22. Bölüm

22. Bölüm: Hafıza Düğümü

Nurdagül Çimen
sadece__nurdagul

Fısıltı Ormanı’ndan ayrılırken Atlas, artık yalnız bir gezgin değil, geçmişin yankılarına kulak vermiş bir tanıktı. Haritasında yeni sembol belirdiğinden beri zihni durulmuyordu.

Hafıza Düğümü…

Ne bir şehir, ne bir dağ…

Sanki mekândan çok bir ruh hâliydi bu yer.

Ama harita netti. Ve Atlas yola çıktı.

 

 

 

Zamana Dönülen Yol

 

Toprak yavaşça kristalleşmeye başladı.

Yol, adeta zamanın damarları gibi parlıyordu.

Geceyle gündüzün birbirine karıştığı, kuş seslerinin yerini saat tik taklarının aldığı bir vadiden geçti.

 

Bir an, Atlas etrafındaki manzaranın değiştiğini fark etti.

Ağaçlar hâlâ vardı ama sararmış yapraklar bir anda yeşeriyor, sonra kuruyordu.

Bir çiçek tomurcuklanıyor, saniyeler içinde soluyordu.

Zaman burada akmıyor, titriyordu.

 

Ve sonunda, vadinin sonunda bir geçit beliriverdi.

Girişinde, yuvarlak taşlarla örülmüş bir kapı vardı.

Kapının üstüne şu cümle kazınmıştı:

 

“Girmeden önce kim olduğunu unut. Çıkarken kimsin hatırla.”

 

 

 

Atlas derin bir nefes aldı ve içeri adım attı.

 

 

 

Hafıza Düğümü

 

İçerisi bambaşka bir dünyaydı.

Gökyüzü yoktu, toprak da.

Sadece havada asılı duran, birbirine bağlı ışık düğümleri vardı.

İnce iplikler gibi zamanın damarları…

Ve her biri geçmişe açılan bir pencereydi.

 

Atlas dikkatle yaklaştı.

Bir düğüme dokunduğu anda gözleri kapandı.

 

 

 

Birinci Düğüm – Annenin Son Sözü

 

Küçük bir mutfak.

Yerde halı, tencereden buhar çıkıyor.

Bir çocuk sandalyede ağlıyor.

Annesi eğilmiş, saçlarını düzeltiyor.

 

“Küçük hatıralar büyür oğlum… Sakın unutma.”

 

 

 

Atlas bu sahneyi tanıyordu.

Kendisiydi.

Ve annesinin o anki yüzü, son kez gördüğü haliydi.

Gözleri doldu.

Yıllardır bu cümleyi arıyordu.

Ve şimdi burada, zamanın içinde bulmuştu.

 

 

 

İkinci Düğüm – Kaybolan Arkadaş

 

Bir okul bahçesi.

Atlas 9 yaşında.

Yanında Nehir adında bir kız çocuğu var.

Beraber kalemlerini yere diziyorlar, oyun oynuyorlar.

Sonra, zil çalıyor. Nehir koşarak uzaklaşıyor.

Ve bir daha geri dönmüyor.

 

“Söz ver, beni hep hatırlayacaksın,” diyor Nehir.

 

 

 

Atlas kalbi sıkışarak uzaklaştı düğümden.

Bu isim, yıllardır zihninden silinmişti.

Ama Nehir’in yüzü, hâlâ oradaydı.

Kaybolmuş bir arkadaşın hatırası düğümlerden birinde yaşıyordu.

 

 

 

Üçüncü Düğüm – Unutulan Aşk

 

Ergenlik yılları…

Atlas bir çatı katında, yalnız başına oturuyor.

Defterine bir isim yazıyor:

“Eliza”

 

Sınıf arkadaşı, göz göze gelince utandığı, ama bir türlü konuşamadığı…

Atlas, her satırda ona mektuplar yazıyor ama göndermiyor.

 

“Bir gün okursan, bil ki seni seviyordum.”

 

 

 

Bu düğüm diğerlerinden farklıydı.

Yaklaştıkça ısınıyor, uzaklaştıkça soğuyordu.

Unutulan bir aşk, zamanın içinde hâlâ titreşiyordu.

Atlas gözlerini kapattı.

“Ben bile kendimi bu kadar çok hatırlamamıştım,” dedi içinden.

 

Merkez Düğüm

 

Atlas, düğümlerin arasında dolaşırken ortadaki büyük ışık topuna yaklaştı.

Diğerlerinden farklıydı:

Parlak değil, karışıktı.

Ve çözülmemiş.

 

Dokunduğu anda bir sarsıntı hissetti.

Zaman çevresinde büküldü.

 

Bir ses konuştu:

 

“Buraya kadar gelen herkes bir düğüm taşır.

Bazıları hatırlar, bazıları inkâr eder.

Ama senin düğümün çözülmeye hazır.”

 

 

 

Atlas gözlerini kapadı.

Ve karanlıkta bir anı canlandı:

 

Bir kapı…

Arkasında konuşmalar…

Küçük Atlas, kapının aralığından babasının valiz hazırladığını izliyor.

Bir tartışma…

Ve sonra sessizlik.

 

“O seni değil, kendini terk etti,” diyor ses.

 

 

 

Atlas ilk kez o günkü duygusunu bütünüyle hissetti:

Terk edilmişlik.

Yalnızlık.

Ve en çok da: Suçluluk.

 

“Ben suçlu değilim,” dedi Atlas sessizce.

“Sadece çocuktum.”

 

 

Bu cümleyle birlikte düğüm çözüldü.

Işık yavaşça dağıldı.

Ve haritada yeni bir yol açıldı.

 

 

Dönüş

Atlas gözlerini açtığında artık düğümler yoktu.

Sadece ayaklarının altında taş bir yol vardı.

Gökyüzü açıktı.

Yıldızlar, parmaklarının ucundaydı sanki.

 

Haritasına baktı:

Yeni rota “Aynalı Göl”e gidiyordu.

Ve yanında bir not yazıyordu:

 

“Kendine son kez bakmadan, başka birini tanıyamazsın.”

 

 

Hafıza Düğümü, Atlas’a geçmişin yalnızca bir yük değil, aynı zamanda bir güç olduğunu gösterdi.

Kabul ettiği her anı, onu biraz daha bütün yaptı.

Ve bu bütünlükle, önünde uzanan yollar artık yalnızca bilinmezlik değil; anlam taşıyordu.

 

 

Bölüm : 02.08.2025 10:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...