22. Bölüm
Meryem İspir / ~★Ölümle Yaşam Arası★~(Tekrar düzeltiliyor!!) / BÖLÜM 22-HAYAT

BÖLÜM 22-HAYAT

Meryem İspir
ricardomeryem

 

 

Otele geldiğimizde odalara dağıldık.

Turan ve ben bir odadaydık,diğerleride yerleşmişlerdi.Odaya girdiğimde hızlıca kıyafetlerinden kurtuldum ve iç çamaşırlarımla yatağa attım kendimi.Bir süre sonra kalkıp makyajımı sildim.Turan üstünü değiştirmişti.

Altında sadece şortu vardı.

Karın kaslarına hayranlıkla baktım.Sırıtarak bana baktı.

Ona öpücük yolladım cilveyle.

Bir tek bu adama böyleydim.

Ama benimde karın kaslarım vardı.Hemde 6 tane kaliteli.

Sütyenimi çıkardım ve koltuğa koydum.Üzerime bol tişört geçirdim.

Altıma ise şort giyip yatağa uzandım.

Turan'da ışığı kapatıp yanıma geldi.Yerleşip yorganı örttü üstüme.

Hemen kolumu doladım onun sırtına.Ve yavaş yavaş okşadım kaslı sırtını.

"Seni ne kadar özlediğimi bilemezsin"dedi.

"Gülümsedim.

"Bir sana.."dedim.Ve sol elim onun dudağına gitti.Oynamaya başlarken konuşmaya devam ettim.

"Bir sana böyleyim.Yiğit ben..

Seni sevmiyorum.

Sana deliler gibi aşığım."dedim.

Aşık gözlerle beni izliyordu.Aynı şekilde onu izledim.

"Bilmiyorum.Neden sana bu kadar çabuk bağlandım.Sevgili olmadan sevgili gibi davranacak kadar aşıktım ben sana.Evlenme teklifi etmeden evlenecek kadar manyaktım sana.Bir bu kadar deliyim senin için."dedi.

"Hani şu bizimkiler sohbet ederken duyduğun Yüksel varya."deyip duraksadım.

"Kim olduğunu merak ediyormusun?"dedim.

Ağır ağır başını salladı.

"O...

Piç herifin teki.Beni kendine aşık edip,benimle evlenip,üstüne beni hamile bırakıp beni terk eden orospunun teki."dedim ve nefesimi verdim.

"Sana daha önce evlenip boşanmıştım demiştim.İşte o oydu.3 sene önce.."dedim.

Bir anda onun boynuna yerleştim,kokusunu iyice içime çektim.Onu her an kaybedecekmişim gibi sarmaladım.

"Ben onun yüzünden artık hiçbir erkeğe güvenmiyorum.Sen ve Tim'dekiler hariç."dedi ve boynuna öpücük bıraıp geri çekildim.

Turan'ın Anlatımıyla

Boynuma bıraktığı öpücükle kendime geldim.

Anlattığı adam her kimse gerçekten tescilli bir piçti.Gözlerimden akan nefret duygusu beni ele vermek için yeterliydi.Ona sarıldım ve eğilip saçını koklayarak öptüm.Onun bu üzüntüsü ve pişmanlık hissini en derinimde hissettim.

Tepki vermedim.

Ne diyebilirim ki?

"Kızmadın değil mi?"dedi.

"Neden kızayım yavrum.Bu arada hamile bırakıp gitti derken?"dedim.

"Hamileliğimin 3. ayında beni aldattığını öğrendim.Başka bir kadınla.Sonrada beni menfaatleri için kulladığını söyleyip terk edince..Daha fazla dayanamadım.2 ay sonra bebeği düşürdüm."dedi.

Ona sarıldım ve saçını öptüm.

"Ben sana asla böyle bir şey yaşatmam.Kıyamam sana.Yaparsam da -ki yapmam ama-.Sizinkiler beni gebertirir."dedim.

Hafifçe kıkırdadığını duydum.

O kadınsı kıkırdaması beni mahvediyordu.Ona tekrardan aşık olmama sebep oluyordu.

Bu kadın benim sonum olacaktı ama ben buna rağmen onu hâlâ seviyordum.

