
...
3. BÖLÜM HOŞGELDİN
Kural 3: Bir şeyi gerçekten yapmak istiyorsan kimseye söyleme
-Oyuna Hoşgeldin Ada KORKMAZ-
Sınıfa gittim. Merve, Sera sınıf kapısının dibinde ikiside kollarını bağlayıp beni bekliyorlardı.
Sera beni gördüğünde Merveyi kolundan dürtüp geldiğimi haber verdi. İkiside korkmuş bana bakıyordu. Sera endişeli bir sesle "Melisa iyi misin of çok korktuk sana birşey olcak-" Merve araya girdi
"Bir daha sakın Yanımızdan ayrılma. Ada gibi biriyle karşılaşmanı istemiyoruz onlar çok tehlikeli. Ya sana büyük zarar verseydi ne yapcaktın"
Dudaklarımı büzdüm kağıda
İyiyim ben bir şeyim yok
Kızı revire götürdüm bugün derslere girmiycek ayağı burkulmuş.
"Saçların acıdı mı" Eylül sınıftan kızların arkasından geldi. Hayır dedim kafa sallayarak. Yalan çok acımıştı ama ben alışıktım. Merve "Tamam sınıfa girelim birazdan herkes burda olur hocada gelir"
Sınıfa girdiğmizde bizim dışımızda üç dört kişi vardı. Sırama geçerken gözler üzerimdeydi.
Okulun ilk gününden rezillik gerçekten ama yinede kötü değilim. Açelya en azından iyiydi. Herkes sınıflarına girmeye başlamıştı. Sırama baktım doğru ben kütüphane ye gitmiştim kitaplardan birini elime aldım.
Ay yine bir rezillik. Berk denen çocuğun kucağına düşmüştüm dimi. Utançtan ellerimle yüzümü kapattım ay gerçekten rezillikten başka bir şey değildim.
Herkes sırasına oturmuş kendi aralarında konuşuyordu.
Ders edebiyattı
Hocanın gelmesine beş dakika vardı. Sınıf kapısından içeri gelen Berki gördüm. Oda beni fark etti anda hızlıca kafamı sırama koydum. Güm diye bir ses çıktı. Sıraya kafamı koyarken kafamı vurdum kombo artı bir rezillik daha. Artık daha ne kadar rezil olabilirim diye düşünürken bir öğrenci arka sıralardan tüm sınıfın duyacağı şekilde bağırdı. "Melisa o nasıl bir cesaret Adanın karşısına çıkacak kimse yoktu bugüne kadar. İyi iş çıkardın ilk günden" diye söyledi. Rezillik resmen. Berkin çocuğun
söyledikleri duymuş sırasında sessizce "Ne" diyerek bana baktı. Rezilliklten başka bir şey değilim.
Edebiyat hocası sınıfa girdi ve ders başladı 40 dakika hiç bir şey düşunmeden sadece derse odaklanmaya çalıştım. Başarısız oldum bir sürü soru vardı aklımda. Okul hayatım yandı. Dedikleri gibi ya Ada bana bir şey yaparsa. Buna izin vermeyecektim bu sefer olmaz.
Ders bitti herkes dışarı çıktı. Sera bir önceki tenefüste kavga izliyecem diye kantine gitmediği için bu sefer kantine gitmişti. Mervede onla beraber gitmişti. Eylül arka sırada uyuyordu.
Birkaç kız yanıma gelip benle tanışmak istediler. Tanıştık beş dakika sohbet ettik hareketleri çok yapmacıktı. Sonra beni bahçeye çağırdılar gitmedim. Sınıftan çıkacakları sırada Ada denen kız ve iki arkadaşı sınıfa daldı benim sırama doğru yürüyerek "Sen şimdi bittin" diyip sıramın önüne geçti. Kız bağırarak sınıfa daldığı için
Eylül uykusundan uyanıp yanıma geldi "Noluyo ya Melisa Ada"
"Sen karışma Eylül bu mesele benim ve bu kızla aramda" Eylül dişlerini sıkarak "Ada yapma lütfen gidin" Ada gözlerini bana dikerek "Sus Eylül" Eylül sus pus oldu. Ada sanki boğazlıyacakmış gibi dibime girerek "Senin adın ne" Eylül cevap verdi "Adı Melisa" Ada bağırarak "SANA SORMADIM" Sıramda duran kağıt ve kalemi alıp kocaman kağıda kocaman
MELİSA
Yazdım. Ada geri çıktı kollarını karnında bağladı ve sırıtarak "Melisa demek" Düşünüyormuş gibi önümde bir orya bir buraya yürüyordu
"Melisa hmm şimdi Melisa seni ne yapsak bugün bizi çok üzdün. Bize süpürgeyle saldırdın sonra kolumu kıvırdın" Kıvırdığım kolunu gösterdi. Dudaklarımı büzdüm. Kız dahada öfkeledendi. Kağıt alıp
______________________________
Ah kıyamam ama bunu kıza zorbalık yapmadan önce düşünecektin. Ve Ada sana bir şey söyliyeyim mi ben sadece okulunu bitirip mesleğini eline almak isteyen bir kızım bana bulaşma. Eğer bana ve çevremdeki insanlara bir şey yapmazsan seni özgür bırakırım ve evet senden gram korkmuyorum. Ada korkmaz oyuna hoşgeldin.
______________________________
Oyuna Hoşgeldin Ada KORKMAZ
Ada önümde bir oraya bir buraya dolanıyordu
"Melisa Melisa ah Melisa biz seni ne yapalım kolumu çevirdin" Çervirdiğim kolu gösterdi göz devirdim daha çok sinirlendi kendimle gurur duyuyorum az bile yaptım "Cevap ver Melisa niye susuyorsun" Sıramın üstünde duran kâğıt kalemi alıp aynen şöyle yazdım
Ada onu kıza zorbalık yapmadan önce düşüncektin Az bile yaptım senden gıram korkmuyorum. Bana istediğini yapabilirsin okuldaki herkes senden korkuyor ben hariç bana istediğini yapabilirsin ama sonuç belli. Senin kabusun olurum.
Kağıdı Adanın gözüne gözüne soktum. Kız elimden alıp sinirle okumaya başladı
"Öylemi Melisa. Ay çok korktum. Sen benim kabusum mu olcan çen.
Kızlar kağıda bakın bakın bak Selin bak ne yazmış"
Kırmızı tutamları olan kısa saçlı kızın ismi Selinmiş. Seline kağıdı uzattı hepsi kahkaha kopardı. Ada ciddiye almamış beni. Kızgın bir suratla bana döndü "Sana bir şey söyliyeyim sen anca benim sinir topum olursun. İnsanları çok iyi sinir ediyorsun. Ve böyle yaparak insanlar senin üstüne çullanır canımm" Göz devirdim haklıydı insanları sinir etmeye bayılırdım özelikle sevmediğim bir insansa. Ada sinirle
"Bir daha sakın bana gözlerini devirme yoksa gerçekten oyarım" Ayağa kalktım amacım Adayı sinir edip onu kışkırtarak zayıflıklarını bulmaktı ve galiba başarıyordum. Ada ateş fışkıran gözleriyle bana bakıyordu. Gözlerindeki sabrı taşmış patlamış bir volkan gördüm. Ada bana elini kaldırıp ağır bir şekilde vurcakken elimi yüzüme koydum. Kendimi savunamadım. Çok hızlıydı. Ama bana vurmadı
"DUR ARTIK ADA"
Gözlerimi açtım. Berk Adanın kolundan tutmuş durmasını söylemişti. Kendimi lise dizlerinde gibi hissediyorum. _Abi şaka mı bu. Bana bir şey oluyor hop çocuk orda süper duyusu falan mı var ben anlamdım_
Ada "Sen karışma Berk bırak kolumu" Berk Adanın kolunu çok sıktığı belli oluyordu.
"Geçen sene yaptıklarından sonra akılanmamışsın anlaşılan" Berk devrik bir cümle kurmuş olsada Adanın korkmasına yetti. Adanın gözleri korkuyla açıldı. Önce Berke sonra bana baktı sırıtarak "Sonra görüşcez Melisa...Sende bırak kolumu" Kolunu Berkin elinde kurtarıp diğer kızlarla sınıftan dışarı çıktı o sıra da kapının orda Sera ve Merveyi elinde yiyecekler ile gördüm.
Şok içinde kalmış durumu anlamaya çalışıyorlardı Ada Serayı ittirerek "Çekil şurdan" Dediğini duydum.
Adalar sınıftan çıktıktan sonra Sera ve Merve yanımıza geldi Berk "İyimisin yani iyimisiniz Ada size bir şey yaptı mı" Eylül arkamdaki sıra masasına oturup "Tam zamnında geldin Berk bu kız bana sus diyince bir şey yapamıyorum sanki kontorol altına alıyor gibi sinir oluyorum" Sera atladı "Noldu yine. Ada ne yaptı"
Eylül cevapladı "Sabah Melisa Adayı tuvalette durdurdu ya ona sinirlenmiş işte geldi Melisaya sataşıyo-" Berk araya girdi. Eylülün cümlesi yarım kaldı
"Bir dakika" Bana döndü "Melisa sabah Adaya tam
olarak ne yaptın" Nemi yaptım
"Biri bana şu olayı anlatabilirimi" Merve elindekileri sıraya koyup Dördüde oturup Berke anlattılar. Merve aklına bir soru takılmış gibi telaşla Berke Soru sordu "Berk geçen sene ne oldu Ada niye korktu"
Berk bu soruya hazırlıksız yakalanmış saçıyla oynamaya başlamıştı. "Hee önemli bir şey değil ya boş verin"
Merve inanmamış gözlerle baktı "Eminmisin Adadan bahsediyoruz. Ada hiç bir şeyden korkmaz"
Nasıl bu kadar emin olabiliyorlar herkes bir şeyden korkar gerçekten saçma.
Berk kendini toparlamış
"Hayır gerçekten bir şey yok bizi ilgilendiren şeyler değil"
_Bizi ilgilendiren şeyler değil mi_
_Şşhhh_
Merve inanmamış olsa "İyi öyle olsun o zaman"
Hepsi sırasına geçti. Kızlar yemeklerini yerken Merve banada uzattı küçük bir parça simit uzaattı. Aldım ve farkettimki ilk tenefüsten beri bir şey yememiştim. Midem bana sövüyordu. Birkaç parça gevrek yedikten sonra teneffüs bitti öğrenciler sınıflara girdi
Ders başladı ders bitti Ders başladı En sonunda okul bitti. Herkes evlerine giderken kızlarda bana el sallayıp gittiler. Bende kitaplarım elimde arabanın yanına gittim.
Ahmet abi elimdeki kitapları görüp "Yine gelmiş sana kitap perileri" Kıkırdadım.
Kapımı açtı ve arabaya bindim.
Yol boyunca sadece kafamı dinlemek istedim ve öylede yaptım.
....
Eve geldik. Evde sanki ölüm sessizliği vardı. Bir anda bağrış sesleri duyduğumda odama kaçtım. Kitapları çalışma masama koydum. Üstümü değiştirdim. Annem odama daldı. Ben eve geldiğimde telefonda birine bağırıyordu. Eski kocasına bağrıyordu.
Şimdi sinirini benden çıkarmak için odama dalmıştı Saçımdan tuttuğu gibi yukarı kata depoya çıkardı. Depoya artık alışıktım. Zifiri karanlık depoya girdiğimizde beni yere attı. Duvara yapıştım. Saçma sapan bağırmaya başladı. Olayı anlamdım büyük ihtimal eski kocasından çıkaramadığı tüm şeyleri benden çıkarıyordu. Bu arda bilmeyenler için söyliyeyim bu kadın benim üvey annem yanlış anlama olamsın.
Annem vefat ettikten sonra babam bu kadınla evlendi.
O günden beridir hayatı bana zindan etti. Babam bilmiyor çünkü beni tehdit ediyor istesemde kimseye söyleyemiyorum zaten. Babam
İşaret dilini yeni öğreniyordu. Adam çalışmasına rağmen benim için biraz da olsa uğraşıyordu
Bu kadın ise aksine hayatımı mahvetmeye uğraşıyordu ve başarıyordu. O yüzden okulu bitirip diplomamı alıp kendi evime çıkıp kendi hayatımı kurmak istiyorum. Üvey annem yani Feride Cadalozu ise beni kölesi gibi kullanmaya devam ediyordu. Gene saçma sapan bağırıp canımı yakıp deponun kapısını kapatıp gitti. Karanlık depoda yanlızdım. Babamın eve gelmesini bekliyecektim öyle bu depodan çıkıp sanki odamda ders çalışmış gibi gözüküp akşam yemeğine gidicektim.
Küçükken izlediğim bir dizi vardı yabancı bir diziydi. Kız dilsiz konuşamıyordu annesi onu terk etmek zorunda kalmıştı. Üvey annesi o konuşsun diye onu bir depoya kapatıyordu her gün.
Kızın babası bunu sonradan öğrenip kadından boşandı babasının öğrenmesine vesile olanda kızın gelecekten gelen oğluydu ama benim gelecekten gelcek kimsem yoktu. Geçmişten de kimse gelemezdi
ve şimdiki zamandanda kimse gelemezdi. Benim kimsem yoktu ben kimsesizdim.
...
Bacaklarımı karnıma,kendime doğru çekip kolumla bacaklarımı sarmış karanlık odada uyumuştum. Uyandığımda kolumdaki saate baktım. Bu saati annem bana 13. Yaş doğum günümde almıştı.
Saat pebme renkte çocuk saatiydi 17 yaşındayım ve hala takıyorum saate baktığımda 20:47 ydi.
Babam gelmiş olması lazımdı ama gelseydi ben şuan hiçbir şey olmamış gibi yemek masasında olurdum. Babam geç mi gelecekti.
Feride Cadalozu depo kapısını açtı "Baban eve geç gelecek git üstünü değiştir duşa gir üstün başın toz" Sinirle söylemişti senden bıktım gibi bir bakış attı. Ay ben sanki ona ölüyordum.
Yerden kalkıp odama gittim. Evin ışıkları gözümü acıtmıştı karanlık bir odada saatlerce durduktan sonra aydınlık yere geçtiğim için gözlerim çok acıyordu. Odama girip kapıyı sertçe kapattım. Arkadan yine bağrıyordu.
Evimizin şoförü Ahmet abinin kardeşi Ayşe abla birkaç yeni yıkanmış ve katlanmış kıyafetlerimi yatağımın üstüne koymuştu. Üstümü başımı çıkarıp sıcak suya attım kendimi. Ağlaya ağlaya sıcak suyun altında yıkandım. Duştan çıkıp temiz kıyafetlerimi giydim. Banyom odamın içinde ebeveyn banyosuydu. Sadece bana aitti. Üstümü giyip odadan çıktım. Babam gelmiş yemek masasına oturmuş beni bekliyorlardı. Üst kattan demirliklerden baktım. Feride Cadalozu babamın sol tarafına oturmuş beni bekliyorlardı. Babamı seviyorum ama bu kadınla evlendiğinden beri babamdan uzaktayım. Evlenme kararını bize sormamıştı danışmamıştı bile.
Babamların yanına gittim. Babam beni gördü anda babama sarıldım. Babam masasın başına oturmuştu bende sağ tarafına oturdum. Hilal abla yine döktürmüştü sofrayı. Sabahtan beri açım. En son Merve'nin verdiği bir parça gevrekle duruyordum babam
"Hadi başlayın" dedi. Babam günümü sordu babam biraz da olsa işaret dilini biliyordu babama bugünmü anlatmaya başladığımda karşımda oturan Feride Cadalozu bana
-Eğer yanlış bir şey söylersen- gibi bakıyordu. Babama döndüm. Okulumun güzel geçtiğini anlattım
Yalandı
Berbattı ve Rezildi
Tabi bunu ne babama nede başkasına anlatım. Okuldakiler hariç kimse okulumun kötü geçtiğini bilmiyordu. Yemeğimizi yerken babam konuşmaya başladı.
"Melisa Yarın yurtdışına iş gezisine Amerikaya gidicem üç gün Türkiyede olmayıcam. Amerikadan istediğin bir şey var mı" Hayır dercesine kafamı sağ sola salladım işaret dilini kullanarak
:Lütfen hızlı git hızlı gel baba: dedim.
Babam gülümseyerek "Merak etme kızım hızlı gidip hızlı gelicem" Gülümsiyerek yemeğime devam ettim. Cadoloz kadın babama doğru bakarak dudaklarını büzdü. "Bana sormıycakmısın" Babam yemek yemeği durdurup elindeki kaşığı çorba kasesine koydu. Feride cadolozuna döndü
"Neyi sorcaktım canım"
Cadoloz karı afalladı "İşte canım benim Amerikadan ne istediğimi sormadın" Babam başını eline koydu babam soramayı unutmuş gibi.
_Ay bi sen eksik kal şirret karı_
Babam Feride Cadalozuna dondü gülümseyerek "Sen ne istersin canım ne getiriyim sana" Dudaklarını büzdü küçük çocuk gibi
"Ben şey istiyorum hani geçen gün sana bahsetmiştim ya takı takımı kolye küpe Yeşil Zümrüt kolye" Çocuk gibi gülümseyerek babama şirinlik yapıyordu.
Babam düşünerek "55 milyon dolar olan yeşil Zümrüt kolyemi" Neeee 55 milyon dolar olan kolyemi şaka mı sanki 5 bin TL lik bir şeymiş gibi rahatça söylüyordu şaka falan mı bide dolar.
Cadoloz karı kafasını yana yatırdı "Evet hayatım o Bana ondan alırsın değil mi"
Babam hala şaşkın bir durumdaydı babam nefes verip "Tamam bakarız"
Ve evet yemeği bana zehir etmişlerdi hayır yani yukardaki mücevherler neyine yetmiyordu odası kadının full takı dolu ne yine yetmiyordu. Sofrayı bir an önce terk etmek için hışımla ayağa kalktım. Güzelim yemekleri yemeden ayrıldım masadan.
Babam
"Kızım nereye" salonu terk edip merdivenlerden yukarı odama çıktım
Bugünün artık son bulmasını istiyordum. Odamın kapısını hızla çarpıp hızlıca yatağıma yattım ve vücudumu kollarımla sardım.
Bir an önce uykuya dalmak istedim. 2 dakika geçti geçmedi babam odamın kapısını çaldı.
"Kızım gelebilirmiyim"
Babam odama girdi. Yüzüm duvara dönüktü. Babam benim ağladığmı görmüyordu. Odamın ışıklarını yakmamıştım sadece yatağımın yanında duran komidinin üstündeki gece lambam açıktı.
Babam yatağıma oturup "Melisa iyi misin kızım neden sofradan ayrıldın"
_Hah sanki bilmiyor_
Uyuma pozisyonundan kalkıp babama döndüm. Yatağımın yanındaki komidinden kağıt kalem alıp kağıda yazı yazdım ve babama uzattım
Bugün Muratın ölüm yıl dönümü baba nasıl unutursun
Murat benim küçük kardeşimdi. Daha iki aylıkken hastalık yüzünden onu kaybetmiştik. Ben o zamanlar 8 yaşımdaydım. Hepimiz kardeşimin ölümünden sonra mahvolmuştuk. Özelikle annem. Kandine gelemedi her gün dua ediyordu 'Allahım canımı al' diye
Evlat acısı çekiyordu annem çok hastalandı. Annemin hastalığnı o zaman 10 yaşında öğrenmiştim. Annem bir zamanalar hastalığnı yenmişti iyi durumdaydı koşuyor zıplıyor gülüyordu ama her güldüğünde üzülüyordu hala evlat acısı çekiyordu. Anne bu çekmez mi. Anneme her zaman destek olmaya çalışırdık o iyi olsun diye şarkı söylerdim. Ama o söylemezdi en son söyledi şarkı kardeşimi kaybetmeden bir gece önce hastane odasında küvezde uyuyan kardeşime söylemişti. Bende onu dinlerdim. Annem hepimizi şarkılarıyla ninileriyle büyütmüştü.
Onun ninnisi olmadan uyuyamazdık. Ama artık ninni söyleyen bir annem olmadığı için geceleri kendi kendime mırıldanarak uyumaya çalışıyorum. Murat ise beyaz tenli siyah gözlü bembeyaz bir bebekti. Onu çok az görmüştüm ve az bir şey hatırlıyorum.
Babam şok geçiriyordu sağ gözünden gözyaşı aktı hiçbir şey demedim. Yüzümü duvara dönüp yatış pozisyonuna geçtim. Babam burnunu çekerek "İyi geceler kızım" dedi. Dolaptan bir pike alıp üstümü örttü. Oda evlat acısı çekiyordu. Komidinin üstündeki gece lambamı kapatıp odanın kapısını kapatıp çıktı.
Çığlık atmamak için kendimi zor tuttum sesim çıkmıyacak şekilde ağlayıp uykuya teslim oldum.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.07k Okunma |
184 Oy |
0 Takip |
25 Bölümlü Kitap |