14. Bölüm

14. Bölüm: Gölgenin çağrısı

Nurdagül Çimen
sadece__nurdagul

Atlas’ın avucundaki kristal anahtar, zamanla birlikte atıyor gibiydi. Ne zaman kalbinin ritmi hızlansa, anahtar da ışıldıyor, sanki onu bir yere çağırıyordu. Kayanın Kalbi’nin dışına çıktıklarında güneş hâlâ doğmamıştı. Ama doğudan yayılan hafif mavi tonlar, yeni bir günün sessiz sözünü veriyordu.

 

Ardin, sessizliğini uzun süre bozmadı. Dağın yamacından aşağı yürürlerken yalnızca doğanın sesi eşlik etti onlara: rüzgârın kayalara çarpan uğultusu, uzaktan yankılanan bir kuş ötüşü ve ikisinin ayak sesleri.

 

Ama sonunda Ardin durdu. Gözlerini ufka dikti.

 

“Artık seni takip edemem.”

 

Atlas, duraksadı. “Ne demek istiyorsun?”

 

“Benim yolum buraya kadardı. Seni Kayanın Kalbi’ne ulaştırmakla görevliydim. Artık bu yolculuk seninle… ve onunla devam edecek.”

 

Atlas’ın gözleri kısıldı. “Onunla mı?”

 

Ardin, gülümsedi. Ama bu gülümseme hüzünle örtülüydü. “Gölgeyle.”

 

Atlas’ın kalbine ince bir sızı saplandı. “O hâlâ peşimde mi?”

 

“Hayır,” dedi Ardin, “o artık seninle birlikte.”

 

 

 

Aşağılara indikçe sis yeniden bastırdı. Ama bu seferki sisin içinde bir karanlık vardı. Renginde bir uğursuzluk, sessizliğinde yankılanan bir tehdit.

 

Atlas, bir kayanın yamacında dinlenmek için durduğunda onu gördü. Kendi gölgesi... bir anlığına hareketsiz kaldı. Sonra... hareket etti. Atlas’tan bağımsız şekilde, kayanın üzerine çıktı ve ona baktı.

 

“Sen…” dedi Atlas, fısıltıyla.

 

Gölge konuştu. Ama ses onun ağzından değil, zihninden geliyordu.

 

“Beni unuttuğunu sandın. Oysa ben... unuttuğun her anının içindeyim.”

 

 

 

Atlas titredi. “Neden buradasın? Ne istiyorsun?”

 

“Ben seni korudum. Acıdan. Gerçeklerden. Şimdi bana sırtını mı döneceksin?”

 

 

 

Atlas başını salladı. “Ben artık hatırlamak istiyorum. Gerçeği bilmek istiyorum. Acıyı da göğüslemeye hazırım.”

 

Gölge yaklaştı. Her adımı karanlıktan bir parça bırakıyordu geriye.

 

“O zaman seni götüreceğim. Ama orası, sadece cesaretinle gidebileceğin bir yer.”

 

 

 

“Orası neresi?”

 

“Annenin öldüğü yer.”

 

 

 

Atlas’ın yüreği sıkıştı. “Ama bana onun uzaklarda, bilinmeyen diyarlarda kaybolduğu söylenmişti.”

 

Gölge başını eğdi.

 

“Yalanlar, çocukları korumak içindir. Ama sen artık çocuk değilsin, Atlas.”

 

 

 

Gölge, toprağa üç daire çizdi. Aynı Kayanın Kalbi’ndeki zaman mührü gibi. Anahtar Atlas’ın avucunda parladı. Zemine yaklaştırdığında, toprağın altında bir geçit açıldı. Soğuk, kemik gibi bir rüzgâr yüzüne çarptı.

 

Atlas, geçide adım attığında gölgeyle birlikte inmeye başladı. Bu, yalnızca fiziksel bir iniş değil, ruhsal bir çöküştü. Her basamakta, bir hatıra yankılanıyordu.

 

Bir çığlık çocukken attığı bir feryat.

 

Bir gülüş annesinin kahkahası.

 

Bir fısıltı babasının “Sakın arkana bakma,” dediği an.

 

 

 

Sonunda bir odanın içine indiler.

 

Burası taşlarla örülü eski bir sığınaktı. Duvarlarda semboller vardı ama bu seferki semboller tanıdık değildi. Karışık, bozulmuş ve karanlığa bulanmışlardı. Gölge, taşların arasından bir yere işaret etti.

 

Orada, bir mezar vardı. Üzeri yosun tutmuştu.

 

Atlas yavaşça yaklaştı. Mezar taşına dokundu.

 

Ve orada yazanları gördü:

 

"Yalena : Sessizliğin Ardındaki Kadın"

 

“Annemin adı... bu muydu?”

 

Gölge başını salladı.

 

“Yalena, Kraliçe Hafızacı’ydı. Senin yeteneğin... onun kanından.”

 

 

 

Atlas’ın dizleri çöktü. Taşa sarıldı. İçinden taşan hıçkırıkları susturamadı.

 

Yıllardır annesinin öldüğüne inanmak istememişti. Ama aslında... en derininde bunu hep hissetmişti.

 

“Niye bana yalan söylediler?” diye sordu ağlayarak.

 

Gölge, arkasında belirdi.

 

“Çünkü seni korumak istediler. Ama artık koruma bitti. Gerçeği bilmek, yolculuğun sonuna yaklaşmak demektir.”

 

 

 

Atlas gözyaşlarını sildi. Mezara son kez dokundu. “Söz veriyorum... hatıralarını yaşatacağım. Unutulanlar Atlası artık tamamlanacak.”

 

Gölge sessizce geri çekildi.

 

Ve ilk kez... ona saygıyla eğildi.

 

 

 

O gece Atlas, sığınağın duvarında otururken anahtarı kalbine bastı. Yalena’nın sesi, rüzgarla birlikte kulağında yankılandı.

 

“Ben seni hiç bırakmadım, Atlas. Sadece gölgene emanet ettim.”

 

 

 

Ve Atlas anladı. Gölge onun karanlığı değil, hafızasının koruyucusuydu.

 

Unuttukları, aslında en çok sevdiği şeylerdi.

 

Ama şimdi... artık hatırlamaya hazırdı.

 

 

Bölüm : 26.07.2025 22:58 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...