

UYARI!!!!!
BU BÖLÜMDE 18+ SAHNELER MEVCUTTUR RAHATSIZ OLANLAR OKUMASIN:)
Sabah uyandığımda herkes mışıl mışıl uyuyordu.Hızlıca üniformamı üzerime geçirdim.Saçımı sıkı bir şekilde ördüm ve koğuşun ortasına geçip bağırdım.
"Koğuş kalk!"
Herkes uyanırken bir tek Niyazi kıpırdamadı.
Hızlıca kıyafetlerimi giymeye çalışan Tim'ime baktım.
Evlatlarım!!!!!!
"Niyazi!"dedim.
Hâlâ uyuyordu.
İşaret parmağımı dudaklarıma götürdüm sessiz olmaları için.
Şaka zamanıydı.
Sesimi incelttim.
"Aşkım.Niyazi'm.Uyan sabah oldu"dedim.
Hüseyin ve İsmail gülememek için birbirlerine vuruyorlardı.
Kartal uyku sersemi pantolonu kafasına geçirmeye çalışıyordu.Onu gören Kubilay Kartal'ın ensesine vurunca koğuşta şap sesi yankılandı.
"Ya abi!Niye vuruyon"diye yakındı Kartal.
"Ya beş dakika daha aşkım"dedi Niyazi ve bana arkasını döndü.
"Kolsuz!Sen komutanına götünü mü dönüyorsun!?"diye kükreyince Niyazi sıçrayarak yataktan kalkmayı denedi.Ama üst ranzanın demirine kafasını vurunca geri yatağa düştü.
İsmail ve Hüseyin kahkahalarla yerlerde süründüler.
Niyazi mahçup bir ifadeyle özür diledi ve hazırlanmaya başladı.
Arkamı döndüğümde Hüseyin'le İsmail benim yatağımda tepişiyorlardı.
"Lan!"diye kükredim.
İkiside hemen aşağı atladılar ve yan yana geçtiler.
Özene bezene düzenlediğim yatağımı dağıtmışlardı ve Hüseyin'in yatağıda dağınıktı.
"Ya oğlum!Mal mısınız?Hüseyin!Ben sana kaç kere dedim o yatak kalktığın gibi toplanacak diye!Ayrıca.."diyerek Hüseyin'le İsmail'in ranzasının oraya geldim.
Ranza demirinde gördüğüm toz ile midem kalktı.
"Bu toz ne lan!Sana buraları sileceksiniz demedim mi!?"dedim.
O sırada arkamı döndüm.
Kartal ranzasının demirini yalıyordu.
Kubilay yine ensesine vurunca yalamayı bıraktı ve Kubilay'a ters bir bakış attı.
"Allah'ım!"dedim ve elimi başıma götürdüm.
"Bak,bak yine başıma ağrı girdi!Çabuk aşağıya inin genel içtima var.Sonrada sizin içtimanız"dedim ve aşağı bahçeye indim.
Ön bahçede erler,çavuşlar,komandolar,Özel Kuvvet Tim'leri derken herkes kendi ekibiyle birlikte hazırda bekliyorlardı.
Önlerine geçtim.
"Gününüz aydın olsun asker!"
"Sağol!"
"Rahat!"dediğimde rahata geçtiler.
"1. Bölük!"dedim.
"1. bölük Komutan'ı Kıdemli Çavuş Ercan Yolda,Iğdır!"dedi bölük komutanı
Ardından 87 kişi tek tek 1-2-3 diyerek burada olduğunu belli etti.
Sırayla tüm bölüklere yaptım.Komando ekipleride aynı şekilde.
Özel Kuvvet Tim'leri ise Komutan'ı aldı yoklamalarını.
"Disiplini asla elden bırakmayacak sınız!Bir Türk Askeri disiplinli,çalışkan ve düzenlidir!Zannetmeyin ki görülmüyor,koğuşlarınız her ay başı baştan aşağı kontrol ediliyor.Kaldı ki komutan'larınızda gerekli uyarıları yapıyordur"derken bir kaç önemli duyurularıda yapıp saldım.
"Bahçeyi boşalt asker!"dedim.
Herkes binalara girerken hiçkimse kalmayınca Tim'imi karşıma aldım.
"Tekmil ver asker!"dedim.
Sırayla herkes bir adım öne çıkıp tekmik verdi.
"Yüzbaşı Turan Bozkurt,Sivas.Emredin Komutan'ım!"
"Üsteğmen Niyazi Kollu, Kırklareli.Emredin Komutanım!"
"Teğmen Miray Akay,Niğde.Emredin Komutan'ım!"
...
