21. Bölüm

B17. Vuslat

Serkan Ozturk
s_ozturk37

Mümtaz geldiği herkes mutlu görünüyordu ya da kendilerini öyle göstermeye çalışıyorlardı. Mutluydular ama bir o kadar da tedirginlerdi. Çünkü böylesine büyük bir tartışma yaşandığı esnada karşılamak isteyecekleri en son insan karşılarındaydı. Şüphesiz Lina içlerinde daha mutlusuydu. Minicik kollarıyla, iri bedenini sıkı sıkı sarması onu ne kadar özlediğini gözler önüne seriyordu.

'' Hayır kimse bir yere gitmiyor. Ne oluyor burada bir bir anlatacaksınız.'' kalın ve gür sesinden anlaşılacağı üzere gergindi Mümtaz. Sevim annesine :

'' Haydi anne. Anlatacağım diyordun. Mümtaz karşında. Az evvel bana söylediklerini ona da söyle. Ama şunu unutma Mümtaz'ın tepkileri benden daha fevridir. Hele de söz konusu Lina ise.'' tepki gösterdiği esnada Sevim annesinin söylediklerini bir daha yeniledi. Mümtaz duydukları karşısında şok geçiriyordu adeta.

'' Hiç kimse benim kızıma p.ç diyemez. Sen kimsin ki benim kızım hakkında bu söylemlerde bulunursun. Dua et annemsin. Bunu diyen bir başkası olsaydı onun dilini koparır eline verirdim.'' Mümtaz bir an duraksayıp daha da kontrolünü kaybetmiş bir şekilde çok daha gür bir tonda:

'' Hiç kimse benim kızıma p.ç diyemez. Herkes haddini bilecek ulaaann!'' diye çemkirdiği esnada derin bir sessizlik oluştu. Ortamın sessizliğini yoldan geçen araçların sesleri ve kornaları bozuyordu sadece. Sevim'in annesi konuyu değiştirmek maksadıyla Mümtaz'ı :

'' Sakin olur musun biraz. Çocuk burada.'' diyerek yatıştırmaya çalıştı. Bu esnada da Sevim araya girerek:

'' Lina'yı önemsiyormuş gibi yapmayı kes. Çok yapmacık oluyor.'' diyerek çıkıştığı esnada Mümtaz'ın bakışları bir anda Sevim'e doğru dönerek:

'' Yalnız o benim repliğim. Rica ederim çalmayalım.'' diye söylediği esnada sesinde daha sakin bir ton vardı Mümtaz. Alevli süren tartışma, Sevim'in annesinin konuyu daha fazla uzatmayarak ortamdan uzaklaşmasıyla yerini sükunete bırakmıştı.

'' Mümtaz Amcaaa.!'' diye iki tane neşeli ses duyuldu. Mümtaz bu seslerin Narin ve Ferit'e ait olduğunu anlayıp arkasına dönmesiyle ikisinin de Mümtaz'a sarılmalarıyla vücudundaki acının tesiri yüzüne zuhur etmişti. Çocuklar:

'' Çok özür dileriz.'' diyerek bir anda sarılmayı bırakıp geriye doğru çekilirler. Mümtaz önemli değil dercesine bir ifade takınır.

Küçücük başını Mümtaz'ın omzuna dayamış öylece duruyordu. Hasret içinde geçirmiş olduğu her anın acısını çıkarırcasına. Ondan ayrı kalmak istemiyordu. Onsuz geçirebileceği tek bir anı düşünemiyordu. Karanlık ve puslu hava kendini bir anda aydınlığa bırakmıştı. Yeşilin ve mavinin birbirine karıştığı ortamı kuşların cıvıltısı süslüyordu minnacık gönlünün derinliklerini. Koluna yapışmış, gözlerini sıkı sıkıya yummuş hayatının en güzel anlarını hayal ediyordu o yeşillik dolu diyarda. Kırlarda koşuyordu doyasıya. Doğanın ortamını şırıl şırıl akan su sesleri ve Lina'nın kahkahalarına kuş cıvıltılarının sesi de eklendiğinde tam bir huzur dolu oluyordu. İnanıyordu. Bir gün bu hayaline kavuşacaktı. O istediği sakin ve huzurlu hayata. Bu sadece Mümtaz ile mümkün olacaktı. Zira güvenebildiği tek o vardı hayatında. Sevim'in anlık seslenmesiyle aklında hayalini kurduğu düşünce deryasından sıyrıldı bir anda.

 

'' Haydi kalkın. Sofra hazır.'' sesiyle irkildi bir anda. Mümtaz'ın koluna girip sofraya kadar eşlik etti. Mümtaz ağrılarının etkisiyle ağır ağır yemeğini yerken Lina'nın hızlı bir şekilde yemeğini yemesi dikkatini çekmişti.

'' Kızım bir sakin dur. Kıtlıktan mı çıktın? Bu ne iştah.'' diye sorduğu esnada Narin araya girerek '' Onun gibi bir şey Mümtaz amca. Senin yokluğunda doğru düzgün bir şey yemedi.'' diye söylendi bıyık altından sırıtarak. Lina'nın gergin bakışları bir anda Narin'e kaydı. Bir şey demedi ama bakışlarıyla bir sürü şey der gibiydi.

Narin '' Mümtaz Amcaaa.'' diye seslenir. Ses tonundan bir şey isteyeceği gayet belliydi.

'' Kızmazsan bir şey diyebilir miyim?'' Narin'in sesinde çekingen bir ton vardı.

'' Sana ne zaman kızdım aşk olsun Narin.'' Biraz daha rahatlamış gibi görünüyordu Minik Narin.

'' Malum Ramazan ayı geliyor. Biz diyoruz ki Lina ile beraber teravihe gidelim.'' Mümtaz bir yandan ağzındaki lokmasını yerken bir yandan yarım ağızla konuşmaya çalışıyordu.

'' Tabi ki kızım. Gidin. Hatta hep beraber gidelim.'' Narin'in yüzü gülüyordu.

'' Gerçekten mi?'' diyerek sevinç çığlıkları atmıştı evin dört yanında. Evin az önceki gergin havasından eser yoktu.

 

'' Baba hadi gitmiyor muyuz? Narin bizi bekliyor.'' Lina'nın yüzündeki heyecan her halinden okunuyordu. '' Tamam. Patlama! Geldim.'' Mümtaz kapıya doğru yöneldiği esnada bakışları Lina'ya doğru yöneldi. '' Namazı şortla kılmayı planlamıyorsun değil mi?'' Mümtaz'ın sesinde yarı ciddi yarı alaycı bir ton vardı. Sevim içeriden sırıtarak yanlarına doğru gelirken, daha ilk defa gittiğini ve bilmemesinin gayet doğal olduğunu iletir. Elindeki namaz eteğini Lina'ya hızlı bir şekilde giydirir. Mümtaz saatine doğru bakarak '' Aaa! Saat o kadar oldu mu ya.'' bakışlarını bir anda Lina'ya çevirerek '' Haydi tatlım. Beş dakika kalmış hemen çıkmamız lazım.'' Lina hareketlerini daha da hızlandırarak camiye yetişmeye çalışırlar.

Mümtaz çocuklarla beraber cami merdivenlerini çıkınca camlı bir kapıya denk gelirler. Caminin mermer yapıda olması onun daha sonradan yapıldığı izlenimini veriyordu. Camlı kapıdan geçtikten sonra karşılarına gelen ahşap zeminde ayakkabılarını çıkartarak büyük kapıdan içeriye doğru girerler. Çocukların içeride dev bir ahize dikkatlerini çeker. Bu ahize ortamda yarı aydınlık yarı karanlık bir hava yapmaktaydı. Bu durum insanın uykusunu getirecek cinstendi. Cemaate vaaz veren imamın sesi çocukların kulağına huzur dolu bir melodiyi andırıyordu. İki faktör birleşince uyumamak neredeyse imkansız hale geliyordu.

 

Selim ve Osman ise karakol patlamasının yaralarını sarabilmek için çalışmalarını yürütüyordu. Ama bu sanıldığı kadar kolay olmayacaktı. Bütün karakol kullanılmaz haldeydi. Bu girişimde bulunan kişi ya da kişilerin tek bir hedefi vardı Yiğithan'ı kurtarmak. Bir suçlu için bütün binadaki insanlar kurban edilmişti resmen. Fakat bu konu bu şekilde sonlanmazdı. Sonlanamazdı. Karakol patlamasında şehit düşen memurların hesabı sorulmalıydı. Selim ve Osman bu şuurla hareket ediyorlardı. Fakat çözmeleri gereken başka bir sorunları vardı. Olayı soruşturmak üzere üst düzey bir yönetici atanmıştı. Bu yönetici olayda ihmal, hata, kusur vs. var mı diye incelemeye geliyordu. Selim yüzündeki gerginliğin en büyük sebebi de buydu. Selim , Mümtaz'ı arayıp olayla alakalı bilgi verilmesini, ihtiyaç halinde ifadesine başvurulacağını iletmesini istedi. Fakat Osman telefonla aradığında kendisine ulaşım sağlayamadı. Bu durum bir an tedirginliğe sebebiyet verse de sebebi çok geçmeden anlaşıldı. Sevim kendisinin çocuklarla beraber teravih namazına gittiğini söylemesi üzerine bir nebze rahatladılar.

 

Karanlık, bakımsız ve köpek bağlasan durmayacak derecede soğuk olan bu mekanda Necdet Karadağ , Yiğithan'a doğru elinde şişeyle yaklaşırken

'' Dökül bakalım. Neler anlattın.'' diye bağırmaya başladı. Necdet Karadağ'ın sesi bütün odanın içerisinde yayıldı. Boğazına doğru yapıştığı esnada sualini yeniledi fakat Yiğithan hiçbir şey söylemediğini söylese de Necdet Karadağ aynı soruyu ısrarla sormaya devam etti. Yiğithan'ın cevabı değişmeyince Necdet Karadağ elindeki şişeyi açtığı gibi ağzını sıkarak açtı ve içindeki sıvıyı ağzına boşalttı. Yiğithan çok hızlı şekilde nefes alıp vermesiyle bir süre kendi kendine debelendikten sonra bir anda duruldu. Adeta kaskatı kesilip kalmıştı. Çevresinde bulunan adamları

'' Yazık oldu. Onun kadar sadık birisini bulmak zor.'' şeklinde homurdanmaya başladığı esnada Necdet Karadağ'ın öfkeli sesi bu sefer gülmeye dönüştü.

'' İçtiği şey zehir değildi ki.'' Gülmeleri devam ediyordu. ''

Adamlardan biri '' Peki zehir değilse. Neden böyle bir şey oldu efendim.'' diye sorduğunda gülmeye devam ederek

'' Bende ona gülüyorum ya zaten. Ölmedi korkudan bayıldı salak.'' Yanına doğru yaklaşıp eliyle tokadı bastığı gibi kendine gelmesi bir olur.

'' Haydi kalk. Daha yapacak çok işimiz var.'' diyerek Yiğithan'ı bulunduğu yerden kaldırarak götürür.

 

 

 

Bölüm : 29.03.2025 19:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...