14. Bölüm

B11. Lina'ya dair

Serkan Ozturk
s_ozturk37

Evet arkadaşlar;

Yeni bölümü yayına girdik. İnşallah beğeneceğinizi umut ediyorum. Keyifli okumalar dilerim.

 

 

Lina odasına girdiğinde kendisini bir hayli garip hissetmişti. Odası gözüne olduğundan daha küçük geliyordu. Odası o kadarda küçük sayılmazdı. Odasına girdiğinde hemen solda elbise dolabı, yanı başında da yatağı bulunuyordu. Elbise dolabı ile yatağı arasında da küçük bir kütüphanesi vardı. Yatağı cama sıfırdı ve yatağın ayak ucundan balkona açılan bir kapı vardı. Oldukça havadardı yeri. Sağ duvar dibinde ise çalışma masası bulunuyordu. Kitapları genelde burada müzik eşliğinde okurdu. Tavşan kulağını andıran pembe kulaklığıyla ''Cem Kısmet Kızım'' parçasını dinlerken kitabını okuyordu. Gerek okuduğu kitabın, gerekse müziğin tesiriyle hayal dünyasına dalıp gidiyordu. Mümtaz ile geçirdiği güzel anıları süzgecinden geçirmeye başladı. Bunlardan en güzeli Mümtaz'ın gitarla kendisine şuan dinlediği parçayı çalıp, söylediği andı. Bütün sıkıntıların kısa bir anlığına da olsa unutulduğu ve hayattan keyif alınan nadir bir an. Lina'nın yüzünde istemsizce tebessüm belirdi. Mümtaz ile beraber kitapçı dükkanında gezdikleri, beraber yemek yedikleri, şakalaştıkları her an özeldi Lina için. Dinlediği müziğin ahengiyle hayal deryasından bir türlü çıkamıyordu fakat kapının eşiğinde beliren Gizem'in yanına gelmesiyle çıkmak zorunda kaldı.

Gizem'i fark edip kafasını çevirmesiyle kulaklığını çıkarması bir oldu. Gizem'in odaya girmesiyle biraz sohbet etmeye başladıkları esnada Sevim odaya girdi. Gizem'e çay ikram ettikten sonra Lina'ya her zaman içtiği içecekten verdi. Sohbet bir hayli koyuydu. Lina gittikleri yerde geçirdiği güzel anıları anlatmaya başladı. Uzun süredir ilk defa bu kadar mutlu görünüyordu. Gizem kendisine Narin'den bahsetmesini ister. Lina'nın gözleri dolar. Narin'i gerçekten çok seviyordu. Çünkü Narin çok cana yakın bir kızdı. Onun halinden anlayan, kusurlarıyla asla yargılamayan, koruyan, kollayan bir arkadaşıydı. Hatta arkadaştan öteydi. O çok iyi bir dosttu. Herkesin sahip olması gereken gerçek bir dost.

'' Narin mi?'' Lina bir an duraksayıp düşündü. '' O benim hayatımda gördüğüm en iyi dosttu. Beni benden daha iyi bilen, daha iyi tanıyan, çok sıcakkanlı. Onun öyle bir hayat enerjisi var ki sadece bir gülümsemesiyle bana inanılmaz bir his veriyor. Onda bazen Einstein beyni olduğunu düşünüyorum. Bize göre gerçekten akıllı biri. Derslerinde başarılı olduğu gibi benim de başarılı olmamı istiyor. Hepimize destek oluyor. O benim bu hayattaki en büyük mucizem. O benim başıma gelen en iyi şey.'' Lina bir an duraksadı gözü uzaklara daldı gitti. '' Bir gün ayrılmak zorunda kalırsam...'' cümlesini tamamlayamadı. Gizem kendisine sarılıp teselli vermeye çalıştı. '' O karanlık oda da tek başınayken ne düşündün? Korktun mu?'' Gizem'in bu sorusu karşısında bayağı bir düşündü. Belli ki beklemediği yerden gelmişti. '' Korktum ama bir daha sizleri göremeyeceğim diye korktum. Narin'i ... Babamı...'' Gizem gayet cana yakın bir tavırla sormaya devam etti: '' Mümtaz'ın senin hakkındaki hislerini söylememi ister misin?'' Bu soru Lina'nın dikkatini çekmiş gibiydi. Onaylarcasına başını salladı. '' Karanlıktan korktuğunu , narin bir vücudun olduğu için hasta olmaya meyilli olduğunu söylerdi. Sana sarılabilmeyi, vücudunu ısıtabilmeyi, korkunu bir nebze olsun yenebilmeni çok istedi.'' Lina'nın yüzünde gülümseme hali belirdi. '' Ne diyebilirim ki. Beni benden daha iyi tanıyor.'' Şuanda kim bilir nasıldır diye düşündü uzaklara dalarak. '' Anne mi gördüm.'' Gizem meraklı tavırlarıyla anlatmasını istedi. '' Ona gitmeyi istiyordum fakat o uzaklardaydı. Sonra bir şekilde yetiştim. Ona sarıldığım esnada bana seslenen bir takım sesler işittim. Üvey annem ve babam, Narin, Osman amca, Ferit... Hepsinin sesini işittim. Annem bana dönüp: '' Seni sevenleri yalnız bırakma.'' dedi. Sonra gözümü bir açtım hastanedeyim.'' Gizem bir hayli duygulanmıştı: '' Neyse şimdilik bu kadar sohbet yeterli bence.'' dedikten sonra konuşmayı sonlandırmak üzereyken Lina bir şey daha sordu. Bu sefer suali öz babasıyla alakalı olduğu çok aşikardı. '' İnsanlar değişir mi?'' diye sordu küçük Lina. Gizem'in gözü masadaki kitaba ilişti. Şeker Portakalı okuduğunu düşününce etkisinde kalmış gibiydi. '' Zeze ve Portuga'yı mı okudun.'' Lina gülümseyerek başını salladı. '' Malesef tatlım. Değişmez... Daima iyiler iyidir; kötüler kötüdür. Fıtrat değişmez.'' Gizem elini omzuna attı ve beraber odadan çıktılar.

Sevim balkondan dışarıya baktığı esnada Gizem ve Lina yanına geldiler. Sevim nasıl geçtiğini sorması üzerine Gizem gayet olumlu olduğunu istediği zaman okula başlayabileceğini söyledi. Lina, Gizem'e dönerek ''başlamasam olmaz mı?'' dercesine bir bakış attı. Gizem bu ifadeyi görünce bir sıkıntı olduğunu anladı. '' Ben gitmek istemiyorum ayrıca kim götürecek beni?'' Gizem bu cümlesinden bir korkusu olduğunu anlamıştı. Gizem , Sevim'e dönüp başına sallayarak: '' Normal'' dedi ciddi bir ses tonuyla. Gizem korkulacak bir şey olmadığını yalnız gitmeyeceğini söyleyerek ikna etmeye çalışır. Lina bir nebze daha ikna olmuş gibidir ama hala korkusu vardır.

Lina yatağından kalktığında alacakaranlık vaktiydi. Sıcacık yatağından kalktığı esnada içini bir ürperti aldı. Titreye titreye banyonun yolunu tuttu. Üzerinde tatlı bir sersemlik hali vardı. Elinde olsa yatar uyurdu. Okula ara vermenin vermiş olduğu bir tembellik hali de vardı. Lavaboda elini yüzünü yıkayınca biraz daha ayılır gibi oldu. Banyodan çıkarken kapı açılma sesi işitti. Evin sessiz sakin halini Narin'in enerjik sesi bozdu. '' Sabah sabah bu ne enerji. Vallahi sendeki enerjiden bana da lazım.'' diye laf attı Lina. Narin koşarak Lina'nın boynuna atladı. '' O zaman verelim enerjiyi.'' diye ekledi Narin. Beraber odaya doğru yöneldiler. Lina'nın gözü odayı gezinmeye başladı bir şey ararcasına. Ama Lina çevreye o kadar konsantre olmuştu ki Narin'in sualini duymadı bile. Daha sonrasında Sevim müdahale edince okul çantasını aradığını söyler. Evin içinde çanta aramaya başlarlar. Sevim '' Ahh be güzel kızım. Koskoca çantayı kaybetmiş olamazsın herhalde değil mi?'' diye söylenmeye başlar. Üçü birden evi ararken Narin: '' Aaaa doğru!'' diye şaşkın bir ses tonuyla ortalığa seslenir bir elini başına götürerek. Hem Lina hem de Sevim bir anda pür dikkat kesilir. '' Çanta burada değil ki. Lina'yı aradığımız zaman çantanın incelenmesi için Osman amcaya vermiştik. Çanta hiç Adlı Tıp'tan gelmedi ki.'' Lina'nın biraz paniklemiş gibi bir hali vardı. '' Şimdi ne olacak'?' dercesine bakınıyordu. Narin bu şekil gelmesini söyler ve apar topar evden çıkarlar.

Sevim okula bıraktıktan sonra eve gelir gelmez Mümtaz'ı arar. Bir hayli tedirgin gözüken Sevim, bir ihtiyacı olup olmadığını sorar. Sonrasında Lina'dan konu açılır. Onun için bir hayli tedirgin olduğunu söyler. Bütün gün kulaklıkla müzik dinleyip, boyama yaptığını söyler. Lina'nın ilk zamanlardaki haline bir geçiş sürecinde olduğunu düşünüyordu. Mutsuz, içine kapanık, hayattan kopuk halleri vardı. Bir şekilde geri dönmesini ister. Mümtaz bunun şuanda pekte mümkün olmayacağını söylese de bunun için uğraşacağını söyler ve böylelikle aralarındaki komnuşma sonlanır.

Narin ve Lina ise okulda gayet hallerinden memnun gibidir. Narinin yüzünde güller açıyordu. Lina'nın dönmesinden ötürü pek mutluydu. Sıralarına otururlar ve ders başlar. Sınıftaki herkes Lina'ya: ''Geçmiş olsun.'' dileklerini iletir. Lina bütün bunlara sadece tebessüm ederek karşılık verir. Narinin zamanında yapmış olduğu konuşma hepsinin vicdanına dokunmuş, ruhunu okşamış gibidir. Bir kısmının Lina'ya karşı ön yargısı kırılmış gibiydi. En azından gözüken oydu. Hoca eğitsel kolların yazdığı bir listeyi sınıftaki herkese okumaya başlar. Herkesin ismini okuduktan sonra haberleşme koluna sıra geldiğinde hocanın isimleri söylemesiyle beraber Lina bir anlık şaşkınlıkla Narine doğru bakar. Çünkü Haberleşme kolu kısmında ''Narin Güran - Lina Karadağ'' yazıyordu.

'' Hocam bu isimleri siz mi belirlediniz?'' diye sorduğunda sesinde gergin bir ton vardı. Belli ki bu durumdan rahatsız olmuştu.

'' Hayır Linacım. Herkes kolunu kendi seçti.'' Lina'nın gergin hali hala devam ediyordu.

'' İyi de ben böyle bir şey seçmedim.'' demesi üzerine öğretmen, kendisinin seçimini Narin'in yaptığını söylemesiyle bakışları bir anda ona doğru yöneldi.

'' Niye böyle bir şey yaptın Narin? Ben kendi eğitsel kolumu kendim seçebilecek durumda olduğumu düşünüyorum.'' Lina'nın bu sorgulayıcı ve suçlayıcı tavırları Narini incitmiş görünüyordu. Minik Narinin gözleri dolu dolu olmaya başladı. Sanki bir kabahat işlemiş gibiydi.

'' Beraber aynı kolda oluruz diye. Tüm etkinlikleri beraber yaparız diye.'' Lina'nın beyninde şimşekler çakmış gibiydi.

'' Bir daha benim adıma asla karar verme. Duydun mu beni.'' Lina'nın ses tonunu yükselttiğini gören öğretmen müdahale etmeye çalışır ve Lina'yı yatıştırmaya çalışır. Narin'in dolan gözleri yanağından ılık ılık süzülmeye başladığı esnada sınıftan koşarak uzaklaşır. Lina'nın yüzünde yine o duygusuz ifade vardır. Aslında tartıştıkları konu ufak bir şey olmasına rağmen Lina'nın bu kadar yükselmesine kimse mana verememiş gibidir.

'' Hocam! Narine bakabilir miyim?'' diye bir ses duyulur arka sıralardan. Lina sesin geldiği yöne doğru döndüğünde Ferit ile yüzyüze gelir. '' Ne yaptın sen? dercesine bir ifade takınsa da Lina bunu pek dikkate almaz ve önüne döner. Öğretmen eliyle dışarıyı doğru işaret etmesiyle beraber Ferit bulunduğu yerden harekete geçer ve koridorlardan kaybolur. Ferit koridorun sonuna doğru Narin'i omzundan kavrar. '' Bırak beni Ferit. Yalnız kalmak istiyorum.'' Narin'in ses tonu her an ağlayacak gibidir. '' Lütfen!'' Narin, Ferit'e bir bakış atar. Bunun üzerine Ferit daha fazla zorlamaz ve Narinin gitmesine izin verir. Ama peşinden takip etmeyi bırakmaz. Narin uzaklaşarak bahçenin en kuytu köşe bir yerine çekilir ve orada oturur. Minicik kalbi paramparça olmuştur. Yüreği kırgınlık hissiyle doludur. Fakat Lina'nın bir anda neden böyle davrandığına anlam veremez. Bakışları derine daldı Narinin. Sıcacık gözyaşları gür akan bir şelale misali boşalmıştı elma yanaklarından aşağıya doğru. Kendisine çok kırgındı fakat şu anda karşısına gelse , özür dilese belki de bu kırgınlığı unutabilirdi. Kırgında olsa böyle bir beklenti içerisindeydi minik Narin. Arkasından ona birinin sarıldığını fark etmesiyle irkilmesi bir oldu. Karşısında Ferit'i görünce bir hayli şaşırsa da buna ihtiyacı vardı. Normalde asla müsade etmese de bu sefer kendisine sarılmasına bir şey demedi. İlk defa... Çünkü böyle bir teselliye ihtiyacı vardı.

. . . .

TEL AVİV

İSRAİL

DLC GENEL MERKEZİ

Aniden kapı çalar. Kapı kartlı sistem olduğu için önce kapının açılma sesi duyulur , ardından kapı açılır. İçeriye orta yaşlı bir adam girer. Masasında oturan tekinsiz adama doğru seslenerek yürür: '' Emmanuel Pablo! Kadim dostum görmeyeli uzun zaman olmuştu. Tahminimce beni çağırmanın nedeni özlediğin için öyle değil mi?'' sesinde alaycı bir ton vardı. Emmanuel Pablo gergin bir ses tonuyla: '' Benim neden bundan haberim yok?'' diye sordu. Adam bu tavır karşısında şaşkın kalmıştır. '' Necdet Karadağ burada büyük bir toplantı düzenlemiş.'' Hareketleri bir hayli merak uyandırıcıydı. Paltosundan bir fotoğraf çıkartır ve adama doğru uzatır. '' İşte Necdet Karadağ'ı aklama planımız. Onu bu şekil vuracağız.'' Adam elindeki fotoğrafı inceler, durur.

Bölüm : 31.01.2025 20:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...