
2.BÖLÜM " Büyümüşsün"
Duyduğum isimle bacaklarım yevşedi. Çok değişmişti .
Bu gerçekten o muydu ? Üç sene önce onun böyle bir adama dönüşeceğini söyleselerdi inanmazdım . Mavi gözleri kızarmış , kararmış ve şahini andıran bakışlarla inceliyordu beni . Ben de onu ...
Alparslan abi " Büyümüşsün , çok ...çok büyümüşsün " dedi . Sesinden hayranlık ve şaşkınlık akıyordu .
" Çok değişmişsin , özellikle bakışların ve - " devam edemedim . Kokun çok değişmiş diyemedim . Mavi gözleri merakla perdelendi , bakışlarına serpilen merak gözlerini daha da parlatmış daha da hayranolunası yapmıştı.
Alparslan abi" ve , ne ? " dedi . Merakla . Doğru tahmin bebeğim , bu defa doğru tahmin !
" Bu defa doğru tahmin ettim . Gerçekten büyümüşüm " dedim . küçük bir kahkaha attım . Olduğum yer dar gelmeye başlamıştı . Kalkmak için hamle yaptığımda kulağıma gelen zincir sesleri ile bakışlarım gözlerinden ayrılıp kelepçelediğim ellerimize kaydı .
Evet bunu ben yapmıştım dimi ? Ben yaptım !
Alparslan abi " O kelepçelerin anahtarı yok , karakola gitmemiz gerek . Yani hangi akılla taktın bu kelepçeyi ikimize " dedi hafif sinirli bir tını vardı sesinde . İçimden bir ses bu sinirin bu kadarla kalmayacağını söylüyordu .
"Nereden bilebilirim anahtarı olmadığını ? Hem onları bana ilk sen taktın , hatırlatırım" dedim . Hızlı konuştuğum için nefes nefese kaldım . Ben nefesimi toplarken o bileklerimize baktı . Bakışlarından anladığım kadarıyla kafası karışmıştı .
Çatık kaşları şüpheli bakışları ve üzerine sinir serpiştirilmiş mavileri bana döndü " sen o kelepçeyi elinden nasıl çıkardın ?" dedi . Merak ve sinir karışmış sesi beni korkutmaya başlamıştı .
' Bence de korkmalısın Özgür , bu adam avukat . Dişli bir avukat , aynı zamanda zamanının en iyi boksörü !' iç sesimi kendi içimde onaylayıp Ona döndüm
" kim" dedim . Kim mi ? Sterese girince mala bağlayan sadece ben olamam ?
Alparslan abi " Kim mi ? sen ! O nasıl soru ? Sorumdan kaçma Özgür , O kelepçeden elini nasıl kurtardın ?!" dedi . Ses tonu bir tık yükselmişti ve ben daha da gerilmiştim .
" Kim ? Ben mi ? Ben çıkarmadım kelepçe falan , sen çıkardın !" dedim . Sıçtım bari sıvayayım dimi ama !!!
Alparslan abi kafası karışmış bir şekilde " Ne , ben ne yapmışım ? Özgür çok yorgunum ve uykum var açlığımı hiçe sayarak soruyorum sen kelepçeden elini kurtarmayı nasıl öğrendin ? Kim öğretti ? BANA CEVAP VER KİM O?!" bağırması üzerine olduğum yerde titremiştim .
" Hi-Hiç Hiç kimse . Hem sana ne ? Hayır sen kimsin , ne olarak karışıyorsun bana ! Kim se kim ? Ne yapacaksın hayır yani ? Bak iyiki de öğretmiş sen değil de hırsız yada sapık olsaydı şuan işi bitmiş olurdu ve şunuda unutma ben senden başka kimseye yenilmem! Hayır neden yani , bilmişim bilmemişim çok mu ? Kendini koru , başıma bela olma diyordun işte Abi . Olmuyorum bak koruyorum kendimi , hayır bu mu sıktı canını ben-" devam edememiştim . Eliyle ağzımı kapatıp
"Bir sus bu ne riv riv riv , riv riv riv susmaysın . Açım Özgür açım önce yemek sonra konuşacağız bunu " dedi .
Benimle beraber ayağa kalktı o anın şaşkınlığı ile kollarımı omuzlarına sarıp sıkıca sarıldım. Tam o sırada " Yanık kokusu sadece bana mmı geliyor , hayır Özgür nerede-sin ? " Ela merdivenlerin başından söylenerek inerken son basamakta fark etti bizi .
Bizi! Alparslanın kucağında ona koala gibi sarılmış beni! Abisine sarılmış beni ! Unuttum dediğim adama sarılan beni ! Kelepçeli bizi !
Ela " Buralar yanmış , yemek yanmış çok mu ? Siz devam edin , ben odama gideyim " dedi ve sessizce arkasını dönüp koşar adım çıktı merdivenleri .
Alparslanın kucağından atlayıp arkasından gidecekken kelepçeler yüzünden iki adımdan fazla gidemedim . " Ela butaya gel ! Göründüğü gibi değil ! Ela ! " ne kadar seslensem de cevap vermemişti .
Alparslan ise kelepçeli elini kendine çekip beni yanına çekti kulağıma eğilip " Ben inebilirsin demedim " dedi . Arsız bir sırıtış vardı yüzünde .
Yanaklarım yanmaya başlamıştı . Ateşim çıkıyordu galiba . Utancımdan kem küm edip sustum .
Alparslan " Açım ve yemek yanmış gibi kokuyor , dışarıdan söyleyelim " dedi .
Ben ise öylece kafamı sallayıp onayladım onu . Alparslan " ela dışarıdan yemek söylüyoruz yiyecek misin ?" diye bağırdı yurayıya doğru . Ela " margarita pizza " diye bağırdı odasından .
Alparslan mutfağa doğru gidince bende el mecbur arkasından ilerledim . Bir bardak su doldurup bana uzattı . Sorgulamadan içtim . Kalanını ona uzattımlavaboya dökmek yerine içip bardağı lavaboya koydu.
Bu hareketini şaşkınlıkla izledim . Hiç bir şey diyemiyor sadece yaptıklarını izliyordum .
Yemeğin altını kapatıp durumuna baktı . Sarmalar çoktan mefta olmuştu , sütlaç ise yenilebilir bir durumdaydı .
Alparslan " sarmayı kim yaptı ?" diye sordu . " Ben yaptım " dedim . Umursmazca .
Bir şey demeden kapattı kapağını. Masaya oturup elini uzattı . Öylece eline bakım ne var manasında başımı salladım. " Telefonunu ver sipari vericem " dedi. Cebimden çıkarıp verdim telefonu. Ekrana bakıp " Şifre " dedi .
sıkıntılı bir nefes verip elimi uzattım . Telefonu vermeyip " Şifre ni söyle " dedi. İnatla .
" Ver telefonumu " dedim . " Şifreni söyle " dedi .
"Neyin inadı bu ? Ne saklıyorsun " dedi şüpheci bakışlarla süzdü . Gözlerimi devirip kollarımı göğsümde bağladım . Kolu havada kalmıştı .
Orada öylece birbirimize bakıyorduk . Aradan kaç dakika geçti bilmiyorum ilk pes eden ben oldum . " Bir şey saklamıyorum her insan gibi benim de özelim var ve bunu seninle paylaşmak istemiyorum " dedim . net bir tavırla .
Alparslan " beni hala ikna etmiş sayılmazsın " dedi . Telefonu hala şifreyi girmem için bana uzatıyordu .
Şifreyi girip ona geri uzattım . ekrana bakıp tekrar bana baktı şaşırmış gibi gözüküyordu . Aslına bakılırsa şaşırmamamsı gerekirdi ...
bir yeri arayıp " İki iskender bir margarita pizza "
"...."
"Evet konum **** , kolay gelsin " dedi ve kapattı .
Telefonu almak için elimi uzattım . Vermedi ve bir yerlere girip karıştırmaya devam etti . Olduğum yerden yaptıklarına sadece seyirci kaldım .
Önce instagrama girip dm kutuma baktı çok incelemeden hemen çıkıp wp ye girdi . Grupları es geçip özel sohbetlere baktı . sonra kendime attığım mesajlar olduğunu görünce dudağının kenarı yukarı kıvrıldı . Bakışlarını bana çevirip " Özel dediğin bunlar galiba " dedi . Parmağı kişisel mesajlarımın üzerinde duruyor basmak için an kolluyordu .
"Hayır ondan ziyade kardeşinle olan konuşmalarıma girmen daha özelimi deşmek olurdu . Tabi göreceklerine hazırsan " dedim . Hangisi dsha kötüydü bilmiyorum ama bir kumar oynamıştım ve kazananı Alparslan abi belirliyordu .
Eğer benim kendi sohbetlerime girerse sonum olurdu ama hayır Ela ile olan sohbetlerime girerse oda ondan halliceydi ama hangisi daha iyi allah bilir ya ...
" Eh bir de hangisinin Ela olduğunu bulması var " dedim . evet ben Özgür kimsenin numarasını kayıt etmeyip kayıt ettiği numaraları da lakap olarak yazan ben . Kimse kiminle ne konuştuğumu hiç nir zaman anlayamazdı .
Kendi alfabem ve kendi kelimelerim ile konuşurdum arkadaşlarımla . Ben istemedikçe kimse hiç bir şey anlamzdı ! Anlayamaz !
Alparslan ekranda gözlerini gezdirip " Evlatlık" kişisine tıkladı ve bingo! Doğru seçim . Kazanan Alparslandı , görünürde !
Sohbet tamamen ben ve Ela nın denediğimiz elbise ve kıyafetlerle doluydu . Bir iki satır mesaj vardı onlar da " mor olan " , "Kırmızısı yok mu" vs. cümlelerdi .
Alparslan abi bir iki derken mesajları hızla yukarı kaydırınca telaşla aldım telefonu elinden . " Bu kadar özel yeter " dedim .
Oturduğu yerden kalkıp adım adım üzerime yürüdü . En sonunda lavabo ile arasına sıkışmıştım . Yavaşça uzanıp telefonu aldı elimden " Ben işim bitti demedim Özgür ." dedi .
Mesajların üst kısımlarında Ela ya attığım iç çamaşırı fotoğrafları vardı . onun haricinde Ela nın abisini ayarlamak için attığı kendi fotoğrafları vardı .
Bir süre sabit bir ifadeyle baktı ekrana , üst taraflara çıktıkça kaşları çatılıyor eli yumruk halini alıyordu . Şuan hangi kısımdaydı bilmiyorum ama boynundaki şişmiş damarlar ve kızarıklar hiç iyiye işaret değildi .
O sırada kapı çaldı . Ela koşarak aşağı inip siparişleri aldı ve ödedi . Pizzasını alıp kalanını masaya bıraktı . Tam sandalyeyi çekmişken Alparslan " Odanda ye yemeğini " dedi Ela öylece ikimize baktı . Sonra hınzır bir sırıtışla bana göz kırpıp çıktı odasına .
Alparslan telefonu masaya bırakıp sandalyesini çekti ve oturdu . Yemeklerden birini de önüne çekip yemeye başladı . Bende bir sandalye çekip oturdum karşısına .
Yemeğimi açıp yemeye başladım . Kafam doluydu , ben daha ilk şoku atlatamadan Ela herşeyi yanlış anlamış yetemdiği gibi de bizi baş başa bırakmıştı . Alparslan abinin tavırları çok değişmişti bu hallerini askerlik etkisi olarak görüp göz ardı ediyordum ama bu telefonuma bakıp gördüğü yada görebileceği şeylerden utanmadığım anlamına gelmiyordu . Utanıyordum hemde eşşek gibi utanıyordum!
Hızlıca yemeğimi yiyip gitmek istiyordum . Kolumdaki kelepçe hiç bir şeyi gözardı etmemde yardımcı olmuyordu. ve bileğimi ağrıtıyordu!
Yemeğimi bitirip kenara ittim . sağ elimle kelepçeyi tutup sol elimin alanını kontrol ettim . Daha önce sağ elimde baş parmağımı çıkarıp kurtarmıştım çok kez yapmıştım bunu ama sol elim de hiç denememiştim .
Alparslan abi "Yemekten sonra karakola gider çıkarttırırız . Zorlama " dedi . normal tonla da konuşsa a sanki her an bağırıp kızacakmış gibi hissediyordum.
Onu duymazdan gelip baş parmağımı çıkardım "ahhm" bu canımı yakmıştı . Parmağımı kurtarıp elimi çıkardım kelpçeden ve parmağımı tekrar taktım yerine . Biraz sızlıyordu ama geçerdi ! Alparslan abi şaşkınca bana baıyordu . " Başına yeteri kadar bela oldum bu da eksik kalsın. Rahat rahat yemeğini ye sen" dedim ve yerimden kalkıp bitmiş yemek kaplarını attım çöpe . " İyi geceler " diyip üst kattaki Ela nın odasına girdim .
Ela yatağında uzanmış piza yiyordu . Beni görünce bir an şaşırsa da bana da yer açıp pizza uzattı . Konuşmuyordu , ikimizde konuşmuyorduk . Bu gece planımız bu değildi !
Bir süre kimse konuşmadı . Ela sadece pizzasına odaklanıp sustu ben ise beynimde çalan onca zile dur demiş ama sözümü geçirememiştim .
Onlarca ses dolanıyordu kafamın içinde ama hiç biri bnu adamın varlığı kadar can acıtmıyordu .
Dakikalar sonra telefonumun yanımda olmadığını fark ettim . Kalkıp kapıya gittim Ela " nereye ?" diye sordu . " Telefonum aşağıda kaldı onu alıcam " dedim .
Aşağı inip mutfağa baktım . Masanın üzerinde olması gerekirdi ama yoktu . Salona gittim belki oraya koymuştur diye ama yoktu .
Son çare odasına gitmekti . Merdivenleri çıkıp soldaki kapıyı tıkladım . İçeriden ses gelmemişti . Kapıyı yavaşça açıp başımı içeri uzattım. Yatağında oturmuş telefondan bir şeylere bakıyordu . Kaşları çatılmış o kadar odaklanmış ki başında dikildiğimi bile fark etmemişti .
"Kaçmaktan ne zaman vaz geçeceksin ? Ben seni yakalarsam bırakmam çünkü ve cezan bir öncekinden daha ağır olur ! Her anlamda !" dedi
"Kaçak!"
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |