
OYLAMA YAPMAYI UNUTMAYALIM LÜTFEN DAHA ÇOK KİŞİYE ULAÅžALIM
DAHA ÇOK ADI DUYULSUN CANLARIMIZI.
İLK GÜNDEN BERI YANIMDA OLAN HERKESE ÇOK TEÅžEKKÜR EDERİMM🥰🥰
BAKMA ÖYLE
Åžebnem eve hızlı hızlı gelmiÅŸ kapıyı çalmıştı.
"Patlama gız nebehe geldim ".
Yengesinin sesini duyan Åžebnem'in yüzüne derin bir gülümseme oluÅŸtu . Bu kadına bayılıyordu evet.
"Ne alacahli gibi vurirsen ne- Şebnem gızım sen miydin . Bende nebehe garisi sandım ".
"Benim güzeller güzeli yengem ,sana bayıldığımi söylemiÅŸmiydim".
dedi iki eliyle yengesinin yanaklarını sıkarken .
"Dur deli gız yanahlarimi gopardın ".
"Çok acam yenge anlatamam sene".
"Şebomm gel melemen yaptım hemde boll soğanlı".
"Oh valla miss çok acam hemen gelirem bi ellerimi yıkiyim. ".
Ellerini yıkayıp gelen Åžebnem kurulu olan yer sofrasına oturdu. Bugün olanlar onu o kadar çok hem yormuÅŸ hem mutlu etmiÅŸti ki yemek yemek aklına bile gelmemiÅŸti eve gelinceye kadar. Yengesinin bir ÅŸey sormayışını Esma'nın anlatmış olmasına yordu. Zira yengesi onu çoktan soru yaÄŸmuruna tutmuÅŸ olması gerekti. Derin bir "oh" çekti hiç o sorgu suale gelecek hali yoktu.
"AkÅŸam gideriz demi anne muhtarın oÄŸlu için verdiÄŸi yemeÄŸe ".
diye giren Esma'nın sesiyle yengesine döndü Åžebnem.
"Baban gelsin hele ona göre esmam ne diyim ÅŸimdi ben baban heç çekemem. ".
"Of anne sende hemen yan çiz".
"Sus gız ben yaz çizmirem durirem ya yerimde bir ÅŸey çizdiÄŸim yoh ".
Sevilay hanımın söylediÄŸine iki genç kızda kahkaha attı. Söylemek istediÄŸini anlamamıştı sevilay hanım.
"Haydi haydi gülmeyin hele yiyinde biriz ineÄŸi sağın biriz de tavuklari içeri alın ".
"Bugün saÄŸma sırası bende yenge hemen saÄŸar getiririm. ".
"He Åžebnem saÄŸda getir makineye çekek sonra lütfü gelmeden bitsin iÅŸler ki gidebilah meydana".
Şebnemle Esma yemeklerini hızla yemiş etrafı toplayıp diğer işleri yapmaya gittiler. Akşamın altısına kadar her işlerini bitirmiştiler.
Eve gelecek olan lütfüyü bekliyor hem kendi kıyafetlerini hem de lütfü'nün kıyafetlerini hazır ediyordular.
Yarım saat sonra kapı çalıp eve gelen lütfüyle hiç ona gözükmek istemedi iki kız. Zira sabah ki olaylar yüzünden korkmuyor deÄŸillerdi.
"Ya bağırır vurursa abla ".
"Yapamaz öyle bir ÅŸey Esmam korkma".
"Abla iyki varsan sen olmasan ben ne yapardım bilmirem".
"Sende iyki varsan gülüm iyki benim bacımsan".
Duydukları sesle sustu iki genç kız.
"Vuu ne oldi elen lütfü neyittin de bu hale geldi. .
"Sus bi yav ötme başımda canımın aÄŸrısından zaten duramiram. "
"Gız başımın belaları nerdesiz gelin buraya. Gız Åžebnem gel elimi sar çabuk ".
"Al işte abla sesledi bizi kesin bir şey yapacak ahıra kapatmaz hemi ".
"Şşs sakın ol ablam doldurma hemen o zeytin gözlerini . Bak eli için çağırır.".
"Tamam elimi tut küçükken olduÄŸu gibi birlikte gidah ".
El ele tutuÅŸup birlikte çıktı odadan iki genç kız .
Åžebnem de Esma gibi korkmuyor deÄŸildi ama Esma için korkusunu bi kenara koymak zorunda kalıyordu.
"Ne oldu eline baba dedi Esma ".
ÜzülmüÅŸtü birazda olsa babası için sonuçta ne kadar kötüde olsa babasıydı.
"Ellimin köri oldi senene".
SorduÄŸuna piÅŸman oldu Esma bu adam hep böyle olmak zorundamıydı .
"Oh olmuÅŸ o zaman ne oldiysa".
dedi sessizce.
"Sus kız duyar şimdi birden ".
"Ne bahirsan gız gel elimi sar çimento yap bir ÅŸey yap"
"Ne çimentosundan bahsedir abla babam ".
"Alçıdan bahsedir aslında onunla tutar eli .Çok eskiden de öyle olmuÅŸtu yine ben almıştım alçıya ve eli tutmuÅŸtu.
"Hadi gız ne beklirsen !. "
AÅŸağıya inip alçıya hazırladı Åžebnem.
Eski bir yazma ve elini sabit tutacak kadar düz bir tahta alıp geldi. Amcasının yanına doÄŸru.
"Koy elini bu tahtanın üzerine emi hareket ettirme. ".
"Tamam gız hadi dohtorluk oynama bene".
"Tövbe yarabbim ÅŸeytan diyir kafama geçir tahtayı eksik olanlar tamamlansın ".
dedi Åžebnem içine dolan öfkeyle.
Lütfü'nün elini bileÄŸinden dirseÄŸine kadar tamamıyla alçıya aldıktan sonra, yazmanın bir kısmını doladı alçılı kola. Sonra diÄŸer kalan yazmayı lütfünün boynundan dolayıp dengede durmasını hareket etmemesini saÄŸladı.
"Bitti emi ".
"Ey ÅŸimdi gidin düzgün geyinin aÄŸanın verdiÄŸi yemeÄŸe gideciyih ".
"T-tamam emi ".
"Gız çohda köti geymeyin rezil olmiyah ".
"Tamam Lütfü onlar geyer gel sen yemek ye".
"Nereye yiyim lan manyak gari orda yerem yemiyim ki şimdi yer galsın onca yemeğe da".
"Eyi bende üstümü geyim".
diyip çıktı Sevilay hanım salondan.
Kızlar kendi kıyafetlerini giymiÅŸ saçlarınıda sırtlarına salmış uzunca bir yazmayla örtmüÅŸlerdi.
Åžebnem gözlerinin rengini dahada ortaya çıkaracak su yeÅŸili bir elbise hafif topuklu krem rengi bir ayakkabı giymiÅŸti. Daha geçen pazardan almıştı bu ayakkabıları .Esma bordo rengi bir elbise giymiÅŸti. Beyaz tenine borda elbise ayrı bir güzellik katmıştı .Zeytin karası gözleri ise daha da göze çarpıyordu. Siyah bir dolgu topuk ayakkabı giymiÅŸti oda. Bayramda almıştı bu ayakkabıları daha yeni sayılırdı.
Odadan çıkıp lütfünün yanına geldiler.
Gördükleriyle yüzü düÅŸtü lütfü'nün .
Ama içten içe "Ey ey belki bi aÄŸa oÄŸli beÄŸenirde verirem bunlari bende rahat rahat yataram evre gelsin paralar ".
DüÅŸen yüzünü toparlayıp kaÅŸlarını çatarak konuÅŸtu.
"Bene bahın anazın yanından ayrılim demeyin çoh oynamayın başımı belaya sokmayın ".
"Tamam baba ,tamam emi".
"Gız Åžebnem sende o yılan dilen sahip çıh kimseyi sokma ki birde milletle uÄŸraÅŸmıyim. "
"Ben mi yapirem emi onlar kudurir".
"Ne diyirsem o Åžebnem gırmiyim bacahların! . Çıhın haydi gelirem bende. ".
Evden çıkan terzi ailesini kapıdan koÅŸarak gelen gülce ve onun ardında kalan annesiyle babası karşıladı.
"Ayy gız ne güzel olmuÅŸsuz bende güzel olmuÅŸmuyam".
dedi gülce etrafında dönerek .
"Çok güzel olmuÅŸsun Gülce abla".
dedi Esma Gülce'nin rengarenk belden oturtmalı pileli olan elbisesine bakarak.
"Ee benim arkadaşıma ne yakışmaz ki ".
dedi Åžebnem gülerek.
"Haydi haydi yürüyün bi güzel sizsiz zaten ".
dedi gülce'nin annesi Fatma hanım
"Annen tersten mi kahmış Gülce".
"Valla Åžebom 23 senedir hiç düzden kahtığını görmedim ".
dedi Gülce.
Sevilay hanımda konuÅŸulanları duymuÅŸ gülen kızlara gülerek eÅŸlik etmiÅŸti.
Önde Lütfüyle Sefa bey
Onların arkasında Fatma ve Sevilay hanımla birlikte , kol kola girmiÅŸ kızlar gidiyordu. Yol boyu sessiz sessiz konuÅŸup gülerek meydana doÄŸru ilerledi üç kız ailesiyle birlikte .
Maraz Ali'yse eve gelmiÅŸ kısa bir duÅŸ almıştı. Hamamda bile Åžebnem 'i düÅŸünmüÅŸ o çukurlarda filizlenen çiçekleri hayal ediyordu.
Hamamdan beline serili havluyla çıktı dışarıya. Dudakları ıslık çalıyor gülmeyen yüzünde küçük küçük tebessümler yer alıyordu.
Onu böyle gören annesi.
"Anasının kuzusi o yüzen gurban olim .
Pek bir mutlusan ne oldi ".
"ÖzlemiÅŸim köyümü arkadaÅŸlarımı en çokda seni anam . Ee burda olunca ister istemez bir mutluluk oldu bende. ".
"De get kandırma beni kaç gündür geleli yenimi mutli olirsan. De hele kim yüzün güldüren gız hemen gider isterem".
"Ne gızi ana yohtur ele birşey ".
"Oo sen özen döndüysen vardır ele biÅŸey anasının kuzusi".
" Yok öyle birsey sultanım hadi sende hazırlanda çıkalım ".
"Ey ey ele olsun yohtur olsun da sen yinede elin çabuk tut. Bu köyün gızlarına talip çoh olur helede bugünden sonra hepsinin niÅŸanlandığını duyarıh".
"O niye nerden çıhti o"
"Nerden olacak civar köylerin aÄŸalari,muhtarlari hem eÅŸleri hem oÄŸulları gelmiÅŸtirde ondan. Hepsi birer gız seçer gendine".
Duyduklarıyla sinir doldu Maraz Ali.
Kimse onun dilberine göz koyamazdı.
O gözü yerinden oyar bin piÅŸman ederdi o adamı.
"Hayde geyin biz aşağıda seni beklirih yaşlı kurti bekletme ".
"Tamam anam hala babaanneme yaşlı kurt dersin ". .
dedi Maraz Ali hala vücudunda kol gezen sinirle birlikle.
"Ee yaşlı kurt olur zaten kendisi. "
Çıkan annesinin ardından
Hızlı hızlı giyindi Maraz Ali . Bir an önce o meydana gidip kimsenin dilberine göz koymasına izin vermeyecekti. Normalde olsa yaÅŸlı kurtu bekletirdi ama ÅŸimdi dilberi daha önemliydi. Onu kimseye göstermeyecekti.
Son olarak aynanın önünde duran saatini taktı koluna. Tam çıkacakken gözüne dilberinin verdiÄŸi merhem çarptı gözüne. Onuda attı ceketinin iç gözüne o merhemi dilberinin gül kurusu dudaklarına sürecekti her ÅŸekilde sürecekti.
Evden çıkan sipahi ailesi arabalarına binip meydana doÄŸru geldiler. Bütün yardımcılar gelmiÅŸ herÅŸeyi çoktan hazır etmiÅŸlerdi.
Kazan kazan aÅŸotulu ayran çorbası,kavurma, pilav ,tepsi tepsi baklava ,lokma ,ve salata vardı.
AÄŸanın oÄŸluna yemek verme vesilesiyle karnına et girmeyen herkes tıka basa doyacaktı bugün. Öyleki köydeki her etçil hayvanda bundan fazlasıyla faydalanacaktı.
Åžebnemler meydana gelmiÅŸ herkesle sırayla selamlaÅŸmıştılar. Köylerinde adetti büyüklerin eli öpülmeden oturmak ayıptı. Kadınlar için yan tarafa ayrılan kısma oturmuÅŸ koyu bir sohbete dalmıştılar.
Kendilerinden baÅŸka iki arkadaÅŸları daha vardı . Geriye kalan köyün kızları pek muhatap olmazdı onlarla baÅŸlarına bela almak istemezlermiÅŸ.
"Hele ÅŸunun tipine bak sanırsan kaf dağıni yaratmış . Çali süpürgesi saçlarınide açmış gören desin saçı var ".
"Aman Gülce takılma sen ona o seni çekemir ondan ele havalarda. ".
Åžebnemin söylediklerini duyan Gülten yaklaÅŸtı onlara doÄŸru.
"Ayh haspam neyini çekemiyim ben onun olmayan boyunu mi evde galmış olmasıni mi".
"Bene bah kaharsam oraya gelir o çali süpürgesi saçların yolar yerleri süpürürem beni deli etme. Kavahtada boy var kargalar sıçir durir benin boyum ÅŸükür çok güzel . Evde galmış biri varsada oda sensen yirmiyeden merdiven dayadın ".
dedi Gülce içindeki tüm öfkeyi sözlerine vermiÅŸti.
Duyduklarıyla deliye dönen Gülten sakın olmak için derin nefesler aldı
"Dua et Gülce kalabalık ortamdayıh yohsa o saçların yokmuÅŸtum. Senin yüzünden zengin koca adaylarını kaçıramam ".
diyip gitti Gülten.
"GudurmuÅŸ anam bu boÅŸuna demirem ben".
dedi Gülce.
"İlahi Gülce abla yaa".
"Susun Hanife abla gelir kesin yardım ister yada oÄŸluni över".
"Allahım nolur yardım istesin . Onun sidikli oğluni kim dinleyecek şimdi ".
"Gülce sus senin yüzünden ÅŸimdi kahkaha atacam yeri deÄŸil ".
Yanlarına gelen Hanife hanımla susmak zorunda kaldı üç kız.
" Hele gahın gızlar yardım edin eksik çoh millet çoh yetiÅŸemirih".
"O kadar gız var niye biz ".
"Onlar iÅŸmi yapir adam ahilli tek derlerini gendilerini göstermek . ".
"Hadi gızlarım gahın ".
dedi Sevilay hanım el mecbur üç kız kalkıp yol aldı yemeklerin olduÄŸu kısma doÄŸru.
Onlar yemek bölümüne geçerken meydanın tam ortasında durdu siyah araba.
Arabanın ön kapısından inen Maraz Aliyle herkes pür dikkat onu izler olmuÅŸtu . Maraz Ali'nin gözleri ise tek bir kiÅŸiyi arıyordu. Etrafı avını arayan atmaca gibi taradı Maraz Ali ve gözleri avını bulmuÅŸ atmaca gibi kısıldı.
Zira tam çarprazında dilberi onu baÅŸtan aÅŸağıya süzüyordu. Maraz Ali de hiç vakit kaybetmeden süzdü dilberini baÅŸtan aÅŸağıya . Bir ,iki üç derken sonunda birbirlerinin gözleri buluÅŸtu tek bir noktada. Kehribar gözler adını koyamadığı yeÅŸilin en güzel tonunda ,yeÅŸilin en güzel tonuysa kehribar gözlerde.
Soyutlandılar bir anda dünyadan yine ruhları kavuÅŸtu sıkı sıkı sarıldı semada birbirlerine. Öyle ki ne yanına gelen arkadaÅŸlarını fark etti Maraz Ali nede onu dürten Gülceyi hissetti Åžebnem.
"Gız Şebnem nere bahirsan haydi vey millet diyecah ne oldi".
dedi gülce onu bi türlü duymayan arkadaşının kolunu cimdiklerken.
"Ah !neydirsen gızım yav".
"Hele ÅŸükür gızım yürü".
KaÅŸlarını çattı Maraz Ali bu duruma ne olmuÅŸtuda yüzü acı çeker gibi bi hal almıştı öyle .
"Lan MaraZ Ali kök saldın oÄŸlum haydi".
dedi mehmet o sırada son kez arkasını dönmüÅŸ giden Åžebnemin arkasından bakan Maraz Aliye karşı.
Kulağına yaklaştı Maraz Ali'nin Ahmet.
"Ey Maraz Ali dünyaya dön ".
diye bağırdı .
Kulağının dibinde bağıran Ahmetle gözlerini dilberinden çekip Ahmetin ensesine bi ÅŸaplak savurdu Maraz Ali.
"Ne oluyor lan oÄŸlum ne bağırıyorsun kulağımın dibinde cani yanmış öküz gibi ".
"OÄŸlum herkes yerine geçti yemek dağılsın diye senin selam vermen beklir. Sende mal mal durirsen ortada.".
Etrafına baktı Maraz Ali ne ara aileside masalara geçmiÅŸti. Bu insanlar ne ara gelmiÅŸti bu kadar çabuk. Hepsi üç beÅŸ dakikada mı olmuÅŸtu.
Meydanın daha da ortasına doÄŸru ilerledi Maraz Ali . Gür sesiyle konuÅŸmaya baÅŸladı.
"Ey ahali, AÄŸalar , beyler büyüklerim küçüklerim, hepiniz hoÅŸ geldiniz ÅŸeref verdiniz . Sizleri burada , yanımızda görmek bizim için büyük bir ÅŸeref gönlünüzce geçecek saatler olsun. Kimse çekinmesin dilediÄŸiniz kadar yiyin ,için oynayın !. Tekrardan hoÅŸgeldiniz. "
dedi Maraz Ali'nin konuşmasını bitirmesiyle "Hoşbulduk beyim ,agam"
diyen meydandaki herkes büyük bir alkış kopardı.
Bu alkışlayanların içinde elbette Åžebnemde vardı.
"Gız hatçe abla gördün nasıl goniÅŸti aÄŸanın oÄŸli ".
"Ee okumuÅŸ adama boÅŸuna aÄŸa ogli deÄŸil da".
"Çok yakışıhli inÅŸallah beni alır "
"Rüyanda görürsen ben varken sen heç biÅŸe suratan bile bahmaz".
"He fingirdek Serap he. Asıl Şebnem varken o bize bahmaz".
"Ay espri yaptı gaz buna gülmek farz".
"Hadi hadi hanımlar tabaklayın yemekleri adamlar dağıtsın. Siz sadece tabaklayın erkekler dağıtır sakın ortaya çıkmayın siz . "
"Tamam kahya gadın biz çıhmayız".
"Niye ki kahya gadın".
"AÄŸam gızarda ondan .Kalabalık ortamda kadınlara iÅŸ yaptırmaz hele de Maraz Ali beyim. Onun kesin emri var hiç bir gadın geçmeyecek erkek tarafına. ".
"Haydi durmayın devam edin ".
"Seninkide çoh fena ÅŸebom ha".
"Sus gız nerden benim olir millet duyacah".
"He abla oni görende dünyada deÄŸilmiÅŸ gibi olanda bizdik zaten".
"Susun gız kimse duyar şimdi. ".
"Aha Esma senin ki gelir ".
"Valla seninki de gelir Gülce abla".
"Senin ki yoh gız Şebo oturir o ".
"Gördüz mi nasıl diyer aÄŸalar kıskanarak bahti MarazAli aÄŸaya".
"Eliz çalışsın gızlar diliz deÄŸil hayde".
dedi kahya gadın .
"Kolay gelsin hanımlar büyük güÄŸümlerle suyla ayranı verin hele biz dağıtacaz".
dedi aynı anda Ahmetle Mehmet.
Ahmet Gülceye bakıp tebessüm ederken Mehmet Esmaya göz kırpmakla meÅŸguldü.
Kıpkırmızı kesilen Esma'nın eli ayağına dolaştı.
"Sakın ol Esmam bak kahya gadın gelir yokmuş gibi yap Mehmet ".
Utançtan seni çıkmayan Esma kafasını salladı sadece
Kahya kadın gider gitmez diÄŸer tarafa gidip çorba dökmeye baÅŸladı Åžebnem.
Bunu fırsat bilen Ahmetle Mehmet soluğu iki kızın yanında yakınında aldı.
"Çok güzel olmuÅŸsun Esma .Gözlerinin rengi resmen gecenin güzelliÄŸinde sönük kalmış zeytin gözlüm " .
dedi mehmet.
Esma duyduklarıyla utançtan kıpkırmızı kesildi. Titrerken elleriyle elindeki kepçeyi daha sıkı tuttu düÅŸmesin diye. Zira çok hızlı atan kalbi iÅŸleri daha da zorluyordu .
Mehmetse zeytin gözlüsünün al al olan yanaklarına bakıp iç çekti. Nede güzel oluyordu kızarınca öyle. "Canına yandığım zeytin gözlüm benim ".
dedi içinden söylediÄŸini sanarken.
Esmanın duyduklarıyla elindeki kepçeyi aniden bırakması ve yemek dağıtan kadınların ona dönmesi bir oldu. KaÅŸlarını çatarak baktı Esma Mehmete. Mehmet yaklaÅŸtı biraz daha öne doÄŸru.
"Ne oldu Esmam niye çattın kaÅŸlarını ".
"Birincisi ben senin Esman felan deÄŸilem. İkincisi niye öyle aniden söylirsen kalbime zararın mi var .
Hem ya biri duysa".
"Birincisi sen artık benim Esmamsan .
İkincisi kalben zararım yoh o benim olana nasıl zarar verim . Hem herkes kendi işinde kimse duymaz. ".
"Al hadi get kahya gadın gelir.".
"Ver zeytin gözlüm götürüp hemen gelim daha çok görim seni".
Giden Mehmet 'in arkasından melül melül baktı Esma ama hemen önüne dönmeyide ihmal etmedi.
Gülcenin yanına gelen Ahmet uzun uzun izledi Gülceyi. Ela gözlerini utanınca titreyen üst dudağını bedenine yakışan kendisi gibi olan rengarenk elbisesini.
"GökkuÅŸağı gibisin ".
"Ne ".
"GökkuÅŸağı gibisin diyirem rengarenk cıvıl cıvıl hayat dolu. Åžu utanınca titreyen üst dudağın bile deli gibi kıskanacağım büyük bir ayrıntı.
Söylese Gülce ,gülcem ben seni nasıl daha önce fark edemedim".
"Ben seni ÅŸimdi fark edecem Ahmet millet ayran beklir bu burda Kıvırcık Ali olmuÅŸ yüri get ayranları götür ".
"Mustafa abi yav beni mi buldun ".
dedi Ahmet sinirle. Daha Gülcesinin aÄŸzından bir ÅŸey duyamamıştı ki. Tamda zamanında gelmiÅŸti. Ne güzel Gülce melül melül bakıyordu. Tam tutup sarılmalıktı.
Yeri döver gibi yürüdu Ahmet masalara doÄŸru.
Masaya oturduÄŸundan beri dilberini izleyen Maraz Ali sinirden patlamak üzereydi . Bir kere bile dilberi onun tarafına bakmamış kafasını bile o yöne çevirmemiÅŸti. Oysa o gözünü bile kırpmadan ona bakıyordu. Nede güzel olmuÅŸ öyle su yeÅŸili elbisenin içinde.
Yumruk yaptı birden elini ÅŸimdi buradaki herkes onu güzel mi buluyordu . Tabi dilberi çok güzel bir kızdı helede yeÅŸil giymesi daha da dikkat çeker olmuÅŸtu . Tüm güzelliÄŸini ortaya sermiÅŸti adeta.
Ne diye yeÅŸil giymiÅŸti ki baÅŸka renk mi yoktu sanki. "Gerçi ne giyse yakışır ona. Renkler onu rengi karşısında sönük kalır renklere canlılık katan onun kendi rengidir. Elbiseleri desen zaten onları güzelleÅŸtiren elleriyken nasıl ona güzel durmasın ki gelde kafayı yeme".
dedi Maraz Ali. Hala ona bakmamak için direnen kıza kaÅŸlarını çatmıs bir ÅŸekilde bakarken .
Åžebnemin tarafında olaylar hiç Maraz Ali'nin düÅŸündüÄŸü gibi deÄŸildi. Åžebnemde ona pür dikkat bakan hatta ÅŸuan kaÅŸları çatık sinirli bir halde bakan adama bakmak istiyordu. Ama üzerinden bir türlü bakışlarını ayırmayan her türlü hakaretini izleyen kahya kadın buna çok büyük bir engeldi.
"Resmen kadın nefes alışverişimi bile saydı".
dedi Gülce'nin kulağına doÄŸru ".
"Hı ne oldu".
"Bir kız bir oÄŸlan oldu Gülce".
"Ne! ne zaman kim doÄŸdu".
"BoÅŸver Gülce sen devam et bakmaya senin beynin göç etmiÅŸ durumda".
Kafasını sallamakla yetindi Gülce zira hala Mehmet'in söylediklerini düÅŸünüyordu.
Biten tabaklara baktı Şebnem boşalan tabak poşetlerinide kenara ayırdı .
Az ilerde olan masanın üzerindeki tabaklara baktı onları almak için masaya doÄŸru yürüdü.
Åžebnem'in uzaklaÅŸtığını gören Maraz Ali ayaklandı bu fırsatı bir daha yakapayamayabilirdi. Yoksa yanındaki aÅŸağı köyün aÄŸası onu birdaha bırakmayabilirdi. Adam henüz kavurmayla aÅŸk yaÅŸarken oda dilberine gidebilirdi.
Herkesin önünden deÄŸil arkadan dolanarak Åžebnem 'in olduÄŸu kısma geldi Maraz Ali. Dilberi poÅŸetlerden tabakları çıkartmaya çalışıyordu.
Belinden tuttuÄŸu gibi aÄŸzınıda diÄŸer eliyle kapatmayı untmadı Maraz Ali Åžebnemin . Az ileride olan ceviz aÄŸacına doÄŸru yürümeye baÅŸladı. Åžebnemin debelenip durmasını ona hiç izlemiyordu. Öyleki Åžebnemin elini ısırması bile çok hoÅŸuna gitmiÅŸ hafifce elini aralamıştı.
Şebnem bi anda ne olduğunu anlamamış belinde kalın bir kol ağzında kocaman bir el hissetmişti.
Çığlığı sanki o avucun içinde kayboldu bi anda. AÄŸzına gelen avuç içi kenarını ısırdı sertçe .Canı yanmış olmalı ki aÄŸzında ki el serbest bırakmıştı biraz aÄŸzını.
Sırtı sert olmayacak bir ÅŸekilde aÄŸaca yaslanınca ona doÄŸru eÄŸilen bedenle gözleri fal taşı gibi açıldı.
Burnuna dolan koku tanıdıktı. Åžu an çok sinirli olması gerekmiyormuydu.
HoÅŸuna mı gitmiÅŸti gerçi bu deliden baÅŸka kimse onu böyle kucaklayıpta buraya kadar getiremezdi o yürek yoktu diÄŸer erkeklerde.
Çattıği kaÅŸlarıyla yüzünü kaldırdı onu izleyen yüze doÄŸru.
"Ne yapirsen manyak ya biri görseydi."
dedi ÅŸebnem kızgın olduÄŸunu düÅŸündüÄŸü ses tonuyla.
Biraz daha eÄŸildi Maraz Ali Åžebnem 'e doÄŸru.
"Niye yüzüme bir kere bile bakmadın ben gözümü bile kırpmadan sana bakarken ".
"Kahya kadın dibimde nasıl bakim".
"Ha yani bakmak istedin".
"Ele biÅŸe demedim ben".
Biraz daha eÄŸildi Mirza Åžebneme doÄŸru artık birbirlerinin nefesleri yüzlerini yalar haldeydi.
"EÄŸilip durmasana be üzerime doÄŸru. Yer yok farkındaysan aÄŸacın içine mi girim ".
Sesli bir kahkaha attı MarazAli
Hayatında uzun yıllardır ilk defa kahkaha attı. Oda bu güzeller güzeli dilberi sayesinde olmuÅŸtu.
GördüÄŸü manzara karşısında nutku tutuldu Åžebnemin. O nasıl bir gülüÅŸtu yaÄŸmurdan sonra tüm güzelliÄŸiyle ışıldayan güneÅŸ gibiydi . Ya o güldükçe hareket eden adem elması dokunsamıydı bi kere.
Bir anlık yakalanma korkusuyla
Elini kaldırıp Maraz Ali'nin dudaklarının üzerine koydu. Dudaklarının üstüne hissettiÄŸi yumuÅŸak ellerle susmak zorunda kaldı Maraz Ali .
"Sussana be ÅŸimdi biri duyacak .".
dedi Åžebnem.
Oysa Maraz Ali zaten susmuÅŸtu.
Åžebnem elinin üzerinde hissettiÄŸi hafif baskıyla kocaman açtı gözlerini. Ne yapmıştı o öyle.
Önce koklamış sonrada elini öpmüÅŸmüydü.
"Ellerinde çiçek bahçeleri mi saklı saklı dilberim ".
"Bir daha yeÅŸil giyme "
dedi Maraz ali bir anda. Oysa demin ne güzel konuÅŸuyordu.
"Neye kızdın sen şimdi delimisen be adam !"
"Delirttin kızım şu haline bak ".
"Ne varmış halimde ".
"Ne mi varmış sen güzelliÄŸinin farkındamısın su gibisin ".
"Su gibisin" ne demekti ki su gibisin. İlk defa birisi ona su gibisin demiÅŸti. Çok duymuÅŸtu güzel olduÄŸunu ama su gibisin diyen ilkti. İlkide bu adamdı. Bütün ilkleri bu adam olsa olmazmıydı .
"Bakma öyle kendimi tutamayıp seni göÄŸsüme yaslaya bilirim o nasıl bir bakmaktır. Kimsenin görmesini istemeyeceÄŸim kadar güzel bakıyor gözlerin ".
Duyduklarıyla soka uÄŸramış gibiydi Åžebnem yanakları al al olmuÅŸ . Gözleri kocaman açılmıştı.
.....
Veee bölüm sonuuu. Saat 01. 06 iyi geceler ben yatar. Düzenlemeden attım valla. Oylamayı yıldıza basmayı unutmayın
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 5.1k Okunma |
475 Oy |
0 Takip |
18 Bölümlü Kitap |