Emre hariç-hastanede hâlâ-herkes tekmil verince rahata geçmelerini emrettim.
"Öncelikle Al Sancak Tim'i için sıkı yönetim başlatacağım!Sizin bu laubali hareketleriniz ve düzensizliğiniz artık fazla oldu.Albay'a rezil olmamak için ben g*tümü yırtıyorum ama sizden icraat göremiyorum!Artık her sabah burada 07.10 içtiması alınacak.8 değil 7!Bunu da belirteyim.Herkes kalktığı gibi yatağını düzeltecek,pijamalarını düzgünce çıkarıp üniformayı giyeceksiniz,ardından berenizi takacaksınız!Çocuk değilsiniz!Size bunları anlatmak zorunda değilim.Kirli kıyafetler günlük olarak kirli sepete atılacak!Salı,Perşembe,Pazar günleri herkes banyo yapacak!Ve diğer günlerde ihtiyaca göre duş alınacak!Ter kokanı görürsem yamulturum!Ve bundan sonra eskisi gibi herkes lakaplarıyla çağrılacak.Kendi aranızda izin süresince isimle hitap edebilirsiniz"dedim.
Derin nefes aldım.
"Göktürk!"dediğimde Turan bir adım öne çıktı.
"İçtimanın ardından geçen ki operasyonun özetini dosya hâlinde bana getir!Ayrıca senin hesabını soracağım"dedim.
"Emredersiniz Komutan'ım!"dedi.
"Aycalı ve Korkusuz!"dediğimde Hüseyin ve İsmail bir adım öne çıktı.
"Sizi gebertirim!Bak ciddiyim!Ya siz düzgün duramıyormusunuz?İlla bir bok yemek zorunda mısınız?Aycalı,nezarethaneden kaçmak nedir ya?Nasıl kaçabilirsin?Aklım almıyor.Bana bakın, ikimizde kendinize çeki düzen verin.G*tünüzü toplamaktan bıktım!Korkusuz!Seni öyle bir korkuturum ki!Konuşamazsın bir daha"dedim.
Hüseyin "Emredersiniz Komutan'ım!"dedi ama İsmail diyemedi.
"Emr- Komuta- Nası- Ne-"dedi.
"İşte böyle konuşamazsın!"dedim.
"Ve siz diğerleri!Gözüm üzerinizde.Elimi tersiyle çarparsam yamulturum sizi!"dedim.
"Dağıl!"diye ekledim.
Yönetim binasına girip odama girdim.
Masama oturup bin tane evrak imzalamaya başladım.
Kahvaltı saatiydi ama evraklar daha önemliydi.
"Nöbetçi!"diye bağırdım.
Nöbetçi asker içeri girdi selam verip tekmil verdi.
"Bana sucuklu tam tost ve şekerli çay getir.Parasını ben vereceğim kantine"dedim.
"Emredersiniz!"deyip odamdan çıktı.
Yaklaşık 3 dakika sonra getirdi.
"Sağol asker"dedim.
Baş selamı verdi "Ne demek Komutan'ım"dedi.
Odadan çıkınca tostu yiyip dosyaları imzalamaya ve incelemeye devam ettim.
Aradan geçen 10 dakika sonra kapı çaldı,kafamı kaldırmadan"Gir!"dedim.
"Yüzbaşı Turan Bozkurt,Sivas"dedi içeri giren kişi.Girmesinin ardından kapıyı kapattı.
"Söyle asker"dedim yine kafamı kaldırmadan.
"Komutan'ım,operasyonun özetini getirdim"deyince içeri girenin Turan olduğunu algıladım.
Kafamı kaldırdım.
"Getir"dedim.
Dosyayı uzatınca aldım ve masanın üzerine bıraktım.
"Şuanlık rütbeden çıkabilirsin Yüzbaşı"dedim.
Koltuktan kalktım.
Kollarımı boynuna doladım ve parmaklarımın üzerinde yükseldim.
"Seni çok çok çook özledim"dedim.
"Sen birde bana sor.Geceleri yanımda olmadığın zamanlar uyku tutmadı"dedi.
"Yalançı"dedim 'ç'yi bastırarak.
Ardından dudaklarım ait olduğu yuvaya,Turan'ın dudaklarıyla buluştu.
Sevgiyle ağır ağır öpüştük.Koskoca 1 ayın acısını çıkarırcasına yumuşak ve bir o kadar hızlıydı.
Nefes nefese ayrıldığımızda gözlerimiz buluştu.Elaya çalan kahverengi gözleri benim kahverengi topraklarımla buluştu.
Sevgimiz büyüdü büyüdü kocaman oldu,doldu taştı.Aşkımız kalplerimize sığmadı.
Dudaklarımız tekrar buluştuğunda bu sefer daha hırçın,hızlı ama bir o kadar nazik bir şekildeydi öpüşleri.
Yuvamdaydım.
Mutluydum.
Huzurluydum.
Turan'lıydım...
🐺🌒🇹🇷
Turan'ın odadan çıkmasıyla dosyalara tekrar gömüldüm.Saatlerimi dosyalarla harcadım.Mesait saati bitince saat 6 buçuktu.(Akşam)
Koğuşa gittiğimde herkes buradaydı.
"Al Sancak!"dediğimde herkes bana döndü.
"Biz Turan Komutan'ınızla lojmana gideceğiz bu akşamlık.Yarın yine koğuştayız.Evi temizlemek gerekiyor"dedim.
"Tamamdır Komutan'ım"dediler.
"Niyazi ve Miray,tim size emanet"dedim.
Turan'la beraber çıkınca arabaya bindik.
O şoför koltuğuna oturdu bende yanına geçtim.
"Çok acıktım"dedim.
"Eve döner söyleyelim"
"Yada Adana kebap"dedim.
"Döner!"
"Adana!"
"Döner!"
"Adana!"
"İskender!"diye bir ses geldi arka koltuktan.
"Lan!"diye bağırarak arkaya döndüğümde Hüseyin'le İsmail'i gördüm.
"Lan!Siz ne geziyorsunuz burada!Manyak herifler!"dedim.
Hüseyin başını iki koltuğun arasından çıkardı.
"Komutan'ım biz bu pezoyla lojmandan daire dudduk.Bizi de bırakırsınız delmin?"dedi Hüseyin.
Dudduk derken tuttuk demeye çalışıyordu.Delmin derkende değil mi anlamında diyordu.
"Sensin lan pezo!"dedi İsmail Hüseyin'in kafasına vurarak.
"Sen niye bana vuruyon lan?"dedi Hüseyin.Tam İsmail'e vuracakken elini tuttum.
"Yine başlamayın kedi köpek gibi.Sabrımı sınamayın benim.Yarın bunun cezasını vereceğim."dedim.
Usulca arkaya yerleştiler.
Lojmana vardığımızda Hüseyin'le İsmail diğer siteye geçince rahat nefes aldım.
Yukarı çıkarken onu kırmamak için gizlice benim dönerci arkadaştan iki tavuk zurna istedim.
Anahtarla kapıyı açtığımda içeriyi tertemiz buldum.
"Sen yokken can sıkıntısından evi pırıl pırıl yaptım"deyince hayranlıkla odalara baktım.
Harbiden pırıl pırıldı.
"Ellerine sağlık"dedim.
Yatak odasına girip üzerime kısa bol bir şort ve bol bir tişört giydim.
Sutyenimi çıkarıp dolaba koydum.
Evdeydim,sutyensiz gezmek daha rahattı.
Acaba Turanişko farkedecek mi?
İç sesimin sorduğu soruyla durup düşündüm o sırada kapı çalınca olduğum yerden kıpırdayıp kapıya yöneldim.
"Kim o?"
"Kurye"deyince delikten bakıp teyit ettim ve kapıyı açtım.
"Ödem-"diyecektim poşeti alırken.
"İbo diye bir adam ödedi efendim.Afiyet olsun"deyin asansöre bindi ben ise olduğum yere çakıldım.
Arkamdan gelen bir boğaz temizleme sesiyle kendime geldim ve mutfağa geçtim.
"Hadi yine iyisin kıyamadım sana zurna yaptırdım"dedim ve masaya geçip dönerleri çıkarttım ardından büyük boy ayranları çıkarttım.
"İbo kim?"dedi meraklı ifadeyle.
"Eski devrem"dedim sıkıntılı bir nefes vererek.
"Derken?"
"Çocukluk arkadaşım,akademiye birlikte girdik,aynı yerde görev yaptık falan filan.Ama..."deyip sustum.
"Ya boşversene ye yemeğini"
"Ama ne?"dedi.
"1 senedir hiç arayıp sormadı.Sözü vardı nikah şahidim o olacaktı düğünümde,halayı birlikte çekecektik.Ama verdiği sözleri tutmadı.Ona kırgınım ve şuan kendini affettirmeye çalışıyor"dedim.
Gerçekten çok kırgındım,hiç haber vermemişti.
Yaşadığını ajanlarım sayesinde öğrenmiştim.
"Tam adı ne?"
"Binbaşı İbrahim Yılmaz.Lakabı İbo"dedim.
"Anladım.Kesesine bereket"dedi.
Sesinde bir ima yada bir kıskançlık yoktu.Daha çok anlayış vardı.
Yemeği yerken havadan sudan konuştuk.
Yemek bitince masayı sildim ve çöpleri temizledim birde son olarak bulaşıkları yıkayınca iş tamamlanmıştı.
Saat 8 olmuştu.
"Ben bir banyoya gireyim.Kendimi keseleyeyim.Malum keseleyenimiz yok"dedim hafif bir imayla.
"Ben varım"deyince dayanamayıp güldüm.
Banyoya girdim ve üzerimdekilerden kurtuldum.Suyu açıp ılık suyun akışına kendimi bıraktım.Kapı açılma sesini duyunca bozuntuya vermeden saçlarımı şampuan sürdüm.
Duşakabinin kapısı açıldı,
Benimde gözüm gönlüm.
o pazılar,o kaslar,o bacaklar,o sırt kası ve...
"Canıma kastın mı var?"dedim.
"Asıl sen benim canıma kastın mı var?"dedi.
"Saçımı yıka"dedim çocuk gibi.
Tatlı bir tebessümle yanıma geldi.
Nazik dokunuşlarla saçlarımı yıkamaya başladı bir andan da masaj yaparak.
Çok rahatlatıcı!
Nazikçe suyun altında yıkadı saçlarımı.Her bir teline özel gösterdi.Sanki yanlış bir hareket yapsa tüm saçlarıma bir şey olacakmış gibi.
Kollarımı boynuna dolayıp dudaklarımı yavaşça onun dudaklarına yasladım.Nazikçe karşıladı beni.
Ardından ayrılınca beni duvara yasladı.Ve yine aynı şekilde öpüşmemize devam ettik.
Tenime değen erkekliği tüylerimi ürpertti.
İçimdeki dürtüyü susturmak zordu.
"Ne istediğini biliyorum Binbaşı"
"Sende istiyorsun Yüzbaşı"diye cevap verdim.
Öpüşmemiz sertleşerek devam etti.
Kollarımı sırtına doladım ve onu kendime doğru yaklaştırdım.Tamamı pürüzsüz olan teni benim için yanıyordu.
"Merhamet etme"dedim nefes nefese.
"Etmeyeceğim"dedi sırıtarak.
Boynuma kondurduğu minik öpücüklerle kendimden geçtim.
Erkekliğini yavaşça içime itti.
İnlememi dudaklarının içine bıraktım.
Biz Turan ve Mavi değildik.
Komutan ve Askerde değildik.
Yada binbaşı ve yüzbaşıda değildik.
Biz iki kurttuk.
Bozkurtlardık biz.
Ve o banyodan saatlerce çıkmadık.
🐺🌒🇹🇷
Banyodan çıkmamızla üzerimi giyinip koşarak yatak odasına girdim ve yatağın üzerine oturdum.
Şuan utanç hissini yeni yeni hissediyordum.Aklıma o anlarımız geldikçe hem mutlu oluyordum hemde utanıyordum.
Turan içeri girdi.Üzerinde basketbol forması sıfır kol tişörtü vardı.Altında ise kısa bol şortu vardı.
Elini ensesine atıp kaşımaya başladı.Başını hafifçe sağa doğru eğdi.
"Şey.."dedi.
Yanaklarım kırmızı olmuştu ve yanıyordu.
"Şey.. gel yat.Uykum gel-"
Ve geç kalan hıçkırığım şimdi geldi.
"Işığı kap- hık!"
Ellerimi yüzüme siper attım.
"Şuan boşa beni.Hemen şim- hık!"
Erkeksi bir kıkırdama doldu kulağıma.
"Biz bir bok yedik!"diye bağırdım.
"Ay aman yat şuraya.Vallaha uyku- hık!"
Turan'da kıpkırmızı olmuştu.Işığı kapatıp yatağa uzandı.Yorganın içine girdi.
Bende yavaş yavaş uzandım ve yorganın içine girdim.
Usulca ona doğru döndüm.
"Seni çok seviyorum"diye fısıldadım ve Turan'a sarıldım.
Bir an elini kolunu nereye koyacağını bilemedi ama hemen toparladı ve sarıldı.
"Bende seni çok seviyorum"
Onun kokusu ciğerlerime dolarken ilk defa yön bu kadar huzurlu uykuya dalmıştım.
Ta ki kabuslar peşimi bırakmayacağını hatırlayana kadar..
🐺🌒🇹🇷
Sabah askeriyeye gittiğimiz gibi Albay acilen toplantı odasına çağırdı bizi.
Toplantı odasında toplandığımızda Albay'da kısa sürede geldi.
"Gençler oturun hemen çok acil.Terk edilmiş sinir köylerinden bir köyde mühimmat deposu olduğunu öğrendik.Hemen oraya gitmeniz gerek.Mühimmatları alıp yakın zamanda saldırı düzenleyecekler.Planı siz helikopterden yaparsınız!"dedi.
"Emredersiniz!"deyip teçhizat odasına koştuk.
"Herkes yüzüne boya sürsün!"diye bağırdım hücum yeleğimi giyerken.
Hücum yeleğime zerzevatlarımı yerleştirdim.Çantamı aldım.
Yedek silahımı tüfeğimi falan hızlıca hallettim.
Yüzüme boyayı sürdüm.
Puşimi yüzüme geçirdim.
Kurban olduğum Hakkari'm beyaza boyanmıştı.Lapa lapa kar yağmıştı.
Ve dağlar soğuğuyla bizi bekliyordu.
Hızlıca hazırlanıp helikoptere bindik.
Giderken ufak bir plan yaptık.
"Haydi gazamız mübarek olsun.Hakkınızı helal edin"dedim helikopterden atlarken.
"Helal olsun!"dediler.
"Biz dağlara atarız pusu!"diye bağırdım.
İlk ben sonra onlar söylemeye devam etti.
"Biz dağlara atarız pusu!
Haram oldu gece uykusu!
Haram oldu gece uykusu!
Komandoya bir yudum su!
Komandoya bir yudum su!
Vermezmisin Konya kızı?!
Vermezmisin Konya kızı?!
Bir elinde el bombası!
Bir elinde el bombası!
Bir elinde kasaturası!
Bir elinde kasaturası!
Sırtında da sırt çantası!
Sırtında da sırt çantası!
İkinci bölük aslanları!
İkinci bölük aslanları!"
Sesimiz dağları inletirken köye giriş yapmıştık.Postallarımızın karda çıkardığı seslerle devam ettik.
"Kuzey!Uygun bir yere konuşlan"dedim.
"Emredersiniz!"diyerek koştu.
"Mühimmat evi burası dikkatli olun"diyerek yavaşça içeri girdim.
İçeri girdiğimizde silahları kontrol ettik.
Hepsi Türk malıydı.(TSS'ye ait)
-TSS=Türk Savunma Sanayi-
Bize aitti eşyalar.
"Burayı patlatamayız.Silahlar ve diğer ürünler bize ait"dedim.
"Na yapacağız?"diyecek oldu Kubilay.
"Komutan'ım!Bomba var!"dedi Kartal.
"Süresi ne?"
"5 dakika kaldı!"dedi.
"Tim!Dışarı çıkın!Derhâl!Bu bir emirdir!"dedim.
Bir kaç kişi mırın kırın edecek oldu ama sert bir şekilde cevap alınca dışarı çıktılar.
2 katlı bir evin 2. Katındaydık.
Geniş bir salonun ortasına kuruluydu.
"Çözebildin mi?"dedim.
"Çok karışık"dedi Kartal.
Terlemeye başlamıştı.
"Kara sevda, kara sevda dedikleri daha ne olabilir ki?
Kara sevda, kara sevda, seni benden kim ayırabilir ki?
Çocukça bir aşk deyip de geçme, sakın gülme halime
Nasıl olduğunu anlayamadım ama seviyorum seni delicesine
Kara sevda!"dedim Kartal'ın odaklanması için.Türkü veya bir şarkı olmadan odaklanamıyordu doğru düzgün.
50 saniye kaldı.
"Kartal çık dışarı!"
"Hayır sizi yanlız bırakmam!"
"Bu bir emirdir asker!Çabuk!"
Kulaklıktan Albay'ın ve Turan'ın sesleri geliyordu.
"Mavi!Çabuk evden çık!"
Kartalı kapıya doğru ittim.
Son 10 saniye!
Kırmızı kabloyu kesecektim.
Makasla hızla kestim.
Süre 3. Saniyede durdu.
Yavaşça bombaya yaklaştım.
O sırada geri sayım yine başladı.
Kaçmaya çalıştım.
Camdan aşağı tam atlarken bomba patladı.Heryerime batan cam kırıkları ve kemiklerimiz sızlamasında ağızımdan son bir nida döküldü.
"Anne!"
Ve ruhum karanlığa teslim oldu....
Sezon Finali!!!!!!!!!!
10 Hazirana kadar Vatan Sağ Olsun kitabına yoğunlaşacağım.Bu kitaba o zamana kadar bölüm atmayacagim.
Tahmin ve yorumlarınızı bekliyorum.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 3.82k Okunma |
285 Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |