
...
6.BÖLÜM PORTAL
Kural 6: Bazen planlar istediğimiz gibi gitmez bu yüzden hayata ayak uydurmak gerekir
Ada bizi duymasın diye sessiz olmak için elimizden geleni yaptık. Merve Açelyanın numarası aldı. Merve Açelyanın bilgilerin alıp kursa kayıt edicekti.
"Açelya kurs Salı Perşembe Cuma oluyor bugün kurs var saat altıda başlayıp Sekizde bitiyor. Bugün senin kayıt işlemlerini halledelim sende bugün benimle okuldan sonra gel. Sana form verecekler neden taekwondoyu öğrenmek istediğini soran bir form verecekler sende sadece şunu yaz 'Kendimi savunmak için' yaz tamammı zaten yalan değil kendini savunmak için öğrenmek istiyorsun ayrıca bugün başlayamassın çünkü yaraların daha iyileşmedi sende bizi izler öğrenirsin tamam mı Açelya"
"Tamam"
"Güzel okuldan sonra hemen çıkcaz evdekilere haber ver benimle beraber gel. Önce eve uğrıyacaz kıyafetlerimi alcam sonra yemek yer çıkarız bir 15 dk yürümemiz lazım çünkü tok karna spor yapmamalıyız hocalar bu konuda çok katı. Okul çıkışı bahçede buluşalım tamam"
"Tamam" Merve bana döndü
"Senin boğazın nasıl oldu Melisa" Kağıt alıp kâğıda yazdım
Yani yutkunurken biraz acıyor ama hastaneye kadar idare eder
"Hemen hastaneye git bence hatta sizinkilere haber ver alsınlar seni zaten uzaklaşma yemediniz mi siz daha okulda durmayın burda durarak zaman kaybediyorsun hemen acile gitmelisin boğazında başka bir şey var benc-"
"Dur dur dur bir saniye"
Açelya eliyle Merveyi durdu
Sonra bana döndü "Melisa sen uzaklaştırmamı aldın"
Kafamı sallıyarak onayladım
Elini ağzına koydu "Ama neden" Açelya şok yaşıyordu
Merve söze daldı "Aslında Selin ve Melisa uazaklaştırama aldı kavga ettikleri için. Önümzdeki pazartesi okula gelecekler yani ikisine bu hafta izin"
"Ah hayır" Açelya nın rengi soldu
"Malesef Evet" Merve iki elini hafif havaya kaldırıp indirdi ve ellerini cebine koydu.
"Benim yüzümden uzaklaştırma aldın" Açelya başını öne eydi iki eliyle başını tuttu göz yaşlarını siliyordu. Bunun için mi ağlıyordu sanırım suçluluk duygusu yaşıyordu yada geçiriyordu ne denirse artık. Kafamı sağ sola sallayarak reddettim.
Hayır senin bir suçun yok hepsi Selin'nin suçu lütfen yapma böyle
"Ama Melisa daha dün okula geldin dün benim yüzümden Adayla kavga ettin bugünde Selin. Birde üstüne benim yüzümden uzaklaştırma cezası aldın"
Açelya hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Çok duyusal,çok saf, çok temiz ve çok merhametli bu kızı çoktan yemişlerdi. İyi dayanmış
"Keşke hiç yardım etmeseydin keşke diğer öğrenciler gibi izleseydin sende"
Eğer öylece izleseydim bu sefer vicdan azabı çekerdim kimse şiddete maruz kalmamalı özellikle okulda hele birde masumken asla.
Lütfen bir daha böyle bir şey düşünme. Eğer benden özür dilemek istiyorsan ki özür dilencek bir şey yok ama özür dilemek istiyorsan Merveyle
Kursa git ve kendini savunmayı öğren. Hayır demeyi bilmelisin anlaştık mı.
Açelya ve Merve kağıdı okudu. Açelya göz yaşlarını silip bana döndü kıyamam yüzü kıpkırmızı olmuştu
"Anlaştık"
...
Okul çıkışı herkes evlere dağıldı Açelya Mervenin arabasına biniyor diye Eylül ve Sera ufak çaplı şok geçirselerde Merve onlara bir bahane söyliyerek eve gittiler. Herkes evlerine dağıldı.
Ahmet abi boynumdaki sargıyı görüp iyi olup olmadığımı sordu bir şey demedim acile götürdü. Boşu boşuna gidiyoruz acile kırem verip gönderecekler sanki bilmiyoruz. Ahmet abi beni özel hastaneye götürdü. Babama telefon etti babam geldimi tabikide gelmedi şaşırdıkmı hayır.
Bu hastane benim büyük tıramvam. Kayıplarım bu hastaneden geçti gitti. Koridorları benim için ölüm çığlıklarıydı. Çığlıkların yankılandı koridor Sesimi kaybettiğim yer son çığlıklarım buradaydı.
Geçmişi hatırladıkça bedenim titredi. Hastane bomboştu sıra yoktu. Kayıt işlemlerini halettikten sonra direk doktorun odasına girdik. Bu oda sesimi kaybettimi öğrendiğim odaydı.
"Hoşgeldiniz buyrun geçin"
Doktorum Fırat bey amca 50 55 yaşlarında profösor ses cerrahı aynı zamanda ses terapistiydi.
"Nasılsın Melisa" Boğazımdaki sargıyı gördü "Boğazına ne oldu"
Kavga sonucunda olduğunu ve yutkunurken boğazımın acıdığnı anlattım. Boğazımdaki sargıyı çıkardık muane etti. Boyum kadar uzun olan sağlık robotuyla boğazıma film çekti.
Doktorun masasındaki sandalyelerden birine oturdum. Doktor bilgisayarına baktı "Bu da ne" Doktor hem bilgisayarına bakıyordu hemde bana bakarak bir şoku atlatmaya çalışıyordu
"Melisa bunu sana değil babana yada başkasına söylemek isterdim ama maalesef ses tellerin daha fazla zarar görmüş ve bu durum geçici değilde kalıcıya dönebilir" Doktor cümleleri bir araya getiremez hale geldim. _Ne dedi kalıcı mı_
"Kalıcı derken doktor bey"
Ahmet abi şaşkın bir ifadeyle doktora baktı. Doktor bana döndü "Melisa konuşamaman kalıcıya dönüşebilir. Seni bu konuda uyardığım bir çok madde vardı.
-Konuşmaya çalışmak yoktu
-Çok soğuk şeyler tüketmek yok
-Boğazına darbe alma
Dikkat etmenide söylemiştim.
Melisa ameliyat olman lazım. Eğer sesini geri istiyorsan bir an önce ameliyat olman lazım Evet zararlı olduğunu söylemiştim ama bu durum kalıcı olursa ozaman-"
Doktoru elimle susturdum geri kalanını duymak istemiyorum.
Ahmet abiyi doktorun odasına bırakıp odadan hışımla çıktım ağlıya ağlıya tuvalette gittim.
Tuvalette girdim kimse yoktu.
Ellerimi yıkadım suyu kapattım. Aynadaki bana baktım. Mahvolmuştu
Ağlarken hafif sesim çıkıyordu belki de bunlar son inleme, ağlama seslerimdi. Bunu düşündükçe daha çok ağladım.
Tuvalet kabinleriden biri açıldı. Bir kadın çıktı beni gördü. Ama gözlerim doldu olduğu için kadının yüzünü göremiyordum. Tek görbildiğim 1 60 boylarında kahverengi saçlı 25 li yaşlardaydı. _Abla bakma ben ağlayınca çok çirkin oluyorum._
Kadın geldi bana baktı ellerini yıkadı. İyi olup olmadığımı sordu sırtımı sıvazladı. Anlatmamı istedi konuşamadığımı belirttim kadında üzüldü. Beni tuvaletten çıkarıp koridorda bir koltuğa ottuturdu. Yanımızda duran yemek makinesinden bana su aldı şişeyi benim için açıp uzattı. Suyu aldım o kadar kötü bir durumdaydımki birine her şeyi anlatmak istiyordum Sesim olsa bağırmak istiyordum.
Telefonunu çıkardı notlar bölümüne girip buraya yazmamı istedi telefonu alıp derdimi anlattım amaliyat olacağımı yazdım. Kadın halime üzüldü. Tam bir zavvalıyım. Bana neden bu kadar iyi davrandığını yazdım şüpheli geldi. Kadın bu hastanede pikraystik olduğunu söyledi ve benim gibi insanları gördüğünde vicdan azabı çektiğini söyledi. Acınası bir durumdayım
Kadınla 10 dakika kadar dertleştik konuştuk muhabbet ettik kartvizitini verdi kadının ismi Elaymış. Kadın 29 yaşındaymış kadınla sohbet ederken Ahmet abi mesaj attı nerde olup olmadiğmı sordu birazdan gelceğmi haber verdim. Ela ablayla vedalaşıp bahçeye arabaya gittim. Ahmet abi kapıları açmış beni bekliyordu. Arabaya binip eve gittik. Ahmet abi iyi olup olmadığımı sordu. Elimi evet işareti yaptım. Yol boyu konuşmadık. Eve girdim direk odama çıktım. Duş aldım üstümü giydim yemek yemek için mutfağa gittim. Hilal ablanın yaptığı mantıları güzelce sömürdüm. Kapı çaldı cadoloz karı gelmiş bende nerde diye bekliyordum hanımefendi alışverişe gitmiş elinde bir sürü alışveriş çantası vardı.
Elindeki çantaları Hilal ablaya verip mutfağa girdi.
"Ne yemek yaptın hilal" Tencerelerin kapağnı açtı
"Ayy bu ne Hilal ne bu böyle iğrenç kokuyor" İğrenç dediği şeyde fasulye he. Öyle bol soğanlı sarımsaklı da değil.
Kol dirsekleri mi masaya doğru koyarak onları izledim mutfağın diğer ucundan. Tencere kapaklarını kapattı
"Bana salata yap"
Şükürsüz. İnsanlar aç aç ekmek bulamıyor hanımefendi bulmuşta buluyor şeytan diyor patlar yüzüne. Cadoloz karı. Benim tek derdim bu kadın evimden bir an önce defolup gitmesi.
Beni gördü "Aaa Melisa merak etme bugün sana bir şey yapamıycam bugün çok mutluyum" Ayy canım ben dayanamam lütfen bir şey yap bana. Çok mutluymuş bak bakayım ben mutluyum umrumda bile değil sandalyeyi çekip karşıma oturdu
"Okul nasıl geçti boğazına noldu"
Ay bana annelik yapacağı tuttu
Göz devirdim masada duran kağıt kalemi aldım
Okul berbattı benle kavga ettiler boğazıma darbe aldım hastaneye gittik konuşamayabilirmişim.
Oldu ben gittim sana iyi mutlu günler dilerim
Kağıdı masaya bırakıp gittim.
Arkamdam seslendi
"Ne yaptın ne yaptın okuldakilerle mi kavga ettin hemde ikinci günden" Ayağa kalktı
"Kimle kavga ettin soy adları ne uff Melisa niye kavga ediyon ay ne yapsak özür dilemeyemi gitsek Melisa!! Bir daha okuldakilerle kavga ettiğni yada başka bir şey duyarsam seni mahvederim küçük hanım" Konuşmaya çalıştım başaramadım sadece küçük bir ses çıkardım. Boğazımın acısımasına yetti
"Devam et çabala konuşmaya çalış!!"
"Aaahh"
"Olmuyormu" Olmuyorrrr
Telefonumdan yazdım
Ben hiç bir şey yapmadım onlar başlattı boğazımı sıktı duvara yapıştırdı beni üstüne üslük bir hafta uzaklaştırma almışıms ende geçmişsin özür dile diyorsun yok ya
Bu kadınla nasıl korkmadan konuşuyorsun diyebilirsiniz
Ama ben kimseden korkmam
"Öyle mi küçük hanım birde uazaklaştırama mı aldın öyle mi" Kafamı sert sallayarak onayladım. Dudaklarımı sinirden ısırdım.
"Sen bunu hak ettin"
Saçımdan tutup üst kata çıkardı sonra bir üst kat daha depoya attı. Yine
"Sen bunu hak ettin küçük hanım sen analamıyorsun anlatamıyorum sana. Bir daha kimseyle kavga etmiyeceksin babanda yurt dışına çıkınca burdan cıkmıycaksın. Madem okuldan uzaklaştırma aldın sen bunu hak ettin" Kapıyı yüzüme kapattı. Allahım nolur canımı al öleyim burada nolur
...
Saatler geçti uykum vardı ve zaman algımı kaybettim depo karanlık olduğu için kolumdaki saatin saat kaç olduğunu göremiyordum. En azından telefonum yanımdaydı
Telefonumu açtım
Offff şaka mı bu nasıl şarzım biter yaa ufff bitecek yeri buldun gerçekten. Telefonumu kenara bırakıp ayaklarımı kendime doğru çektim. Ellerimle ayaklarımı sonra tüm vücudumu sardım. Yerde öyle oturmuş bekliyordum babamın gelmesini. Yere baktım gözlerim orda kaldı.
Bir dakika o neydi ne geçti faremi kedimi ne işi vardı kedinin.
Havada kıvılcımlar çıktı. Hışımla ayağa kalktım.
_Buda ne rüyadamıyım bu ne böyle._
Kıvılcımlar havada daire çizdi ve önümde bir portal belirdi.
Portalın içi bembeyazdı. Portalın kenarları altın rengindeydi. Portalın içinden biri bana gelmemi söyledi
"Heyy sen buraya gel"
Bir kadın sesi duyduktan sonra portala girdim. Acaba hata mı ettim. Kendimi bir filimin içinde gibi hissettim. Portaldan içeri girdiğimde kocaman bir dünya karşıladı. Tek farkla burası gökyüzünde bir dünyaydı nasıl yere düşmüyorduk. Dünyada değilmiyiz yer çekimi yok mu burda neden kimse yok
Burası gökyüzünde zemini bile bulutlardan olan küçük bi gökyüzü Adasıydı ağaçlar yerine buluttan ağaçlar vardı. Önümde ise kocaman beyaz bir saray. Kocaman bir bahçesi vardı. Bi otuz adım attıktan sonra sarayın bahçesine ulaştım ve sarayın kapısından içeri girdim. Girer girmez bir oda beni karşıladı. Odada havada uçan bir bileklik ve havada uçan bir kitap. Bir dakika bu kitap çok tanıdık bu o kitaplardan biri. Rafından yere düşen kitaplardan biri sarı kitap üstünde hava yazıyordu sonra kitap renk değiştirdi kitap beyaz bir kitap oldu sonra üzerinde hava yazan yazı silinip gökyüzü oldu.
Bir dakika yani nasıl şimdi bir saniye depodaydım portala açıldı içeri girdim gökyüzünde bir ada ve saray saraydan da içeri girdim havada uçan bir bileklik ve bir kitap. Kitap hem renk hemde yazısını değiştiriyor.
"Buraya bakan biri varmı"
Sanki mağazadayımda buraya bakan varmı diye sesleniyorum. Yok artık daha nele- Sesleniyorum
"Bir dakika ben seslendim mi ses aaa sesim ben konuştum mu konuşuyorum evet aaa sesim geldi aaaaaa çoook mutluyum aaa lütfen bu bir rüyaysa uyandırmasın kimse beni aahh sesimi çok özledim aaaaaaaa çığlık bile atmayı özeldim. Tamam sakin ol Melisa en son çığlık attığında sesini kaybettin şimdi lütfen bir şey yapma tamam uhh sakinim sakinim mükemmelim ohh"
"Sakinleşmen bittiyse
başlayalım mı"
O ses neydi "Sen kimsin"
"Merhaba Melisa"
Beyaz parıldayan havada uçan bir top benimle konuşuyordu ve bu bir kadın sesiydi. Portaldan girerken seslenen aynı sesti.
"Adımı nerden biliyorsun"
"Gökyüzü muhafızını bilmeyen yok"
"Gökyüzü muhafızı mı oda kim burda neler oluyor ben neden burdayım ve rüyada filanmıyım neden gökyüzündeyiz ve nasıl yere çakılmiyoruz"
"Önce sakin olman lazım ve bu bir rüya değil gerçek ve burası Lunrays yani gökyüzü adası ve sende bir lengrays sın"
"Lunrays mı lernglay mı gök yüzü adasımı Kafam karıştı bakın ben lengras değilim"
"Lengrays"
"Lengrayls her neyse
ben sadece bir insanım tamam mı"
"Dünyada evet bir insansın
Ama burda bir gök lyüzü muhafızı lsın ve savaşçısın"
Nee savaşçı mı
"Anlamıyorum ben nasıl imkansız hem ben daha 17 yaşında bir öğrenciyim yok hayır hayır ben savaşıcı filan olamam imkansız olamaz yok"
"Bileklik ve kitap seni seçti.
Ayrıca imkansız diye bir şey yoktur"
"Beni mi seçtiler bir hata filan olmalı ben seçilcek biri değilim ben daha kendimi ifade edemiyorum kaldı ki bir savaşçı. Hemde gökyüzü savaşcısı kalsın ben alamıyım bana bu macera biraz fazla. Oldu iyi günler" Geriye doğru döndüm odadan dışarı çıkmaya çalıştım kapı kaybolmuştu sadece gökyüzüne bakan pencereler vardı. Ordadan aşağıya atlayamazdım
"Eve nasıl gitceğini bilmiyorsun nasıl hala çıkmaya çalışıyorsun. Siz insanlar çok garipsiniz"
Bu ses canımı sıkmaya başlamıştı bir an önce eve gitmek istiyordum bu kadın sesi nerden geliyor neden sadece beyaz parlayan top var
"Ben savaşçı olmak istemiyorum ben o iğrenç depoya razıyım"
"Bilmeden konuşuyorsun Melisa. Bu senin tek çıkış kapın kimseye böyle bir fırsat geçmez"
Parlayan top bir anda pelerin giymiş bir robota dönüştü nasıl yani bu bir robotmuydu
"Benden ne istiyorsunuz"
"Lernis hava muhafızın karşında duruyor ona gücünü ver seni her zaman koruyup kollayan bir muhafız olacak"
Robot ellerinin arasında beyaz bir kristal çıktı ortaya. Robot bu sözlerini söyleyince havada duran bileklik sağ koluma yapıştı çıkartamadım sanki bileğime kitlendi çıkaramadım
"Şu bilekliği çıkarın kolumdannn ahh"
"Kıristal...Bileklik Lernis ile birleş ve bir bütün ol"
"Ne kristali ne Lernisi ya şu bilekliği çıkarın kolumdan uff
Ya burda insan yok mu neden kimse yok aaaaahh"Ben bağırarak kafayı çıldırmışken
kıristal bilekliğin içine girdi. Enerji akışı tüm bedenime yayıldı ben eski ben değildim ben başka biri oldum. Duvarda duran boyasından kendi yansımamı gördüm. Saçlarım düz upuzun sarı saçlarım biraz daha da boyum uzamış yüzüm benim yüzüm değildi. Benim bedenim nerde ben kimin içindeyim.
"Bu beden sana çok güzel oldu ama dünyayı böyle kurtaramassın sana bir yardımcı ve süper kostüm lazım Savaşçı kostümü"
Yarı robot yarı insana benzeyen bu varlık ellerini çırptı. Havada duran beyaz kitap eline geldi ve bir şeyler okudu "Lernis buldu kristalini buldu kendi sahibini
Nargluans derlendsa narnays kuaza"
Vücudumu beyaz ışıklar sardı Saçlarım iyice sarı oldu gözlerim altın sarısı gibi parlıyordu üstümdeki elbise beyaz ve sarı renklerdeydi tenim beyaz olmuş boyum biraz daha uzamıştı ve biraz daha zayıftım

"Bana neyaptınız ben kendi bedenini istiyorum bir dakika sesim mi inceldi benim"
Sesim bile bana ait değildi tam kavuştum derken ufff neden ya
"Melisa artık sen lengrayssın.
Güçlerini kontorol etmene yardım edicek bir asistan robotun olucak bilekliğine basarak bu forma sahip olcan"
"Bu benim olamayan bedene"
"Aynen öyle bu bilekliğie basıp sarı saçlı bir hava muhafızı olucan amacın dünyaya siber yada herhangi bir saldırıya uğradığında dünyayı kurtarmak bence açık ve net bir şekilde anlattım"
"Sağolya çok boş vaktim varmış gibi birde dünyayı kurtarıcam söylesene bana dünyayı neyle kurtarıcam"
"Güçlerinle"
"Ah doğru tabi süper güçle
rim var zaten benim gökte filan uçuyorum ben zaten süper güçlerim var evet aynen"
"Neden denemiyorsun"
"Ne"
"Güçlerini diyorum dene bakalım neler varmış neler yokmuş"
"Şaka mı yapıyorsun"
"Uçsana"
"Uçayım mı aaahhh"
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.07k Okunma |
184 Oy |
0 Takip |
25 Bölümlü Kitap |