
Hatıra Kulesi’nin zirvesinden ayrıldığında, Atlas’ın içi boşalmış gibiydi. Her şeyi hatırlamanın ağırlığı sırtında bir zincir gibi hissediliyordu. Ama aynı zamanda içinde, ilk kez tanımlayamadığı bir şey kıpırdanıyordu: özgürlük.
Gökyüzü açıktı. Rüzgâr serindi. Yükseklerden vadiye doğru baktığında, tüm yolların onun çevresinde birleştiğini fark etti. Alev Ormanı, Kayanın Kalbi, Rüya Kapısı... Hepsi bir haritada değil, onun içinde toplanmıştı.
Ama haritanın açılmamış bir parçası daha kalmıştı.
Atlas, cebinden haritayı çıkardı. Bu kez sayfada başka bir işaret belirmişti. Kan kırmızısı bir işaret. Haritanın en alt kenarında, neredeyse gizlenmiş gibi duran bir kelime:
“Kitabeler.”
Gölge, onun yanında belirdi.
“Orası zamanın yazıldığı yer. Artık hatırladıkların yetmez. Onları aktarmalısın.”
Atlas gözlerini kısıp kelimeye dokunduğunda harita titreşti. Ve parmaklarının altından bir yön belirdi: Doğunun en uç noktası. Kayıp Zamanlar Bölgesi.
Oraya ulaşmak için Atlas'ın, bilinen diyarların dışına çıkması gerekiyordu.
Yolculuk Başlıyor – Yalnızlığın İçinden
Bu yol, diğerlerinden farklıydı. Ne taş döşeliydi ne de bir patika vardı. Her adımı Atlas kendi atıyordu, iz bırakmayan bir toprakta yürüyordu. Doğa sessizdi. Kuşlar, böcekler, hatta rüzgâr bile yoktu.
Yalnızlığın uğultusu kulaklarını çınlattı. Ama bu yalnızlık korkunç değil, tanıdıktı.
Bir noktada durdu.
Etrafında hiçbir şey yoktu. Hiçbir ses, renk, şekil... Hiçbir gölge bile yoktu.
Birdenbire kendi sesini duydu. Ama bu, düşündüğü sesi değil, geçmişte kayda alınmış bir sesi andırıyordu:
“Ben hiçbir zaman gerçekten var olamadım. Hep birilerinin inşa ettiği şeydim.”
Atlas geri döndü. Ama arkasında da kimse yoktu.
Yere çöktü. Elleriyle toprağa bastı.
“Ben... ben kimin hatırasıyım?”
Ve işte o an, toprak çatladı.
Kitabelere Giriş
Toprak yarıldığında, içinden merdivenler belirdi. Sanki binlerce yıl önce oyulmuş taş basamaklar. Atlas adım attığında, gölge geride kaldı.
“Buraya yalnız girmelisin,” dedi.
Atlas başını salladı. Merdivenlere doğru yürümeye başladı.
Her adımda geçmişin yankısı kulaklarında çınladı.
Ardin’in uyarısı.
Annesinin fısıltısı.
Babasıyla son konuşması.
Ve sonra... kendi sessizliği.
Merdivenlerin sonunda, taş bir salon açıldı önünde. Salonun tam ortasında, dönen bir daire vardı. Ve bu dairenin etrafında yazı taşları.
Her taşta bir isim. Her isim bir anıya bağlı.
Atlas yaklaştı. İlk taşın üstündeki isim:
“Ardin, Sessiz Muhafız”
Taşa dokunduğunda, görüntüler belirdi. Ardin’in doğumu. Gençliği. Atlas'la ilk karşılaşmaları. Sessiz gözyaşları. Hiç söyleyemedikleri.
Atlas geri çekildi. “Onun hafızası... burada korunuyor.”
İkinci taşa geçti:
“Yalena, Hatırlatan Ana”
Görüntüler… Yalena’nın gençliği. Unutulanlar Atlası’nın ilk çizimi. Atlas’ı kucağına alış anı. Kendini feda ettiği gece.
Atlas ağladı. “Beni korumak için her şeyi bıraktın.”
Üçüncü taş:
“Atlas.”
Ama bu taş boştaydı.
Taşa dokunduğunda taş titredi.
“Kendi hikâyeni yazmaya hazır mısın?” diye sordu içeriden bir ses.
Atlas gözlerini kapadı.
Ve ilk cümleyi söyledi:
“Ben, kaybolanlar için döndüm. Ben, Unutulanlar’ın sesi oldum. Ben… Atlas’ım.”
Taş parladı.
Ve tam ortada, devasa bir kitap yükseldi.
Kitabın kapağında şu yazıyordu:
Zamanın Kitabeleri – Atlas’ın Yazdıkları
Kitabelerin Kaderi
Atlas o gece kitabın başına oturdu. Ve her satırda yaşadıklarını, gördüklerini, unuttuklarını ve artık hatırladıklarını yazdı.
Ardin’in sessizliğini.
Annesinin fedakârlığını.
Babasıyla yüzleşmesini.
Kendi gölgesini kabullenişini.
Geceler geçti. Kalemi tükenmedi. Hafızası artık sadece ona ait değildi; paylaşılıyordu.
Son satıra geldiğinde yazdı:
“Hatırlamak, sadece geçmişe değil; geleceğe sadakattir. Ben unutmamayı seçtim. Bu yüzden artık yalnız değilim.”
Ve kitabı kapattı.
Gölge yeniden belirdi. Ama bu kez bir insan formundaydı. Gözleri Atlas’a benziyordu.
“Artık senin bir parçan değilim,” dedi. “Sen kendi bütünlüğünü buldun.”
Atlas elini uzattı. “Ama sen hep benimleydin. Teşekkür ederim.”
Gölge gülümsedi. Son bir adım attı. Ve Atlas’ın içine karıştı.
Artık bir gölge değildi.
Bir hafızaydı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 177 Okunma |
62 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |