
ÖNCELİKLE,DESTEKLERİNİZ İÇİN HEPİNİZE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM.
KİTABIMI OKUYAN VE DESTEKLEYEN,YARDIMCI OLAN İLAYDA VE ECRİN ARKADAŞLARIMA ÇOK ÇOK ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM.
SEVİLİYORSUNUZ,İYİ OKUMALAR✨💞💖
YAZAR'IN ANLATIMIYLA
"Mavi?"diye seslendi tekrardan Esra.
Mavi gözlerini ağır ağır açtı.
"İyi misin kuzum"dedi Sevda.
Esra ve Miray Mavi'yi yavaşça bıraktı.
Ufak bir baygınlık geçirmişti,ikisi hemen kolundan tutmuşlardı.
"Tamam sakin ol."dedi Yüsra.
Mavi'nin gözyaşları yeniden akarken konuştu.
"Ben hamileyim.."
"Sevinmen gerek ama üzülme.Lütfen Mavi bu çok iyi bir haber"dedi Yasemin.
"Teşekkür ederim."dedi Mavi.
"Onlara nasıl açıklayacaksın?"dedi Miray.
Turan ve Tim'i kastediyordu.
"Önce hastaneye gidip kontrol ettirmek istiyorum.Öyle açıklayacağım.Sizden birisi sakın söylemeyin"dedi Mavi uyarıcı ses tonuyla.
"Hastanede kadın doğum uzmanı biri var,bugün hastanede olması gerek.Senin için muayene edebilir şuan"dedi Yüsra.
"Cidden mi?"
"Evet,sen istersen hazırlan bende onunla bir konuşayım"dedi Yüsra.
Mavi ilerlerken önce Esra'ya ardından hepsine teker teker sarıldı.
"Sen iyi ol gülüm,hep gül"dedi Yasemin abla.
"Sağol abla"dedi Mavi.
Yatak odasına girerken arkasından hızlıca Esra'da girdi.
Kapıyı kapattığında Mavi ona baktı.
"Sakın üzülme.Sen çok iyi bir anne olacaksın,buna inanıyorum."dedi Esra.
Onu çekip sarılırken konuştu Mavi.
"Sağol kardeşim."
"Hadi şimdi hazırlanalım"dedi Esra.
Üzerine uzun kollu siyah bir body,onun üstüne yeşil havalı bir crop giydi Mavi.
Pantolon olarak klasik siyah kargo pantolonunu giydi.
Saçlarını tarayıp topladı.
Yüzüne baktı.
Yırtılan yanağının izi hâlâ duruyordu.
Uzun bir süre geçmeyecekti.
Boş vakitlerinde revire gidip pansuman yapıp dikişini yenilemişti.
Üstündeki sargı bezini atmış sadece dikişli haliyle kalmıştı.
Yanağında X şeklinde bir yarık olması ve iplerle sabitlenmesi korkunçtu.
Tabi insanlara göre korkunç görünsede Mavi için sorun dahi değildi.
Kolyelerini kontrol etti Mavi.
Asker künyesinde asılı duran iki yüzüğe elledi.
Biri nişan yüzüğü diğeri ise evlilik yüzüğüydü.
Yüzük takmayı sevmezdi,elinde rahatsız ederdi.
Sadece arada sırada takardı.
Şuanda ikisi birden çıkartıp parmağına taktı.
Ardından annesinin verdiği ve abisinin verdiği kolyelere dokundu.
Abisinin verdiği kar tanesi şeklinde olan mavi rengindeki kolyenin anlamı onun için derindi.
Abisi ona genellikle kar tanesi,küçük asker,koçari falan derdi eskiden.
O yüzden almıştı.
Annesi ise -güya- ölmeden önce verdiği kalp şeklindeki kırmızı kolyeydi.
Derin nefes aldı.
"Hadi gidelim"dedi.
🇹🇷🐺🌘
MAVİ'NİN ANLATIMIYLA
Karnıma sürülen soğuk jelle ürperdim.
Elimden tutan Esra ve etrafımda bekleyen kızlar ile heyecanlı ben..
"Evet daha tam belli olamamış ama 4 günlük hamilesiniz.Sağlığınıza çok dikkat etmeniz gerek.Özellikle ilk 3 ay düşük ihtimali yüksek.Mesleğiniz askerlikte değil mi?"dedi doktor.
"Evet"diye cevap verdim.
"İlk 4 ay sahada görev alabilirsiniz fakat kendinizi yinede çok yormamaya çalışın. 4. aydan itibaren vereceğimiz dilekçe ile masa başa işe geçiş yapacaksınız.Hamilelik döneminde stres,aşırı yorgunluk,sinir gibi şeylerden uzak durmanız gerek.Özelliklede tehlikeden.Ve ilk üç ay c*nsel ilişkiye girilmemesi gerekir,sağlık açısından"
Kaşlarımı çattım.
Böylesine lanet bir hayatta nasıl strese girmemeliydim ki?
Ayrıca tehlikeyle doğmuş,tehlikeyle büyümüş ve her an tehlikenin içinde yaşadığım için tehlike asla benden uzak olamazdı.
"Anladım,ultrason fotoğafı çekebilirmiyiz sürpriz yapacağımda"dedim.
"Tabii"diye cevap verdi.
Ultrasonun fotoğrafını çektirip üç adet kağıdı Esra'ya verdi.
Ayağa kalkarken üzerimi düzelttim.
Ultrason görüntüsünü aldım ve cebimde olan hamilelik testinin yanına koydum.
"Benim işim var,Esra onları sen bırakırsın"dedim ve çıktım.
"Nereye?"demeye kalmadan koşarak ayrıldım hastaneden.
Çok önemli bir işim vardı.
🇹🇷🐺🌘
Askeriyenin bahçesinde yürürken Pazar günü olmasına rağmen Albay'ın burada olduğunu biliyordum.
Derin nefes alıp verdim.
Cebimdeki eşyaları asla göstermeden binaya girdim ve Albay'ın odasının önüne geldim.
Kapıyı çaldım.
"Gir!" sesiyle kapıyı açtım.
Beni görünce elindeki kalemi bıraktı.
Kapıyı ardımdan kapatırken selam verip konuştum.
"Müsait misiniz Komutan'ım,umarım rahatsız etmiyorumdur"dedim.
"Buyur Kara Şimşek,hayırdır bir sorun mu var?"dedi.
"Yok ama özel,yani iş harici bir şey konuşmak istiyorum sizinle.Tabii müsaitseniz"dedim.
"Tabi müsaitim gel otur"
Masanın önündeki koltuğa oturdum.
Cebimden ultrason fotoğrafını ve hamilelik testini çıkardım.
Masanın üzerine bıraktım.
Gördüğü şeyle gülümserken bana baktı.
"Komutan'ım.."dedim.
"Tebrik ederim Mavi."
"Hamileyim..Korkuyorum.Ve bunu konuşacak başka kimsem yok.Daha bugün öğrendim.Evet çok mutlu olsamda bir o kadar korkuyorum"diye itiraf ettim.
Güldü.
"Artık geçmişi unut Mavi.Geçmişin derin evet ama yapacak birşey yok."
Ardından sordu.
"Turan'ın haberi var mı?"
"Hayır yok,bizim kızlar hariç kimsenin haberi yok"
"Aklımda bir fikir var,onlara nasıl açıklayacağın fikri yani.Sen bugün Turan'a söyleme yarın onları getir içtimaya beni de çağır aklımda bir plan var"
"Ne gibi bir plan Komutan'ım?"
🇹🇷🐺🌘
MUHAMMED ALİ ERBİLEN'DEN
2 Gün önce..
Hastanenin koridorunda dolaşmaktan artık gözlerim kapanıyordu.
Gökalp uyanana kadar buradan gitmeyecektim.
Kaç gündür sadece tuvalet ve yemek için buradan ayrılıyordum.
Yemeği de alıp burada yiyordum.
O sırada Gök'ün kıpırdadığını gördüm.
Camın önüne gelip baktım.
Parmağı kıpırdıyordu!
"Doktor!Hemşire!Kıpırdadı!Parmağı kıpırdadı!"diye bağırdım.
Doktor ve ardından iki hemşire koşarak odaya girdiler.
Bizim Tim gideli 3 saat olmuştu.
Doktorlar anlamadığım türlü türlü şeyler yaparken Gökalp'in gözlerini açtığını görünce olduğum yerde tepindim.
Bana bakan insanları umursamadan mutluluğumu yaşadım.
Yorgunlukla kendimi koridordaki sandalye tarzı koltuklara attım kendimi.
Kaç gündür uyumuyordum.
İçeriye giren doktorları görürken gözlerim yavaşça kapandı.
🇹🇷🐺🌘
Ertesi gece..
"Ali Bey"diyen sesle gözlerimi açtım.
Karşımda bir doktor duruyordu.
Hızla ayağa kalktım.
"Ne oldu iyi mi?"dedim.
"Sakin olun,iyi uyanalı 15 saat olacak"dediğinde kaşlarımı çattım.
15 saattir uyuyormuşum.
"Onu görebilirmiyim?"dedim.
"Evet,yarın taburcusunu alabilirsiniz.Göreve dönebilir fakat bir süre operasyonlardan uzak durmalı.Geçmiş olsun"dedi.
"Eyvallah"dedim.
"4 katta"diye bilgi verdi.
Hızla merdivenlerden indim.
4. Kata gelince odasını sordum.
"Şurada,335 nolu oda"dedi.
Koşarak kapıyı açtım ve içeri girdim.
Kapıyı kapattığımda gülerek konuştu.
"Eşşeğin andavalı insan bir kapı çalar be!"
"İyi misin?"
"İyiyim lan iyiyim.Abartma,azraille kahve içtik geldik.Otur şuraya soluklan mal"dedi.
Oturup soluklanırken hemen Mavi Komutan'ı aradım.
MAVİ'NİN ANLATIMIYLA
Aynı gece...
Turan üzerime çıkmış boynuma saldırırken telefonum çalmaya başladı.
"Bu kim lan?"dedi Turan.
Uzanıp komodinden telefonumu aldım.
Veled Aliş
Telefonu açtım.
"Ne var lan?"dedim.
"Komutan'ım Komutan'ım!Gök iyi uyandı Komutan'ım!O iyi!Verim mi ona!Yarın taburcu oluyormuş"
Telefonum kulağımdan uzaklaştırdım.
"Lan tamam bağırma sağır ettin kulağımı.Tamam,yarın konuşuruz.Haa ona da söyle bir daha kurşun yerse onu sikerim.Böyle ilet!Hadi baybay"deyip telefonu kapattım.
"Ne olmuş?"dedi.
"Gök uyanmış.Yarın konuşurum onunla"dedim.
MUHAMMED ALİ ERBİLEN'DEN..
"Allah Allah.Niye bağırdı ki şimdi?Neyse kardeşim diyor ki,eğer bir daha kurşun yerde seni sikecekmiş ona göre baya sinirliydi"dedim.
Başını salladı gülerek.
"Bir şey soracağım.Eslem..."dediği an elim dondu.
Ben evliydim.
Ama,onun için ölüydüm.
Ben şehittim...
"Bilmiyor değil mi?"
"Yasak.Konuşmamız yasak.Haber alamıyorum.İyi mi kötü mü bilmiyorum.Bilmiyor.."dedim.
"Sıkma canını konuşuruz üstlerle sorarız ederiz."dedi.
Başımı saklamakla yetindim.
🇹🇷🐺🌘
HÜSEYİN'İN ANLATIMIYLA
"Lan İsmail!Of yaa"dedim.
Elimde sünger,üstümde önlükle bulaşık yıkıyordum.
Önlükte de "İsmail'im de İsmail'in💞" yazıyordu ve kalp motifleri vardı.
Bununla iddiaya giren beynimi sikeyim ben!
"Hadi kardeşim yıka kardeşim."dedi.
Derin nefes alarak bir tabağı daha koydum.
Aldı ve kuruladı.
"Bu ne lan?Üstünde organik organizma kalmış lan"
"Yok ebesininki.Olmadı mikroskopla bakıp temizleyelim kardeşim.Siktir git lan"
"Ben yemem bu tabaktan.Midem kaldırmaz"
"Lan midesiz!Daha bu akşam 1 haftalık pizzanın arasına içli köfte koyup yedin ya!Senin midem yok ki kaldırsın!"
"Ama içli köfte üç günlüktü"
"Üç?"
"Yani dört ama üç"
"Dört ama üç ne ya!Midesiz!"
Diğer tabağıda koyarken ona da baktı.
"Lan sil geç neyine bakıyorsun!"
"Temizlik hijyen kardeşim.Tabii sen anlamazsın,ben dağda ot yerim,bok yerim,böcek yerim ama burada tabakta kir varsa yemek memek yemem!"
"Dağda bok yiyecekmiş!Böcek yiyecekmiş!Şurada hamam böçeği va-"
"Hani nerde?Nerde!"deyip tepinmeye başladı.
"Var desem götün başın ayrı oynar diyecektim.Demeye bile kalmadı"dedim gülerek.
"Gülme lan!Ben bir an refleks yaptım"dedi.
"Aynen kardeşim geç bunları"
"İnanmazsan inanma lan"
"Lan gerizekalı!Utanmadan silahını çıkarıp mevzi alacaktın lan"dedim.
O sırada yerde kocaman bir örümcek ile sustum.
"İsmail."
"Hı?"dedi tezgahtan kurtlanmış bir tane elmayı ısırırken.
"Benim gördüğümü sende görüyormusun?"
"Ney?Anam!One lan!"
Tabakları tezgaha koyup geriye çekildim.
İsmail elindeki elmayı fırlatıp o da geriledi.
"Lan..Lan bu 26 santim bişey lan bu.Oha lan ben ömrümde böyle büyük örümcek görmedim."
"Lan İsmail.Bu üstümüze atlamaz demi lan?"dedim.
"Vallaha atlar gibi ha.Sen şöyle yamacına gel hele durma uzakta.Bir şey olursa seni üzerine isterim"
"Siktir git lan!Bir daha operasyonda seni korumayacağım lan!Piç"
Elime bir mutfak aleti alıp ona dokunmaya başladım.
Ucuyla değdiğim an İsmail öyle bir çığlık attı ki.Kulaklarım sikildi tabiri bunun yanıda halt işlemiş olurdu.
"Lan sikik herif!Ne bağırıyorsun.Kulağım sağır oldu yaa"
"Ay geç şuraya lan."
Onun yanına zıplayarak geçtim.
O sırada kapı çaldı.
Koşarak kapıyı açtım.
Elinde bir bebekle kapıda dikilen askerlerden birini görünce yutkundum.
"Abi niye bağırıyorsunuz,çocuğu uyutmaya çalışıyor-"
İsmail'den gelen bir çığlıkla İsmail sırtıma atladı.
Bebek çığlıkla ağlamaya devam ederken bağırdım.
"Lan piç!İn kucağımdan,sen bağırdın diye Bebek uyuyamıyormuş.Kusura bakma kardeşim bir daha olmaz"deyip kapıyı kapattım.
"İn lan sırtımdan"
Yavaşça atlarken mutfağım kapısına ilerledim.
"İsmail.Örümcek nerde?"
Mutfakta bıraktığımız yerde olmayan örümcek tam bir tehditti.
İkimizde birbirimize bakıp güçlü bir çığlık atıp mutfağın kapısından çıktık.
Çıkarken telefonumu ve anahtarı alıp dış kapıdan çıktık.
"Ee biz şimdi ne bok yicez?Mesai saati de bitti,askeriyeye almazlar."
"Mavi Komu-"
"Deneme bile Hüseyin."
"E ne yapcaz?"
"Mehmet abilere gidelim"
"Mantıklı.Hadi gidelim."
🇹🇷🐺🌘
"Lan oğlum siz mal mısınız?"dedi Mehmet abi.
"Ya abi diyorum ya sana bu kadar örümcekti diye"dedi İsmail.
Eliyle örümceğin boyutu anlatmaya çalışıyordu.
"Ya sabır..Ya oğlum gidin birşey olmaz.Şu yaşınıza gelmişsiniz hâlâ örümcekten mi korkuyorsunuz?"
Eliyle tekrar örümceğin boyutunu göstermeye çalıştı.
"Aha bu kadar dı abi"
"Lan yemez sizi gitmiştir o"
O sıradan arkadan bir bebek sesi geldi.
"Babba!"diyerek kapının oraya kadar yürüyen kız bebek.
"Efendim kızım"dedi ve Eylül'ü kucağına aldı Mehmet abi.
"Bak salak abiler gelmiş"dediğinde kaşlarımı çattım.
"Çalak abi!"deyip güldü.
"Abi ama yaa!"dedi İsmail.
"Eylül Ayça,abilere asker selamı ver bakalım"dedi Mehmet abi.
Sağ elini kaldırıp anlıma koyan Ayça'ya bakarken gülümsemeden edemedim.
Bizde aynı anda hazır ola geçtik.
"Emredin Ayça Komutan'ım"dedik.
Eylül Ayça gülmeye başladı.
"Hadi geçin içeri eşekler"deyince gülerek ayakkabılarımızı çıkardık.
🇹🇷🐺🌘
ŞİMDİKİ ZAMAN MAVİ'DEN...
Karşımda ip gibi dizilen Tim'ime baktım.
Gökalp iyileştiğini iddia edip buraya gelmişti.
Arkamda beş adım gerimde duran Albay yapacağımız sürpriz için gülerek bekliyordu.
Üzerimde askeri üniforma vardı,başımda ise bordo bere...
Arka cebimde ultrason görüntüsü vardı.
"Rahat!"diye bağırdım ve devam ettim.
"Evet!Şimdi diyeceksiniz ki bizi niye burada topladılar diye.Şöyle söyleyeceğim"
Öksürdüm.
"Tim'e yeni birisi geliyor."dediğimde bir çoğu kaşını çattı ve gözlerini yanındakilere çevirdi.
"Kız veya erkek mi bilmiyoruz.İlk 4 ay bizimle operasyonlara katılacak,sonra kalan 5 ay boyunca masa başı iş yapacak"dediğimde kaşları daha da çatıldı.
"Fotoğrafı var mı Komutan'ım?"dedi Hüseyin.
Albay gülmeye devam ederken dudaklarımı birbirine bastırdım.
Turan merakla bakıyordu.
Herkes oldukça meraklanınca konuştum.
"Evet var bir dakika"dedim.
Cebimden ultrason fotoğrafını çıkardım.
Miray ve Ceyda olayı çaktığı için gülmeye başlamıştı.
Bizimkiler daha da meraklanıp kaşlarını çatınca ultrason fotoğrafını ters çevirip onlara gösterdim.
Hepsi bir anda gözleri büyürken birbirine bakmaya başladı.
Gökalp arkaya doğru sendelerken Kartal Aliş'in kucağına yığıldı.
Niyazi Oha diye bağırırken Turan yaklaşıp fotoğrafı elimden aldı.
Derin nefes aldım ve karşımda ki adama konuştum.
"Baba oluyorsun Yüzbaşı'm..."dediği an elleri titredi.Elindeki fotoğraf yere düştü.
Arkadaki Tim birbirlerine bakarak şaşkınca duydukları şeyle mutlulukla bağırdılar.
Turan derince yutkundu.Dudakları titrerken konuşamadı.
Etrafına bakındı.
O sırada sıranın başında duran İbo yavaşça kendini yere attı.
Mustafa İbo'nun yanına koşarken bizimkiler olayı abartıp amca oluyoruz diye kutlama yapıyorlardı.
Tabi Aliş ise Gökalp ile Kartal'ı uyandırmaya çalışıyordu.
"Ne?"diye fısıldadı Turan.
Gözlerim dolarken ona baktım.
Başımı yavaşça salladım.
Gülümsedi,karnıma baktı ve sonra bana.
"Baba oluyorum lan!"diye bağırdı a harfini uzatarak.
Ardından beni kucağına alıp etrafında döndürdü.
Albay gülerken yanındaki bir asker gülerek bizi videoya çekiyordu.
Kahkaha atarken Albay'a bir bakış atıp beni yanağımdan öptü.
Sanırım izin almıştı..
Ardından beni bırakıp anlımdan öptü ve sıkıca sarıldı.
Kollarımı onun boynuna doladım.
Herkes sevincini yaşarken bayılan arkadaşları ise uyandırmaya çalışıyorlardı.
Gökalp hem mutlu hemde suratı asıktı.
Sebebi belliydi.Beni kıskanıyordu.Özellikle eski mevzulardan sonra evlenmemi bile iyi bulmamıştı ama beni kırmamak için birşey dememişti.
Mustafa ve Mehmet gelip tebrik ederken İbo'yu ayılttık.
"Hadi İbo ölmüyorsun hadi"dedim yanına gidip.
Ayakta zor duran adam bana baktı.
"Kaybettiğim tek savaş mı demeliyim yoksa..."deyip bana sarıldı.
"Lan dur dengede kal manyak herif"dedim.
Ondan ayrılıp Gökalp'in oraya gitti.
"Kartal!Kalk lan!"deyince hemen kalktı.
"Mal çocuk yaa"dedim gülerek.
Ona sarılırken gözlerinden yaşlar akıyordu.
"Lan eşek sen daha kaç yaşındasın bu boy ne lan?"dedim ve ensesine vurdum.
"Ama Komutan'ım sizde 189'sunuz."dedi Hüseyin.
O da İsmail'e sarılmış ağlıyordu.
"Gök?"dedim.
Burnunu çekti ve arkasını döndü.
Trip atıyordu.
"Lan sen Komutan'ına götünü mü dönüyorsun.Tövbe et gusül abdesti falan al ben döndüm buldum belamı"dedi Niyazi.
Herkesle teker teker sarıldım.
Hatta beni ve Turan'ı, hepsi kucaklarına alarak fırlattılar.
Herkes kahkaha atarken Albay konuştu.
"Bayılanlar ayıldığına göre bir fotoğraf çekilelim"dedi.
Hepimiz yan yana geçtik.
En ortaya ben geçtim.
Kollarımızı birbirimiz omzuna attık.
Asker bizim fotoğraflarımızı çekti,daha sonra Albay'da geldi.
Onunlada fotoğraf çekildik.
Ardından kahkahalarla sohbetlerle hangar ilerledik.
"Tamam bu kadar şey yeterli kutlamayı daha sonra yaparız.Hangarımızı tanıtıyorum"dedim.
Hangarın dev kapılarını açtım.
İçeri girerken ışıkları yaktım.
"Burası,mutfak ve gazino gibi bir yer.Koltuk,sandalye masa falan var.Ortadaki dev masa da her sabah kahvaltıyı yapacağız.Onu sonra konuşuruz.Televizyon falan var burada"dedim.
Herkes şaşkınlıkla beni dinliyor ve etrafa bakıyordu.
"Yazılar çok iyimiş"dedi Hüseyin.
"Burası koğuş."dedim ve sağ tarafa ilerledim.
Kapıyı açtım.
"Yataklar ve dolapların üzerinde lakaplar yazıyor ona göre geçeceksiniz zaten.Buranın temizliği daha zor ama mecbur.Surada lavabo ve banyolar var."dedim ve oradan da ayrılıp sola doğru ilerledim.
"Burası teçhizat ve soyunma odası var.Soyunma odasında,operasyon kıyafetleri giyilecek.Techizat odası da böyle."dedim.
"Baya büyük teçhizat odası"dedi Niyazi.
"Evet,ortadaki masada zaten silahlar için."dedim.
"Böyle.Beğendiniz galiba,hadi gidin koğuştaki eşyalarınızı getirin ve yerleşin.Merak etmeyin temizlik yapıldı."diye tammaladım.
Kendimi orta alanda ki koltuğa attığım an Turan'da yanıma geldi.
Herkes dışarı çıktı.
Yanıma oturdu ve elimi tuttu.
Elime minik minik öpücükler kondururken eli hafifçe titriyordu.
"Mutlu musun Mavi?"dedi.
"Evet,çok"dedim.
Gözleri dolu dolu bana bakıyordu.
"Sadece korkuyorum."dedim.
"Korkuları birlikte aşacağız.Lütfen.."dedi.
"Seni çok seviyorum Yüzbaşı"
"Seni çok seviyorum Binbaşı.."
Kollarını sıkıca bana sardı.
Başını boynuma gömdü ve kolumu içine çekti.
"Neden boynumu bu kadar çok seviyorsun?"dedim başımı geri atıp onun için yer ayırırken.
"Çünkü kokunu daha net alabiliyorum"
"Peki neden kokumu bu kadar seviyorsun?"
"Çünkü boynunda ki kokun bana nefes veriyor.Ve ben senelerdir nefes almıyormuşum."dediğinde gözlerimi kapattım.
Allah'ım...
Bu adam beni kalpten götürecekti.
Ve zaten kalbimi çalmıştı.
Hemde çoktan...
🇹🇷🐺🌘
"Hadi kalk ayağa hadi!"
Parkur alanında Tim'imi denemekle meşguldüm.
"Lan İbo!Formdan düşmüşsün!Hadi hadi bas!"
İbo bana ters bir bakış atıp koşmaya devam etti.
Yağmaya devam eden kar ve zeminde ki kar zaten yeteri kadar işi zorlaştırıyordu.
Etrafa hafif bir sis düşmüş,hava koyulaşmıştı.
Elimde ki sigarayı söndürüp,yenisini yaktım.
Çok fazla sigara içmemem gerekiyordu.
Ayrıca alkolde tüketmemem gerekiyordu,en azından birazcık rakı içseydim...
"Komutan'ım!Allah için söndürün şu sigarayı.Bebeğe zarar gelmesin!"dedi Kartal koşarken.
"Kes lan sen karışma!"deyip ensesine vurdu Miray.
"Eyvallah Kara Fatma.Eline sağlık"dedim gülerek.
Karların arasında yayılmak zevkliydi.
"Her zaman Komutan'ım"diye cevap verdi Miray.
"Lan!Kim o orada oturuyor?Lan!Kerimcan!Senin amel defterini dürerim piç!Kalk ayağa!Artı iki tur daha koşacaksın benden ceza!"dedim.
Elimi başıma attım.
Yine başım ağrıyordu.
Sigarayı söndürüp ayağa kalktım.
Parkurun başına ilerledim.
Derin nefes aldım.
Herkes başa gelmişti.
Dev ve oldukça uzun olan bu parkurda beni asla kimse geçemezdi.
"Hüseyin,oğlum!Süre tut!Mekanın sahibi geldi!"dediğimde herkes ıslık çalmaya başladı.
"İddialı"dedi İbo.
"Senle de yarış yaparız bir sonraki tür"dedim göz kırparak.
"3...2...1...Başla!"dediği saniye koşmaya başladım.
Önümde ki 50 metrelik arazi de koştum.
50 metreyi tamamladığımda karşımda üç adet yatay demir vardı,onları sabitleyen iki adet dik demir vardı.
Üçüncü direğe ulaşınca kendimi aşağı attım.
Koşmaya devam ettim.
Sırada sürünme vardı.
Toprak,taşlı ve donmadığı kadar çamurluk alanda 25 metre süründüm.
İşin zorluğu tam üzerimde olan dikenli tellerdi.
Başımı kaldırdığım saniye kafama girecek onlarca diken beni bekliyordu.
Gözüme kaçan toprakları umursamadan hızla devam ettim.
Oradan çıkınca karşımda 30 metre yüksekliğinde ki halat bekliyordu.
Hızlıca halata tutundum ve tırmanmaya başladım.
En sona gelince en üstteki demirden geçtim ve bir elimde halatı tutup kendimi aşağı saldım.
Avucumun içi acısada hızla aşağı indim.
Koşmaya devam ettiğimde sırada 5 metre yükseklikle olan havuz vardı.
İçi boş olan havuzun içine atladım,10 metre daha koşarak içinde,en sonunda duvara tırmanarak yüzeye çıktım.
Yaz aylarında bazen bu suyun içine su koyarlardı.
Koşmaya devam ederken minik kasanın üstünde ki silahı aldım ve ilk fıçının arkasından koşarak ilk hedefi vurdum.
Koşmaya devam ederken önüme çıkan hedeflerin hepsini 12'den vurdum.
En sonunda silahı yerine fırlatıp koşmaya devam ettim.
Bu sefer yine tırmanma alanı vardı.
Üzerinde çıkıntılar olan 30 metrelik duvara tırmanmaya başladım.
Hızla duvarı tırmandığımda dikkatlice indim.Son iki metrede atladım.
Koşmaya devam ederken önüme çıkan engellerin hepsini hızla aştım.
Sınır çizgisini geçtiğimde Hüseyin süreyi durdurdu.
"Kaç?"dedim.
"46 saniye...Oha!!"dedi.
46 saniye mi?Cidden formdan düşmüştüm.
"Ah!Yoruldum be!Siz devam edin ben dinleceğim"dedim.
Postallarım karları ezerken karın yağışı hızlandı.
İleride ki banka oturdum ve gözlerimi kapattım.
Derin derin nefes aldım.
Tim'im tekrardan koşarak parkurda başladı.
O sırada nöbetçi asker yanıma geldi.
"Sami Enci,Malatya!"diye tekmil verdi.
"Rahat!"dedim.
"Komutan'ım,Albay Al Sancak Tim'ini harekat merkezinde bekliyor"dedi.
"Tamam asker gidebilirsin"dediğimde tekrar selam verip uzaklaştı.
"Tim!Harekat merkezine!"dedim.
Herkes toplanıp ilerlerken ayağa kalktım.
Binaya girdiğimizde Tim'de geldi.
Harekat merkezine girdiğimde Albay'a selam verdim.
Ardından Tim'de aynısını yaptı.
"Oturun çocuklar"dedi.
Hepimiz yerimize oturduk.
"Evet...Yeni bir istihbarat aldık.Görev için sizi uygun gördüm"
Dev ekranda bir kişinin fotoğrafı belirdi.
"Bu adam, Nicolas Baras.Kod adı 'Diken'. İtalyan yer altı dünyasının önemli isimlerinden birisi. ve 4 gün sonra İstanbul'a özel bir yalıda partiye gelecek.Sizden istediğim bu adamı sessizce alıp buraya getirmek.Aynı zamanda yanında kod adı 'Doktor' olan örgüt üyesi de orada olacak.O adamıda paketleyip buraya getireceksiniz.Görev dağılımını anlatıyorum."dedi.
Elindeki listesi aldı.
"Binbaşım,siz İbrahim Binbaşı ile sevgili gibi davranacaksınız"deyince Turan kaşlarını çattı.
"Hepiniz kılık değiştirerek gideceksiniz ek bilgi.Komutan'ınız ayarlar onu"
Tabii biz ameleyiz ya adamlara 'sen şu peruğu tak,sen şunu giy' diyecez.
Maviş sus dinlemem gerek şunu.
Aman tamam bee.
"Turan,sen güvenlik olacaksın.Bir güvenliğin yerine geçeceksin.Niyazi sen vale görevlisi olacaksın.Emre sen piyano çalabiliyordun değil mi?"
"Evet Komutan'ım"dedi Emre.
"Tamam sen piyanist olacaksın.Miray,garson olacaksın.Kubilay,keman çalan kişi sen olacaksın.Toplam 5 şarkı çalacaksın,Emre'yle notaları iyi ezberleyin"dedi Albay.
Ardından devam etti.
"Mustafa,sen dışarı güvenlik olacaksın.Hüseyin,İsmail,Kerimcan,Yusuf,Ceyda siz paketleri araca taşıyacaksınız.Ceyda,iki adamında aklını al ve arka odalardan birine çekeceksin.Diğerleride paketleyecek.Mehmet barda çalışacak,içkileri sen hazırlayacaksın.Ali ve Gökalp,sizde garsonsunuz.Kuzey,dışarıdan içeriyi görebileceğim en uygun yere konuşlan.Acil durumda müdahale edersin uzaktan.Anlamayan varmı?"dedi.
"Hayır Komutan'ım"dedik.
Albay ayağa kalkınca bizde ayağa kalkıp selamda durduk.
Albay odadan çıkınca ayağa kalkıp dosyayı aldım.
"Evet herkes görevlerini duydu.Mehmet,iki adamın içkisine benim dediğim iki ilacı dökeceksin unutma.Herkes rolü anladıysa,kağıtları veriyorum iyi çalışın rolünüze.Emre ve Kubilay,alın sizin notalar.Herkes iyice okusun.1 gün önce gideceğiz oraya,makyaj,kıyafet,peruk her şey orada olacak.Yine bir otelde hazırlanacağız.Arabaları istihbarattakiler verecek.Sahte kimliğiniz kağıtlarda yazıyor.Kolay gelsin"dedim.
Kendi kağıdımı aldım.
"Dağılabilirsiniz,mesai saati bitimine kadar hangarda ki oturma alanında oturup rolünüzü çalışın.Yemek vakti yemeğe gelirsiniz."diye ekledim.
Kartımı okutarak harekat merkezinden çıktım.
Arkamdan koşarak Turan geldi.
Hemen hazırola geçti yanımda.
"Rahat Yüzbaşı'm"dedim.
"Komutan'ım..."
"Söyle"dedim kağıtlarıma bakarken.
Pencere tarafından yürüdüğü için koca cüssesinin ve boyunun gölgesi üzerime düşüyordu.
"Ayrıca soluma geç,gölgende ezilmiş gibi hissediyorum!"diye çıkıştım.
Gülerek sol tarafa geçti.
"Komutan'ım şimdi,İbrahim Komutan'ım sizinle sevgili rolü oynayacak ya"dedi.
"Eee?"diyerek kafamı ona kaldırdım.
Eğildiğim için berem bozulmuştu.Oflayarak onu düzelttim.
"Şey diyorum"dedim
Odama girdim,hemen arkamdan o da girdi ve kapıyı kapattı.
"Ney diyorsun Turan?"dedim.
"Şey işte"
"Ney?!"dedim.
"Ya uff!Kıskandım seni!"diye bağırdı.
"Hemde deli gibi kıskandım ulan!Tamam çocukluk arkadaşı ama işte napim!"
Dudaklarımı birbirine bastırdım,resmen delirecekti.
"Sen beni mi kıskandın?"
"Demin dedim ya kızım evet!"
"Kızım deme bana!Yolarım saçlarını!"dedim.
Ona yaklaştım.
"Yaa kocam beni mi kıskanırmış?"dedim.
Ulan sesimiz traktör motoru gibi sert olduğu için cilve yapalım derken bile sanki emir veriyorum amına koyayım ya.
Maviş sıçacağım ağızına diyeceğim ama haklısın.
Ee tabi canım bizim sözümüz geçer bu meblada.
"Evet.."dedi.
"Turan.Bir gülsene"dediğimde saniyelik bir bocaladı ama hemen topladı.
"Niye?"dedi.
Dudaklarımı yaladım.
"Gamzelerini öpeceğim içimde kaldı"dediğimde içten bir tebessüm etti ve elini ensesine atıp kaşıdı.
Ayy Mavi!2.08 boyunda ki adamıda utandırdık ya daha ne diyeyim ben!
2.08 ne lan deve mi bu?
Ayy ne bilim heyecandan öyle dedim.
Postallarımı onun postallarının üzerine basarak parmak ucunda yükseldim.
Elimi uzatıp onun elini ensesinden aldım ve indirdim.Ardından kolumu onun ensesine atıp onu kendime çektim.
Bin tane şey denedik bizim boyunuza gelsin diye ama yine yok!Kesin 2.08 boyunda bu adam.
İki gamzesine de öpücük kondurdum.
Ardından dudaklarımı,dudaklarına sürttüm.
"Yüzbaşı'm.."
"Binbaşı'm.."
Ardından dudaklarımız buluştu.
Yavaş yavaş,tadımı alır gibi öptü beni.
Sevgimiz içimizde büyüdü.
Hâlâ onun vurulup hastaneye geldiği günde kaldım ben..
Halbuki şuan bu adamla evliydim ve o adamdan hamileydim.
Sevgi böyle birşeydi.
Sevgi...
Turan'dı..
🇹🇷🐺🌘
Öpüşmemiz derinleşirken kapı çaldı.
Hızla Turan'ı ittim.Ve sandalyeye fırladım.
Turan bu hızıma şaşkınlıkla baktı ama hemen role girdi.
Elime kağıdı aldım.
"Gir!"diye bağırdım.
"Evet Yüzbaşı'm siz şurada duracaksınız sonrada şuraya gideceksiniz"dedim.
"Anladım Komutan'ım"dedi Turan kağıtlara bakarken.
Hüseyin selam verip kapıyı kapattı.
Ulan Hüseyin..Bittin oğlum sen.Yaktım senin çıranı.En romantik anımızı niye bölüyorsun œvladi.
Hüseyin,Turan ve benim yamulmuş berelerimize ve kızarmış dudaklarınıza baktı.
Kaşlarını saniyelik çatıp geri bana döndü.
"Evet söyle Aycalı"dedim.
"Komutan'ım şey..Şu adamların bilgisi olan kağıtlar yokmu?İsmail soruyor da"dedi.
Var var,seninde otopsi kağıdın olacak canım.Seni vuracak şimdi kağıdı da ebenin bir tarafını da tersten göreceksin!
"Harekat merkezinden,Üsteğmen Aslı Yükselen var ona çektir de.Oğlum İsmail soruyorsa niye o gelmiyorsa sen geliyorsun?"
"Sormazsan gaysin dedi Komutan'ım o yüzden"dedi.
"Komutan'ım bereniz yamulmuş"dedi Turan'a dönüp.
Turan sinirle ona bakarak konuştu.
"Sağol kardeşim,teşekkür ederim"
Dişlerini hafif sıkarak ve hece hece söyleyecek konuşunca Hüseyin derince yutkundu.
"Ee o zaman ben o Aslı hanıme- Komutan'dan çıkartayım şeyleri,onalrı işte kağıtları.Eheheh kolay g-gelsin Komutan'ım"deyip kaçarak odadan çıktı.
Kapı kapandığında konuştum.
"Ya sabır,ya sabır!Yok yok operasyonda falan ölmem ben bunlara öldürüyor beni!"deyip göğsüme vurdum.
"Aman aman tövbe de,ölmek falan Allah korusun.Ben namaza başlayacağım size birşey olmasın diye"dediğinde kaşlarımı çattım.
"Ha ben korunayım diye daha önce başlamadığın namaza,çocuğum korunsun diye mi başlıyorsun?"dediğimde garipçe bana baktı.
"Yok yavru-"
"Yazıklar olsun sana Turan!Boşanacağım senden!Gideceğim başka şehire!Çocuğum için he,benim için değil yani!Öyle olsun Turan!"deyip bir hışımla ayağa kalktım.
"Güze-"
"Sen çocuğuna dersin güzelim diye!Gidiyorum davayı açmaya!Görürsün sen!"
Koşarak kapıyı açtım ve sertçe çarptım.
Koridorda ki asker kapının kapanmasıyla olduğu yerde sıçrarken dışarı bahçeye çıktım.
Kar yağmayı sürdürüyordu.Hakkari soğukluk konusunda level atlamıştı.
Yerdeki kar diz boyuna yaklaşmıştı.
İlerleyerek boş bir banka oturup sigaramı çıkarttım.
Maviş sigara içmemen gerek..
Bir tane içip atsam ne olur?
Olmaz!İçme!
Uff tamam!
İç sesimin dediği şeyi kabullenip sigaramı geri cebime koydum.
Ooo bune ya!Alkol yok sigara yok ne içeceğim ben?Rakı içmezsem olmazdı ama...
Anca haram zaten anca haram.Cehennemlerde yanacaksın Maviii!!
🇹🇷🐺🌘
Müsait saati bitmişti.
Bahçede Turan'ı bekliyordum.
Yanında bir bölük Komutan'ıyla buraya doğru konuşarak geliyordu.
En sonunda buraya yaklaştığında ona dönüp el uzattı ve havalı havalı yürüyerek buraya gelmeye başladı.
Gözlerini asla benden çekmiyordu.
Yürüyüşüne kurban bee!Senin taş-
Kes Maviş kocama göz koyma!
Şeylerini yalan yutarım diyecektim...
A a!Sapık!Sapık alarmı!Sapık alarmı!Sal lan kocamı!
Turan buraya gelince yanagımdan makas aldı ve elimde ki araba anahtarını aldı.
Otoparka ilerlerken elimi tutmayı da unutmuyordu.
Onun arkasından resmen sürüklenerek yürüyordum çünkü ben hâlâ yanağımdan makas alırken gülümsemesi aklımdaydı.
Son anda beynimi yerine getirip normalce yürümeyece başladım.
Arabaya gelince koşarak önce benim kapımı açtı.
Ona bakıp bindim.
Ardından ilerleyip şoför kapısını açtı ve oturdu.
"Turan"dedim başımda ki nereyi çıkartırken.
"Hımm?"dedi ve arabayı çalıştırdı.
"Biraz gezerek götürsene bizi eve"dedim sondaki e harfini uzatarak.
"Tabi yavrum"dedi ve yanağımdan öptü.
İçim sıcacık oldu...
"Vazgeçtim ben senden boşanmayacağım.Beni hep öp!"dedim.
Tatlı bir kahkaha attı.
"Yerim seni"dedi.
Askeriyeden ayrılırken radyoyu açtım.
O sırada Hadise'nin en sevdiğim şarkısı çalmaya başladı.
"Ne tarafa dönersem döneyim,yüzünü görüyorum hep heryerde sen"
Radyonun sesini açtım ve eşlik etmeye başladım.
"Sırrını bilemediğim bi' çekim var
Beni kıskıvrak ele geçiren
Düşünsem ne olur düşünmesem
Beni çılgına çeviren neydi?
Dirensem ne olur direnmesem
Ten eşini seçiyor haydi!"diye bağırdım.
Turan,bir yandan beni izliyor,bir yandan da arabayı kullanıyordu.
"Hadi deli oğlan
Hadi belime dolan
Hele bi' öp bakalım
Kızı dudağından
Hadi deli oğlan
Hadi belime dolan
Hele bi' öp bakalım
Kızı dudağından"
(Hadise - Deli Oğlan=Radio Edit)
Ona bakarak bağıra bağıra söylediğim şarkıya gülerek beni izliyordu.
"Yerim seni kadın!"dedi.
Yaa bende senin t-
Kes sesini Maviş yeter!
Gülerek ona baktım.
Ardından hemen ciddileşerek ona sordum.
"Bordo beren mi ben mi?"diye sordum.
Şaşırdı.
"O nereden çıktı Yavrum?"
"Cevap ver!"
İki elini teslim oluyorum dercesine kaldırdı.
"AAA!Direksiyonu tut manyak!"diye bağırdım.
Bağırmamla hızla direksiyonu tuttu.
"Çabuk cevap ver bana!"dedim.
"Sen"diye cevap verdi.
"Bordo berem demeliydin!Sen vatanını ve mesleğini mi satıyorsun!Şerefsiz adam!"diye bağırdım ve omzuna vurdum.
"Ah!Vurma kızım ya morarıyor sonra.Zaten elin ağır.Tamam bordo bereyi seçiyorum sakin ol"
"Ne?Bordo bereyi mi seçiyorsun?O kumaş parçası kadar değerim yokmu senin gözünde?Yazıklar olsun,sözümü geri alıyorum boşanacağım senden!"
Şaşkınlıkla bana bakmaya devam etti.
"Tamam onu da senide eşit seviyorum!"
"Aa!Onunla beni aynı kefeye mi koyuyorsun?Senin gözünde ondan farksızmıyım yani?Cidden yazıklar olsun yaa avukatımı arıyorum"deyip telefonumu çıkarttığım sırada anında arabayı sağa çekip sertçe fren yaptı ve hızla telefonumu elimden aldı ve arka koltuğa attı.
Hızına yetişemeden üzerime doğru yaklaştı,elini belime atıp kendine çekti ve sertçe dudağıma yapıştı.
VE ASIL BOMBA TÜM BUNLARI 3 SANİYE İÇİNDE YAPTI!
Ama oha yani!Ohaa!Düştüm ben,baya baya düştüm
Dudaklarımı eze eze çekiştire çekiştire öpmeye başladı.
Karşılık bile veremediğim bir hızla beni öpüyordu.
Belimde ki elini sıkılaştırdı.
Dudaklarımı dudaklarımdan ayırdı.
Arasında iki santim kalacak kadar.
Gözleri beni buldu.
"Şimdi eve gidip seninle doyasıya sevişmek vardı ama malum...Hamilesin olmuyor.Ama doktor izin verdiği gün,benden kork Mavi.Çünkü sana acımayacağım.İçimde ki özlemi öyle bir çıkaracağım ki.."dediğinde içip ürperdi.
"İddialı konuşmalar Yüzbaşı'm..Ama ben bir tek Allah'tan korkarım.Bu arada özlem kim?"dedim.
Bocalayan ifadeyle bana baktı.
"Ne Özlem'i Mavi?"
"Dedim ya özlem diye.Özlem kim?Yazıklar olsun bana bunu da mı yaptın!Nerde bu telefonum nereye fırlattın arıyorum avukatı.Hatta ne avukatı hakimi arıyorum ben."dedim.
Gülerek bana baktı.
"Dışarı attım telefonunu"dedi.
Tam kapıyı açıp çıkacakken belimden tuttu ve kapıyı kapattı.
"Manyak kadın!Arka koltuğa attım telefonunu.Hemen de inandın güzelim ya"deyince hızla belimden beylik tabancamı aldım ve anlına dayadım.
"Sensun manyak!Deli!Kuduz göpek!Götüni ısırsun tavşanlar!Fuşki yiyesice!Ben o telefoni kaç paraya aldum senun haberin var mu?"dedim.
Sinirlenince kanalı Karadeniz'e çevirmeme güldü.
Anlındaki silahı bastırdım.
"Kaç paraya aldun?"diye beni taklik etti.
"Senu varya!On beş bin liraya aldum da!Vallahi senu gebertirum!Cöti poklu eşek!"
"Neyi neyi?"dedi gülerek.
"Cöti!"dedim.
"Ahahahahah!Götü olmasun o?"diyerek yine benle dalga geçti.
Anlındaki silahla tetiğe bastığımda gözleri açıldı.
"Manyak kadın!Ya emniyet açık olsaydı?Ölecektim!Delisin sen yaa!Nazik,sakin,saygılı diye aldığımız geline bak.Cöti diyor,bizi vuruyor."
"Ne var!Karadenuzluyum ben!Yakar geçerum her yeri da!"
"Da!Da diye diye beni vuracaksın.Yavrum koy şu silahı beline Allah için"
"Allah içinse tamam."deyip belime koydum.
"İki dakika öpüşemedim senle ya!"diye sitem ederek arabayı geri çalıştırdı.
Arkaya uzanıp telefonumu aldım.
"Bak vallahi ararum avukati da!"
"Arama da!"diyerek güldü.
"Cöti bokli!"diyerek cama doğru döndüm ve dışarıyı izlemeye başladım.
Uzanıp dudağıma öpücük kondurunca gülerek ona dönünce sırıttı.
"Hemende kalbini alıverdum da!"dedi.
"Turan!"diye çığlık atınca kahkaha attı.
Beni sinir etmeyi çok seviyordu.
Arabanın kapısını tutup konştum.
"Bak vallaha atarım kendimi aşağı!"diyerek onu tehdit ettim.
Ortada ki kilit düğmesine bastı.
"Kapıları kitledum atlayamazsun"dedi.
"Bende pencereden atlarım o zaman" deyip pencereyi açma butonuna tıkladım.
O da şoför tarafında ki tüm cam kontrol butonunda benim olduğum tarafı kapatma tuşuna basılı tutmaya başladı.
Bu şekilde cam açılmadı.
"Yaa uf!"
"Atlama bir yerden da"deyince kafasına vurdum.
Kahkaha atıp bana baktı.
"Eşek!"diye cevap verdim.
🇹🇷🐺🌘
Son derece atışmalı bir araba yolculuğunun ardından sonunda eve vardık.
Lojmana girdiğimizde asansöre bindik.
Heyecanlı bir şekilde bana bakıyordu.
Bunun sebebinin ne olduğunu merak etmiyor değildim.
Bizim kata gelince asansörün kapıları açıldı.
Anahtarla kapıyı açtığımda bir anda konfeti patladı.
Arkaya doğru bir adım attığımda Turan beni belimden yakaladı ve boynuma öpücük kondurup beni ileriye doğru hafifçe itti.
Konfetiyi patlatan Esra'ydı.
"Ne oluyo-Oha!"
Karşımda onlarca kalpli balon,gül demetleri,kalpli hediye kutuları,kalp etiketli mektuplar ve en ortada Turan'la benim çekindiğimiz bir fotoğrafın tablosu vardı.
Ağzım açık kaldı.
Gözlerim dolarken tablonun altında el yazısıyla yazan yazan yazıyı okudum.
"Sana aşık olduğum kadar kimseye aşık olmamıştım.Ve İnan bana bir mucizemiz olsun diye geceler boyu Allah'a yalvardım.Allah'ım dualarımı gördü.."
Tepki vermiyorum sadece izliyorum ve...AĞLIYORUM!
Gözlerimden akan yaşlarla bir Esra'ya bir de Turan'a baktım.
İkiside gülümseyerek bana bakıyordu.
Dilim lâl oldu konuşamadım.
"Siz.."dedim sadece.
Dizlerinin üzerine düşüp ağlamaya başladım.
Esra yanıma geldi,eğilip bana sarıldı.
"Canım kardeşim...Sen dünyanın en iyi annesi olacaksın"dedi.
Kollarım titreyerek ona sarıldı.
Hıçkıra hıçkıra ağladım.
Esra benden ayrılınca Turan geldi ve beni bir anda kucağına aldı.
Kollarımı onun boynuna satarken konuştu.
"Senin için ölürüm kadın..Sen yeterli mutlu ol.."
Sözleri beni daha ağlatırken konuştum.
"Manyak manyak konuşma,ölme..Çocuğum babasız nasıl yapacak.Ölme sana ihtiyacım- ihtiyacımız var"dedim.
Bebeğimizi de söyleyerek konuştuğum yanağımdan öptü.
O sırada Esra oradaki minik dolabın üzerine yerleştirdiği kamerayı alıp yakınlaştırdı.
Baştan beri videomuzu çekiyormuş..
"Tamam yavrum ağlama artık"
"Ama...Bunlar çok güze-"
Daha sesli bir şekilde ağlamaya devam ettim.
O sırada kulağıma fısıldadı.
"Yavrum kolum koptu koltuğa oturtayım mı seni?"dediğinde kahkaha attım.
"Taşı beni işin ne!"
Tekrar kahkaha attım.
"Tamam tamam,yorulmasın güçlü kolların."dediğimde gülümsemesi genişledi.
Salona girdiğimizde ikinci şoku yaşadım.
Yerde kocaman bir kalp kutusu vardı.Üstünde T❤️M yazıyordu.
Beni koltuğa bırakınca ağlamaya devam ettim.
Esra gülerek videoyu sonlandırdı.
"Getirin hepsini buraya hepsine tek tek bakacağım.."
İkiside hepsini buraya getirdi ve önüme yığdı.
Yere oturdum.
Esra kamerayı geri açtı.
Turan ise kollarını göğsünde bağlamış beni izliyordu.
Mektupların hepsini bir tarafta topladım.
200'e yakın mektup vardı.
Gül buketlerinin içinde kartlar vardı.
İçinde şarkılar yazıyordu.
Gülleri teker teker kokladım.
Bu güller keşke kurumasaydı.
Ölene kadar saklardım...
Gözlerimden bilinçsizce süzülen yaşlar,üniformamın yakasını ıslatıyordu.
Küçük kalp kutuları önüme koydum ve sıra sıra açmaya başladım.
İlk kutunun içinde minik bir asker oyuncağı çıktı.
Sarışın ve başında bordo beresi olan kadın gülerek asker selamı veriyordu.
Yakasından 'Bozkurt' yazdığında Turan'a döndüm.
Bu ben miyim dercesine ona baktım.
O da evet sensin dercesine başını salladı.
Bu...Bu çok tatlıydı.
Aynı biz demi Maviş?Hadi oyuncağı kalbimize koyalım nolurrr.
Oyuncağa bakarak kenara koydum.
Diğer kutuyu açtığımda en sevdiğim çikolata olan Antep fıstıklı çeşit çeşit çikolata vardı.
Diğer dört kutu daha böyleydi.
Ardından başka bir kutuya geçtim.
Kutunun içinden bir tane kalp tarzı defter gibi bir şey çıktı.
İçini açtığımda ikimizin çekindiği fotoğraflar olan minik bir albüm çıktı.
Gülerek çekindiğimiz selfieler,askeriyede çekindiklerimiz,evde çekindiğimiz ve benim uyurken ki fotoğraflarım.
BENİM UYURKEN Kİ FOTOĞRAFLARIM?!
Kaşlarımı çatıp Turan döndüğümde kıs kıs gülüyordu.
İşaret parmağımı ona kaldırdım ve tehditkar bir tavırla salladım.
Onu da yerine koyarken son kutuya uzandım.
Onun içinden de bir tane kağıt çıktı.
Kağıdın üzerinde en son gizli oku yazıyordu.
Onu kenara koydum.
Gözlerimde ki yaşları sildim.
Dev kutuya uzandım.Ağırdı.
Dizlerinin üzerinde doğruldum.Kutunun kapağını açtım.
İçinde bir adet hafif eski gibi görünen kalın bir defter vardı,ardından Türk bayraklı bir defter daha vardı.
Sonra içinde bir kaç tane orta boyutta fotoğraf albüm vardı.
Mavi renkte bir kalp kutusu vardı.
"Bu kalp kutularını Hakkari'de nerede buldun Turan?Hayır yani 80 tane kutu var ama çok güzeller..."dedim.
Kutuyu açtığımda içinden ay yıldız şeklinde bir yüzük çıktı.
Ay,beyaz pırlanta taşlarıyla yapılmıştı.Yıldız ise kırmızı pırlanta ile yapılmıştı.Çok...çok..COK GÜZEL LAN!
BU ADAM BENİ ÖLDÜRMEK Mİ İSTİYOR.
Yüzüğü aldığım gibi ayağa kalktım ve Turan'ın önünde durdum.
"Bana bak manyak adam!Beni çok şımartıyorsun!Ve.."
"Ve?"dedi gülerken.
"Ve..Ve çünkü..Şımarıyorum ve hep isterim tamam mı?Daha düğün masrafları ödenmedi gebertirim seni!"
Arkaya doğru hafifçe eğilerek,gözlerini kısıp kahkaha attı.
Ben o kahkaha da takılı kaldım...
Ve elime o yüzüğü takıp beni öpene kadar da geri dönmedim..
🇹🇷🐺🌘
"Turan bu çikolata harika yaa"dedim koltuğa yayılıp çikolatamı yerken.
"Kızım yeter ver şunu"deyip elimdeki tam ısıracağım çikolatayı aldı ve ağızına attı.
"Öküz!Bari kalanını yeseydim!"
Ağızı dolu dolu konuştu.
"Yav kızım sabahtan beri yiyorsun yeter ama"
"Yo kozom sobohton boro yoyorson yotor omo!"diye onu taklit ettim.
Ağızında ki lokmayı yutup hafifçe ağızıma vurdu.
"Kocayla dalga geçen kadınlar pisuvara dönüşüyormuş geçen videoda gördüm sus lütfen hiç bir erkeğin sana işemesini istemiyorum"dediğinde Esra ve bende kahkaha attık.
"Beni mi kıskanıyorum sen?Eşek senii"dedim.
"Ulan milletin eşi 'aşkım yaa' falan der Mavi'de 'Eşek seni' falan diyor işte kalite!"deyip alkış çaldı Esra.
Turan'da kahkaha atarken aklıma gelen şeyle Turan'ı dürttüm.
Esra televizyona geri döndüğünde telefonumu çıkarttım.
"Yine ne şeytanlık peşindesin Mavi?"diye fısıldadı.
"Sus sus sadece izle"edim.
Telefonu açıp mesajlara girdim.
Ben -
Lan eşek İbo!Ağızına sıçmadan derhal eve gel Esra bizde kalıyor uç.Gel kızı al bir yerlere falan götür hadi.
Deccal,Dehşet-ül vahşet,Dabbe-tül Arz-
Geliyorum!Hüseyin'lerde kalayım dedim,ev fosil gibi.2. dünya savaşından kalma bir ev gibi,hayat belirtisi sıfır.
Ben -
Tamam lan hadi bu kıyağımı unutma,hatırlat bir ara döveceğim seni.
Görüldü..
"O nasıl isim?Tövbe tövbe"diye fısıldadı.
Yanıma uzandığında koltuğa sığamadık.
Esra O koltukta yayılmış relax relax takılıyordu.
"Yaa azıcık kay be sıkıştım!"diye çıkıştım.
"Kızım nereye kayyım ben küçücük koltukta"
"Kızım deme bana!"
"Ya sabirr"
"Bana sabır!Bana sabır ya!"deyip doğruldum.
O sırada zil çaldı.
"Ben bakıyorum"dedim ve Turan'ın üstünden geçtim.
"Ah!Kızım ezdin beni ya!"
"Kızım deme bana!"diye bağırdım.
Gidip kapıyı açtım.
Kapıda takım elbiseli İbo'yu görünce kapıyı ucunda pay bırakarak kapattım.
"Kim gelmiş?"dedi Esra.
"Dilenci gelmiş!"
"Yav kızım ne dile-"diyecek oldu İbo.
"Kızım demeyin lan bana!"diye çığlık attım.
Kapıyı geri açtım.
"Bu Hüseyin'in kıyafeti mi?Köpek gibi kokuyorda ve...Bu sanki biraz uzun olmuş sana ya..."dedim.
Ayak bileklerinden 10 santim yüksekte biten takım elbise,İbo'nun çilekli çoraplarını gösteriyordu.
"Senin aklının çarkına sıçayım İbrahim.Bu kılık ne lan?Allah senin belanı versin ya.Sanki düğüne gidecek mal!Siktir git düzgün birşey giy de gel.O çorapları da değiştir."deyip kapıyı kapattım.
İçeriye geçtiğimde Esra tekrar sordu.
"Ne olmuş?"
"Dilenci işte, yok annem hasta, yok kardeşim aç, yok sikim acıyor falan yolladım geri"dedim.
İki dakika sonra kapı geri çaldı.
İçimden mırıldandım.
"İnşallah bu sefer çizgili pijamalarla gelmemişsindir İbo.."
Kapıyı açtım.
Üzerinde 'Naberr😝🤙🏿' yazar siyah bir tişört ve altında siyah bir pantolon vardı.
"Olmadı ben sana crop vereyim İbo.Bune lan?Kesin İsmail'in işidir bu.Neyse..Esra!"diye bağırdım.İbo korkuyla kolumu tuttu.
"He!"diye cevap geldi.
"Seni soran var!"diye bağırdığımda İbo tepinmeye başladı.
"Lan kolumu kırdın salak!"deyip kafasına vurdum.
"Düz dur!"diye uyardım onu.
"Kimmiş?"diye yanıma geldi Esra.
Kapıda İbo'yu görünce şaşırdı ama toparladı.
"İbo?"deyip önüme doğru geçti.
"Esra.Dışarı çıkalım.Dışarı,çıkmak,sen ben.Birlikte.Çıkmak.Dışarı.Olur mu?"deyince elimi yüzüme vurdum.
"T-tabii olur.Yani tamam."dedi Esra.
"Hee iyi tamam bekliyom."dedi İbrahim.
Esra bana döndü.
"Benimkilerden giy"dedim ona.
"Tamam"dedi ve koşarak yatak odasına girdi.
Bu sefer İbo yine koluma yapıştı ve tepinmeye devam etti.
"Lan dur!Lan!Dur mal!Ah!Ne ısırıyorsun köpek!"diye bağırdım.
Kolumu ısırmıştı.
Turan geldi.
"Noluyo?"dedi.
Kolumu ondan kurtardım.
"Kolumu ısırdı"diye onu gösterdim.
Turan bir bana bir ona baktı.
"Yok canım dövemem.Bu benim Komutan'ım,olmaz"
Gözlerimi kocaman açıp ona baktım.
"Aaaa!Öyle mi?Bende senin Komutan'ınım ama sen beni..."diye fısıldadığımda sırıttı.
Kaşlarımı çattım.
"Geldim!"diyerek ortaya atladı Esra.
Üstünde benim XXXL tişörtüm,altında kendi pantolonu,elinde çantayla kapıdan çıktı.
"Neyse hadi size görüşürüz.Bay bay..Bu gece gelme"sonrakini fısıldadım Esra'ya ve onu ittirdim.
"Otelde kal"diye ek bilgi geçtim.
Turan'ı içeri itip kapıyı kapattım.
"Seni varya!Vallaha gebertirim Turan!"
"Allah Allah?"
"Bana bak!"
Üzerime çöktü.
Gölgesini bana vererek,boyuyla beni ezerek bana üstten üstten baktı.
"Baktım?"dedi.
"Aaaah!"diye bağırdım sinirden.
"Manyak adam!"deyip yatak odasına girdim.
Arkamdan gelip ışığı yaktı ve kapıyı kapattı.
Yatağa oturdum.
"Off..Turan Ben hamileyim ya"dedim.
"Ciddi misin?"dedi.
"Ya dalga geçme!Sigara içemiyorum zaten!Canım çekti"
"Bebeğimize zarar gelir içme!"
"Ha!Hamile olmadan önce içeyim,bana zarar gelsin ama umrunda olmasın!Hamile olunca bebeğe zarar gelsin!Zaten ben kimim ki?Yazıklar olsun!Boşanıy-"
Dudaklarımda ki dudakları beni susturdu.
Ayakta,üzerime eğilmişti.
Ben ise yatakta 45 dereceye eğilmek zorunda kaldım.
Yavaşça dudaklarını çekti.
"Güzelim..Yeter sus lütfen.Ben senide onu da çok seviyorum tamam mı?Sana aşığım,ölürüm,biterim tamam mı?Lütfen sadece...Sadece yanımda ol.Öp beni,sarıl,kokla.Konuşmadan sev beni."
Gözlerimi kapatıp kendimi onun dudaklarına bırkatım.
Bizim sevgimiz işte bu kadardı..
Yeter de artardı.
🇹🇷🐺🌘
Allah'ım.........
Kalbimi bıraktım gidiyorum...
🦢(geliyor)..... 💖(bıraktı)
🌊🌊🌊🌊🌊🌊🌊
BOL BOL YORUM YAZARSANIZ SEVİNİRİMMM
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 3.82k Okunma |
285 Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |