
Belki de ceviz kabuğunu doldurmayacak bir sebep yüzünden Narin'i kırdığı için kendini suçlu hissediyordu. Hatasını fark edip Narin'in gönlünü aldığı için de bir yandan mutlu hissediyordu. Zaten dostluk dediğin en ufak bir kavgada bitmemeliydi. Bitemezdi... Ayrıca Minik Lina neden böyle bir şey yaptığına da anlam verememişti. O an belki de duygu boşluğu içerisindeydi. Belki de kafası karışıktı. Geçen gece görmüş olduğu rüya, Lina'nın hatasını fark edip barışmalarına vesile olmuş olabilirdi. Çünkü rüyası korkutucu derecede gerçekçiydi. Bu rüyasını sadece bir kişiye bahsedebilirdi. O gece Lina hem babasının yokluğunu hem de Narin'in yokluğunu minik kalbinin en derinliklerinde hissetmişti. Minicik kalbi ürperiyordu ya gerçekse diye. Çığlık çığlığa uyandı o gece. Yüzü boncuk bocuk olmuştu terlemenin etkisiyle. Çok seri nefes alıp veriyordu. Gecenin bir yarısı imdadına yetişen Sevim oldu. Beraber uyudular o gece. Bir ana şefkatiyle kucakladı Lina'yı sakinleştiriverdi hızlıca atan kalbini. Ama sanki rüya hala devam ediyor gibi geliyordu ona. Birine anlatıp içini rahatlatması gerekiyordu fakat bunu sadece bir kişiye yapabilirdi. Kapının çalmasıyla beklenen kişi gelmişti. Gizem ile beraber odaya geçip oyun oymaya başladılar. Çok geçmeden Lina içindekileri bir bir aktarmaya başladı.
Sağanaklı bir geceydi. Lina , Mümtaz ile beraber hastanenin soğuk koridorlarında beraber yürüyorlardı. Koridor boyu ilerledikçe bu soğuk daha da keskin bir hal alıyordu. Çok geçmeden tabelasında ''Morg'' yazan bir kapıdan içeriye girdiler. Mümtaz , Lina'ya ''Hazır mısın?'' dercesine bir bakış attı. Lina karşılaşacağı manzara karşısında çok korkuyordu. Bakmak istiyordu ama ayakları geri geri gidiyordu. Yatan bir beden gördü fakat üstü örtülü olduğu için kim olduğunu henüz seçemedi. Hem o bedene hem de Mümtaz'a korku dolu gözlerle bakıyordu. Kim olduğunu tahmin edebiliyordu fakat kendini buna inandırmak istemiyordu. Mümtaz dolu gözlerle bedenin üzerinde bulunan örtüyü kaldırmaya başladı. Titreyen elleri bunu yapmasını zorlaştırıyordu. Örtü kalktı ve Lina o hazin son ile yüzleşmek zorunda kaldı. Narini görmesiyle nutku tutuldu Minik Lina'nın. Kelimeler boğazında düğümleniyordu. Narinin simasından acı çektiği çok belli oluyordu. Bedeni buz gibiydi, yüzü kireç gibi bembeyazdı. Boynunda morluk ve kızarıklık karışımı lezyonlar vardı. Büyük bir feryat koptu Lina'nın dudakları arasında. Önce Narin'in adını haykırdı tiz bir sesle. '' Ne olur Narin. Bana bunu yapma Narin...'' Kelimeler Lina'nın dudakları arasından kesik kesik dökülüyordu. '' Yokluğuna dayanamam. Kalk hadi... Daha eve gidip oyun oynayacağız.'' Mümtaz gözyaşlarına hakim olamadı. '' Narin! Sen böcekten korkarsın. Ne olur kalk. Ben sensizliğe nasıl dayanırım.'' Lina, Narinin ellerini öper ve ardından sarılırken: '' Seni incittiğim için çok özür dilerim Narin. Ne olur gitme.'' Lina bir süre Narine sarıldıktan sonra Mümtaz'a yönelir. İkisi birden Narin için ağlamaya devam ederler.
Cenaze nakil aracı Narin'in cansız bedenini mezarının başına getirdiği esnada ortamda sadece Lina'nın ağlamaları duyulur. Cenazesinin çok kalabalık olmasına rağmen sadece Lina'nın sesi her yerde yankılanır. Narinin mezarına atılan toprağın tahtaya vurma sesi Lina'ya daha çok acı veriyordu. Beraber geçirdikleri günler aklına geldikçe acısını daha çok körüklüyordu. Hem toprak atıldığı an acısını daha çok katlıyordu Minik Lina'nın. '' Narin!'' diye ağlayarak mezarın başına oturdu ve arkadaşı için dua etmeye başladığı an yüreği daha da paralandı ve o yürekleri burkan söz bütün mezarlıkta yankılandı. '' Ben sana kurban olurum Narin!'' Narin ben sana kurban olayım.'' Lina'nın bu feryadı sözün bittiği yerdi. Kelimeler bitti. Diller lal oldu. Gök ağladı Narinin gidişine. Toprak utandı bağrına basmaya. Akan su utandı yıkamaya. Ama utanmayan bir tek şey vardı. İnsanlık...
Lina üzüntüye dayanamayarak bitap düştü. Apar topar ambülansa sevk edilerek hastaneye götürüldü. Uyku halinde bile içli içli ağlıyordu. Narinin ölümü ona çok ağır gelmişti. Uyanınca Mümtaz ile konuşmaya başladılar. Narinin sanılanın aksine çok yalnız bir kız olduğunu, sevecen hallerinin arkasında acı trajediler barındırdığını söyledi Lina: '' Gerçekte yakınları tarafında çok sevilmediğini söylerdi. Narinde kendini sıcakkanlı göstererek ve arkadaşlarına sıcak davranarak kendini sevdirmekteki etkenin bu olduğunu söylerdi. Ama ben onu çok sevdim baba.'' Mümtaz bunu bilmediği için iyice duygulandı ve Narine daha çok üzüldü: '' Artık Narini bir sürü insan seviyor. Varsın yakınları sevmesin. Artık onu seven ve değer veren milyonlar var.'' diye cümlesini tamamlamasıyla cebinden bir mektup çıkarır ve okumaya başlar:
'' Ben Narin. 8 yaşında bir çocuktum. Daha hayatımın baharındaydım. Hayallerim vardı benim. Fakat... Yarım kaldı. Okula gidecektim. Arkadaşlarımla oyunlar oynayacaktım. Beraber hayaller kuracaktık ve onları bir bir gerçekleştirecektik. Fakat izin vermediler. Geleceğim aydınlıkken karanlığa gömdüler beni. Karanlığın içinde ışık aradım ama muvaffak olamadım. Hayatım boyunca herkes beni mutlu, sevecen, canayakın bildi. Öğretmenlerim ve arkadaşlarım beni çok sevdi. Çünkü ben hiçbir zaman kendimi düşünmedim. Ben başardıysam arkadaşlarımda başarsın diye yardımcı oldum. Herkes beni sevdi de... Tek bir kişi sevmedi beni. Ben Narin... Ölümüne düğün yapılan Narin. Büyük bir kırgınlık ve hayal kırıklığı içerisinde bu kirli dünyayı bırakıyorum sizlere. Gün gelir biri bu satırları dile getirir de işte o zaman mazlumun ahı mazluma teslim edilmiş olur.'' Mümtaz her kelimeyi okurken gözlerinden yaşlar süzülür. Lina'nın acısı yüreğinde iki kat daha artar. Mümtaz mektubu bitirince kızına sarılır. Lina en yakın arkadaşına ızdırap verici şekilde veda eder.
Lina rüyasını anlatmayı bitirdikten sonra çok uzaklara daldı gitti. Rüyasını anlatırken o anları yeniden yaşamış gibi yüreği yine ürperiyordu. Minik kalbi yine yerinden çıkarcasına atıyordu. Gizem bu durumu fark edince kendisine su ikram etti ve sakinleşmesi için kendisine yardımcı olmaya çalıştı. Gizem elini koluna doğru dokundurarak: '' Bu gördüğün rüya tamamıyla bilinçaltı etkisiyle görülen bir rüya güzel kızım. Narin ile kavga ettiniz ya. Sende aslında bu duruma çok üzüldün. Korktun. Narini kaybetmekten korktun. Bir daha seninle konuşmayacağını , bir daha asla görüşmeyeceğini düşündün. Hepsi ondan.'' diye cevap verdi. Netice olarak artık barışmışlardı. Doğal olarak ortada böyle bir korku kalmamıştı. Artık içi daha rahattı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.73k Okunma |
1.77k Oy |
0 Takip |
24 Bölümlü Kitap |