Seneler önceki kuralımı çiğnemiştim.

Kural 14-Asla aşık olma.

Bu hayatta;asla,asla deme.

Daha fazla dayanamamış gibi dudaklarıma kapandı.Onun tesellisi buydu.

Bunu doktorluk zamanında askerin birisi şehit olduğunda anlamıştım.

🇹🇷🌒🐺

Sabah olmuştu.Gözlerimi yavaşca aralarken hemen saate baktım gözümle.

07:34'dü.

İzinli olduğumuz için biraz daha uyumamızda bir sorun olmazdı.

Mavi bir şeyler sayıklamaya başlayınca ona baktım.

"Abi!Hayır gelme!Lütfen!"dedi.

"Abi!"diye çığlık attı ve yatakta doğruldu.

Hızla nefes alıp veriyordu.

Yataktan kalkıp onun yanına doğru ilerledim ve onun önünde oturdum.

İki eliyle hızlı hızlı yüzünü ovuşturmaya başladı.

Bileklerinden tuttup ve ellerini kucağına koydum.

"Sakin ol.Rüyaydı sadece sakin ol"dedim.

Ayağa kalktı ve banyoya gitti.

Yüzünü yıkayıp eline telefonunu alıp balkona çıktı.

Yüzündeki soluk ifadesinden hiçbirşey anlayamamıştım.

Balkon kapasının kapanma sesi kulaklarıma doldu..

Mavi'nin Anlatımıyla

Hızlıca abimi aradım ve telefonu kulağıma götürdüm.

"Alo?"dedi abim.

"Alo abi!"dedim ağlamaklı sesle.

"Ne oldu Beyza'm?İyimisin?"

"Abi o...Yine geldi rüyama.Seni bıçaklayıp yine üzerime geldi abi!"dedim hıçkırarak.

"Bıktım artık abi.Rüyalarımda hep o an..korkuyorum,bunu Turan'a da yansıtıyorum ve o da üzülüyor.35 yaşında değilde,13 yaşımdaki o hâlim gibiymiş gibi hissediyorum.Her gece rüyamda."dedim iç çekerek ve ağızımdan bir hıçkırık kaçtı.

"Sakin ol kızım.Keşke yanında olabilsem ama söz Hakkari'ye döndüğünüzde sana sıkı sıkı sarılacağım.Şimdi sen dik dur eğilme tamam mı?"dedi.

Kızım...

Korktuğumda,üzüldüğümde beni sakinleştirmek için hep kızım derdi bana.Tıpkı annem gibi...

"Tamam"dedim.

"Harika o zaman,şimdi iznini kullan ve görevini tamamlayıp dön!"

"Emredersiniz Abitan'm!"dedim ve ardından kıkırdadım.

Abitan bizim küçükken babamızdan gizli oynadığımız askerlicik oyununda abime taktığım isimdi.

Ondanda erkeksi minik bir kıkırdama geldi.

"Şimdi kapatıyorum.Bir şey olursa ara öptüm"dedi ve telefonu kapattı.

Gülerek balkondan çıktım.Yine unutturmuş ve beni güldürmüştü.

Telefonu yatağa fırlattım,Turan üstünü giyinmişti.

"Yiğidim!"dedim cilveyle.

"Söyle yavrum"

"Gezelim mi?Baş başa"dedim harfleri uzatarak.

"Gezelim"dedi m harfini uzatarak.

"Tamamdır hazırlanıyorum hemen"dedim.

Hızlıca dolaba yerleştirilmiş kıyafetlerden bazılarını seçtim.

(Sondan ikinci crop.Yeşil renkli)

Üzerime geçirdiğim cropun ardından hızlıca pantolon seçtim.

(3. Sırada olan kot pantolon)

Pantolonu giyip düğmesini kapattım.

Başıma siyah üstünde Little Trouble yazan şapkayı taktım.

Küçük bela demekti.

Şuan Türk,Binbaşı Mavi Beyza Yıldız değildim.

Şuan İspanyol,Holding Sahibi Miana Via'ydım.

"¿He sido bella?"dedim.

(Güzel olmuşmuyum?)

O ise Türk,Yüzbaşı Turan Yiğit Bozkurt değil.

O Fransız,İş Adamı Adélard Renaud'dı.

"« Bien sûr que tu es belle. Tu l'as toujours été et tu l'es encore. »"dedi Fransızca.

(Tabikide güzelim.Sen her zaman güzeldin şuanda öylesin)

Bizim Tim'de ki herkesin bildiği diller aynıydı.

Türkçe

İngilizce

K*rtçe

Arapça

Fransızca

Almanca

İspanyolca

İtalyanca

Bu kadar çok dil bilmemiz garip olabilirdi ama bizim için gayet normaldi.Senelerce bunların eğitimlerini dedemizin hayrına almamıştık.

Sonuçta basit askerlerden değildik biz.

Özel Kuvvet Askeri'ydik.

El ele odadan çıktık.

O sırada Niyazi aradı.

Çantadan telefonu çıkarıp açtım.

""Dime, Nani."dedim.O ise Brezilyan kökenli bir Amerikan'dı.Ve adı Nani'ydi.İspanyolca cevap verdim çalışanlara çaktırmamak için.

"Comandante, es nuestro día libre ¿verdad?"

(Komutan'ım izin günündeyiz değil mi?)

"Sí"dedim.

(Evet)

"Ayıp oluyor Komutan'ım"dedim.

"¡Nani! Cuelga el teléfono antes de que te cagues, o iré a tu casa y te colgaré. Pero el teléfono no."dedim dişlerimi sıkarak.

(Nani!Ağızına sıçmadan telefonu kapat yoksa yanına gelir ben kapatırım.Ama telefonu değil)

Telefonu kapatınca rahatça nefesimi verdim.

"¿Cuál es el problema?"dedi Turan.(Sorun ne?)

"Las travesuras de Nina no son un problema."diye cevapverdim

(Nina'nın haylazlıkları problem değil)

Paris sokaklarında geziyorduk.Etrafı inceliyordum,güzel ülkeydi ama benim Vatan'ımın bir karış toprağı bile etmez.

Fransızca öğrenmek saçmaydı.Askerliğimde çok az bir kısımda kullnmıştım.

İstihbarat'çı olmamamıza rağmen

-bazılarımız yani- bu kadar fazla dil öğrenmeyi ben istemiştim.

Bu Tim neden bu kadar önemli ve güçlüydü kimse bilmezdi.

Bu Tim'i ben seçmiştim.

Teğmen'liğin 2. Senesinde benden Özel Kuvvet askeri olmamı ve kendime uzun sürecek bir Tim oluşturmamı istediler.

İlk kadın Özel Kuvvet Personeli ünvanına sahiptim.Ama adımla değil.

Lakabımla..

Kara Şimşek.

Harbiden karaydım ve tam bir şimşek gibi çarpıyordum.

Tim'e adam seçerken yeni asker olmuş adamları seçmiştim bilerek.Üst rütbeler oluşturduğum Tim'e pek sıcak bakmamıştı.Benden sonra ilk kadın Özel Kuvvet Personelleri ünvanınıda Miray ve Ceyda almıştı.

Ama lakaplarıyla.

Ateşli..

Kara Fatma...

Onların lakaplarını yani ünvanlarını ben vermiştim.

Onları senelerce ben eğitmiştim.O kadar dili ben öğretmiştim.

Türkiyenin en iyi Özel Kuvvet Tim'i Karanlık Tim'iydi.

2. Sırada Turan'ın eski Tim'i Mermi Tim'i vardı.

Ve biz iki dev Tim birleşince ortaya Al Sancak Tim'i çıkmıştı ve zirvedeki koltuğunu almıştı.

Biz ülkenin aktif olarak en iyi askerlerindendik.

Şehitlerimiz olmuştu bu Tim'de hepsini kendi gözlerimin önünde şehit olması bana en çok koyandı.

Al Sancak Tim'i acılardan oluşmuştu.Acı üstüne acı ekleyerek büyümüş ve azmimize hiçbir düşman karşı gelememişti.

Bir çoğumuzun ailesi yoktu.

Bir annesi bir babası yoktu.

Kimisi yetimhanede büyümüş,kimimizin annesi yada babası yoktu.

Benim için birsinin hem bedeni hemde ruhu yoktu ama diğerinin bedeni vardı fakat ruhu yoktu.

Olmayacaktı.

Asla olmayacaktı.

Babam benim için korkulu rüyadan başka bir şey değildi.

İki abimde benim için çok fedakarlık yaptılar.

Büyük abim asker olup bu evden kendini kurtardı ama bizi kurtaramamıştı.

Asker olduktan 3 sene sonra sahte şehadet haberi gelmesiyle sadece abimle ben kalmıştım o cehennemde.

6 yaşındayken annemi,11 yaşındayken büyük abim,14 yaşımda ise kendimi kaybetmiştim.

Hayat hiçbir zaman bana adil davranmamıştı.

Ben bir ateştim ve dokunduğum her yeri yakardım.Yada bir zehirdim.

Panzehiri olmayan bir kez zehirlenince insanı mahveden türdendi.

Bir gün mutlu olsam ertesi gün mahvoluyordum.

Ve Turan'la gülerken onunla mahvolacağımı hiç tahmin etmemiştim.

O ise birer kıvılcımdı.

Sürtündüğünde alev alır ortalığı yakardı.Sonrasında geri eski haline dönerdi.

Ve ben Turan'dan asla umudu kesemezdim.

Ama bu hayatta...

Asla,asla deme!

Diye bir kural vardı ve ben bu kuralı çoktan çiğnemiştim.

Elimi tutan adam bana yabancı gelmemeliydi.

Kafam fazlasıyla uyuşuyordu.

Yüzü değişiyordu.

Yüksel'e dönüşüyordu ve elimi yakıyordu.

Kafamı hızla sağ sola salladım.Elimi çektim ve dehşetle etrafa baktım.

Turan bana döndü

"Bir sorun mu var?"dedi.

Etrafta kimse yoktu ama birşeyler hissediyordum.

Birşeyler ters gidiyordu.

Arkama baktım uzun bir süre.

Bulunduğumuz yer binaların olmadığı bir yerdi.

Yeşilliklerin arasındaydık.Yürüyüş yapıyorduk en son.

Turan'a baktım.

Kendimi kontrol edemiyordum.

Bir anda yolda geçen bir arabadan otostop çekerek oradan uzaklaştım.

Telefonumu sessize aldım.

Adamı bir şekilde kandırmıştım.

Bayağı ilerleyince araçtan indim teşekkür ederek.

Hâlâ yeşillik alanındaydık.

İndim ve kocaman boş arazide ilerlemeye başladım.

Telefonum titriyordu Turan arıyordu,Kartal ve Hüseyin arıyordu.

Telefonu yere attım.

O sırada arkamda birini hissedince hızlıca arkamı dôndüm.

Gördüğüm suratla afalladım.

Sertçe yutkundum.

Yüksel...

"Naber?Özledin mi beni?"dedi alayla.

Öfkem,kinim,nefretim hepsi birleşmiş bir dağ oluşturmuştu.

Kendimi kaybetmiştim.

Kontrol edemiyordum kendimi.

Gözüm kararıp geliyordu.

"Lanet herif!Allah senin belanı versin!"dedim.

"Bağır bağır!"dedi.

"Neydin sen?Binbaşı Mavi Beyza Yıldız"dedi alaycı ifadesiyle.

"Bozkurt!"diye haykırdım.

"Ah.Tabi ya.Sen evlenmişsin bir dallamayla neydi ismi Yiğit mi Turan mı neydi.Tipsizin teki"dedi kahkaha atarak.

"Senden yakışıklı en azından"

Siyah gözleri beni kontrolü altına almıştı.

O benim zayıf noktası biliyordu.

Gözlerimin içine değil.

Gözlerimin derinlikleri bakıyordu.

İçimdeki kartının sebebi buydu.

Kara ve derin bakışlar..

Nefret ateşim harlandı ve tüm dünyayı ele geçirdi.

Araba sesleri duydum ve kulağıma dolan seslerle kafamı sola çevirdim.

Kartal ve Kuzey koşuyorlardı.

"Komutan'ım!"dedi Kuzey.

Algılayamadım.

Kafamı önündeki aptala çevirdim.

Ne kadar ileri gitmiştim.

Kontrol bedenimden gitmişti.Şuan şeytan tarafından yönetiliyordum.

Belimde silahı çıkarıp tetiğini çektim ve Yüksel'e doğru tuttum.

Elim titriyordu.

"Bu burada son bulacak!Kabuslar ve öfke nöbetleri sona erecek!Son duanı et Yüksel!"dedim.

Gözleri açık şekilde bana bakıyordu.

Turan,Kuzey ve Kartal yanıma gelmişti.

Biraz geriledim ve silahı onlara tuttum.

"Yaklaşma!Sakın!"dedim öfke saçan dehşet verici bir sesle.

"Atın silahlarınızı!Derhâl!Bu bir emirdir!"dedim.

"Tamam Beyza sakin ol"dedi Turan ve silahını attı.

Ayağımla silahı geriye attım.

Diğerleride silahını attı.

"Mavi kurban olayım bırak silahını ne olursun"dedi Turan

"Kes!Sakın yaklaşma"dedim ve Yüksel'e döndüm.

Aklıma geçmiş bir an geldi.

3 sene önce.

*Hamileliğimin 3. Ayındaydım.

Yüksel'i aramama rağmen uzun bir süredir açmıyordu ve bu beni korkutuyordu.

Telefon sinyaliyle evde olduğunu öğrendim.

Askeriyeden çıkıp eve geldim.

Kapıyı sessizce açtım.

Etrafa bakındım.

Boştu.

Yatak odasına doğru ilerleyince içeriden sesler gelmeye başlayınca afalladım.

Beni aldatmıyordur değil mi?

Kapı yarı açıktı.

Sessizce iteledim kapıyı.

Karşımdaki manzara beni aptal yerine koyacak kadar acıydı.

Beni başkasıyla aldatıyordu.

Beni görmemişti bile.

Bir sigara yaktım ve kapının kenarına yaslanarak boş boş yeri izlemeye başladım.

Karnım hiçbir şekilde şişmemişti.Hâlâ aynı fiziğimdeydim.Yüksel beni farkedince ayağa kalktı.

Bana doğru geldi tam ağızını açacaktı fakat onu böldüm.

"Bana asla bir şey açıklama Yüksel"diye fısıldadım ve ağızımdaki sigarayı onun ayak ucunu attım.Ardından ayağımla izmariti ezdim arkamı dönüp kapıyı çarparak kaçtım.*

"Bana hiçbirşey açıklama Yüksel"diye fısıldadım ve ellerimin titremesiyle silahı ateşledim.

Mermi Yüksel'in kafasından girip dışarı çıktı.

Kafasının delinmesiyle yüzüme sıçrayan kanla beraber yerde yatan Yüksel'i gördüm.

"Hassiktir!"dedi Kuzey.

Algılayamıyordum.

"Boku yedik!"dedi Kartal.

Algılayamıyordum.

"Mavi!Hayır!"dedi Turan.

Algılayamıyordum.

Bir anda ellerimin arasındandüştü silah.

Düşme sesiyle uyandım.

Ne yapmıştım ben.

Haksız yere birini öldürmüştüm.

Masum birisine kıymıştım.

Allah'ın verdiği canı haksız yere ben almıştım.

Hayır masum falan değildi!

Masumdu!

Değildi!O seni aldattı ve psikolojini mahvetti.

Hayır!O geçmişte kaldı.

Yerde yatan Yüksel'e bakıyordum.

Ellerim manyaklık derecede titriyordu.

Bacaklarım beni taşıyamayacak kadar ağırlaştı ve dizlerimin üzerine düştüm.

Ve tüm vücudum ağır bir şekilde sarsıldı.

Tüm heryerimdeki ağrının ardından karanlık nefret beni içine çekti.

Gözlerim kapandı.

Bilincin kapandı...

Ateş edilen silah sadece Yüksel'i değil Mavi'yide vurmuştu.

Ama mermiyle değil..

 

 

Bölüm : 07.05.2025 23:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...