

★ Acı mıydı canımı yakan,yoksa senin yeşil gözlerin mi?Söylesene Yiğit;Kalbimde ki yerini kimse dolduramıyor.Sana aşık mıyım, yoksa bağımlı mı?★
Mavi bir tek Turan'ın yanında çocuktu.
Mavi bir tek Tim'in yanında ablaydı.
Mavi bir tek kendisine Mavi'ydi...
Sabah uyandığımda ilk Turan yanımda mı diye kontrol ettim.
Gördüğüm berbat rüya yine gece mi mahvetmişti.
Sabahın ilk ışıkları perdenin açık kalan kısmından içeri sızıyordu.
Yerde gördüğüm seccade,Turan'ın gerçektende namaz kıldığını gösteriyordu.
Turan'a döndüm.
Kolumu sıkıca bana sarmış.Başını göğsüme yaslamış,kokumu içine çekerek uyuyordu.
Askeri kurallara göre kestiği saçları,sert çehresine yakışıyordu.Siyah saçları,esmer ama pürüzsüz teninde harika gözüküyordu.
Uzun boyu,cüssesi ve kasları ise onu çekici göstermek için yeterliydi.Yüzünde olan kirli sakallarına dokundum.
İki güne bir kesiyordu düzenli olarak.
Asker olması bu tarz sorumluluklar getiriyordu.Örneğin ayda bir saç traşı olması gibi.
Gerçi...
Ben saçlarımı en son ne zaman kesmiştim?Saçlarım yeteri kadar uzamıştı ve biraz kesmem gerekiyordu.
Yüzüne dokundukça huylanan kocamın yüzünden çektim elimi.
Kolumu tekrar dev belinden geçirip sırtına koydum.
Yüzümü onun yüzüne yaklaştırıp dudağından öpücük alıp geri kaçtım.
Kaçamadım..
Yakalandım.
Bir elini enseme getirdi hızla ve gözlerini açıp dudaklarını dudaklarıma yasladı.
Minik minik öpücükler alırken konuştu.
"Se-ni-ya-ra-maz-se-ni"
"Ya Turan durr"
"Efendim yavrumm?"dedi uykulu sesiyle.
Gözlerimi kapatıp açtım.
"Konuşma.Sabah sabah çok etkileyicisin."
Alayla bana baktı.
"Kendinizi gördünüz mü hanımefendi?Ayrıca.."dedi ve yorganın içinden üstüme baktı.
Şort ve ince tişört olan Pembe bir pijama vardı.
"Karım?Sevgili karım...Dışarıda lapa lapa kar yağıyor ve sen bununla mı uyuyorsun?Manyak mısın sen?"
Cilveyle cevap verdim.
"Sana manyağım.O olur mu?"
Gözlerini devirdi.
"Keko musun kızım sen?Hasta ol görürüm ben seni"
"Tabi kekoyuz.Bu dağda çok mermi atıldı ama bir sana vurulduk be yiğidim"dediğimde başını geriye attı ve kısık gözlerle o etkileyici kahkahasını attı.
"Yerim seni kadın!"dedi.
"Ye o zaman?Allah Allah"
"Kanıma girme!Sus gıdıklayacağım seni"
Gözlerim kocam açıldı.
"Hayır Turan..AAA!"
Aniden beni gıdıklamaya başladığında kahkahalarla onu durdurmaya çalıştım.
"Ya Turan!"
Tekrar kahkaha attım.
"Ya manyak!Bırak beni ahahaha"
En sonunda ellerini çekti.
"Deli!"dedim.
Aşık aşık ifadeyle gözleri baygın gibi bana bakıyordu.
"Ne oldu?Niye öyle bakıyorsun ya?"
"Nasıl bakıyorum?"
Cevap veremedim.
"Gıdıklanınca yüzündeki gülen ifade çok güzel..Biliyormusun?Mavi gerçekten çok güzelsin."
Bir anda gelen itirafıyla şaşırdım.
Belli olur şekilde bocaladım.Fakat sonra hemen toparladım.
"Sende çok yakışıklısın.Bak vallaha,şu nur yüze bak ya! Bal dök yala!"
"Niye yüzüme bal döküyorsun kızım?"
"Bana kızım deme!"deyip surat astım.
"Tamam demem yavrum"deyince hemen gülümsedim.
Çarpık bir gülüşle,ani duygu değişimimi izledi.
Kollarımı ona sardım.
"Sarılalım mi?Hemde en acilinden.."dedim.
Kollarını bana sardı.
"Turan...Aklımda manyak bir fikir var"dedim.
O sırada bir anda beni kucağına aldı ve olduğu yerde doğruldu.
Sırtını yatağın başığına yasladı.
Beni karnının üzerine dikkatlice oturttu.
"Şimdi söyle güzelim"
Güzelim...Maviş biz hiç sevilmemişiz ya.Bizi bir bu adam seviyormuş.Cidden.
"Bir kaç gün izin alıp Karadeniz'e gidelim.Yaylaya çıkmamız gerek."dedim.
"Ne yaylası yavrum?"
"Ya Rize'de bir yayla vardı.Adını unuttum ama yolunu biliyorum.Annemin annesi,nenem var orada.Ona gidelim."
Dediğim şeyle şaşkınca düşünmeye başladı.
Hafif büzülen dudakları ve çatık kaşlarıyla boşluğa bakıyordu.
Yüz ifadesi çok komikti.
Uzanıp dudağına buse kondurdum.
"Olur yavrum gideriz nereye istersen."
"Yaa yerim seni!Gideriz değil mi?Ama nenem biraz dövebilir bizi.Seneler oldu gitmeyeli"
"Cidden döver mi?"
"Galiba evet.Hemde sopayla..Ama birşey olmaz sevecen birisi."dedim.
Tekrar uzanıp kendimi ona yasladım.
Başımı sol çevirip kulağımı onun göğsüne yasladım.
Onun kalp atışlarını dinleyerek gözlerimi kapattım.
Turan bacaklarını yukarı doğru çekince biraz daha ona sokuldum.
Kollarını belime yerleştirdi.Sıkıca sardı.
Dudaklarını kafama yasladı ve saçımı öpmeye başladı.
Yine kokumu içine çekerek öpüyordu.
Gevşedim,kendimi ona bıraktım.Gözlerimi tamamen kapatıp kollarımı ona sardım.
Saçlarımda bir ıslaklık hissedince ona döndüm.
Turan'ın gözünden akan yaşlarla şok oldum.
Turan ağlıyordu...
Yanımda bir kez ağlamayan adam şuan ağlıyordu.
Turan yanımda ilk kez ağlıyordu.
O bana hiç ağlamamıştı..
"Turan.."dedim.
Tamamen ona döndüm.
Yüzü kızarmış,gözleri dolu dolu sessizce gözyaşları akıyordu.
Dudaklarım titredi.
"Hayatım.."deyip ona sarıldım.
Derin nefes aldım ve tekrar ona baktım.
"Ne oldu?"dedim endişeyle.
Bu sefer yüzü hafif eğildi,omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya devam etti.
"Turan..İyi misin?"
Beni kendine çekti.
Yüzlerimiz birbirine yaklaştı.
"Mavi..Mavişim..Güzelim."dedi ve elleriyle yüzümü kavradı.
"Belki insanlara basit gelecek.Belki sana da.Ama benim için değil..Seni sevdiğim kadar kimseyi sevmedim.Ve şimdi sevdiğim kişiden bir çocuğum olacak..Baba oluyorum.Düşünmesi,söylemesi kolay.Ama içimde ki sızı geçmiyor.Senin hamile olman..Senin anne olman ve benim baba olmak hep hayallerimdeydi.Dualarımdaydı.Ve şimdi.."
Tekrar omuzları sarsılırken bana sarıldı.İyice kendine çekti.
"İlk defa..Seneler sonra ilk defa ağlıyorum Mavi.Seneler sonra ilk defa.Sana çok aşığım Mavi..."
Durdu.Derin nefes aldı.
Benimde kalbim durdu resmen...
"Kalbimin içinde ki tek kişi sensin.Ve kimsede orada olmayacak.Çocuğumuz hariç."dedi.
"Hani sordun ya o mektuplar,defterler neydi diye.İşte onların hepsini okuyabilirsin.Defter benim günlüğümdü..Onu da okuyabilirsin."diye devam etti.
"Turan.."
Burnunu çektim.
Gözlerimden istemsizce akan yaşlarla yine ona baktım.
"Beni getirdiğin hâle bak..Ağlamak istiyorum ühü"
En son dudağımı büzüp çıkardığım ühü sesini duyunca kahkaha attı.
"Hayır yavrum sen ağlama sakın."dedi ve kollarımın altından beni kaldırdı.
Yataktan indirdi ve sonra inip karşımda durdu.
"Büzme dudaklarını ama.."
"Öpersen büzmem"dedim.
Sırıttı.
Eğilip yüzümü kavradı,dudaklarını dudaklarıma yasladı ve nazikçe öpmeye başladı.
Sevgisini her şekilde hissedebiliyordu insan..
Alt dudağımı emerken kısık sesle inledim.
Kollarımı onun boynuna dolayıp kendime daha çok çektim.
Öpüşümüz daha derinleşirken gözlerimi kapattım.
"Im Mavi.."dedi.
Bu sefer üst dudağıma saldırdı.Bir elini belime koydu ve kendine çekti.
Göğüslerimiz birbirine çarptı.
Ve tek eliyle zorlanmadan beni kalçalarımdan kavrayıp kucağına alınca çığlık attım.
Diğer elini de belime yerleştirdi.
Bebek gibi yan pozisyonda kafam onun bir kolunda,bacaklarım onun bir kolunda öylece duruyordum.
Yüzünü uzaklaştırıp üzerime baktı.
"Manyak kadın.."diye fısıldadı.
Şortum baldırlarıma kadar açılmış,tişörtüm karnımı açık bırakmıştı.
"Şuan varya..Kendimi zor tutuyorum.Ama önce üzerini değiştireceğiz.Geç kalmayalım.Ayrıca bir daha bu soğukta şortla yatarsan sana ceza veririm."
"Ne cezasıymış o?"
"Bana masaj yaparsın!"diye söyledi.
Kaşlarımı çattım.
"İndir beni!Sen iste zaten yaparım Turan."
"Olsun bahane olsun diye dedim."dedi.Eli yine ensesini bulmuştu ve kaşıyordu.
"Bana bak..Seni gebertirim!Söylesene bir yerin ağrıyorsa!Manyak!Birde bana manyak diyor!"arkamı döndüm ve elbise dolabına ilerledim.
O sırada ahtapot gibi kollarını bana sardı.Yavaşça kendine çekti ve boynuma öpücükler kondurmaya başladı.
"Ya manyak!Bırak beni!Ahahah üzerimi değiştireceğim!Gıdıklama beni!"
Arkamdan çekilip önüme geldi.
"Şaka yapıyorum aşkım.Ama şort giyme bir daha.Hasta olursun maazallah."
Kaşlarımı kaldırdım.
"Sen beni mi düşünüyorsun?"
"Her saniye"diye cevap verdi.
"Şapşik Yüzbaşı!"deyip omzuna vurdum.
Oyuncu tavırla kolunu omzuna attı ve sendelemiş gibi yaptı.
"Ah!Vuruldum!"
"Geber!"diye bağırdım.
Yavaşça yere yığıldı.
Kahkaha attım.
"Kalk yerden!Yer çeker valla,bana deyip sen hasta olursun!Ateşlenirsen buz gibi suyla yıkarım seni!Kalk!"deyince hemen kalkıp esas duruşa geçti.
"Heh şöyle.Üniformalarımı orada giyeceğim şimdilik beni sen giydir.Ne giyeyim?"dedim.
Gözleri ışıltıyla parladı.
Sanki hep bu anı bekliyormuş gibi.
Dolaba yaklaştı.Kapağını açıp birşeylere bakmaya başladı.
O sırada sırtıma ve bacağıma ağrı girdi.
Patlamanın ardından bir çok kemiğim kırılmıştı.Platin falan vardı vücudumda ve sürekli ağrıyordu.
Her seferde şiddetli ağrı oluyordu.Hiç dile getirmesemde çoğu zaman hep ağrım oluyordu.
Fakat bu seferki fazlasıyla kötü olunca yüzümü buruşturdum.
Gözlerim hafif dolmuştu.
Turan'ın gözleri aynada beni bulunca kaşlarını çattı.
Arkasını döndü ve bana baktı.
"Mavi?Bir sorun mu var?"
Gözlerimi kapatıp derin nefes aldım.
"İyiyim sadece ağrım var..Şu sırtımda ve ahh!"
Birden şiddetli bir ağrı bacağıma oturunca sendeledim.
Turan hemen bir elini belime koydu ve beni tuttu.Yatağa oturturken yüz ifadesi endişeliydi.
"Yavrum dur iyi falan değilsin!"
"Turan endişelenecek kadar bir şey yok sakin ol.."
"Yüzün öyle demiyor ama"
Nasıl acı çekiyoruz Maviş ama Turan korkar diye söyleyemiyoruz..
"Mavi kurbanın olayım hastaneye falan gidelim yaa"
"İyiyim ben tamam.Ağrı kesici alacağım sen..Bana da kendine de seç kıyafet"dedim ve ayağa kalktım.
Hızlı adımlarla odadan çıktım.
Mutfağa girince yavaşça yere oturdum.
Bu sefer karnıma ağrı girmişti.
Yerde otururken derin derin nefes aldım.
Yine de ayağa kalktım.
Gerçi ben hep bunu yapardım..
Ne kadar berbat olsamda yine de ayağa kalkmak zorundaydım.Kocam için,çocuğum için,Tim için..
Çünkü ben Komutan'dım,Tim'e nasıl örnek olursam,nasıl davranırsam öyle yaşarlardı.
Eğer iyi olursam,güçlü olursam onlarda güçlü olurdu.
Onlar beni hep güçlü bildi öyle olmalıydım.
"Mavi!"
Kapının oradan bana bakan Turan'a döndüm.
"Çok iyisin ya!Baya inandım!"
Yanıma geldi ve yavaşça beni ayağa kaldırdı.
Beni tezgaha yaslarken cidden sinirlenmişti.
Kaşlarını çatmış,her zaman renkli olan yeşil gözleri griye dönmüştü.
"Bir daha sakin bana yalan söyleme Mavi.İyi değilsin ve gözlerin seni ele veriyor.İstediğin kadar itiraz et.Sana bir şey olursa ben yaşayamam..Bunu da bil!Gidip o orospu çocuğu babanı gebertmemek için tüm irademi kullanıyorum."
Siktir.
Gerçekten kızmıştı.
Üzerim için getirdiği siyah body tarzı önce uzun kollu kıyafeti ve siyah kargo pantolonu masanın üzerine koydu.
Bana baktı.
Kollarını yavaşça belime sardı.
Yüzünü kulağıma yaklaştırdı.
"Bir daha sakın Beyza..Sakın bana bu konularda yalan söyleme.Korkutma beni"
Gözlerimi kapattım.
Kollarımı ona doladım.
"Özür dilerim..Çok özür dilerim Yiğit.."
"Bana güçlü rolü oynamak zorunda değilsin.Bir tek bana güçsüzsün zaten Beyza.Daha da zorlama."
Gözlerim tamamen dolarken gözlerimde kitlendi.
Utançla ona bakamazken bakışlarımı kaçırdım.
"Bana bak..Söz ver Beyza.Bana bir daha yalan söylemeyeceğine dair söz ver."
"Söz veriyorum.Söz veriyorum Yiğit.Bir daha sana yalan söylemeyeceğim."
Gülümsedi yarım yamalak.
"Tamam.Şimdi ağrı kesicini içiyorsun ve giyiniyorsun.Eğer bir şey olursa itiraz kabul etmeden hastaneye gidiyoruz.Anlaşılmayan birşey?"
"Yok"dedim gülerek.
"İyi"dedi.
Kapıya doğru ilerledi ve geri bana baktı.
Hafifçe başını sallayıp yatak odasına geri gitti.
O gidince rahatlıkla sessizce inledim.
Ağrı kesici den iki tane içtim.
İlerleyip getirdiği kıyafetlere baktım.
Üzerimdeki tişörtü çıkartıp body'i üzerime geçirdim.Onun üstüne getirdiği yeşil crobu giydim.
Koyu yeşil tarzında olan kenarı yırtmaç detaylı crop üzerime uymuştu.
Ardından şortu çıkarıp pantolonunu giydim.
Yatak odasına girdiğimde birden Turan'ı çıplak görünce refleksle gözlerimi kapattım elimle.
Turan'ın gülme sesi gelince bağırdım.
"Gülme manyak!Bir anda öyle görünce ne yapayım.."dedim ellerimi çekerken gördüğüm şeyle derince yutkunup hızla tekrar gözümü kapattım.
Turan kahkaha attı.
"Donunu giy Turan!"
"Hangisini giyeyim?Arabalı olanı mı yoksa siyahı mı?"
"Turan!"diye çığlık atınca tekrar kahkaha attı.
"Sanki hiç görmediğin şey..Sanki hiç alma-"
"Turan sus!Gülme ya!Ayrıca arabalı ne ya kaç yaşındasın sen?"
Bir kaç kıyafet sesi geldi.
"Tamam yavrum açabilirsin"dedi gülerken.
Dikkatle ellerimi gözlerimden çektim.Önce alt kısmına bakıp ona baktım.
Çok şükür boxerını ve pantolonunu giymişti.
"İlk olarak bir tarafıma bakıyorsun cık cık cık çok ayıp"deyince göz devirip onun yanından geçtim.
Beylik tabancamı belimdeki kılıfa koydum.
Telefonumu,cüzdanımı ve anahtarımı ceplerine koydum.
Turan'da altına siyah pantolon üzerine desensiz sade benimkiyle aynı renk yeşil tişört giymişti.
"Hadi gidelim"dedim saati kontrol edip.
Hâlâ gülmekle meşguldü.
"Ayrıca..Bu tişort.."dedim ve üzerine baktım.
"Ne olmuş yavrum?"
"Kaslarını gösteriyor.Ceket giyeceksin!"
Kahkaha attı.
"Kıskandım mi?"
"Turan!Tabikide!"
"Ben her gün askeriyede yüzlerce erkeğin sana olan bakışlarını nasıl kıskanıyorum biliyormusun?"
Dudaklarımı ısırdım.
"Hadi gidelim ya"
Yanıma gelip yanağıma öpücük kondurdu ve koridora ilerledi.
Arkasından göz devirip aşık aşık baktım..
🇹🇷🐺🌘
"Ya Turan limonata içelim!"
"Yavrum sabah sabah ne limonatası?"
"Bana bak!Isırırım pazılarını!Al bana limonata ve simit!"diye bağırdım arabanın camından.
İnsanların bana bakışlarını umursamadım.
Turan yeşil tişörtüyle çok seksi olunca mecburen kaban giymişti.
Bu soğukta tabi kaban giyecek!
Arabada oturmaya devam ettim.
İki dakika sonra geldi ve yanıma kuruldu.
"Geldim bebeğim"
Simiti ve limonatayı uzattı.
Gülümseyerek elinden aldım.
"Teşekkür ederim canım"dedim.
Yanağımı öptü.
Dışarıyı seyrederken simiti ve limonatayı yiyordum.
O sırada yan tarafımızda ki binada bir sniper olduğunu fark ettim.Beni nişan almıştı.
Sniper..Nişan..
"Turan.."diye fısıldadım.
Hızla koltukta aşağı kaydım.
Kurşun açık camdan girip arabanın koltuğuna saplandı.
Kaymasaydım kafama kurşun yiyecektim.
Turan hızla bana baktı.
Arabayı çalıştırdı ve son gaz ilerlemeye başladı.
"İyimisin yavrum?"dedi.
Kafamı salladım.
Bir iki dakika sonra dikkatlice çıktım.
Derin bir nefes aldım.
Turan cidden benim için korkmuşa benziyordu.
"Lanet olsun heryerdeler!.."dedim.
🇹🇷🐺🌘
Nizamiyeden içeri girdiğimizde kocaman yolda otoparka aracı park ettik.
Hızla indim ve hangara doğru yürümeye başladım.
5 dakikanın sonunda hangara ulaştım.Bizimkiler uyuyor olmalılardı.
Dev kapıyı dikkatle açtım.
Koğuşa yöneldim.
Koğuş kapısını açıp bağırdım.
"Koğuş kalk!"
Tok ve sert sesim yankılandı.
Herkes hızla ayağa kalktı.
Mehmet ve Mustafa ise lojmandan,kendi evlerinden geldi yanımıza.
"Rahat!Hazırlanın genel içtima olacak!"dedim ve kendi yatağımın yanında dolabıma ilerledim.
Üniformalarımı giydim ve beremi taktım.
Omzumdaki işaretin yanında olan 1 yıldıza baktım.
Binbaşı olmak kolay değildi...
Bu rütbeyi alana kadar çektiğim acılar,sorunlar,sıkıntılar ve dertler hepsi bir anıydı.
Derin nefes aldım.
Aliş yanıma geldi.
"Komutan'ım.."
"Söyle Aliş'im"dedim ve saçlarını karıştırdım.
Beresini daha takmamıştı.
"Eslem.."deyince dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Onu görmek istiyorum..Karımı özledim Komutan'ım"dedi.
Eslem en son hamileydi...Şuan doğurmuş olmalıydı.
"Tamam oğlum konuşacağım Albay'la."
"Komutan'ım o iyi mi?"deyince kalbim acıdı.
"Ali..İçtimadan sonra kahvaltıdan önce yani yanıma gel.Sana önemli birşey söylemem gerek"dedim.
Gözleri doldu.
"Emredersiniz"dedi ve gitti.
Arkasından öylece bakakaldım.
Gökalp'e baktım.
Beresini takıyordu aynanın önünde.
Tam önüne geçtim.
Kafasındaki bereyi aldım ve saçlarını karıştırdım.
Seviyordum bu hareketi.
"Ya abla!"dedi.
Dudaklarının üzerine minik bir tokat attım.
"Cıykırma! Komutan'ınım ben senin!"dedim.
Gülümsedi.
"Eşek ya"deyip saçlarını düzelttim.Beresini dikkatle taktım.
"Yakışıklım benim!"deyip yanağından makas aldım.
O sırada banyodan çıkan İbo'yu gördüm.
Kamuflajlar içinde başında beresiyle duruyordu.Saçları ıslaktı.Banyo yapmış.
Havluyla yüzünü gizledi.
"Lan!İbo!Cel bakayum bura!"dedim.
Oflayarak yanıma geldi.
"Ne oldi da?Bırakaysun beni morelum boziktur"dedi.
"Asıl sana ne oldi da?Niye morelun boziktur?"
"Esra'ya kavga ettuk"deyince elimi elime vurdum.
"Yemin et!İçtimadan sonra odama gel konuşcaz!"dedim ve koşa koşa koğuştan çıktım.
İbrahim yanıma geldi.
Birlikte dev bahçeye doğru ilerledik.
Tüm askeriye toplanmıştı.
Erler,komandolar,özel kuvvet askerleri..
Bölükler komutanları ile beraber hazırdı.Komandolar kendi Tim'leriyle hazırdı.
Diğer 15 özel kuvvet askerleri bir Tim'de bağlı değillerdi.Onların yanında ise rütbeli diğer normal askerler vardı.Bizim Tim'de oradaydı.
İbrahim'le beraber onların önüne geçince Yüzbaşı(kocamız) bağırdı.
"Dikkat!"
"Rahat!Hazır ol!"diye bağırdı İbrahim.
Hepsi emre uydu.
"Gününüz aydın olsun!"dedi İbrahim.
"Sağol!"diye kükrediler.
"Rahat!"diye bağırdı tekrar.
Nasılsınız diye sormadı bile.
Sözü ben aldım.Postallarım karları ezerek ses çıkartıyordu.
Sert,tok,duygusuz ve erkeksi sesimle konuşmaya başladım.
"Şimdi diyeceksiniz ki bunlar niye hepimizi topladı diye. Çünkü genellikle kendi Komutan'ınız alır içtimanızı.Bu içtimada bazı konulardan bahsedeceğim!"dedim.
"Bir çoğunuzun benim hakkında söyledikleri şeyler kulağıma geldi.'Kadından binbaşı mi olur?Erkek sanki.Kim bu?Ben bundan emir almam.Ne işi var burada.Bordo bereli miymiş?Kesin torpillidir.Kocası yüzbaşıymış.Yaşı şuymuş.Boyu buymuş.Ne işe yarıyor bu?' ve daha niceleri!Siz koca karılar gibi dedikodu mu yapıyorsunuz lan?!Sizene benim hayatımdan?Ve benden emir almayacakmış?Siktirsin o zaman!Emrime uymayanlar için nizamiyede kapı var beyler/kadınlar.Bir daha duyarsan,görürsem gebertirim!Benim hayatım sizi ilgilendirmez!Kimisi diyor ki neden 'Gününüz aydın diyoruz?' diye.Sanane!Senin kuralların geçmiyor burada asker!Silkelen ve kendine gel!Hiçbir yerde sorumsuz asker kabul edilemez.Disiplin bir askerin en önemli kuralıdır.Burası goygoy alanı değil!Hiç birşeyi sorgulayamazsın!Kimsin sorgulayacaksın!"dedim.
Herkes korkuyla bana bakıyordu.
Turan ise gururla bana bakıyordu.
"Herkes anladı mı?Eğer bir daha duyarsam yada görürsem affetmem cezasını verir ve rezil ederim!Hiçbir Komutan'ınıza saygıda kusur etmeyeceksiniz!Kimsenin özel hayatı sizi ilgilendirmez!"diye devam ettim.
Bölüklerin önünde durdum.
İki kişi yan yana konuşuyorlardı.
"Lan!"diye bağırdığımda İkiside titreyerek bana döndüler.
"Ben ne anlatıyorum?Siz ne yapıyorsunuz?İkinize disiplin cezası vereceğim!Ne konuştuğunuzu duydum!"dedim.
Hamile olduğum bilgisi her yere yayılmıştı.
"Gelin lan buraya!"dedim.
Geriledim.
İkiside önüme geldi ve tekmil verdi.
"Kes!Benim hamile olman çok mu önemli?Kabirde mi soracaklar lan?Şerefsizler!Gidin gözüm görmesin sizi!"dedim.
İbo ağızının içinde söylendi.
Baş hareketiyle ona sözü verdim.
"Komutan'ı duydunuz!Dedikodu yeri değil burası!"
Ardından başka bir konudan konuşmaya devam etti.
Sert sesiyle yeri göğü inletiyordu.
O sırada Turan'la gözgöze geldim.
Sinirlenmişti.
İbo konuşmayı bitince tekrar rahat hazır ol mevzusu geçti.
Ardından dağılma emri verildi.
Herkes kahvaltı için yemekhane binasına doğru ilerlemeye başladı.
O sırada Aliş koşarak yanıma geldi.
"Takip et beni"dedim.
Askeriyenin arkasına doğru yürümeye başladık.
Arka bahçeye gelince bir banka oturduk.
Bankın üzerinde ki karı sildim.
"Abla.."dedi.
Sesi titriyordu.
"Oğlum..Birşey diyeceğim ama sakin olacaksın."dediğimde gözleri hızla doldu.
Ona döndüm.Derin nefes aldım.
"Eslem..Hamileydi."deyince dondu.
Dudakları titredi.
"Ve..Doğum yaptı."dediğimde nefesi bile kesildi.
"Ne?"diye fısıldadı.
Gözlerim doldu.
Bocalamıştı.
"Aliş.."deyip ona sarıldım.
Elleri titredi.
"Sakin ol...Göreceğiz onu sakin ol.."
"Abla..Abla!"dedi.
Gözlerim yanmaya başladı.
Ondan ayrıldım.
"Hayır abla!Olmaz...Ya hayır.Onu yanlız bıraktım..Ben aptal bir insanım"deyip ayağa kalktı.
"Aliş dur!"dedim.
Koşmaya başladı.
"Aliş!"desemde durmadı.
Daha sonra ayağı bir şeye takıldı ve düştü.
Düştüğü gibi ağlamaya başladı.
Arka bahçe bomboştu zaten.
Omuzları sarsılırken aklıma seneler önce intihardan döndürdüğüm o çocuk geldi aklıma...
O çocuk büyümüştü.Ve baba olduğunu yeni öğreniyordu.Bu acıydı..
Yanına ilerledim.
Yavaşça dizlerimin üzerime çöktüm.Kar dizlerimi içine çekti.
"Aliş'im...Oğlum..Ne olur kalk göreceğiz onu hadi.."
Sesim titriyor,gözlerim acıyordu.
Kendimi ağlamamak için zor tutuyordum.
Başımı kaldırıp etrafa bakındım.
Kimse yoktu.Köşede sigara içerek bizi izleyen Turan hariç.
Aliş'e geri baktım.
Kafasını,gömdüğü karın içinden çekmeden hüngür hüngür ağlıyordu.
Başında ki bere ileride karın içine girmişti.
Saçlarını okşadım.
Omuzlarını tutup onu kaldırdım.
Dizlerinin üzerinde durdu benim gibi.
Yüzünu bebek gibi buruşturmuş,gözleri ve burnu kızarmış,yaşlar yanağından çenesine kayıyordu.
Bir tek bana ağlıyordu..
Başka hiç kimsenin karşısında ağlamıyordu.
Ali bana çok bağlıydı.
Kollarımı onun sırtına doladım.Kollarını kıstırarak sarıldım.
Kafamı omzundan geçirdim.
"Sakin ol oğlum..Sakin ol Aliş'im..Birazdan ararım sesini duyarsın,Albay'a sorarız gideriz yanına.Hadi oğlum.."dedim.
Omuzları sarsılmaya devam etti.
"Abla..."dedi.
"Tamam,tamam sakin ol.Hadi oğlum kalk ayağa hadi.."dediğimde dediği şeyle kalbim acıdı.Gözyaşlarımı tutamadım.
"Ben baba olmuşum anne..."
Anne...
O sadece bana çok üzüldüğü zaman anne derdi...
Gözyaşlarım akmaya başladı.
Başımda ki bere yere düştü ve kara saplandı.
Şuan bu umrumda değildi.
"Hadi kalk lütfen.."
"Abla?"diye Gökalp'in sesi geldi.
"Aliş kalk hadi.."dedim.
Zorda olsa ayağa kalkıp onu da kaldırdım.
Yerden kendi beremi alıp taktım ve onun beresini de alıp onun kafasına taktım.
Onun gözyaşlarını sildim.
"Hadi oğlum toparlan.."
Gökalp yanımıza geldi.
"Ablam?Aliş?Ne oldu?"dedi.
"Gök'üm...Ay hamile hamile öleceğim ya!"dediğimde endişeyle bana baktı.
"Bu çocuk yüzünden!"deyip Ali'nin kafasına vurunca Ali ufak bir gülme sesi çıkardı.
"Ali anlatsın sana.Ben gidip rolüme çalışacağım,sizde çalışın."dedim.
Gökalp bana baktı.
"Abla birşey diyeceğim"dedi ve arkasına baktı.
Sesini kıstı.
"Şu Turan mıdır Huran mıdır nedir bu adamdan boşanırmısın acaba?"deyince kaşlarımı çattım.
"Ne diyon oğlum?"dedim.
"Kıskanıyorum seni!Biz yokken evlenmişsin zaten..Dargınım sana!Hem bu adam beni öldürecekmiş gibi bakıyor korkuyorum.Eşek etiyle mi beslemişler bu adamı kocaman ya!Hadi abla beni dinle tanıdığım bir avukat var."deyince kafasına patlattım.
"Manyak mısın oğlum sen?"
"Ya abla lütfen!"deyince bir tane daha vurduğumda beresini düzeltti.
"Düşün peşime!"dedim.
Arkamı dönünce az kalsın Turan'a çarpıyordum ki Aliş bir kolumdan Gök bir kolumdan geriye çekince durdum.
"Bismillah!"dedim.
Turan çatık kaşlarla bana bakıyordu.
"Hayırdır Yüzbaşı'm?Tenhada bizi mi öldüreceksin?"dedim.
Turan önce Aliş'in tuttuğu koluma sonra da Gök'ün tuttuğu koluma baktı.
İkisi de aynı anda kolumu bıraktı ve koşarak gittiler.
"Lan!"diye bağırdım.
"Tezgah lan bu!"diye devam ettim.
Turan elini çeneme koydu ve kafamı kaldırdı.
Yutkunup ona baktım.
"Ne oldu ya?"dedim.
Hâlâ bana bakıyordu.
"O salağa inanıp benden boşanmayacaksın değil mi benden?"deyince kahkaha attım.
"Gök şaka yapıyor"dedim ama onun yüzünde mimik oynamadı.
"Cidden ya!Şaka yapıyor dövme çocuğu!"dedim.
Bakışlarından korktum.
"Gebertirim onu"dedi.
"Yok ya vallaha şaka"desemde hâlâ korkuyla bakıyordu.
"Turan.."deyip korkuyla arkasına baktım.
"Kıskandın mı cidden?"dediğimde sessizliğini sürdürdü.
Kesinlikle şuan Gökalp'i kaç farklı pozisyonlarda sikeceğini hesaplıyordu.
Gökalp uzaklaşmıştı.
Derin nefes aldım.
Ve onu iterek koşmaya başladım.
Peşimden koşmaya başladı.
Hızlandım ve Gökalp'e yetiştim.
"Gök!Gök!Kaç oğlum!Kaçacak delik ara!"deyince bir bana baktı birde arkama baktı.
Arkama bakınca gözleri büyüdü ve koşmaya başladı.
Hızla onun yanından koşmaya devam ettim.
Turan hâlâ koşuyordu.
Bahçede Yarbay Mustafa'yı görünce hızla yanına koştum.
"Komutan'ım!Komutan'ım!"dedim.
Kaşlarını çattı.
"Binbaşı'm?"dedi.
Önünde nefes nefese kalınca esas duruşa geçip selam verdim.
"Rahat,rahat"dedi.
"Komutan'ım şey diyecektim ya.Şey.."deyip arkama baktım.
Turan Gök'ü ensesinden tutmuş havaya kaldırmıştı.
"Unuttum Komutan'ım sonra söylerim.Hayırlı sabahlar"deyip Turan'ın yanına koştum.
Yarbay arkamdan garipçe baktı.
"Yüzbaşı!"diye bağırınca onu bırakıp İkiside esas duruşa geçti.
Rütbe koyayımda kalsın öyle!
Haha piçlikte son seviye!
"Bırak çocuğu!Hepiniz yemekhaneye kahvaltıya!Sıçtırmayın ağzınıza!"dedim.
Herkes kahvaltı için yemekhane binasına doğru ilerlemeye başladı.Turan Gökalp'e garip bakış attı.
Aliş boynu bükük bir şekilde ilerliyordu.
"Eslemci!"diye bağırınca kafasını kaldırdı ve koşarak yanıma geldi.
Lakabını çok seviyordu.
"Emredin Komutan'ım!"dedi.
Benimle yürümeye başladı.
"Seviyor musun lakabını?"dedim.
"Evet Komutan'ım!İyi ki vermişsiniz!"dedi.
"İyi!Boynunu bükme yoksa lakabını değiştiririm!"deyince hemen dik duruşuna geri döndü ve ciddileşti.
Gökalp'le konuşarak ileriden gittiler.
"Siz gidin ben Albay'la konuşacağım"dedim.
🇹🇷🐺🌘
Albay'ın kapısını çaldım.
Gir komutuyla içeri girdim ve selam verdim.
"Söyleyin Binbaşı'm"dedi masasının arkasında koltuğunda otururken.
"Komutan'ım..Bugün bir saldırıya uğradık"deyince kaşlarını çattı.
"Otur ve anlat derhal"dedi.
Koltuğa oturdum.
"Komutan'ım,Turan Yüzbaşı ile evden çıkıp biraz ilerideki fırından simit aldık, üstünüze afiyet"dedim ve devam ettim.
"Arabada beklerken bir keskin nişancı fark ettim.Çaprazda ki mavi binanın 3. Katındaydı.Namlunun ucunu görünce fark edip koltukta aşağı kaydım.Kurşun açık camdan koltuğa saplandı.Turan'a vuramadı açı yüzünden.Zaten tüm camlar film kaplı olduğu için bulamadı da.Ucuz kurtuldum yani.."dedim.
Gözlerini kıstı.
"Bu çok tehlikeli,her yerdeler.Yüzünüzü biliyorlar ama kimliğinizi değil.Dikkatli olun ve Tim'i bu konuda uyar.Çok sürtmesinler dışarıda"deyip masaya vurdu.
"Sence kimin adamları olabilir?Baya cesaretliymiş çünkü."
"Evet,ama aklıma kimse gelmiyor Komutan'ım."
"Tamam bunu düşüneceğim ve emniyetle iletişime geçeceğim.İfadeni mailden yolla bana.Konumu ve saat dilimi hatırladığın kadar da ekle"
"Emredersiniz"dedim.
"Çıkabilirsin"deyince ayağa kalkıp selam verip odadan çıktım.
Aklım çok doluydu...
Önce odama gidip ifademi ayarlamak gerekti.
Kahvaltı saati kaçmaması için aşağı indim.
Yemekhane binasına ilerledim.
Bizim masanın oraya geldim.
"Kartal!Koş benim tabldotumu kap gel!"dedim.
Ağızına soktuğu yumurta parçasıyla hızla ayağa kalktı ve sıranın önüne geçip birşeyler söyledi ve tabldotu aldı.
Koşarak yanıma geldi ve benim yerime koydu.
"Eyvallah oğlum"dedim ve sandalyeye oturdum.
Sağımda İbo,solumda Turan vardı.
"İbo"dedim.
"He"diye cevap verdi.
"Kahvaltudan sonra odama celmeyu unutma işimuz varidur."dedim.
"Tamam celirum"dedi.
"Ula konişun da!Canım sıkıliyi zati!Ruh gibi durmaysınız!"diye bağırdım bizimkilere.
"Ne konuşalım Komutan'ım?"dedi Kerimcan.
"Anlatun birşeyler da"
Ardından İsmail'in sikko anılarını dinlemeye başladık.
Hüseyin'de onu destekleyince ikisi gülerek anlatmaya devam etti.
Bizimkiler gülüşlerle konuşmaya devam ettiler.
Özlemiştim bu hissi.
Aliş hiç konuşmuyordu,kırmızı gözlerle yemeğine devam ediyordu.
Yumurtayı ikiye böldüm.
İki parça peyniri üstlerine koydum.
Çatala batırıp bir parçayı ağızıma attım.
Masanın ortasında bize özel konulan reçeller ve bal vardı.
Ekmeğimden bir parça kopardım ve bala bandırdım.
Hüseyin'de hemen benden sonra ekmeğini Bala bandırdı ve İsmail'in ağızına tıktı.
İsmail lokmayı yutup konuştu.
"Yaa aşkım sen bana Ballı ekmek mi veriyorsun?"dedi cilveyle.
"Yaa aşkın miyim cidden?"dedi Hüseyin cilveyle.
Onlara gülerken diğer yumurtamı yedim.
"Yav sabah sabah saçma salak hareketler yapmayın tövbe ya."dedi Mustafa.
"Senin yok diye kıskanma abi"dedi Hüseyin,ardından İsmail'in yanağından öptü.
İsmail onu itip "Siktir git lan!"dedi.
"Benim karım var o yeter bana"dedi Mustafa.
"Katılıyorum"dedi Mehmet.
Kahvaltıya devam ederken yan masada duran erlerin konuşmasını duydum.
"Kahvaltıya bak.Bu ne ya.Bir yumurta,küçük bir kutunun içinde reçel,bir iki peynir ve zeytin.Hiç vermeseydiniz!"dedi içlerinden biri.
O tarafa döndüm.
İki üç kişi söylenerek yiyorlardı.İbrahim'de duymuş olmalı ki o tarafa doğru baktı.
Son lokmayı yiyince hızla ayağa kalktım.
"Nereye da?"dedi İbrahim.
Onların masaya yaklaştım.
"Siz üçünüz!Kalkın lan ayağa!"deyince üçü korkuyla bana bakarak ayağa kalktılar.
Herkes bizi izliyordu.
"Beğenmediniz mi kahvaltıyı?!"diye bağırdım.
Ardından az önce konuşan kişinin yakasına baktım.
"Sen söyle Oğuzoğlu!Çok mu kötüydü he?Siz hiç dağda aylarca aç kaldınız mı?Bulduğunuz otlarla,böceklerle ölmemek için yaşam mücadelesi verdiniz mi?"diye bağırmaya devam ettim.
Hepsi başını eğdi.
"Şimdi gelip bir kahvaltıyı mi beğenmiyorsunuz? 'Önüme bok koysalar Vatan için yerim' dersiniz ama şuan kahvaltı beğenmiyorsunuz.Gerizekalılar!"dedim ve devam ettim.
"Yürüyün ana malzeme deposuna,oradaki odunları diğer depoya taşıyacaksınız.Bir tane odun kalmayacak,eğer işten kaytardığınızı görürsem,duyarsam affetmem!"
Ardından arkama döndüm.
"Kansız!Bunların başında nöbet tut!"dediğimde Yusuf "Emredersiniz!"diye cevap verdi.
Ters bakış atarak binaya doğru ilerlemeye başladım.
Özellikle herşey çok karmaşıktı.
Kafam allak bullak olmuştu.
Odama girdiğim zaman direkt kapıyı kapatıp kapıya yaslandım.
Gözlerimi kapatıp derin nefes almaya çalıştım.
Her şey çok fazla geliyordu.
"Allah'ım sen bana ne olur yardım et"diye fısıldadım.
Vücudumda ki ağrılar arttıkça içimde ki berbat bir his oluştu.
Sanki bir kaç ay sonra çok kötü bir şey yaşanacakmış gibi bir his...
Gözlerimi açıp masama oturdum.
Bilgisayarı açıp ifademi yazmaya başladım.
Ağrılar keskinleşince ayağa kalktım ve odamda ki dolabı açtım.
İçinde sadece dosyalar,bir kaç parça yedek kıyafet ve su vardı.
Aşağıda ki çekmeceyi açınca içinde ki yüzlerce kapsül ilaç karşıma çıktı.
İğrenç dönemlerde olduğum zamanlar kullandığım ilaçlar buradaydı.
Aralarında ağrı kesici ilacı arıyordum.
Bulduğum an son kullanma tarihine baktım.
Son kullanma tarihine daha vardı.
Suyu alıp iki adet içtim.
O sırada kapı çaldı.
Yerde otururken konuştum.
"Gel!"
İbo içeriye girdi.
"İyi misin?"dedi yanıma gelirken.
"Bilmiyorum İbo.Çok garip bir his var içimde.Her yerim ağrıyor zaten."deyince kaşlarını çattı ve yanıma çöktü.
"Ağrı kesici yaramazsa revire git bir serum falan ye.Ayrıca his falan derken?Cidden iyi misin?"
"Değilim galiba ya!Uf!Her şey çok karışık gerçekten.Dosyalar,operasyonlar,takip ediliyoruz,Tim'le uğraşıyorum,hamileyim falan.Cidden Komutan olmak kolay değil."dedim.
Derin nefes aldım.
"Tim'den birine birşey olursa ilk seni sorguluyorlar.Biri şehit olsa, operasyonda olmasan da yine ilk sana soru sorarlar.Yada senin operasyonunda biri şehit olsa yada yara alsa ilk suçlu sen olursun ve ben çok korkuyorum.Eski Tim'i tamamen kaybettikten sonra bu Tim benim son şansımdı.Ve son şansımı senelerdir korumaya çalışıyorum.Evet oldu yine şehitlerimiz ama...Bilmiyorum lan işte!"dedim ve yere vurdum.
"Oğlum tamam lan sakin ol.Maviş...Lütfen tamam."
Gözlerimi kapattım.
"Bazen nefes alamıyormuş gibi hissediyorum.Bir Vatan bir Turan bir de Tim.Hayat bu kadar işte."
"Tamam kardeşim.Gel hadi."dedi.
Ondan destek alarak ayağa kalktım ve ona sarıldım.
Dostça kollarını bana sardı.
Derin bir nefes daha çektim.
Ardından ondan ayrıldım.
İlerleyin masama oturdum.
O da masanın önünde ki koltuğa oturdu.
Kendimi koltuğa saldım.
"Önce Esra ile ne olduğunu anlat.Ondan sonra şu dosyayı konuşalım"dedim.
"Tamam anlatacağım ama dalga geçme"dedi.
"Ne alaka sen anlat"dedim.
🇹🇷🐺🌘
"Gerizekalı!Kızı sokak pilavcısına mı götürdün Allah'ın malı!Senin ben kafanı sikim!"
"Hani dalga geçmeyecektin ya!Ne yapim!"
"İlk buluşmada kızı sokak pilavcısına götüren İbrahim.İlk buluşmaya takım elbiseyle gidecek olan İbrahim.İlk buluşmada kıza çin burcun ne diye soran İbrahim.Çocukluk arkadaşına aşık olan İbrahim.Mal misin sen lan?"dedim.
"Şuan varya Geniş Aile dizisinde Cevahir'in Ulvi ile dalga geçme şekli gibi dalga geçtin benimle Mavi.Yeter ya!Gidiyorum ben!"dedi ve ayağa kalktı.
"Otur lan!Dosyayı konuşacağız"dediğimde geri oturdu.
Kendi dosyamı çıkardım ve sahte kimliğime baktım.
"Hassiktir"dedim.
"Ne oldu?"
"Lan benim sahte kimliğimde Japonmuşum amına koyim"dedim.
İbrahim itici bir kahkaha attı.
"Uff Japonca konuşmayı hiç özlemedim!"dedim.
"Sahi sen kaç dil biliyorsun devrecik?"
"Şunu söylemeyi kes İbo.Bilmiyorum,baya birşey biliyorum işte"
Güldü.
"Kes sesini plan yapacağız!"
🇹🇷🐺🌘
"Hayır!"
"Evet!"
"Hayır dedim İbo!"
"Evet dedim Maviş!"
"Ya sabır!"
"Ya sabır"
🇹🇷🐺🌘
"Dediğim gibi olacak"dedim odamdan çıkarken.
"Hayır benim dediğim gibi"dedi.
"Siktir git pok ye!Bacağuna siçtuğum!"deyip merdivenden indim.
Kahkaha atarak kendi odasına girdi.
Hangara doğru yürümeye başladım.
İçeri girince herkes ayağa kalktı.
Turan kendi odasındaydı,Niyazi,Miray ve Emre'de 3'lü subay odalarındaydı.Hangarda sadece Astsubaylar vardı yani.
"Oturun"dedim.
Herkes geri oturdu.
"Herkes baktı değil mi rolüne?"diye sordum.
"Evet gomtanım"dedi Hüseyin gevşek gevşek.
"Ağızının yayını sikerim Aycalı"deyince sırıtıp İsmail'e yapıştı.
Kerimcan pür dikkat Kartal ve Kuzey ile birlikte silah oyunu oynuyordu.
Kubilay ise Abdulbasitadam tabiri ile yine kitap okuyordu.
Mustafa kenarda seccadeyi sermiş namaz kılıyordu.
Kartal,"Abi vur ya!"diye bağırınca Mustafa "Allah'u Ekber!"diye bağırıp rükuya eğildi.
Mehmet ikisine kahkaha attı.Ve telefonla konuşmaya devam etti.
Gökalp'le Ali bir kenarıda oturmuş taso oynuyorlardı.Ceyda'da onları izliyordu.
"Aha!Koydum lan!Dik!"diye bağırdı Gökalp.
Mustafa onların sesine karşılık,
"Semiallahülimel Hamide!"deyip rükudan kalktı ve secdeye eğildi.
Ali oflayarak Steve'li arkada Minecraft koyunları olan tasoyu koydu yere.
Gökalp önce iki kere tasoyu üzerine hızlıca vurdu ve kaldırıp vurdu sertçe.
Onları izlerken gülümsedim.
Koltuğa oturdum.
O sırada Kübra geldi.
Kübra,Mustafa'nın kız kardeşiydi.Komando Teğmen olup buraya atanmıştı.
Mustafa selam verip zikir çekmeye başladı.Kardeşini görmemişti.
Kübra yanıma geldi ve tekmil verdi.
"Komando Teğmen Kübra Kara,Adıyaman."deyince Mustafa'nın gözleri kocaman açılıp buraya baktı.
"Rahat"dedim.
"Komutan'ım Albay sizi 10 dakika içerisinde odasında bekliyor"
"Tamam Kara.Gidebilirsin"dedim.Selam verip hangardan çıktı.
Çıkarken abisine bakış atıp çıkmıştı.
Ardından Mustafa koşarak peşinden gitti.
"Aliş!"dedim.
"Emredin"dedi tasoyu fırlatırken.
"Gel Eslem'i arayacağım"deyince hızla ayağa kalktı ve yanıma geldi.
Hüseyin'in eli duraksadı.
İsmail olduğu yerde kaldı.
Gökalp tasoya vuracakken öylece durdu.
Telefonu alıp numarayı tuşlarken yanımda heyecanla bekliyordu.
Arama tuşuna bastığımda ikinci çalışta açtı.
"Efendim abla?"dediğinde arkadan ise gelen Bebek sesiyle Aliş'in gözleri doldu.
"Nasılsın ablam?"dedim.
"İyiyim abla sen nasılsın?"dedi.
"İyiyim çok şükür,iş güç falan yoruldum senide arayamadım kusura bakma"
"Yok ablam sorun yok anlıyorum seni."
"Yarın yanına gelelimmi?Hastanede misin?"
"Yani olur abla özledim hem seni"
"Olur olur.Adını ne koydun?"
"Vallaha ablam gönlümden Asena Yaren geçiyor,Aliş'in hayaliydi kızı olursa bu ismi koyacaktımHeralde onu koyarım"deyince Gökalp Aliş'in yanına geldi ve dosya omzuna vurdu.
"Tamam ablam hadi yarın görüşürüz"dedim.
Veda ettikten sonra telefonu kapattım.
Dudaklarımı dişledim.
"Tamam oğlum yarın gideriz hadi"dedim.
"Abla..Çok özledim ya"dedi.
"Tamam,tamam oğlum"dedim ve ayağa kalktım.
Turan'ı bulup Albay'ın yanına uğrayacaktım.
🇹🇷🐺🌒
Eve giderken yolda canım sıkılıyordu.
Ve başım ağrıyordu!
Turan bu halini fark edince bana baktı.
"Yavrum?İyi misin?"dedi.
"İyiyim ya biraz başım ağrıyor"dedim.
Beni süzüp sustu.İnanmayacaktı.
Emindim.
🇹🇷🐺🌒
Eve vardığımızda direkt yatak odasına girdim ve kendimi yatağa attım.
Yorulmuştum!
"Turan.."dedim nazlı nazlı.
Anahtarı vestiyere koyarken yanıma geldi.
"Efendim güzelim"dedi.
Güzelim...
"Beni giydirsene yoruldum"dedim.
Kız çocuğu gibi ona baktım.
Gülümsedi ve seni iflas olmazsın bakışıyla, gardrop tan pijamalarımı aldı.
Yanıma geldi,ilerledim ve yatağın ucuna oturdum.Bacaklarimi aşağı sarkıttım.
İki bacağının arasına girdi ve bana doğru eğildi.
Tişörtümü çıkarıp yatağa koydu.
Sutyenle kalıdığımda yutkundu.Ardından kendi tişörtünü çıkardı.
Ve o six pack...
Taş gibi karın kasları bana bakıyordu.
Ardından beni ayağa kaldırıp pantolonunu çıkardı.
"Şuan kendimi hasta birinin üzerini değiştiriyormuş gibi hissediyorum"dedi gülerek.
Kaşlarımı çattım.
"Eşekk!"deyip omzuna vurdum.
"Ben hasta miyim?!Boşanacağım bu sefer!Kesinlikle!Bırak ben kendim giyinirim!"deyip onu iterken bir anda beni yatağa itti ve üzerime çıktı ve dudaklarıma yapıştı.
Ve bunları 2 saniyede yaptı...
Bu adamın hızı beni bitiriyordu.
Her anlamda;)
Bacaklarımın arasına yerleşti ve üzerime daha çok çöktü.
İki kolu başımın iki yanındaydı.
Dudaklarımı aralayıp onun dudaklarına saldırdım.
Dili dilimle buluştuğunda inledim.
Kendini bana bastırdığında kasıklarının arasındaki sertliğini hissedebiliyordum.
Kollarımı onun boynuna doladım ve kalçamı yükselterek kendimi ona bastırdım.
İkimizde aynı anda inlerken nefes nefese ayrıldık.
Sarhoş olmuş gibi bana bakarken ona baktım.
Kollarıyla destek alarak ayağa kalktı.
Pantolonu dan bile belli olan erkekliği dudaklarımı ısırma sebep oldu.
Beni süzdü.Sadece iç çamaşırlarımla kaldığım için gözleri kısıldı.
Ayağa kalktım ve ona sarıldım.
Başını boynuma gömdü ve kokladı kokumu.
Aşk böyle birşeydi.
Aşk Turan'dı...
🇹🇷🐺🌒
Ertesi gün yine aynı şekilde hazırlanıp askeriyeye gittik.
Albay'dan izin alıp hastane için hazırlanmaya başladı Tim.
Aliş bir buket çiçek aldı ve üzerini giyindi.
"Cel yanima bakayrım!"deyip Ali'yi çağırdım.
Koşarak yanıma geldi.
Saçını düzelttim.
"Heyecanlı misin?"diye sordum.
"Beni kurtardıktan sonra Eslem'i kaçırdığımız gece gibi heyecanlıyım!"deyince güldüm.
"Haydi bakalım"dedim.
Aliş koşarak aynada kendine baktı.
Kubilay,
"Tamam oğlum yakışıklısın!"dedi tişörtünü giyerken.
Güldüm.
Arkadan Turan gelip kollarını belime sardı boynuma öpücük kondurdu.
Gülerek ona sırnaştım.
Yatakta oturan Gökalp bize garip garip bakıyordu.
Turan ona 'Hayırdır lan?' der gibi kafasını salldı ve göz kırptı.
Gökalp göz devirerek ayağa kalktı.
Turan onun yanına gidecekken Mehmet abi geldi.
"Gel oğlum gel bak kar yağıyor!Koş git Kara bak"dedi hızlıca.
"Kar tabi!Kar abi!Kar yağmış!Oha abi kar!"deyip koşarak dışarı çıktı.
"Ya sabır..."dedi Turan.
"Aldırma sen onu ya!"dedim Turan'a.
"Çocuk o"diye devam ettim.
Bana baktı ve kaşlarını kaldırdı.
"Çocuk?"diye sordu.
"Hı"diye cevap verdim.
"1.97 boyunda,86 kilo,27 yaşında ki Gökalp mi çocuk?"dedi.
İtiraz etmeye devam ettim.
"Tabikide!Bunların hepsi benim çocuğum!"diye bağırdım.
Kubilay eliyle kendini gösterip bende mi dedi şaşkınca.
"Sende!"diye çemiirdim.
Kubilay ellerini havaya kaldırdı teslim oluyormuş gibi.
"Çekil"dedim ve koğuştan çıktım.
Arkamdan Turan'ın gülme sesi geliyordu.
🇹🇷🐺🌒
Zırhlı araçlara bindiğimizde hastane için yola çıkmıştık.
Aliş yerinde duramıyordu.
Yanımda ki Turan bana eğildi ve yanağıma öpücük kondurdu.
Gülerek başımı onun omzuna yasladım.
Gökalp yine bize garip garip baktı ve dayanamıyormuş gibi giydiği tişörtün yakasında ki düğmeleri açtı ve camdan dışarı bakmaya başladı.
Miray ve Ceyda sohbet ederken Niyazi'nin bakışları Miray'da idi.
Umarım aklımdan geçen şey değildir diye dua ettim.
Niyazi gülümseyerek Emre'ye döndü.
Emre ise Ceyda'ya bakıyordu.
Ay bir de bunlar sevgiliydi değil mi?
Ufff!
Sinirlerim bozulunca Turan'a daha da sokuldum.
"Bir de içine gir abla tam olsun!"diye yakınan Gökalp'e baktïm.
Kaşınıyordu.
Ve ben kaşımadan Turan onu kaşıyacak gibiydi.
"Oğlum sussana sen"dedi sahte korku dolu gülümsemeyle Emre.
"Boş verin Komutan'ım siz bunu aptal ya bu."dedi ve Gökalp'e döndü.
"Değil mi kardeşim?"deyip kaş göz yaptı.
"Evet diyor Komutan'ım içini okudum ben onun"dedi Emre 32 diş sırıtarak.
Gökalp fısıldayarak,
"Seni de içine..."demeye kalmadan Niyazi zırhlı araçı uçuracak derece hapşurdu.
"Oha!"
"Ağızını si-"
"Noluyo lan!"
"Deprem mi oluyo?!"
Sesleriyle Niyazi'yle döndüm.
Cebinden çıkardığı peçete ile adeta burnunu sökercesine peçeteye sümkürdü.
"Beynin aktı amına koyayım!"dedi Emre.
"Niyazi sen fil Necati misin?"dedi Miray.
Niyazi "Ehe" diye bir ses çıkararak güldü ve peçeteyi geri cebine koydu.
"İyy"dedi Gökalp.
"Allah'ım tim'de bir tane normal insan yok ya!"diyerek söylendim.
"Ben varım"diye fısıldadı Turan kulağıma.
Gülümseyerek ona baktım.Ve daha çok ona sokuldum.
"Abla yapıştırıcı getireyim mi daha da yapış-"demeye kalmadan Niyazi'ni kocaman eli Gökalp'in ağızına kapatılınca boğuk boğuk konuştu.
"Ben bunu döverim ha"dedi Turan ona gıcık gıcık bakarak.
"Karışma şuna Yiğit"dedim bıkkınlıkla.
🇹🇷🐺🌒
Hastaneye girince içeride ki arkadaşıma kaş göz yaptım.
Hızlıca oda numarasını söyleyince hep birlikte 3. Kata çıktık.
Odayı bulunca derin nefes aldım.
Kapıyı tıklattım.
"Gel"dedi içeride ki ses.
Kapıyı açtım.
Beni gören Eslem kucağında bebekle ayağa kalktı ve bana yaklaştı.
Ona sıkıca sarıldım.
"Hayırlı olsun"dedim.
"Sağol abla"dedi.
"Sana..Birini getirdim.Çok özlediğim birisi"dedim ve kapının önünden çekildim.
Usulca içeri giren Aliş ile Eslem bocaladı.
Hemen kucağında ki bebeği aldım.
Minicik birşeydi.
Bir gün benimde böyle bir bebeğim olacağını hayal ettim.
Kapıdan beni izleyen Turan'a baktım.
Tek sıkıntı bebeği tutamıyor olmamdı.
Elimde ki bebeği silah tutar gibi tutunca en sonunda tutmayı pes edip yatağına yatırdım.
Eslem Aliş'e sarılırken Aliş'te Eslem'i sardı.
Tim dışarıda bekliyordu.
"Ben çıkayım siz hasret giderin"dedim ve bebeğe son kez bakıp odadan çıktım ve kapıyı kapattım.
O sırada koridorda koşan birini fark ettim.
Daha doğrusu iki kişiyi.
İbo ve Esra buraya koşuyordu.
Esra bir yandan onu itiyordu.
Nefes nefes Esra yanıma geldi.
"Selam aşkım"dedi ve bana sarıldı.
Bende ona sarıldım.
"Noluyo?"dedim.
İbo'ya gıcık bir şekilde bakıp,
"Yok birşey"dedi.
"Peki"dedim ve İbo'ya baktım.
Birşey deneyince Turan'ın yanına gittim.
"Yavrum?"dedi.
"Hımm?"diyerek duvara yaslanmış bedenine sarıldım.
İki bacağının arasına girdim ve kollarını onun beline bağladım.
"Bizimde bebeğimiz olucak..."dedim heyecanla.
Güldü.
"İnşallah..."dedi.
Başımı onun göğsüne gömdüm...
🇹🇷🐺🌒
ESLEM'İN ANLATIMIYLA
Mavi ablanın odadan çıkmasıyla Ali bana baktı.
"Geldim.Seni yalnız bırakmadım,geldim bebeğim"dedi.
"Ali..."derken gözümden firar eden gözyaşlarını tutamadım.
"Sen...Ali"dedim.
Hâlâ inanamıyordum.
Ona yaklaştım.
Saçlarına dokundum.
"İyi ki geldin...Hoşgeldin Ali"dedim.
Ardından dudaklarımız birleşti.
Gizlice nikah kıyıp birbirimizin teninde kaybolduğumuzda hamile olmam planda değildi.
Aliş'in şehit haberi geldiğinde hamile olduğumu öğrenmiştim.
Şimdi ise yatakta uyuyan bebeğimiz ve biz vardık.
🇹🇷🐺🌒
Tüm tim sırasıyla bebeği sevip hayırlı olsun sözlerini söylemesiyle herkes dağıldı.
Mavi ve Turan eve gitmek için kendi arabalarına bindiler.
Tüm askeriyeye geri döndü.
Aliş ise Eslem'le kaldı.
Fakat iki kişi hâlâ hastanedeydi..
Esra ve İbrahim.
🇹🇷🐺🌒
ESRA'NIN ANLATIMIYLA
Hastanenin kapısından çıkarken bir anda kolumun birisi tarafından tutulup sürüklenmek bir oldu.
Silahıma uzanmışken bu kişinin İbrahim olduğunu anladım.
Bir anda kendimi hastanenin arka bahçesinde duvara yapışık halde bulunca bocaladım.
"Ne oluyor?"dedim.
İbo bir elini sol tarafımda duvara koydu.
"Ne yapıyorsun İbrahim?"dedim en normal soru ile.
Üzerime doğru eğildi ve gözlerimin içine baktı.
"Bana hâlâ sinirlimisin?"diye sordu.
"Evet!Hem de çok"diye cevap verdim.
"Telafi edebilirim, Esra"dedi.
"Ben hayatımda ilk defa bu kadar salak biriyle yemeğe çıktım,tabi yemek sayılırsa"deyip göz devirdim.
Sonuçta sokak pilavcısına götürmüştü beni.
Kahverengi gözleri koyulaşmıştı.
Sert bakışları karşısında ezildiğimi hissettim ve bakışlarımı kaçırdım.
Boşta kalan eliyle çenemi hafifçe kavradı ve göz hizasına getirdi.
Derince yutkundum.
Biraz dolgun ve hafif renkli dudakları gözüme bir anda hoş göründü.
Ama hayır.
Ona karşı bir şey hissetmiyordum.
O benim çocukluk arkadaşımdı.
İrademi koruyamıyordum.
İbrahim üzerime daha çok eğilince bacaklarınız birbirine temas etti.
O sırada hiç hayal edemeyeceğim bir şeyi yaptım.
Uzanıp onun dudaklarına dokundum.
Dudaklarım onun ıslak dudaklarına değdiğinde içim ürperdi.
Bir kolumu onun ensesine koydum ve kendime çektim.
Alt dudağını iki dudağımın arasına aldım ve emdim.
Kısık sesle inleyerek dudaklarını bana daha sert bastırdı.
Ve o an...
Dillerimiz buluştuğunda içimde ki o his tarif edilemezdi.
Kelebek falan değildi bu.
Daha farklıydı.
Nefesinin kesildiğini hissedince ondan ayrıldım.
Gözlerim gözlerine değdi.
"İbrahim...Lanet olsun!Biz..."derken şoke olmuştum.
Derin derin nefes aldım hızlıca.
Bir elimde onu itip hemen duvardan kurtardım kendimi ve koşarak oradan gitmeye başladım.
Hayır...
Bizden olmazdı, biz arkadaştık.
Arkadaşlar aşık olmamalıydı.
Onu arkamda bırakıp gittiğimde aklımda sadece Ankara'ya geri dönmek vardı.
Bu bizim için ağır bir sırdı.
Biz yasaklı bahçeye girmiştik...
🇹🇷🐺🌒
Eve geldiğimizde yorgunlukla yatak odasına gittim.
Yarın eğitim parkuru vardı.
5. Bölük'ün görevi bendeydi.
Kocaman askeriyede askerlik ve komutanlık yapmak zordu.
Üzerimdekilerden kurtulup altına şort ve tişört giydim.
Esra, ben arabadayken acilen Ankara'ya döneceğini söylemişti.
Mutfağa ilerleyince bulaşıkların durduğunu fark ettim.
Oflayarak toplamaya başladım.
Ev işleri bana göre değildi.
Keşke bir operasyon çıksada gitsek diye dua ediyordum.
Turan yanıma geldi.
"Kolay gelsin bebeğim,yardım lazım mı?"dedi.
Ona baktım.
"Kesinlikle evet."dedim.
Gülerek elimde ki süngeri ona uzattım.
Gülümsedi ve elimde ki süngerle birlikte elimi tutup beni kendine çekti.
Çektiği gibi dudaklarımız buluştu.
Bu sefer daha tutkuluydu.
Nefeslerimiz,dillerimiz, dudaklarımız birbirine girdiğinde oluşan kördüğüm hiç çözülmeyecekti....
🇹🇷🐺🌒
Uyandığımda midem ağızıma gelmişti.
Hamileliğin en kötü yanı buydu.
Hızla yataktan kalkıp koşarak banyoya gittim.
Gözlerim yaşla dolana kadar kustuğumda hissettiğim tek şey midemde ki ve boğazımda ki acıydı.
Turan uyandığında hemen yanıma geldi.
Heme iki eli kolumun altına geçirdi ve beni oyuncak bebekmişim gibi kucağına aldı.
"İyi misin?Yavrum?"dedi.
Gözlerimi kapattım ve başımı salladım.
"Çok korktum.."dedi fısıltıyla.
Endişelenmişti.
Haklıydı.
"Çok kötüyüm ya bakma suratıma yüzümü yıkamak lazım!"
Onun kucağından inmeye cebelleşirken beni daha sıkı tuttu.
"Turan ya!"diye bağırdım.
Kahkaha attı.
Baya içtendi ama.
"Gülme manyak!"deyip ona vurmaya çalıştım.
Kahkahası sürerken kapı çaldı.
Beni indirdi.
"Bekle bebeğim yıka yüzünü"dedi.
Kapıyı açtığında duyduğum ses beni yalpalattı.
🇹🇷🐺🌒
"İbo?"dedim.
İçmişti.
Hemde fena.
İçince kafası uçardı ve sadece geçmişi düşünüp ağlardı.
Turan çaresizce bana bakarken ofladım.
Onu içeri sokup koltuğa oturttum.
"Siktir ya!"diye söylendim.
"Turan şunu götür banyoya üstünü başını çıkar at kirli sepete senin kıyafetlerinden ver.Nasıl olsa ikimizde t-rex kadarsınız"dedim.
Turan onayladı.
"Hadi gel kardeşim."dedi ve onu ayağa kaldırdı.
Kardeşim...
Turan İbo'yu banyoya götürürken ofladım.
Esra'nın bir anda Ankara'ya dönmesi, İbo'nun içmesi...
Yoksa...
Siktir.
"Of!Of!Of!"
Telefonu elime alıp Albay'ı aradım.
"Söyle"diye açtı telefonu.
"Komutan'ım kusura bakmayın ama söylemem gereken önemli birşey var."
"Evet"
"Binbaşı İbrahim fena kafası uçmuş bugün askeriyeye gelemez gibi duruyor başında durmazsak iş açabilir.Ne yapalım?"
"Tamam bakın ona.Ayılsın bir şey yapsın dikkat edin."
"Emredersiniz"deyip telefonu kapattım.
Oflayarak Esra'yı aradım hemen ardına.
Telefon son çalışta açıldı.
"Esra?"dedim.
"Efendim?"dedi.
Sesini normal tutmaya çalışıyordu.
"Neden bir anda gittin?"dedim.
"Anlatamam lütfen Mavi.."dedi.
Gözlerimi kaptıp derin nefes aldım.
"Tamam kapat"dedim.
Telefonun kapanmasıyla üzerimi değiştirdim.
Yarın uçakla İstanbul'a gidiyorduk...
🇹🇷🐺🌒
YAZARIN ANLATIMIYLA
Ertesi gün Tim hazırdı.
Aliş babalık izninden dolayı operasyona katılamayacaktı.
Albay son kontrolleri yaptı ve Tim Hakkari Yüksekova Havalimanından, İstanbul'a yola çıktı.
UÇAK OTURMA DÜZENİ.
P Mavi Turan İbrahim
E Niyazi Emre Kubilay
N Mustafa Mehmet Miray
C Hüseyin İsmail Ceyda
E Kuzey Yusuf Kerimcan
R Gökalp Kartal ??
E
Artık sadece geriye görev kalmıştı...
🇹🇷🐺🌒
Yolculuk sırasında Türkiye'nin bir ucundan diğer ucuna uçmak azda olsa uzun sürüyordu.
Mavi başını Turan'ın omzuna yasladı.
Tek dileği uçaktayken kusmamaktı.
Mavi yorgunlukla gözlerini kapatırken Turan onun saçlarını öptü.
Arkadan bir ses geldi.
"Ablam?Ablam!Buradayım ben!"diye bağırdı Gökalp.
Kubilay bıkkınlıkla,
"Çenenin yayını sikeyim Gök..."diye mırıldandı.
Turan arkasına doğru baktı.
Ayağa kalkan Gökalp'i gördü.
"Oğlum...Otur yerine tak kemerini yoksa ben sana takacağım o kemeri"diye dişlerini sıkarak konuştu.
"Gerizekali çocuk ya"diye mırıldadandı Mavi.
Tim gülüşürken Turan sabır çekmekle meşguldü.
🇹🇷🐺🌒
Tim çoktan havalimanından çıkmış MİT'in belirlediği gizli eve gitmişlerdi.
Hazırlık vaktiydi.
Kocaman bir villada ünlü iş adamları dolu bir parti vardı.
Aradıkları terörist Klovz Premannia orada olacaktı.
Rus teröristin arkası sağlamdı ve kumar oynamak onun hayatıydı.
Mavi herkese nasıl makyajını yapacağını ve neler giyeceğini söyledi.
Herkes yönergelere göre kılık değiştirme işlemi başlamıştı.
Mavi banyoya girdi ve ten bronzlaştırma spreyini aldı.
Sprey vücut boyasını elbisenin açık göreceği yerlere kadar kullandı.
Hem ten renginden belli olmaması için hemde vücudunda ki türlü türlü yaraların görünmemesi için gizledi.
Yanağında ki × şeklinde kurşun izinin üzerini bantla kapattı ve biraz etrafına fondöten sürdü.
Etki göstermesi için bekledi.
O sırada herkes hem rolüne son kez çalışıyor hem de hazırlanıyorlar dı.
Ceyda giyeceği elbiseye bakınca ciddi mi diye sorguladı.
Garson olmak için bu elbise biraz fazla açıktı.
Oflayarak başka odaya geçti ve giydi.
Vücudunu tam saran kırmızı elbise;göğüs dekoltesi olan,etek kısmı biraz kabarık,dekoltesinde yakası bulunan garson elbisesi pahalı birşeye benziyordu.
Miray şarkıcı olacağını için söverken zorla sarı uzun saçlı peruğunu taktı.
Ona yakışmıştı sarı saç fakat o sevmezdi.
Çok derin bir yarası vardı...
Mavi üzerine giyeceği elbise ile banyoda oturup ağlama isteğini bastırdı.
Kalçalarının tam orada biten göğüs ve sırt dekolteli siyah elbise tüm vücudunu ona belli ettiriyordu.
Kırmızı taşlarla süslenmiş zarif elbisenin özel tasarım olduğuna emindi.
İçine şort-kilot tarzı siyah kıyafetini giydi ve elbiseyi üzerine geçirdi.
Sarı saçlarını düzleştirdi ve lenslerini taktı.
Derin bir makyaj ile Japon bir kadına benzemisti.
Banyodan çıkmak için kapıya yöneldi.
Derin nefes alarak kapıyı açtı.
Saçını düzelten Turan onu görmesi ile ufak(🤏🏻) çaplı bir baygınlık geçirdi.
İbrahim ökşürmeye başlamışken Mustafa tövbe çekerek sakallarını kesmeye devam ediyordu.
"Oha!"diye çığlık atan Gökalp Kartal'a sarıldı.
Turan nefesini zarzor dizginlerken konuştu.
"Yavrum?Hani kıyafet?"dedi.
Miray kendini tutamadan sesli bir kahkaha patlattı.
Niyazi onun gülüşünü görünce gülümsedi.
Mavi umursamadan topuklu ayakkabılarını giydi.
Erkeklerden hepsi takım elbise giymişti.
Siyahlar için fazlasıyla seksi görünen erkekler partide ilgi çekeceklerdi.
Emre piyanist olacağı için daha rahat kumaşlı bir takım elbise giymişti.
Kubilay'da keman çalacagi için aynı sekilde öyle giyinmişti.
Niyazi ise siyah ve kırmızı renklerde bir takım elbise giymiş,kafasında vale şapkası vardı.
Herkes son kez hazırlandı.
Mikrofonlar,ses kaydediciler hazırdı.
Son kontroller yapıldı ve araçlara binildi.
Geriye sadece zorlu ve bol kıskançlık dolu bir göreve kalmıştı.
🇹🇷🐺🌒
MAVİ'NİN ANLATIMIYLA
İbrahim ile bindiğimiz Porche arabadaydık.
Rol icabı sevgili olduğumuz için birlikte gidiyorduk.
Diğerleri görevlerine göre erken yada geç gideceklerdi.
Turan elbisemi görünce şaşırmıştı:)
Parti alanına geldiğimizde arabayı vale görevlisi Niyazi durdurdu.
Araçtan indik.
İbrahim arabanin anahtarını teslim ederken Niyazi konuştu.
"Hosgeldiniz efendim.Ziya!Oğlum al abinin arabasını!"diye bağırdı Yusuf'a.
Baş salalyip içeri doğru ilerledik.
Kapıda ki güvenlikler yani Hüseyin ve İsmail üzerimizi hızlıca aradı.
Geçebilirsiniz dediğinde içeri girdik.
İbrahim elimi tuttu.
Sevgiliydik...
Gülümseyerek ilerledik.
Kulaklıklarda konuşulan herşeyi herkes duyabiliyordu.
Bu biraz sıkıntıydı.
"İçerideyiz"dedim sessizce.
Kumar masasında oturan Klovz ayağa kalktı.
"Vaayy!İbrahim!Sonunda geldin ha"dedi ve elini uzattı.
İbrahim gülerek elini tuttu.
"Geldim tabi!İyi bahis,iyi kumar deyince ben varım"dedi.
"Merhaba hanımefendi"deyip bana elini uzattı.
Elimi uzattım.
"お会いできてうれしいです"dedim.
Adam anlamayarak bana baktı.
"Ah...O sevgilim Mina.Kendisi Japon.Söylemeyi unutmuşum.Memnun oldum dedi"diye tercüme etti İbrahim beni.
İnce ses kullanmıştım.
Kulaklıkta Hüseyin'in,
"O Mavi komutan'ın sesi miydi?"diye şaşırdı.
Turan dişlerini sıkarak "Evet ve lütfen sus İnci"dedi.
"Peki buyrun gelin.Garson!"
Kumar masasına oturduklarında ben İbrahim'e biraz dolaşıyorum dedim ve barın oraya yöneldim.
Mehmet barda,bardakları siliyordu.
"Kolay gelsin bir viski verir misiniz?"dedim sessizce.
Şuanda konuşamazdım.
Viski içemeyeceğim için belli olan viskiye benzer görünüşü olan asitli içeceği verdi.
Hamile olduğum için!!!!!!
İçeceğimi alıp İbrahim'in oraya döndüm.
Oynanan derin kumarda ağır bir para dönüyordu.
Klovz konuştu.
"Oturacak yer arama güzellik.Sevgilinin kucağı var"dedi.
İbrahim Japoncaya çevirdi oyun bozulmaması için.
Onayladım.
Maalesef...
"Ama İbrahim'in rahat oturması gerek en iyisi kucağında sana dönük otursun bacaklarini iki yana koysun.Yoksa kollarını rahat kullanamazsin"dedi Klovz.
İbrahim'in çenesi seğirirken dediğini yaptı.
Kucağına oturmamla açılan eteğimi kapatamadım.
Bütün bacaklarınız ortada sikicem ama!
Turan tam karşımda duvarın önünde Güneş gözlükleri ile etrafı izliyordu.
İç güvenlik olması sıkıntıydı baya..
"Olum ben bu adamı sikerim ha ne diyo?!"diye ses geldi kulaklıktan.
Kimden olacaktı?Tabi ki Gökalp.
İbrahim'in kasıklarının üzerinde oturmak zorunda kalmamın ne kadar sikko olduğunun farkındaydım.
İbrahim ile göz göze geldiğimizde ikimizde derince yutkunduk.
"Görev..."diye fısıldadım.
Başını salladı ve rolüyle birlikte oynamaya devam etti.
"Gördüğüm en iyi çift olabilirsiniz!Filminiz olsa vaya site çöker"dedi Klovz.
Ne filmi olduğunu anlayınca yüzüm bembeyaz oldu.
"Yok anasının amı"dedi Turan.
O sırada sahneye üç kişi çıktı.
Elinde bir mikrofon olan,Sarı saçlı,Pembe kısa elbisesi ile Miray.
Elinde keman olan takım elbiseli Kubilay.
Piyano masasına oturan Emre...
Şarkı başlarken ofladım.
Kumar masası kalabalıklaşırken parti tüm hızıyla devam ediyordu.
O sırada Turan'ın yanına yaklaşan bir kız gördüm.
Sarhoştu galiba.
"Naber yakışıklı?Takılalımmı?"dedi.
Kulaklığı sikip atma fikri çık aklımdan...
"Üzgünüm.Ben görevliyim,lütfen uzaklaşırmısınız"dedi Turan.
He üzgünsün?Görevli olmasan takılacaksın yani?!
Boşanıyorum!!!
"İbrahim...Kusmam gerek"diye fısıldadım.
"Tamam.."dedi.
Kucağından yavaşça inerken masada kilerin gözü bendeydi.
Hızlıca kadın tuvaletini aradım.
Bulunca hemen içeri girdim.
Boş kabinin kapısını açtım ve kusmaya başladım.
Nefret ediyordum.
Kusmaktan nefret ediyordum.
🇹🇷🐺🌒
Elimi yıkandıktan sonra dışarı çıktım.
Etrafa göz attım.
"Operasyon başlasın."diye onay verdim.
Derin nefes aldım.
Kumar masasında ilerledim.
Bizimkiler görevlerindeydi.
Emre'ye bakış attım.
Göz kırptı.
"Hehe geldi senin güzellik"dedi Klovz.
Yan masadan kendime bir sandalye çektim ve oraya oturdum.
Bir daha aynı rezilliği cekemezdim.
"Hadi beyler"dedim.
Olan tıkır tıkır işliyordu.
"Zehir içeri girdi"dedi Niyazi.
Zehir benim gibi kırmızı kodlu istihbarat adamıydı.
Kapıdan girerken hemen beni fark etti.
"Hoş geldin"diye fısıldadım.
"Hoş buldum Kara Şimşek"dedi.
İbrahim oyunda kenara sıkışmıştı.
Dudaklarımı kemirdim.
Hızlıca strateji düşündüm ve elinde ki bir kartı aldım ve ortaya koydum.
Herkes bana bakarken eğer diğer adam belirli kartı atarsa kazanacaktı.
Adama baktım ve kartlara baktım.
Gözlerim onu süzdü ve yere geri döndüm.
Adam anlamayarak hızlıca o kartı attığında sırıttım.
Manipülasyon böyle birşeydi.
Oyun karışınca Klovz'un yanında ki esmer adam itiraz etti.
"O oynayamaz!"dedi.
"Neden? Akıllıca hamle yapsaydınız kazanırdınız."dedi İbrahim.
Ortam kızışırken göz devirerek ayağa kalktım.
Adam bana baktı.
"Bunun cezası olmalı!"dedi.
"Haklı.Onun oyunu değil."diye onu destekledi Klovz.
"Bencede"dedi bir diğer adam.
İbrahim ile göz göze geldik.
"Cezayı belirle"dedi o adama.
"Siktir ya"diye fısıldadım.
Tim planıyla ilerliyordu.
"Cezam..."dedi adam.
Sırıtarak bana baktı.
"Onunla bir gece"deyince Turan'ın öksürme sesi geldi.
Tüm tim aynı anda küfür ederken Mustafa tövbe çekmişti.
İbrahim bana baktı.
Yutkundum.
İbrahim bana ne dediğini çevirdi.
Duydum ben duyacağımı!
Gözlerimi çaresizce açıp kapattım.
🇹🇷🐺🌒
Plan değişmişti.
Adam beni parti villasında ki bir odaya götürüyordu.
Dişlerimi sıktım.
Odaya girerken gülüyordu.
Şimdi ben onu güldürecektim.
Üzerime doğru geldiğinde saçımın arasıd olan bıçağı çıkardım ve konuştum.
"Başlıyoruz!"dedim ve adamın afallamadına izin vermeden şah damarını kesip yere bıraktım.
Kapıyı açıp dışarı çıkarken dev koridor balkondan aşağıya baktım.
Biraz şov lazımdı.
Adamı fırlattığım yatağın kanlı çarşafını aldım ve ilerleyip koridor balkonda ki direğe bir kısmını bağladım.
Derin nefes alarak çarşafa sarılıp kendimi aşağı bıraktım.
Kumar masasının üzerine kendimi attığında Klovz'un önündeydim.
Silahını çıkarana kadar onu bacağından vurdu ve silahını yere attım.
Emre piyano masasında kalkıp silahını çıkardı.
Etrafta ki güvenlikleri temizlemeye başladı.
Kubilay elinde ki kemanın çubuğunu fırlattığı gibi masada ki diğer adamın gözüne sapladı.
Parti alanında olaylar karışırken herkes çatışmaya geçmişti.
Masayı devirip siper aldım.
Kurşunlar havada uçuşurken Turan yanıma geldi.
"Çıkıyoruz."dedi sadece.
Onun peşinden hızlıca çıktım.
Hamile olduğum için operasyonu uzaktan yönecektim artık.
"Adamı paketleyin gelin."dedim.
Araca binerken karnıma sancı girmesi bir oldu.
Turan direksiyonu sertçe tutuyordu.
Çok sinirliydi.
E bir zahmet yani.
O sırada son hızla karşıdan gelen aracı fark etmemiştim.
Aniden çığlık atmamla gözlerimi kapattım....
Evettt
Sevgili yazarınız yani ben yine bombastik ve absürt sahnelerle dolu bir bölümle geri geldim.
Eski bölümleri düzenliyorum.
Okul olduğu için bölümleri çok sık atamayacagim.
Bilginiz olsunnnnnn
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 3.82k Okunma |
285 Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |