Hiddetle ayağa kalktım,
Onun yanına gittim ve sağ elimle sert bir tokatı ardından onu yakasından tutup bir de yumruk attım.
Sendeleyerek duvara yapıştı.
Burnundna akan kana rağmen ona baktım.
"Sen ne bok yediğini zannediyorsun?Neredeydin!?Seni defalarca aradım!"diye bağırdım.
Herkes hızla koğuştan çıkarken sadece ikimiz kaldık.
"Sen.."diyerek bana baktı
"Ben ya ben!"dedim alaycı bir tavırla.
"Operasyon vardı!Açmadığın o siktiğimin telefonuyla sana haber verecektim!Bak hâlime!Neler yaşadım ben o operasyonda senin haberin var mı?Ne oldu var mı haberin?"diye kükredim.
"Bak kan içindeyim!Sana yazıklar olsun Turan.Gerçekten"deyip kapıya yöneldim.
Beni engelledi.
"Çek elini kolunu!Bir daha uzun bir süre asla ve asla karşıma çıkma!Sakın beni de arama!"dedim ve koğuştan çıktım.
Dışarıda ilk gördüğüm kişiyi yani Niyazi'yi yanıma çağırdım.
"Git dolabından bir tişört,pantolon ve havlumu getir gel.Eline ne geliyorsa onu al"dedim.
Kanlı ellerimle yüzümü sıvazladım.
Bizimkiler benim için deli gibi endişelenselerde korkudan birşey diyemiyorlardı.
"İyiyim merak etmeyin sadece banyo ihtiyacım var"dedim.
Niyazi istediklerimi getirdiğinde sağol deyip kadınlar banyosuna girdim.
Banyodaki boş kabine geçip hızla üzerimdekilerden kurtuldum.
Kendimi buz gibi soğuk suya attım.
Dakikalar boyu vücudumdaki kanlardan kurtulmaya çalıştım.
Uzun uğraşların ardından vücudumdaki tüm izler acımaya ve ağrımaya başladı.
Nefretle suyu kapatıp, kurulandım ve giyindim.
Haki yeşili bir tişört ve siyah paçası lastikli pantolonu giydim ve saçımı topladım.
Banyodan çıkmamla Tim'in başıma toplanması bir oldu.
"Ben eve gidiyorum,eğer sikik yüzbaşıyı görürseniz ona söyleyin yanıma gelmesin!"dedim.
Hepsi başlarını salladı ve süt yalamış kedi gibi dağıldılar.
🇹🇷🐺🌒
Eve vardığımda ard arda içtiğim 3 ağrı kesiciyle yatakta uzanıyordum.
Kapı çaldı.
"Kapıyı sikicem şimdi ya!"diye söylenerek ayağa kalktım.
Üzerimde kısa bol şort ve büstiyer vardı.
Kapıyı açınca İbo'yu gördüm,geri kapatacakken bir anda bana sarıldı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
"Ne oldu lan?"dedim kollarımı sırtına dolarken.
"Gel içeri geç"dedim ve onu bırakmadan salona doğru ilerledim.
Daha da sıkı sarıldım.
"Ne oldu oğlum anlat!"dedim.
"Fotoğraf.."dedi.
Sarılmayı bırakıp yüzüne baktım.Kocaman cüssesi çökmüş,göz altları mosmordu.
Elindeki telefonu bana çevirip bir Instagram postu gösterdi.
Esra ve onun sevgili dudak dudağa olduğu bir fotoğraftı.
Başımı sağa eğip bakışlarımı kaçırdım.
Hıçkırarak koltuğa çöktü.
"Tamam sakin ol"
"Maviş... Ne olur eskisi gibi dertleşelim ben çok..."dedi.
"Tamam,tamam"dedim ve ona sarıldım ve saçlarını okşadım.
O gece ikimizde hıçkırarak ağladık.
🇹🇷🐺🌒
CEYDA'NIN ANLATIMIYLA
Mavi komutan koğuşu terk ederken hepimiz şok içindeydik.
İkisi kavga etmişlerdi,Gökalp göğsünden vurulmuştu ve Mavi Komutan Gökalp'i km ler boyunca sırtında taşımıştı.
Kadın kanlar içinde gezinirken banyo yapmaya bile mecali yokken bir de kavga etmişlerdi.
Yarın gelmezdi Mavi Komutan,kesinlikle bu hafta özel haftasıydı.
"Tim!Toparlan hastaneye gidiyoruz!"dedi Emre.
Hepimiz üzerimizi değiştirip araca bindik.
Elimiz yüreğimizde,Gökalp kardeşimizi bir daha kaybetme korkusuyla hastaneye vardık.
🇹🇷🐺🌘
Geldiğimiz gibi koşarak ameliyathane'nin önüne doluştuk.
Aliş korkuyla Kartal'a sarılırken,Hüseyin ve İsmail abi yan yana kırmızı gözlerle çay içiyorlardı.
Kubilay abi 'İçerisi beni bunaltıyor' deyip sigara içmeye çıkmıştı.
Oflayarak yere çöktüm.
Miray Komutan ise Albay'a laf anlatmaya gitmişti Niyazi Abiyle.
Emre bana yaklaşmaya çalışsada ondan kaçıyordum.
Kubilay abi içeri girince Mustafa abi onun yanına gitti.
"Kubilay senden rica etsem benim kız kardeşim buraya geliyor onu otobüs durağından alabilirmisin?"dedi.
"Niye ben abi?"
"Aklıma ilk sen geldin tamam gitm-"
"Tamam ben giderim"dedi.
"Tamam,ismini zaten biliyorsun"dedi Mustafa abi.
Kubilay abi Emre'ye haber verip hastaneden ayrıldı.
🇹🇷🐺🌘
KUBİLAY'IN ANLATIMIYLA
En azından kafam dağılacak düşüncesiyle hastaneden ayrıldım.
Arabama binip otobüs terminaline sürmeye başladım.
🇹🇷🐺🌘
Terminalde Mehmet abinin kardeşini arıyordum.
Nereden bulacaksam?!
Oflayarak ilerlerken yanlışlıkla biriyle çarpıştım.
"Önüne baksana be!"dedi çarptığım kız.
"Sen bak önüne!"dedim.
"Özür de dilemiyorsun yani,pardon da sen kimsin ya?"dedi.
Bu ses tonu..
Asker kimliğimi çıkardım ve ona gösterdim.
"Piyade Asteğmen Kubilay Maralı,Özel Kuvvetler ve Komando Tugayı/Derecik.Sen kimsin?"dedim.
Alayla sırıttı.
O da bir kimlik çıkarıp bana gösterdi.
"Piyade Komando Teğmen Kübra Arat,Özel Kuvvetler ve Komando Tugayı/Derecik"deyince hazır ola geçtim.
Siktir kere siktir,kadın bizden üst rütbe ve biz ona artistlik tasladık.
Beynimi sikeyim!
"Rahat asker!"dedi.
Yutkundum.
"Araba nerede?"dedi.
"Şu tarafta"dedim.
"Hadi gidelim o zaman"dedi.
Onunla yan yana yürüken onu inceliyordum.
Yapılı ve uzun vücudu onu diğer kadınlardan ayrı tutuyordu,abisine benzeyen yüzü,minik burnu ile çekiciydi.Dik duruşu ve elindeki dev valizi ile ben buradayım diyordu.
Ben ne yapıyorum amına koyayım!
Kafamı başka tarafa çevirip derin nefes aldım.
Arabaya gelince bagajı açtım.
Tam elinden bavulu alacakken tek eliyle 30 kilo olduğuna emin olduğum bavulunu kendisi koydu.
Bagajı kapatırken onun için bineceği kapıyı açtım,teşekkür ederek içeri bindi.
Koşarak şoför koltuğuna bindim.
Aracı çalıştırıp askeriyeye doğru ilerlemeye başladım.
"Siz Türkiye'nin en iyi Tim'i olan Al Sancak Tim'indesiniz değil mi?"diye sordu.
Cevap vermedim.
"Biliyorum,söylemene gerek yok"dedi sonra.
"Biliyorsan niye sordun?"dedim.
"Bilmem belki ağızını açar da iki kelam edersin diye"dedi.
"Bugün kelime kotamı doldurdum teşekkürler,konuşmak benlik değil"dedim.
Niye açıklama yapıyorsam.
O sırada telefonum çaldı,Mustafa arıyordu.
"He"dedim.
"Bir kere de efendim falan de neyse aldın mı Kübra'yı?"
"Paket teslim alındı askeriyeye götürüyorum"deyince Kübra'nın kaşları çatıldı.
"Tamamdır"deyince telefonu kapattım.
"Paket ne ya!?"dedi bana dönerek.
Yola bakarken cevap vermedim.
Daha sonra önüne döndüve telefondan biriyle yazışmaya başladı.
Telefonum tekrar çalınca sıkıntıyla bağırdım.
"Lan ney,ney!"diye telefonu elime aldım.
Ekranda gördüğüm isim ile yutkundum.
"Hass.."dedim ve hızla telefonu açtım.
"Emredin Komutan'ım!"dedim.
"Neredesin lan"dedi Mavi Komutan.
"A-arabadayım Komutan'ım"dedim.
"Ne işin var arabada?"dedi.
"Ş-şey Mehmet'in kardeşi gelmişte,onu şey ettim.Otobüsten aldım askeri-"
"Tamam kes,Gökalp nasıl?Bir haber varmı?"dedi.
"Ameliyatta hâlâ"diyerek sıkıntıyla ofladım.
"Haber et beni yoksa gebertirim sizi,duydun mu beni!"diye telefona bağırınca kulağımdan uzaklaştirdım telefonu.
Kübra yanımda gülerken gerim gerim geriliyordum.
"Emredersiniz!"dedim.
"Heh şöyle,ha bir de benim eve iki zurna sipariş ver ben üşendim"dedi.
"Emredersiniz"
"Hadi kapat kapatmaya üşendim"dedi.
Telefonu kapattım.
Kübra tuttuğu kahkahasını serbest bırakırken ona ters bir bakış attım.
"Komutan'ınıza bayılıyorum,abimide seni de süt yalamış kediye çeviriyor"dedi.
"Söyleyeyim de yeni gelen bir asker onu bir testten geçirsin"dedim.
Gülmesi yavaş yavaş biterken telefonuyla ilgilenmeye devam etti.
Ben ise bir elimle arabayı sürerken bir anda da zurna döner sipariş veriyordum.
Işıkta durunca solumuzda -yani benden tarafta- trafik arabası durdu.
"Bilader niye telefona bakıyorsun hayırdır?"dedi trafik polisi.
Ona döndüm,açık pencereden bağırdım.
"Komutan ona yemek siparişi vermemi emretti,vermezsem gebertecek"dedim gülerek.
Trafik polisi gülerek cevap verdi.
"İyi kardeş dikkatli ol"dedi.
"Eyvallah"dedim.
Işık yeşil yanınca devam ettim.
🇹🇷🐺🌘
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 3.82k Okunma |
285 Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |