21. Bölüm

"öᴢᴇʟ ʙöʟüᴍ🍂"

Ruyavcisi1
ruyavcisi1

•••

Evettt, uzun zaman sonra ben...🥹 Görüşmeyeli nasılsın canlarım? Günleriniz nasıl gidiyor ve özlediniz mi beni? Valla ben sizi çok özledim🥺❤️‍🩹

Kaç ay oldu saymadım ama baya oldu bölüm atmayalı, farkındayım ama elimde olan bir şey değildi. Sınava hazırlanıyordum bu yüzden pek aktif olamıyordum ama çok şükür bitti. Artık bu kadar ara vermeyecez inşallah.

Bugün özel bölümü atacağım fazla uzun değil çünkü uzun bir süredir bölüm atmadım özür olarak kabul edin her ne kadar kısa bir bölüm olsa da. Allah'ın izniyle yazmaya başladım, hemen bitirip bölümü atacağım bu hafta içinde. Her hafta bölüm atacağım ve uzun yazmaya çalışacağım.

Neyse fazla uzattım, sizi bölüme göndereyim.. umarım beğenerek okuyacağınız bir bölüm olur🥹❤️‍🩹

 

|öᴢᴇʟ ʙöʟüᴍ|

 

Bir gün hayatına öyle biri girer ki, sen daha ne olduğunu anlamadan kendini ona aşık olurken bulursun. Bu kişi, hayatının her anına bir anlam katmaya başlar. Bakışıyla kalbini hızlandırır, dokunuşuyla tüm sıkıntılarını unutturur. Onunla geçirdiğin her dakika, sanki bir masalın içindeymişsin gibi gelir; aşk dolu, mutlu sonla biten bir masal...

Beraber yaşlanmak istediğim, ömrümün son damlasına kadar seveceğim adamın dudaklarını yanağımın üzerinde hissettim. Dudaklarım iki yana kıvrıldı, gözlerim ise hala kapalıydı çünkü ikimiz de yataktaydık ve Azad, her sabah yaptığı gibi; beni öperek uyandırmaya çalışıyordu. Küçük küçük öpücüklerle öpmeye devam ederken “bebeğim...” dedi, ardından dudağımın kenarına değdirdi dudaklarını. Kalbim heyecanla çarpıyor, aldığım sık nefeslerden göğsüm kalkıp iniyordu. “uyuyan güzelim, ne zaman uyanmayı düşünüyor?” Parmağını kirpiğimde hissettim. “Bu gözler açılsa da bana da gün aysa.”

32 diş göstererek gülümserken esneyip gözlerimi açtım. Azad, beni öpmekle meşgulken “günaydınn.” dedim yüksek sesle ardından iki yanağından tutup başını yüzüme hizaladım. Tuttuğum iki yanağa da kocaman öpücük bıraktım. “Umarım prensimizin günü artık aymıştır.”

“Aydı.” dedi kendinden geçmişcesine. “Aymaz olur mu, hayatımda günümün bu kadar güzel aydığına şahit olmadım.”

Gülümsemem daha çok genişledi. Ellerim hafif dağılmış saçlarında yerini bulurken “artık üzerimden kalkmayı düşünmüyor musun?” diye sordum. Bu onun kaşlarını çatmasına neden oldu. “çünkü biraz daha üzerimden kalkmazsan kesinlikle diğer dünyaya göç edebilirim.”

“Demek diğer dünyaya göç edecek kadar bayılıyorsun bana..”

“Nefesizlikten..” dedim onu bozarak.

“Efendim?”

“Nefes alamıyorum artık Azad, kalk üzerimden.” diye cırladım en sonunda. O koca cüssesiyle ne diye üzerime geliyordu ki?

Anında üzerimden kalktı. “Kusura bakma yavrum, unutmuşum.”

Başımı iki yana salladım önemli değil dercesine. Azad, üzerimden komple kalkınca ben de uzandığım yerden kalkıp rahat yataktan çıktım. Duş almak için banyoya ilerlerken “yardıma ihtiyacın varsa kocan olarak her zaman burdayım gülüm. Adımı seslenmen yeterli olacaktır, ışık hızında yanında olurum.” demesiyle adımlarım durdu. Bakışlarımı Azad’a çevirdiğimde onun bir elini başının altına koymuş bir şekilde yatakta uzandığını gördüm. Dudaklarında ise sinsi bir sırıtma vardı. Fırsatçı yakışıklı ne olacak..

“Yok sağol, ben kendime yeterim canım kocam.” deyip banyoya girdim. Yüzümde salak bir gülümseme eşliğinde üzerimdeki pijamalarımı çıkardım. Sıcak suyu açıp altına girdim. Vücuduma çarpan her damlada bedenim gevşiyor, tatlı bir rahatlama çöküyor üzerime. Duşumu aldıktan sonra işlerimi halledip bornozumu giyerek kendimi odaya attım. Azad, odada yoktu. Muhtemelen aşağı inmiştir. Bende onu daha fazla bekletmemek adına dolaba ilerlerken gözüme çarpan kırmızı-siyah kutu dikkatimi çekti. Kaşlarımı kaldırıp yatağın üzerindeki kutuya ilerledim. Gözlerimi kısmış, merakla kutunun kapağını açtım. Gözüme çarpan notu elime alıp okumaya başladım.

Bebeğim; bugün seninle olduğum için ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha anladım. Seninle geçirdiğim her an, hayatımın en güzel anı oluyor. İyi ki sen güzelim, seni çok seviyorum... Sevgililer günün kutlu olsun. [Sana layık değil ama bugün bu elbiseyi giymeni istiyorum.]

Okuduğum yazıyla gözlerim dolarken dediği elbiseyi kutudan çıkardım. Tuttuğum kırmızı elbiseyi üzerimde görmek adına sabırsızlandığım için hemen üzerimdeki bornozu tek hamleyle çıkardım. Elbiseyi dikkatle giyip aynanın karşısına geçtim ve Azad'ın gerçekten böyle bir elbise aldığına inanamıyordum. Elbise, kırmızı; omuzları açık ve drapeli bir stil ile tasarlanmış, bel kısmı ise dar bir kesimdi. Uzun ve yırtmacı yoktu. Yani tam Azad'ın alacağı bir elbise çünkü elbisenin küçük bir yırtmacı bile yoktu ama tam üzerime oturan, şık bir elbise.

Azad'ın tepkisini merak ettiğimden hemen saçlarımı ve makyajımı yapıp topuklarımı da giydikten sonra odadan çıktım. Dikkatli adımlarla merdivenlerden inmeye başladığımda Azad'ın mutfağa doğru ilerlediğini gördüm. Dudaklarım keyifle iki yana kıvrılırken "kocam" diye seslendim. Azad'ın bakışları anında beni buldu. Baştan aşağı beni süzerken yutkunduğuna şahit oldum. Bu gülümsememi daha çok genişletirken merdivenlerden inip onun karşısına geçtim. Yavaça etrafımda dönerken "nasıl olmuşum?" diye sordum.

Eli anında belimi bulurken beni kendisine çekti. Büyülenmiş bir şekilde yüzümü inceledikten sonra bakışları dudaklarımda durdu. Klap atışlarım duyulacak şekilde sesli atarken karnımda tatlı bir ağrı vardı. "Bazen düşünüyorum da acaba ben senin yanına yakışıyor muyum?"

Kaşlarımı çattım anında. "Ne saçmalıyorsun?"

"Cennetten yanlışlıkla düşmüş bir meleğe benziyorsun güzelim."

Her ne kadar yüzümün kızardığına emin olsam da umursamadım çünkü dediği ilk cümle sinirimi bozmuştu. "Canım kocam, başka bir zaman diliminde, yine düşman ailelerde doğmuş olsaydık bile; benim yanıma sen, senin yanına ben yakışırdım." Yüzüne biraz daha yaklaştırdım yüzümü. "Bu yüzden bir daha ağzından öyle saçma sapan şeyler duymayayım yoksa-"

Azad da yüzünü biraz daha yaklaştırınca nefesi dudağıma çarpmaya başladı. "Yoksa ne?"

"Yoksa.." diye mırıldandım. Yüzümü ondan uzaklaştırıp bir elimi belinde duran elinin üzerine koydum ve bırakması için baskı uyguladım. Azad da zorlamadan elini çekti, merakla ne yapacağımı bekledi. Kendi etrafımda kısa bir tur atıp "nasıl olduğumu söylemedin, yakışmış mı bana?" diye sordum gözlerimi kırpıştırırken.

"Çok.." dedi harfleri uzatarak. "Meğer elbisenin güzelleşmesi için sana ihtiyacı varmış."

Dudaklarım keyifle iki yana kıvrıldı. "Teşekkür ederim." Azad'ın iltifatları her zaman hoşuma gidiyordu. Sadece bakışıyla bile beni etkiliyordu.

"Kocaya teşekkür edilmez gulamın." Elini uzatınca beklemeden elimi avucuna koydum. Yürümeye başladı. İçimdeki merakla ne yapacağını beklerken Azad, beni karanlık bir odaya götürdü. Siyah perdeleri çektiğinden içerisi karanlıktı. Azad, önümden çekilince yanan kırmızı mumlar dikkatimi çekti. Azad'ın elini bırakıp masaya ilerledim. Gördüğüm masa karşısında kocaman gülümsedim. Masanın ortasında iki tane mum, mumların arasında güllerle yapılmış kalp ve tabii nefis kokan yemekler vardı.

Azad'ın nefesini boynumda hissedince hafif bir ürperti geçti bedenimden. "Her şey senin için bebeğim. Normalde sevgililer günü bana çok saçma gelir çünkü sevdiğini göstermek, mutlu etmek için sadece bir günü beklemeye gerek yok ama belki sen istersin, daha çok mutlu olursun diye böyle bir şey yapmak istedim."

Gözlerim doldu. Hayır, bu adam gerçek olamaz.

Burnumu hafifçe çekip Azad'a döndüm, beklemeden kollarımı boynuna dolayarak yüzümü boyun girintisine koyup sıkı sıkı sarıldım. "Seni seviyorum be adam, seni çok seviyorum."

Güldüğünü hissettim. Belimdeki kollarını daha çok sıktı. "Bu iki kelimeyi senden duymak her defasında sanki rüyadaymışım gibi hissettiriyor, gerçek olamayacak kadar güzel."

"Seni çok seviyorum kocam." dedim sırıtarak ardından Azad'dan ayrılıp iki yanağını da sertçe öptüm. "Benim sana olan sevgim rüya olamayacak kadar gerçek kocam."

"İşte bunun bile rüya olmasından deli gibi korkuyorum."

"Senin gözünde o kadar mı imkansızdım ben Azad?"

Başını hafifçe aşağı yukarı salladı. "Kendini benim gözümden izleseydin emin ol sen bile bu söylediklerine inanmazdın." Masaya ilerleyip oturmam için sandalyeyi geriye çekti. Eliyle oturmam için çektiği sandalyeyi gösterdi. "Hadi gel.."

Başımı sallayıp sandalyeye oturdum. Azad, yanağıma küçük ama beni benden alan bir öpücük kondurdu ardından karşıma oturdu. Bir süre ikimiz de birbirimize bakarken aklıma gelenle gülümsedim. Azad'ın bakışları iki yana kıvrılan dudağıma kaydı. "Dinliyorum."

"Neyi?"

"Bir şey isteyeceğini anladım yavrum."

Başımı salladım. "Lunaparka gitmek istiyorum."

Cümlemi bitirdiğim an yok artık dercesine bana baktı. Gitmemek için beni baya zorlayacaktı ama bende Roza isem onunla birlikte gidecektik.

2 saat sonra

H"Hayır, gitmeyeceğiz." dedi ardından bana çevirdi bakışlarını. "Koskoca ağanın parkta ne işi olur?"

Bıkkın bir nefes verip kollarımı birbirine dolayarak yatağın ucuna oturdum. "Koskoca ağa karısını mutlu edemeyecekse niye ağa?" Dudaklarımı büzdüm. "Sanki kabul etsen nolcak."

Bakışlarını üzerimde hissediyordum ama inatla ona bakmıyordum. Bugün nolursa olsun gidecektik oraya. Onun her şeyden uzaklaşmasını, biraz da olsa kafasını dağıtmasını istiyordum. Yaşayamadığımız çocukluğu birlikte yaşamak istiyordum.

Yatağın kenarına ayaklarımın dibine çöktü. Ellerimi sıkıca tutarken bakışlarımı ona çevirdim. Hafifçe tebessüm etti. "Bebeğim, başka bir yer de gidelim ama Park olmaz çocuk muyuz biz?"

Gözlerim doldu benden bağımsız. "Ben çocukluğumu yaşayamadım ki Azad. Yüksek ihtimalle sende yaşamadın. Birlikte güzel vakit geçirelim, yaşamadığımız çocukluğu birlikte yaşayalım istedim bu." Durdum, elimi ondan çekip ayağa kalktım. "Ama sende haklısın. Bu istek fazla çocukçaydı. Sonuçta senin bir duruşun, ağırlığın var; bunu düşünemedim."

Ayağa kalktı. "Yavrum-"

Başımı iki yana salladım. "Hayır, kızmayacam Azad. Bana babam çocukluğumu yaşatmamışken senle o düşüncelere girmek benim suçum, özür dilerim."

Benim konuşmamı bitirmemle Azad'ın bana sarılması bir oldu. O sıra hazırda bekleyen gözyaşlarım da akmaya başladı. "Bebeğim, özür dilerim." Benden ayrılıp gözyaşlarımı sildi. "Benim salak aklım işte." Dudaklarını hafifçe yanağıma bastırıp küçük bir buse kondurdu. "İstediğin her yere gidelim güzelim, yeter ki sen yanımda ol."

Başımı iki yana salladım. "Hayır, gitmeyelim Azad. Sırf bana acıdığın için kabul ediyorsan-"

İşaret parmağını dudaklarıma bastırdı. "Saçmalama istersen güzelim, ne acıması! Ben sana acımam, sadece bayılırım."

Dudaklarım iki yana kıvrıldı hafifçe. Elini çekip dudağımı öpecekken hemen kendimi geri çektim. "Hadi gidelim o zaman."

"Bari bir kere öpmeme izin ver."

Kaşlarımı çattım. "Hayır, şu an olmaz. Önce eğlenecez, sonra-"

"Sonra.." dedi gözlerindeki yoğun duyguyla.

"Sonrasına Allah büyüktür."

"Ha sonra öpebilirim yani?"

Elimle alnıma vurdum hafifçe.

"Roza, ben sana ne dedim?" dedi elimden tutup kendisine çekerken.

"Ne dedin?"

Yüzünü yüzüme yaklaştırırken gözlerimi yumup ne yapacağını bekledim. Yüzümü avuçlayıp dudaklarını alnıma bastırınca atışlarını tüm dünyaya duyuran kalbimle dudaklarımda tatlı bir tebessüm oluştu. "Kendine zarar verilmeyecekti."

Gözlerimi açıp mayışmış bir şekilde gözlerine baktım. "Ama kendime zarar vermedim ki." Benim her konuşmamda bakışları dudaklarımdaydı. İçi gider gibi bakıyordu bana. Dikkatimi dağıttığından "bana öyle bakma" dedim.

Dudaklarının bir kenarı yukarı kıvrıldı. "Nasıl bakıyorum ki?"

Kaşlarımı çattım. "Bilmemezlikten gelme Azad."

"Bilmiyorum ki zaten yavrum. Sana bakarken kendimi göremediğim için."

Titrek bir nefes çektim içime. "İçin gidiyormuş gibi."

"Gibi değil güzelim, sana bakarken zaten içim gidiyor "

Utandım, yüzüm fazlasıyla ısınmıştı. Her gün iltifat ediyor ve ben asla ettiği iltifatlara alışamıyordum. Her defasında utanıyordum, yüzüm kızarıyordu, rezil oluyordum.

"Gidelim mi?" diye sordum konuyu dağıtmak adına. Biraz daha öyle baksak birbirimize hiç iyi şeyler olmayacaktı.

"Gidelim." Beni baştan aşağı süzdü. "Ama önce bunu çıkar."

Kaşlarımı çattım. "Neden?"

"Çünkü bu elbise olmaz."

"Neden ama?"

"Bir nedeni yok güzelim."

Başımı salladım. "O zaman bununla gelecem."

"Olmaz dediysem olmaz!"

Bazen böyle ayılığı da tutuyordu. "Bende olur dediysem olur Azad Ağa, benimle inatlaşma."

Tek kaşını kaldırdı. "Ağa?"

"He, ağa değil misin?"

Başını yukarı kaldırıp sabır çekti ardından bana indirdi bakışlarını. "Güzelim, bebeğim, birtanem, canımın içi.. bu elbiseyi çıkarır mısın? Valla çok kıskanıyorum."

Elimle alnıma vuracakken Azad'ın dediği aklıma gelince durdum. "Hiçbir şey giymeyeyim o zaman Azad."

"O kadar da değil yavrum."

"Yok yok, benim dışarı çıkmaya da hakkım yoktur kessin." Dudaklarımı büzdüm.

"Elimde olsa izin vermezdim ama-"

"Çüş!" dedim birden. Bunu bende beklemiyordum ama onun söylediği şey karşısında verebileceğim tek tepki buydu. "Gelmiyorum Azad, defol git!"

Sırtımı ona dönüp yürümeye başladım ama adımlarım durdu çünkü Azad hafifçe, canımı acıtmayacak şekilde kolumu tutmuştu. Ağırca ona döndüm. "Ne oldu?"

"Başka bir elbise giymeni istiyorum çünkü seni kıskanıyorum. Hiç kimsenin sana bakmasını istemiyorum. Sen benimsin ve sana benden başka kimse bakamaz yavrum!" Durdu, beni baştan aşağı süzdü, ağırca yutkundu. "Zaten hâlâ böyle mükemmel birinin karım olduğuna inanamıyorum."

Dudaklarım istemsizce iki yana kıvrıldı. "Normalde inat edip değiştirmezdim ama haklısın çünkü sonuç olarak benim gibi bir karın var ve evet haklısın çünkü senin gibi mükemmel bir kocam var."

"Ben ne alaka?"

Ona yakalaşıp parmak uçlarımla yükselerek yanağına küçük bir öpücük kondurdum. "Çünkü benim kocam çok yakışıklı ve sen nasıl karını kıskanıyorsan ben de kocamı kıskanıyorum."

Tek kaşını kaldırıp elini belinden geçirerek beni kendisine çekti. Yüzümü iyice yüzüme yaklaştırdı. Dudaklarımız arasında milim mesafe fark vardı. Nefesini dudağımda hissediyordum.

"Demek kocanı yakışıklı buluyorsun." diye fısıldadı dudaklarıma doğru. Karnımdan kasıklarıma tatlı bir ağır geçişi gerçekleşti. Bu kadar yakın durması yüzünden ayakta durmakta zorluk çekiyordum. Bu adam harbi kalbe zarardı.

"Kocam zaten yakışıklı.." dedim nefesim onun nefesiyle karışırken. "Ve ben bu yakışıklı mı yakışıklı kocamı çok kıskanıyorum."

Dünyalar onun olmuş gibi mutluydu. O, ne kadar ben onun bir iyiliğinin karşılığıymışım gibi düşünüyorsa ben de o kadar düşünüyordum. Sahi Azad hangi iyiliğimin karşılığıydı? Onun karısı olmak için nasıl bir sevap işlemiştim?

|ᴋᴇꜱᴛɪᴋ|

|Bölümü nasıl buldunuz canlar?

|Yıldıza basmayanlar basabilir mi ve lütfen satır arası yorum yapmayı da unutmayın :(

|Seviliyorsunuz..❤️‍🩹

Bölüm : 22.06.2025 22:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...