
Atlas sabahı, ilk kez beklediği gibi değil, kabullenmiş bir şekilde karşıladı.
Her sabah, her uyanış, biraz daha derine itti onu.
Çünkü içsel yolculuk, artık sadece bir arayış değil, bir buluş halini almıştı.
Ve o gün, evinin odasında yeniden bir şeye karar vermişti.
Ateşe, toprakla karışan külün üstüne yazılacak bir şey vardı:
Hikayesi.
Yanmış Hatıralar
O sabah, evin içi tuhaf bir sessizliğe büründü.
Açık pencereye doğru esen rüzgârın sesi bile hafifti.
Atlas, yaşadığı evin duvarlarına, zamanın her geçtiği anı yansıtan gölgeleri fark etti.
Ama bir şey eksikti.
"Bir şeyin eksik olduğunu biliyorum. Ama ne?"
diye düşündü içinden.
Dışarıda bir ağaç, rüzgârla oynayan yapraklarıyla ona doğru eğiliyordu.
Sanki evren, bir cevap vermek için hazırlık yapıyordu.
Ateşle Yazılanlar
Birkaç saat sonra, dışarıya, bahçeye çıktı.
Toprağın üzerine dökülen her karışımdan, geçmişiyle ilgili bir hatıra yükseldi.
Bir ateş yaktı.
Ve ateşin etrafında, geçmişin külünü arayan elleriyle, bir mektup yazmaya başladı.
Ama bu mektup sadece kelimelerle değil, ateşle yazılıyordu.
Ateşin her alevi, ona eski bir konuşmayı hatırlatıyordu.
Babasının sesini, Mara’nın fısıldadığı yorgun ama anlamlı cümleyi:
“Bazen kaybettiklerimiz, en çok hatırlayacaklarımıza dönüşür.”
Ve yazarken, geçmişin külleri birikmeye başladı.
Küller, kelimelerle dans ediyor, adeta bir yaprak gibi savruluyordu.
Mara’nın Anılarıyla Yüzleşmek
Ateşin ışığında, Mara’nın hatıraları parlıyordu.
Gözleri kapalıydı ama Mara’nın kokusunu, ona dokunduğu her anı, avuçlarının içindeki yumuşaklıkları hissediyordu.
Yavaşça mektubuna şöyle devam etti:
“Mara, biliyorum ki seni unutmadan hayatıma devam edebileceğim. Ama seni kaybettiğimde, sadece seni değil, kendimi de kaybettim.”
Yazdığı her satır, ateşte çözülürken bir boşluk bıraktı.
Bir yerlerde, bir köşede Mara bir kez daha oradaydı.
Ve Atlas, o kaybın içindeki karanlıkla göz göze geldi.
Geçmişin Alevleriyle Dans
Ateşin dansı, içindeki yangının ifadesi gibiydi.
Geçmişin her hatırası, onu kucaklıyor, sarıyor, bazen yavaşça yakıyordu.
Ama her şeyin sonunda bir şey vardı:
Yeni bir ışık.
Küller yükseldiğinde, Atlas her yanan hatıranın, ona bir dönüşüm sunduğunu fark etti.
Çünkü her kayıp, bir başkaldırıydı.
Ve her başkaldırı, bir yeniden doğuşa işaret ediyordu.
Birden, içindeki boşluk yerini aldı.
Çünkü geçmişin ateşi onu doğru bir şekilde şekillendiriyordu.
Yeni Bir Başlangıç
Ateşin ortasında son bir mektup daha yazdı.
Babasına, kaybolan bir zamanın ortasında, yıllar sonra geçebileceği bir yol.
Ama bu kez, hiçbir isyan yoktu.
Sadece kabul vardı.
“Baba… Ben sana kızdım, öfkelendim, seni anlamadım.
Ama bugün anlıyorum ki, biz birbirimizi kaybettik, ama kaybetmek de bir yoldu.
Şimdi, seni affediyorum.
Ama asıl affı ben alıyorum.”
Yazdığı her cümleyle, geçmişin her parçası, her hatıra yeniden şekillenmeye başladı.
Ve sonunda, defterin son sayfasına, tüm kalbinin sesiyle şöyle yazdı:
“Beni şimdi gerçekten buldum.”
Ateşin Sonu ve Yeni Bir Başlangıç
Ateş, yavaşça sönmeye başladı.
Atlas gözlerini kapadı.
İçindeki huzur, her geçen saniye biraz daha derinleşti.
Gözlerindeki ateş, burnunda kalan duman, hepsi bir anlam taşımaya başlamıştı.
Geçmişin külleri toprağa döküldü.
Ve o küllerde, geleceği bir şekilde parlatan bir ışık belirdi.
Atlas, o ışığa doğru yürüdü.
"Her şey, nehrin yolunda olduğu gibi akar.
Sadece akışa izin ver."
Ateşin içinde kaybolmuş olan Atlas, artık yalnızca kendisiyle yüzleşiyordu.
Çünkü ateş, yalnızca dışarıdaki değil, içindeki tüm korkuları da yakmıştı.
Ve sonunda, yanan her şey, bir yeniden doğuşa dönüştü.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 177 Okunma |
62 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |