19. Bölüm

19. Bölüm: Sessiz şehir: MİRNA

Nurdagül Çimen
sadece__nurdagul

Zamanın Kitabeleri tamamlandığında Atlas artık Unutulanlar Atlası’nın yalnız bir gezgini değil, yaşayan bir parçasıydı. Haritasının ortasında parlayan “Tamamlandı” sözü, bir sonu değil, yeni bir başlangıcı temsil ediyordu. Çünkü her hatırlanan şeyin ardından unutulan bir başka şey vardır.

 

O sabah uyandığında, rüyasında adını hiç duymadığı bir şehri görmüştü: Mirna.

 

Sessiz, sislerle örtülü, ismi bile unutulmuş bir şehir.

 

Haritada yeri yoktu.

 

Ama Atlas, artık harita olmadan da yönünü bulabiliyordu.

Yüreğinde bir kıpırtı, zihninde ise bir yankı vardı:

 

“Mirna seni bekliyor…”

 

 

 

 

 

Sessizliğe Yolculuk

 

Atlas, Kitabeler Vadisi’nden ayrıldıktan sonra, tanımsız bir yöne yürümeye başladı. Bu yolda ne bir tabela vardı ne de bir ses. Doğa, çıldırmış gibi şekilsizleşmişti. Ağaçlar devrilmiş, gökyüzü renk değiştirmişti. Hiçbir canlı yoktu.

 

Ama Atlas yürümeye devam etti. Ayaklarının altındaki toprağın deseni, sanki yavaşça yön veriyordu ona.

 

Bir sabah, önünde aniden bir ova belirdi. Ovanın ortasında, gri taşlardan yapılmış eski bir şehir harabesi…

Tabelası neredeyse silinmişti ama hâlâ belli oluyordu:

 

MİRNA

 

 

 

Atlas yutkundu. Şehir, hâlâ nefes alıyor gibiydi.

 

 

 

Unutulanlar Şehri

 

Mirna’ya adım attığında, rüzgâr bile nefesini tutmuş gibiydi. Sokaklar terk edilmişti ama toz yoktu. Evler yıkık ama duvarlardaki yazılar tazeydi. Her duvar, her pencere, her taş bir şey anlatmaya çalışıyordu.

 

Atlas dikkatlice yürüdü.

 

Bir duvarda şöyle yazıyordu:

 

“Hatırlanmayanlar ölmez. Sessizce bekler.”

 

 

 

Bir başka duvarda:

 

“Bizi kimse anmadı. Ama biz vardık. Hâlâ varız.”

 

 

 

Atlas bu yazıların önünde uzun uzun durdu.

Kimdi bu insanlar?

Neden unutulmuşlardı?

Ve neden şehir… canlı gibiydi?

 

Birdenbire, köhne bir çeşmeden su sesi duyuldu. Atlas irkildi. Şehre bir ruh gelmişti.

 

 

 

Ayna Avlusu

 

Atlas, çeşmenin sesini takip ederek bir avluya geldi. Ortada dev bir ayna vardı. Ama bu, sıradan bir yansıma aynası değildi. Yüzeye baktığında kendini değil, tanımadığı yüzler görüyordu.

 

Kadınlar, çocuklar, yaşlılar...

Her biri başka bir döneme, başka bir hayat kırıntısına aitti.

 

“Bunlar... Mirna halkı mı?” diye fısıldadı.

 

 

 

Tam o anda aynanın içinden bir ses yankılandı:

 

“Bizi sen hatırlayacaksın. Sadece sen.”

 

 

 

Atlas geri çekildi. “Neden ben?”

 

“Çünkü sen, unutulanları dinlemeyi seçtin. Bu şehir, hatırlayan biri gelene kadar sustu.”

 

 

 

Aynanın içinde bir çocuk belirdi. Gözleri Atlas’ın gözleriyle buluştu.

Küçük, sarı saçlı, kirli bir elbisesi olan bir çocuk. Elinde kırık bir oyuncak taşıyordu.

 

“Ben... benim adım Ase.”

“Ben buradaydım. Herkesten önce.”

 

 

 

Atlas eğildi.

“Sen... nasıl buradasın hâlâ?”

 

“Beni kimse hiç tanımadı. O yüzden kimse unutmadı da. Ben hiç var olamadım.”

 

 

 

Atlas’ın kalbi sıkıştı.

Bu çocuk sadece bir ruh değil, bir unutulmuşluğun sembolüydü.

 

 

 

Mirna’nın Kalbi

 

Ayna birden patladı. Cam parçaları yere düşmedi. Havada süzülerek birleşip şehrin ortasında büyük bir ışık küresi oluşturdu.

 

Atlas ışığa doğru yürüdü. Her adımında, çevredeki evlerin duvarları şekil değiştirdi. Yazılar silindi, yerine görüntüler belirdi.

 

Kadınlar yemek pişiriyordu. Çocuklar sokaklarda oynuyordu. Müzik, kahkahalar, şarkılar…

Mirna canlanıyordu.

 

Ama bu canlanış, kısa sürdü.

 

Birdenbire her şey yeniden durdu. Tüm görüntüler buhar gibi silindi.

 

Işık küresi Atlas’ın önünde titreyerek konuştu:

 

“Şehir canlanmak istemiyor. Sadece unutulmak istemiyor.”

 

 

 

Atlas başını eğdi.

“O hâlde seni anlatacağım.”

 

Ve cebinden küçük defterini çıkardı.

 

İlk cümleyi yazdı:

 

“Mirna vardı. Gri taşlardan yapılmış, sessiz ama unutulmayan bir şehir. Ve Ase… onun yaşayan ruhuydu.”

 

 

 

Işık küresi bir an titreşti. Ardından bir damla parladı ve Atlas’ın defterine düştü.

 

Mürekkep. Ama yaşayan bir mürekkep.

 

 

 

Şehri Geride Bırakmak

 

Atlas gün batımında Mirna’dan ayrıldı. Arkasına baktığında şehir artık sislerin ardına gizlenmişti. Sanki hiç var olmamış gibiydi. Ama o artık biliyordu:

 

Mirna bir yer değil, bir hatıra biçimiydi.

Herkesin içinde kaybolmuş küçük bir şehirdi.

Ve o şehir şimdi yazıyla yaşıyordu.

 

 

 

Gölge yeniden belirdi. Ama bu kez daha farklıydı.

 

“Şimdi ne olacak?” diye sordu.

 

 

 

Atlas gülümsedi.

“Unutulanları tek tek bulacağım. Onları yazacağım. Mirna bir başlangıçtı.”

 

 

Bölüm : 30.07.2025 00:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...