8. Bölüm
Rukiye Akbal / MARA / 7.вσ̈ℓϋм

7.вσ̈ℓϋм

Rukiye Akbal
rukiyeakbal07

Hadi bir mum da sen söndür.🕯️

⚕️


Bölüm şarkımız<3

Ben suratımı darağacında astım (astım)
O günden beridir gülemiyorum
Ben kibrit çöpüyüm bir kere yandım, kül oldum
O günden beridir yanamıyorum (yanamıyorum)
Taladro x Eda Sakız- Darağacı

}•{

 

7.BÖLÜM: Kötü Şeyler Yaşadık

 

Karanlık, o kadar yoğundu ki ellerimi bile göremiyordum. Her şeyi görmek isterken gözlerim karanlıkla bulaşmış gibiydi; ne görmek istiyorsam onu görmek zorundaydım.

Gökyüzüne bakıp parlayan yıldızları gördüm. Onlar oradaydı, kurtarılmayı bekliyorlardı. Kendim kurtaramadığım halde onları nasıl kurtarabilirdim? Karanlığın içinden biri çıkageldi, beni aldı ve dünya ile cenneti bağlayan kanadımı benden kopardı.

Karanlığın içindeki adam kırmızıya bulanmış bir şekilde belirdi, ben de onun gibi kırmızıya boyanmıştım; üzerimdeki boya değil, kendi kanımdı.

Artık kanla bulanmıştım...

 

 

Sarışın kadına baktım, beyaz kıyafetleriyle asla kirletilmeyecekmiş gibi görünüyordu. Ancak benim gözümde, ruhunu satmış ve artık kirli bir ruha sahipti.

Sözleri tamamlandığında bizi dinlenmemiz için beyaz odada bıraktılar. Dört yatağa baktım, ardından yan yana dizili üç kıza göz gezdirdim. Hiçbiri isteyerek burada değildi, kim isterdi ki?

Kızlardan biriyle göz göze gelmeye çalıştım, ama hepsi gözlerini kaçırıyordu. Huzursuzlanarak en sonda duran yatağa oturdum.

Diğer kızlar da benim gibi yataklara oturmuştu. Özlem ilk yataktaydı, Cansu hala ağlıyordu ve yan yatağındaki Özlem ikinci yatağa yerleşmişti. Melodi ise duvara bakıyordu.

Bu bakışları tanıyordum, intihar bakışlarıydı. Ancak burada buna izin verilmeyeceğini biliyordum. Tavana bakarak bir şey olmadığını düşündüm, ancak gizli kamera olduğundan emindim.

Melodiye dönerek, “Belindeki izler neden var?” dedim. Duvardan intihar bakışlarını çekerek bana baktı; siyah gözleri çok asi görünüyordu. “Sadece sordum. Hepimizin birbirini tanıması gerekiyor,” dedim. Bakışları kızgınlıkla daha da koyulaştı. “Neyi anlatmamı bekliyorsun, kimsesizliğimi mi anlatmamı istiyorsun?” Şaşırdım, böyle bir cevap beklemiyordum.

Özlem konuşmaya katıldı, “Tartışmamıza gerek yok. Hepimiz kötü şeyler yaşadık. Cansu, daha çok ağlama, buradan ancak ölümüz çıkar. Kadının dediği gibi.” Buradan ölü çıkacak mı bilmiyorum, ama ben ölmemek için elimden geleni yapacaktım.

Üç görevim vardı: Kaçırılan kızların nereye satıldığını ve kimlerin satın aldığını bulmak, liderin kim olduğunu öğrenmek, ve liderin yuvasını başına yıkmak. Üçüncü görevi patron vermemişti, ama ben kendime vermiştim. Burayı başlarına yıkacaktım.

Kimse ses çıkarmamıştı, sanki kabullenmişlerdi buradan çıkamayacaklarını. Ama her şeyin bir çaresi vardı. Kimseye güvenmeyen benliğim, onlara da güvenmiyordu.

Kolayca sırtlarından bıçaklayabilirdim. Ben buraya hain olarak gönderilmiştim.

Özlem yeniden söze girdi. "Evde nefes alacak yer bulamadım ve gecenin bir vakti, pencereden atlayarak sokaklarda gezmeye başladım. Peşime birkaç adam takıldı, onlardan kaçarken beni buraya getiren adamdan yardım istedim. O ise ağzıma bir bez parçası koyarak beni nefessiz bırakmıştı. Nefes almak için çıktığım evimden, daha çok nefes alamadım sonra ise bayıldım. Ne olduğunu anlamadım ve buradayım."

Sözlerinden sonra gözlerinden birkaç damla yaş aktı. Cansu’ya baktım, hâlâ ağlıyordu ama kafasını kaldırarak Özlemi dinlemişti.

Burnunu çekerek bize baktı ve ağlayarak yaşadıklarını anlatmaya başladı. "Ben, okuldan eve gelmiştim. Elimde onur belgesi vardı. Babam ise uyuşturucu bağımlısıydı. Elinde para olmadığı için hap alamamıştı galiba ve çok sinirliydi. Eve girdiğimde çok sessizdi ama mutfaktan tabak kırılma sesleri gelmişti. Oraya gittiğimde babam tabakları yere atıyordu. Çok fazla şaşırmıştım ne yapacağımı bilmiyordum. Sonra ise kırdığı tabaklardan bir tanesinin camını alarak kollarına çizik atmaya başladı. İki kolundan da kan akmaya başlamıştı.’ Sustu. Yeniden gözlerinden yaş akmaya başladı.

"Kollarından akan kanlara gülerek bakıyordu. O, o an çok kötüydü. Sonra cam kırıklarının üzerine çöktü. Dayanamayarak yanına gittim. Elimdeki onur belgesini gördüğü an yeniden delirdi ve saçlarımdan tutarak cam kırıklarına yüzümü yaklaştırmaya başladı. ‘Senin yüzünden öldü annen.’ Dedi, benim annem beni doğururken ölmüştü. Ben annemin katili olmuştum. Babam her zaman bunu yüzüme çarpardı. Ama o gün bir başkaydı." Daha çok ağlamaya başlamıştı.

"Elinden zor kurtuldum. Yüzüme bir şey olmamıştı ama kalbime batmıştı o cam kırıkları. Odama girip kapıyı kilitledim. Babam da arkamdan geliyordu. Sonra dış kapı çaldı. Babamın ayak sesleri durmuştu. Sonra dış kapıya doğru gitti. Salondan bağırma sesleri çok fazla gelmeye başlamıştı."

Bir süre bekledi, sonra hepimiz de gözleri gezindi ve tekrardan konuşmaya başladı.

"Kilitlediğim kapıyı açarak merdivenlerden indim. Üç adam babamı dövüyordu. Babam elini bile kaldıramıyordu. Sonra gözlerimin içine baktı. ‘Kızı alın, işinize yarar.’ Adamların hepsi bana doğru gelmeye başladı. Bende odama kaçtım. Ve penceremden atladım. Ayağım burkulmuştu, topallaya, topallaya sokaklarda ilerlemeye başladım. Sonra ise kafama bir cisimle vuruldu. Son gördüğüm ise ejderha dövmeli bir el olmuştu.’

Cansu kötü şeyler yaşamıştı. Hepimiz kötü şeyler yaşamıştık. Cansu yeniden ağlamaya başlamıştı.

Ya kafamıza vurmuşlardı ya da bayıltmışlardı. Hiçbir kıza zarar verilmiyordu. Melodi suskun bir şekilde duruyordu. Hiçbir şey anlatmamıştı...

Bu kızda bir şeyler vardı ve kokusu yakında gelirdi.

Herkes susmuştu ve beyaz duvarlara bakıyordu. Ben ise kafamdaki planlara bakıyordum. Bu üç haftada bir şeyler öğrenmem gerekiyordu. Çetelerin barış gününde burada bir katliam çıkarmam gerekiyordu.

Buradaki kızlardan daha az kötü şeyler yaşamış olabilirdim ama ben hiç pes etmemiştim. Cansu’nun babasının bağımlı olması onun suçu değildi.

Özlemin ailesinin onu umursamaması onun suçu değildi. Melodi’nin ne yaşadığını bilmiyordum ama onun da suçu olmadığını biliyordum.

Ama ablamın kaçırılmasının suçu ben idim. Benim yüzümden kaçırılmıştı. Eğer donup kalmasaydım ve ablamı uyarsaydım şuan ben burada olmayacaktım.

Ama bu kızlar burada olurlardı. Belki de benim görevim tek ablamı kurtarmak değildi. Ben buradaki kızlara özgürlüklerini verebilirdim.

Birden ışıklar söndü, her yer karanlığa battı. Artık uyku vakti gelmişti. Ne kadar uyuyabileceksek artık. Cansu’nun yeniden ağlama sesleri gelmeye başlamıştı.

Üstüme hiçbir şey örtmeden cenin pozisyonunda uzandım. Karanlıkta hiçbir şey gözükmüyordu. Kafamı kaldırıp tavana bakmaya başladım ve yanıp sönen beyaz ışığı gördüm.

Bizi izliyorlardı, bizi hep izliyorlardı. O sokaklara gireceğimizi de biliyorlardı. Her şey planlıydı.

Karanlık, ne görmemizi istiyorsa onu görmemizi zorunlu kılıyordu.

Karanlığa batmış bedenler, nefes alabilmek için oradan çıkmaya çalışsalarda artık oradan çıkamayacaklarını biliyorlardı.

Belki de, küçük bir ışık parıltısını bekliyorlardı...

 

🖤⚕️


Üst üste bir bölüm daha geldi. Aslında geç gelecekti ama dayanamdım ve erkenden göndermek istedim. Bu hafta yeni bir bölüm gelirmi bilmem ama haftaya Kaç'a ve Mara'ya bir bölüm daha salacağım.

Mara benim için çok özel. Benim hiç ablam olmadı ama ablam olmasını çok isterdim.

Bu bölümde yan karakterlerin buraya nasıl geldiklerini anladık. Diğer bölümde her şeye giriş yapacağız. Üç haftalık bir eğitim var spoiler verdim biraz.❗

Melodi neden nasıl yakalandığını anlatmadı?

Cansu'nun bağımlı babası?

Özlem'in umursamaz ailesi?

Ve kendini suçlayan ana karakterimiz?

DİĞER BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ (⁠。⁠♡⁠‿⁠♡⁠。⁠)

Bölüm : 31.08.2024 12:24 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...