10. Bölüm

9.BÖLÜM BAKIŞ AÇISI

Rynialight
rynialight

...

 

9.BÖLÜM BAKIŞ AÇISI

Kural 9: İnsan kitap gibidir Kitabı kapağına göre yargılamamak gerekir ​Kim olursa olsun bu hep böyledir

 

(Berkin anlatımıyla)

 

Ben Berk Aktoprak 17 yaşındayım İstanbul Beykoz Başarı kolejinde 11. Sınıf öğrencisiyim. Genellikle öğretmenlerin gözde öğrencisiyim. Okuldaki bir çok öğrenci bana hayran özellikle kızlar ama ben pek genelde ilgilenmiyorum. Ben doğru ilişki arıyan bir insanım ve ben daha bulamadım. Tek istediğim bu iğrenç okulu bitirebilmek. Ailemin tek çocuğuyum zengin bir aile de doğup büyüdüm ve bir o kadar baskıcı bir aile. Annem hep üzerime titrer. Haylada devam ediyor. Babam ise çok baskıcı her anlamda

 

'Berk böyle bir şey yapma

Berk bizi rezil etme

Sen derslerine çalış

Oraya gidemezsin

O insanlarla takılma

Sen işine bak

Sen Berk Aktopraksın kendine gel

Nazik ve kibar ol

Bir beyefendi ol

Sen benim oğlumsun kendine gel

Tüm cihazlarına el koyarım'

 

Ben küçüklüğümden beridir babam hep böyle hiç değişmedi. Alıştım artık

Ve sayesinde (ASOSYAL) bir insana dönmüştüm.

Annem ise

'Oğlum dikkat et

Oğlum canın yanar yapma

Ver onu Meral ablan yapsın

Dışarıda dikkat et

Kendini çok yorma kasma'

Ve dahası

Annem sayesinde (ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ yada DENGESİZLİK) yaşıyorum

 

Her alanda böyle. Dışarıdan bakıldığımda sert güçlü başarılı bir erkek olarak görüyorlar ama bunların tam tersiyim. Gelecekle ilgili çok hayal kurarım. Geçmişi kolay kolay unutamam ve bazı arkadaşlarımın söylediğine göre çok duyusal bir insanmışım. Arkadaş bunu benim Burcuma bakarak söyledi. Ve evet o arkadaş Sera Öztürk. Evet evet bizim Sera ya

 

26 Eylül 2045

 

"Berk"

"Efendim"

"Tatlım senin 12. Evin aslan"

"Aslan ne oluyor ki? 12. Evimde mi var"

Sera kahkahayı kopardı. Kantinde kendini rezil etti sonra önüne dönüp telefondan benim astoriloji bilgilerime baktı bir uygulama üzerinden.

"Evet 12. Evin aslan 12.ev Bilinç altı ve piskoloji evidir ve seninki ise aslan bak okuyorum iyi dinle

İç dünyanızda kendinizi keşfetme isteğiniz yüksektir fakat bir takım korkularınızla mücadele etmek durumunda kalabilirsiniz.

Burada ego daha zayıftır bu yüzden daha kapalı perde arkasında kalmayı tercih edersiniz

 

Burada beş madde vermiş ama ben iki madde okudum artık seni daha fazla tutmayayım diye. Sana 12 evini anlattım artık gerisi sende...Ama bir çoğu doğru çıktı dimi"

"Evet kesinlikle her şeyimi söyledin karakter ve aile hayatımdan tutup Biliç altıma kadar helal kız sana yani valla" Evet bir çoğunu söylemiş olabilir ama gram dinlemedim ama bir çoğu gerçekten doğru çıktı yazık kız bana yarım saattir öğle teneffüsü başladığından beridir 12 ev anlatıyor

"Dimi astoriloji çok derin bir konu aslında daha fazla şey var am-"

Zil çaldı mükemmel bir zamanlama

"Ama artık bir sonraki Zamana Seracım çünkü zil çaldı yoksa hoca"

"Evet gidelim"

Serayı küçüklüğünden beridir tanırım. Ailelerimiz arkadaş. Sera çok naif çok pozitif ve çok astrolojiye takılı bir kız.

Okul başlıyalı 2 haftadan fazla oldu Sera kimseyi tanımadığı için benim yanımda takılıyor Bende kimseyi tanımıyorum. Lise dedikleri kadar varmış. Çok zor ve çok yabancı. İlk okul Orta okul gibi değil. Hepimiz için zor olucak.

 

...

 

23 Eylül 2047

 

Bugün erkenden okula gittim antrenman yapmam lazımdı. İkulumuzun Spor kulübünde takım kaptanıyım. Yakında okulumuzun koşu yarışında seçmeleri olucak. Seçmelere bende katılcam seçmeleri geçersem önce İstanbul koşu turnuvası sonra Türkiye koşu turnuvasına katılıcam inşAllah olur amin. Okula vardığımda saat daha 07:23 tü. Okulda öğrenci sayısı azdı daha kimse gelmemişti. Okulun bahçesi büyük demir kapının önündeydim. Bora ve Emre'yi okula yaklaşırken gördüm.

 

Bora yine söyleniyordu

"Abi bizim ne işimiz var ya seçmelere. Ayazla Berk katılcak ben ne alaka sabahın 7 sinde okula geliyorum"

"Bora söylenme artık Berk tut şunu"

Emre Borayı un torbası gibi üzerime attı "Hop tamam sakin Bora düz dur Bora" Borayı düz dik tutmaya çalıştım ahtopot gibi bir oraya bir buraya sarsılıyordu. Boranın kendisine gelmesi için yüzüne bir iki tane tokat attım. Bora gözlerini bir anda açarak

"Abi ne yapıyorsun ya"

"Abartma abartma hafif vurdum. Gören sancak Osmanlı tokatı attık"

 

Emre belini tutarak

"Bora belimi çürüttün. Yarım saat kalkmadı bide taksi zar zor bulduk. Çıkarkende bizim şoföre yakalandık. Adam uykuluydu bizi rüya filan sandı gitti odasına geri yattı.

Onun stresini mi yaşayayım Borayı mı taşıyayım taksi bulmaya mı çalışayım elimdeki çantaları mı tutayım bilemedim ya...Canım çıktı yaaa"

Emre son cümleyi Boraya biraz yüksek sesle söylemişti.

 

"Ama yine iyi geldiniz Emre"

Bora gözlerini ovalayarak

"Sen gel bide bana sor bu Emre beni sürükleyerek getirdi"

"İyikide diyon Bora seni sürükliye sürükliye getirdim bu yaşta bel fıtığım çıktı!!" Bu kardeşlere bayılıyorum valla bir alemler ya

"Tamam tamam hadi Bora sende düz dur"

"Berk Abi ya sen neden sabahları enerjiksin hayır ne içiyorsun bizede ver ya valla bak şu yere bile yatabilirim yani" Bora kaldırım taşını gösterdi.

 

"Hiç bir şey yapmıyorum tamam Bora hadi artık antrenman yapc-"

Sokağın başından bir motor sesi duyduk.

Emre eliyle sokağın başını göstererek

"Heh Havalı çocuğumuz Ayaz da geldi"

Ayaz motoruyla yanımıza geldi

"Selam beyler kusura bakmayın beklettim sizi Sabah trafiğine takıldık da" Motorunu okşuyordu

"Abi bizde trafiğe takıldık ama senden erken geld-" Bora yine söylendiği için Emre boranın ağzını kappattı "Yeter Bora sabahtan beridir abi insan bu kadar da konuşmaz ya bir sus artık sus" Bira Emre'nin elinden kurtulmaya çalışıyordu

 

"Eh Tamam hadi geçelim mi artık yoksa Bora gerçekten yerde uyuyacak"

Bora Emre'nin elinden kurtulduktan sonra

"Evet gerçekten uyuyacam. Ben sınıfa geçiyorum"

"Hop Hop Hop Aslan çocuk bekle"

Borayı arka yakasından yakaladım

 

Bora ellerini serbest bıraktı ve kalbur durarak

"Ya gene ne var ya bir rahat yok bana ya"

"Bora"

"Efendim Berkk" Borayı önümde düz tutturdum. Omzuna hafif vurarak

"Hani dedin ya biz niye geldik erkenden ne işimiz var dedin ya"

"Evet dedim"

"Heh işte erken gelme sebebiniz aslında senin koşu seçmelerine katılacağın için. Bugün erkenden geldin yani anteraman anlaşıl-"

"Ne Hayır hayır bir dakika. Bir dakikaa!! Ben yarışma için gelmedim. Ben adımı yazdırmadım ben Berk abi ben koşamıyom nasıl...Berk yaa uf sen mi ismimi yazdırdın abi ya" Emre sırıtarak

"Yapacak hiç bir şey yok Bora"

"Hayır ya sen sen biliyordun dimi Emreeee!!"

Emre bu durumdan çok keyif alıyordu

"Herhalde biliyordum o yüzden seni erken uyandırdım ya" Ayaz Boranın diğer omzuna hafif vurarak

"Hepimiz biliyoruz Bora"

"Ayaz sende mi Abi bir tek benim mi haberim yok. Bravo gerçekten alkışlıyorum sizi. Şimdi ismimi sildircem"

 

"Boşuna uğraşma Bora. Artık çok geç hadi bakalım anteramana"

"Yaaa uff"

Ben ve Emre önden gidiyorduk Ayaz motorunu valeye bıraktı Borayla arkadan konuşarak geliyorlardı

"Bora bir şey söyliyeyim mi"

"Ne söyle Ayaz daha sinir patlasın söyle"

"Oğlum okuldaki kızlar sana hasta. Koşucu bir Bora görseler ne yaparlar he bir düşünsene"

"Koşucu Bora mı"

"Yakışıklı karizmatik havalı bir sporcu hemde Bora yani. Düşünderim"

"Havalı ve karizmatik"

"Evet"

"Yakışıklı beybifeys Sporcu Bora"

"Evett"

"Sen benle dalga mı geçiyorsun Hiç boşuna uğraşma abi zaten havalı karizmatik yakışıklı ve beybifeys bir sporcu Berk var Bana gerek mi var"

Bora nın konuşması beni güldürdü

"Sağol Bora beni övdüğün için ama benim gibi birinin yanıda birde senin gibi biri lazım"

"Abi Emre katılsın o birinci olur valla"

"Yürü git ben nasıl koşayım sen benim nefes aldığıma şükret. Bak düzgün sakin yürüyorum bide koşucakmışım"

Emreyle okula doğru yürümeye devam ettik. Borada arkadan söylemeye devam etti.

"Ata binerken öyle söylemiyon Emre bey bak gidiyor ya hey hey alovv kime diyorum bak hiç beni duyuyor mu Ayaz görüyon dimi"

"Hadi Bora hadi kardeşim

"Ama"

"Hadi Bora millet gelmeye başladı"

"Uf Selam kızlar"

"Yok böyle bir ruh hastası hadi Bora" Ayaz Boranın sırtına biraz vurup yürümesini istiyordu.

 

Ayaz ve Bora bize yetişmişlerdi. Okula girdik. Emre astım hastalığı olduğu için beden derslerine katılımıyordu o yüzden yarışmaya da giremiycekti.

Borayı yarışmaya sokma fikiri ise Ayazdan gelmişti. Cuma günü Boradan gizlice onu yarışma ya sokmuştuk. Şimdi Bora bize dünyanın tiribini atıyordu. Bıraksak bize küfredip dövücekti.

 

Spor salonuna vardık. Üstümüzü değiştirdik. Boraya zorla beden kıyafetlerini giydirdik 1 saat anteramandan sonra Bora bazen aylaklık yapsada iyi koşuyordu anteramandan çıktık. Duşa girdim çıktım. Üstümü giydim sınıfa çıkacaktık. Herkes okula gelmişti. Dersin başlamasına 7 dakika vardı.

Bora ve Emre önden yürüyordu Ayaz ve bende arkalarındaydık herkes bize bakıyordu daha doğrusu Bora ve Ayaza

 

Bora kızlar tarafından çok sevilirdi tam bir ne diyorlardı ona play boy muydu neydi yani tam o Ayaz ise bad boy tam o okulumuzun motorcusu tüm kızlar ona ve motoruna bayılır.

"Berk"

"Aaa Faruk çocuklar siz gidin önden. Ben geliyorum"

"Tamam"

"Buyur Faruk"

"Berk abi ya senin dediğini yaptım öyle ders yaptım bende işe yaramadı"

"Tamam sınıfa gidelim konuşalım şu konuyu"

"Sınıf kapısına önce Faruk ulaştı bende 7 adım arkasındayım"

"Pardon hocam geçebilir miyim...çok özür dilerim ben sizi hoca sandım izninizle"

 

Sanırım sınıfa yeni bir öğrenci gelmişti. Kız sınıf kapısı girişinde duruyordu. Geçmek için izin istedim

"Pardon Geçebilir miyim"

Kız arkasına bana döndü. Benim suratıma baktı durdu durdu. Nefes verdim artık geçsem mi. Sonra kız kenera çekildi sırama geçtim oturdum.

 

Kız boş bir sıraya oturdu. Müdür gitti. Herkes kıza bakıyordu bende kitaplarımı çantadan çıkarmayı tercih ettim. Ama kafamda oturmayan şeyler vardı ben bu kızı tanıyormuyum tanıyorsam nerden tanıyorum. Fizik öğretmenimiz geldi yeni arkadaş kendini tanıtamadı. Sonra hoca derse başladı bitti ve tenefüse bahçeye çıktık.

Bora ve Ayaz basketbol oynuyordu Ayaz potaya basket attı. Bense Faruğa ders taktiği veriyordum. Emre ise yanımda kitap okuyordu

"Bora at topu"

"Yakala"

"Bak Faruk ezberlemek istediğin kelimeleri hatırlamak istiyorsan mavi kalemle deftere yaz mavi rengi kullanırsan hatırlarsın."

"Nasıl yani mavi kullanırsam hatırlarmıyım"

"Evet bana da kuzenim söylemişti. Galiba mavi renk daha kolay hatırlamamızı sağlıyordu iyice soruşturur sana söylerim ama mavi renk kullan"

"Abi sağol ya"

"Ne demek bir şey yapmadım"

"Olsun teşekkür ederim ben gideyim. Derste görüşürüz"

"Dikkat et kendine"

"Tamam sende"

Emreye baktım kocaman bir kitap okuyordu "Emre ne okuyorsun kardeşim"

"Genel kültür"

"Helal kardeşime oku"

Tenefüs zili çaldı hepimiz sınıfa geçtik. Sıramıza oturduk fizik öğretmeniniz geldi

"Çocuklar bir kaç işimi halletmem lazım ama önce yoklama alalım. Önceki ders almayı unutmuşum hemen başlayalım." Hoca masasının üstünde bir kağıdı alıp okumaya başladı "Hiç önemli değil ayrıca bu konuyu bana söylediğin için teşekkür ederim ve bu iletişim kurma konusunu merak etme bu bir sorun değil senin derslerini ve iletişimini etkilemeyecek" Hoca bunları yeni gelen kıza söylüyordu.

 

Hoca yoklamayı almaya başladı

"Merve Bilgin"

"Burda"

"Bora zel"

"Buradayım hocamm"

"Melisa Karabulut"

 

_Karabulut...

Karabulut mu Nasıl o kim

Karabulut Melisa Karabulut_

Nefes alma verme şeklim bozuldu

Duvarlar üstüme geliyor beni daraltıyordu

Herkes Melisa Karabulut kim diye bakıyordu hoca herkesi susturdu

_Nasıl_ Yeni gelen kız elini kaldırdı omu Melisa KARABULUT kıza tüm bakış açım değişti. Umarım düşündüğüm şey değildir.

 

"Berk Aktoprak" kendime çeki düzen verdim

"Burda" kız bana baktı kız beni görüp önüne döndü.

 

...

 

"Tamam çocuklar yoklamayı aldım ben işlerimi halletmeye gidiyorum. Merve konuşanları kağıda yaz fısıltıyla konuşun Merve sınıf sende"

 

...

Tenefüse girdik sonra ders sonra tekrar teneffüs kütüphaneye gittim

"Kız Şeyma napıyon kız"

"Ooo Berk bey siz buraların yolunu bilirmiydiniz ya"

"Ee herhalde abartma sende sadece 3 gün gelemedim oda koşu yarışı için hazırlık yapıyordum"

"Yav hehe tamam inandım git ne alcaksan al"

"Tamam da nasıl bulcam aradığım kitap hangi bölümde"

"Uf ne kitabı Alcan"

"Sporla ilgili bir kitap"

"Sırıtma sırıtma Dur bakayım bilgisayardan...7.Bölüm 2. Kitaplık 3. Raf A9"

"Sen cansın" Yanağını sıktım

"He he git ne alacaksan al"

Şeymanın tarif ettiği bölüme gittim.

 

Yere düşmüş iki tane kitap gördüm. Biri sarı biri yeşildi. Yeşil kitabı aldım üstünde toprak yazıyordu sonra sarı kitabı aldım onda da hava yazıyordu. Kitapları alıp rafa koydum.

Ama kütüphanenin girişinden bir ses gelmişti işime bakamayı tercih ettim.

Kitap rafların arasında gezdim. Aradığım şeyi bir türlü bulamadım bir sürü kitap vardı. Birinin ayak seslerini duydum. 5 dakika sonra tabure sesi duydum. Sesin geldiği yöne doğru gittim.

 

O yeni kız mıydı. Kız tabureye çıkmış kitap raflarından bir kitap almaya çalışıyordu. Kız dengesini kaybetti tam düşecekti tuttum. Onu tutayım derken ayağımı sürttüm.

"İyi misin" Kız korkudan gözlerini yummuş ve bir anda kahverengi gözlerini açtı. Saçmalama Berk

"İyi misin"

Kız kafasını salladı demek ki korkmuş konuşamıyor kız kucağımdan atladı.

Almaya çalıştığı kitabı raftan alıp kıza uzattım.

"Buyur" Buyur ne lan

Başını eğdi. Galiba teşekkür etti

 

"Önemli değil sadece dikkat et" Kızın yanından ayrılıp aradığım kitaplığa geri döndüm

_Sanane lan ister dikkat eder ister etmez sanane annesi misin sen_

Uzun bir arayıştan sonra kitabı buldum. Şeymanın yanına gittiğimde kimse yoktu. Kız demekki kütüphaneden ayrılmış. Ama Şeyma hiç iyi görünmüyordu kızın yüzü zaten beyaz iyice beyaz olmuş.

"Şeyma bu ne halin"

"Ne olmuş ki"

"Kızım zaten pammık gibi kızzsın yüzün iyic-" Nefes alıp verdim

"Noldu biri bir şey mi dedi"

"Hayır kimse bir şey demedi ben iyiyim" Gözlerini masaya dikmiş parmaklarını bir birine bastırıyor bir eliyle diğer elindeki tırnakların uçlarıyla uğraşıyordu. Sıkıntılı bir durum olduğumda hep böyle yapardı. Burda olmasam tırnaklarını yiycekti

 

"O kız birşey mi dedi" Gözlerini kocaman açıp bana çevirdi.

"Hangi kız"

"Şeyma biliyoruz ikimizde şu yeni gelen esmer kız. Melisa mı bir şey dedi bak yemin ederim biri- dur bekle"

Tam adım attım gidiyordum Şeyma yanıma gelip kolumu çekiştirdi

"Saçmalama Berk!! O kız bir şey yapmadı"

"O zaman bu halin ne kızım daha 5 dk önce keyfin yerindeydi buraya o kızdan başka kimse girmedi biri sana bir şey söylese sen hemen üzülürsün şu haline bak gözleri. dolmuş. Dur ben şuna sorayım" Kütüphane kapısına doğru yöneldiğimde Şeyma arkamdan bağırdı.

"Dur artık Berk kız zaten konuşamıyor" Şeyma nın bağırışı koskoca boş kütüphanede yankılandı.

"Ne nasıl" Yanına geri döndüm

"Nasıl konuşamıyor"

"Kız derdini anlatmak için kağıda yazıyor hem o kız bana neden durduk yere bir şey söylesin"

Şeymanın gözünden yaş aktı burnunu çekti. Sınıfta Özlem hoca kağıda bakıp kıza iletişim sorununun sıkıntı olmadığını söylemişti. Demek buydu o yüzden kitaplıkların orda da konuşmadı .

 

"Kızın günahını aldın"

"Estağfurullah. Kız konuşamıyor diye mi üzüldün"

"Hayır yani ona ayrı üzüldüm tabi ama"

"Ama ne ağlama Şeyma!! Önce ne için ağladığını söyle sonra ne için ağlıyorsan ağla"

 

Şeyma ağlıyarak

"Çok benziyorlar Berk soy adları da aynı"

"Gel buraya" Şeyma ya sarıldım Şeyma çok duyusal bir kızdır Ne demek istediğini anlamıştım.

"Tamam ağla ağla için rahatlasın dök içini"

"Deme öyle" Bana sarıldığı için sesi boğuk çıkmıştı

"Dimi oda derdi hep (Dök içini rahatla ağla) Derdi"

"Evet" Ağladığı için üniformamı sırılsıklam etmişti. Kollarımdan ayrıldı

"Üniformanı biraz ıslattım ama"

"Biraz mı" Şeyma gülerek

"Tamam biraz fazla ıslattım"

"Neyse bir şey oamaz yedek forma var zaten kurur. Sen ağlama hep gül tamam mı"

"Tamam"

Yine ağlamaya başladı

"Aaaa ama Şeyma" Ağlıyarak

"Elimde değil Berk tam unuttum her şeyi tamam o yok dedim ama elimde değil olmuyor"

"Sakin ol tamam mı..."

Kafasını salladı

"Buarada neden hala zil çalmadı" Burnunu çekti kendine geldikten sonra

 

"Bilmem şapseloz"

"Şapseloz ne ya"

"Ben uydurdum aç mısın yanımda sandviç var yer misin" Alüminyum folyoya sarılmış soğuk sadivinçi bana uzattı

"Kızım alüminyum folyoya neden soğuk sadivinci koydun soğukluğu gitmesin diye mi hem bu nasıl hala soğuk" Kıkırdadıktan sonra

"Ne alaka peçete ye sardım ıslanıyor poşete de olmuyor eee kese kağıdı da yoktu bende alüminyum folyoya koydum ayrıca nasıl soğuk kaldı bilmiyorum ama iyide oluyor yemek istemiyorsan alayım"

"Hayır sandviçlerini özledim sana kaldı mı"

"Var bende merak etme şifa olsun" Hemen sandviçi alıp koca bir ısırık aldım.

"Nasıl Bu kadar iyi yapıyon aynı hazır sandviç gibi"

"Bir ağzında yemek varken konuşma iki ama onlardan daha sağlıklı ve temiz ayrıca ev yapımı"

"Şefim tarif alabilir miyiz?"

"Abartma be güzel sandivinc yaptık diye dalga geçiyor birde gülme bak ya gıcık mısın oğlum sen"

"Ah kolum tamam vurma" Gülmeye devam ettim

"Çık git gözüm görmesin birde dalga geçiyor sen. Bu kadar güzel sandevinç yapabilir misin heh... hayır o zaman sus"

"Ay boğuldum" Öksürük kırizine girdim

"Ay Berk al su iç"

 

Suyu kafama diktim. Şu içince kendime geldim

"Su gibi aziz ol yavrum"

"Allah razı olsun dayıı" Gıcık kız

"İyisin dimi"

"Heee"

"Heeğee"

"Bak bak birde taklidimi yapıyor" Gülme kirizine girdi Zil çaldı

"Neyse ben gidiyorum kitaplarımıda alayım kaydettin dimi"

"Heee" "Tamam ben gittim sandeviç için teşekkürler" "Rica canım bay bay dikkat et"

"Tamam"

Şeymanın yüzü hala ağlamaklıydı. Kütüphaneden ayrıldım ve sınıfa gittim. Kütüphaneden aldığım 2 kitabı sırama koydum.

 

Bölüm : 05.11.2024 18:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...