24. Bölüm

24. Bölüm: Sırdağ'ın kalbi

Nurdagül Çimen
sadece__nurdagul

Aynalı Göl’den ayrıldıktan sonra Atlas’ın zihni hâlâ sessizdi.

Kendi içindeki yankılar, gölün yüzeyindeki görüntüler gibi derin ve dürüsttü.

Ama yol bekliyordu.

Yeni hedef: Sırdağ

Bir sır gibi yükselen, haritada griyle işaretlenmiş; ismi bile korkuyla fısıldanan bir dağ.

 

Sırdağ, kimsenin tamamını tırmanamadığı, zirvesine çıkanın dönmediği bir yerdi.

Ama Atlas, artık dönmemek üzere yola çıkanlardandı.

 

 

 

Dağa İlk Adım

 

Yol daraldıkça, sessizlik büyüdü.

Ağaçlar kuruydu, rüzgâr uğuldarken bile hiç kımıldamıyorlardı.

Zemin çatlamış, kayalar sanki ağırlığa tahammülsüzdü.

Ve her adımda bir şey fısıldıyordu:

 

“Geri dön...”

 

 

 

Atlas kulak vermedi.

Çünkü bu sesler artık başkalarının değil, kendi korkularının yankısıydı.

 

 

 

Taşlara Kazınmış İtiraflar

 

Sırdağ’a yaklaştıkça taşların üzerinde kelimeler beliriyordu.

Biri şunları yazmıştı:

 

“Ben babamı affedemedim. Bu dağda onu aradım.”

 

 

 

Bir diğeri:

 

“Sevdiğime hiç ‘kal’ diyemedim. Burada öğrendim: Bazı sözler zamanında söylenmezse, dağ olur.”

 

 

 

Atlas her satırı okudukça içi ürperdi.

Bu dağ, yalnız bedenleri değil, ruhları da ağırlıyordu.

 

 

 

Geçmişin Gölgesiyle Karşılaşma

 

Yarı yolda, karşısına bir figür çıktı.

Gölgelerden yapılmış, ama şekli tanıdıktı.

 

Babasının silueti.

 

Atlas olduğu yere çakıldı.

Göz göze geldiler.

Ama gözler bomboştu.

 

“Sen beni terk ettin,” dedi Atlas.

“Ben yıllarca bunun acısını taşıdım.”

 

 

 

Gölge cevap vermedi.

Ama bir adım attı.

Ve Atlas anladı.

Bu gölge onun babası değildi.

Onun içindeki bağışlayamama hâlinin bedeniydi.

 

Atlas gözlerini yumdu.

Fısıldadı:

 

“Seni affetmiyorum. Ama artık taşımıyorum da.”

 

 

 

Ve gölge dağıldı.

Dağ biraz daha açıldı.

 

 

 

Sırta Ulaşmak

 

Geceye doğru, Atlas Sırdağ’ın sırtına ulaştı.

Yol neredeyse dikti, oksijen azalmıştı.

Ama yukarıda, karla kaplı zirvede bir ışık parlıyordu.

Soğuk her yerini sarsa da o ışık içini ısıtıyordu.

 

Zirvede, yalnızca bir taş anıt vardı.

Taşın üzerine kazınmış tek bir kelime:

 

“Ben”

 

 

 

Atlas oraya oturdu.

Ve ilk kez yükünü bırakmadan, sadece var oldu.

Rüzgâr uğuldamıyor, zaman duruyordu.

Çünkü burası dağın değil, insanın öz noktasıydı.

 

 

 

Haritanın Dönüşümü

 

Atlas cebindeki haritayı çıkardı.

Kendi kendine yanmaya başladı.

Yanık izi, çizgiye dönüşüp yeni bir yer gösterdi:

 

Yitik Bahçe.

 

 

 

Ve hemen altına şu cümle yazıldı:

 

“Kendini bulan, bir şey daha kaybedecek. Ama bu kez isteyerek.”

 

 

 

Atlas artık yükünü değil, benliğini taşıyordu.

Sırdağ ona hiçbir cevap vermedi.

Çünkü bu dağ, sorulara değil, sessizliğe aitti.

Ve Atlas bunu kabul etti.

 

Çünkü bazı sırlar sadece yaşanarak anlaşılır.

Tıpkı insanın kendisi gibi…

 

 

Bölüm : 05.08.2025 15:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...