
*OPERASYON SABAHI*
Sabah erkenden uyanmış, kendimi hazırlamaya başlamıştım. Beril'in dün gönderdiği elbisenin altına kısa bir şort giyinip parçalarına yine Beril'den aldığım hançeri yerleştirmiştim. Siyah, dizlerimin bir karış kadar üzerinde bir elbiseydi. Kolları ve küçük "V" yakasıyla harika furuyordu. Saçlarımın az bir kısmını toplayıp alt tarafını salık bıraktım. Elbisenin yakasına her ihtimale karşı küçük bir şırınga saklamıştım ve ben onu kullanmadan kimse fark etsin istemiyordum.Üzerimdeki silahları saklayacak kadar çok yer vardı elbisenin içinde.
Bacağımın iç kısmına yerleştirdiğim silahı son kez kontrol ettikten sonra odadan çıktım. Büge ve Elif beni kapıda bekliyorlardı. Büge beni biraz süzdükten sonra"Nefes kesici gözüküyor. Başkomiser gözlerini senden alamayacak" dedi. Benim başımdan ayrılmayıp sürekli soru yağmuruna tuttuklarından başkomiserle buluşacağız demiştim. Onlarda koşulsuz şartsız inanmıştı. Onlarla vedalaşıp evden çıktığımda Ümit evin önünde beni bekliyordu. Arabaya binip kapımı kapattıktan sonra "Herşey tamamsa gidiyoruz."dedi. Başımla onaylayıp"evet,hadi yapalım."dedim. Herşeyin bir an önce bitmesini istiyordum. "Emin misin doktor, istersen şimdide vazgeçebilirsin."
"Hayır. Yapmak istiyorum." Ümit hayır demem için yanıp tutuşuyordu ama ben bunu asla yapmazdım. Mekana geldikten sonra Beril'lerle buluşmuştuk. Metin ve ekibin geri kalanı operasyonu minibüsten takip edecekti. Selim çoktan mekana girmişti, Beril'se vardiya saatinin dolmasını bekliyordu. Herşeyin üzerinden son bir kez daha geçtikten sonra mekana girmek için hazırlandık. Berk girdikten yakaladık yarım saat sonras biz içeri girdik. Selim bar tezgahında oturmuş kokteyl hazırlıyordu. Onu böyle görmek beni güldürsede epey şaşırtmıştı çünkü rolüne epey iyi çalışmış gibiydi. Umarım bende onun onda biri kadar iyi olmayı başarabilirdim. Selim beni başıyla onayladığında Ümit'ten ayırıp bar masasına doğru gittim. Selim önceden hazırladığı alkolsüz kokteyllerden birini önüme koyarken"Korkma platonik yenge. Hepimiz seninleyiz"demişti. Herkes beni sakinleştirmeye çalışırken sakin kalmaya çalışmak çok zordu çünkü onlar beni teşvik ettikçe telaşım artıyordu. Kafamı Ümit'e çevirdiğimde bana işaret verdi. Berk geliyordu. Berk benden iki sandalye uzağa oturmuştu. Ümit'in sesi kulağımdaki kulaklıklardan bana ulaşırken içime yayılan duygu beni sakinleştirmeye yetmişti."Sakin ol Mira. Ben buradayım. Sana birşey olmaz."
"Endişelenmiyorum başkomiser."
Selim Berk'in içeceğini hazırlarken konuşmak istemiştim ama Berk'in beni duyma ihtimalini göze alamamıştım. Neyse ki Ümit benim yerime konuşmuş "Alkolsüz, Selim" demişti .Berk Selim'e doğru siparişlerini verirken ben bardağımı Selim'e doğru ittirip "Yenile!" dedim. Benim sesim Berk'in dikkatini çekmişti. Beni gördüğü an aramızdaki mesafeyi kapatıp yanıma oturdu. "Vayyy! Kimler buradaymış? Mira hanım? Beni mi özledin yoksa, doğru söyle." Selim'in uzattığı bardağı alırken gözleri hala benim üzerimdeydi. Kafasını omzuna doğru yatırıp bana bakmaya başladı. Eğer operasyon olmasaydı ensemde ki şırıngayı şu an ona saplardım. Sanki onu yeni görmüş gibi yapıp"Berk?" dedim.
"Sevgilim?"
"Ne o Berk bey? Ayrılalı daha bir hafta oluyor ve sen şimdiden beni unuttun mu?"
"Ne o? Kıskandım mı?"
"Kiminle geldin?"
"O kadar kıskanma Mira. İnsanlar yanlış anlayacak. Sonuçta biz ayrıldık. Kısmetimi kapatırsın."
"Kız yani, öyle mi?"
"Tamam, tamam. Kıskanma o kadar. Tek geldim."
"İnanayım mı?"
"Beni bilirsin." Evet seni bilirim şerefsiz. Çok iyi bilirdim ve keşke bilmeseydim. Sanki inanmamış gibi yapıp yerimden biraz doğrularak etrafıma bakındım. Ümit hala bize bakıyordu. Berk elleriyle çenemi tutup beni tekrar yerime oturttu. "Bakma öyle Mira. Baksan görecek misin sanki kiminle geldiği mi?"
"Biriyle geldin yani?" Sanki üzülmüş gibi dudaklarımı büzüp kafamı yere eğdim. Berk yüzümü kendisine doğru kaldırırken"Üzülme sevgilim. Kimseyi getirmedim. Seni unutmak öyle kolay mı hem?"dedi.
"Bir mesajla bitti demek o kadar kolay ama?"
"Sende itiraz etmedin hem."
"Beni bir mesajla hiçe sayan adama mı itiraz etseydim?"
"N'apayım? Bende seni kıskandım. Pansuman odasında senle o şeref-"
"Hastamdı o benim. Sadece hasta."
"Fazla yakındınız?"
"Dikiş atıyordum, yemin ederim ki!"
"Tamam tamam inandım. İçelim mi birkaç bir şey? Ben ısmarlıyorum."
"Barıştık mı?"
"Barışmasam içmez misin?"
"İçmem. Kısmetin kapanır." Berk'e arkamı dönmüş tekrar Ümit'i görebilmeyi ummuştum. Berk beni tutup kendine doğru çevirirken elimin üstünü öpmüştü. Kendime not, eve gidince elimi çamaşır suyuna yatıracağım. "Ben sana küs kalabilir miyim hiç sevgilim? Barıştık tabii." diyen Berk'e tiksinerek bakıyordum. Daha on gün öncesine kadar tüm umutlarımı taşıyan adama içten içe kin kusuyordum. Ve zamanı geldiğinde kinimi dışa vurmak için elimden gelen herşeyi yapacaktım. Berk masadaki bardakları Selim'e uzatırken "Masaya gönder. Biz masaya geçiyoruz. Hadi sevgilim, gidelim. " Berk belimdeki eliyle beni yönlendirirken onun gösterdiği koltuğa oturdum. İçecekleri getiren Beril'di. Masaya içecekleri bırakırken bana göz kırpıp yanımızdan uzaklaştı. Beril bir elini benim omzuma atarken diğer eliyle bardağını kavradı. Bakışlarım tekrar Ümit'i bulduğunda"Ne istersen konuş doktor. Mekanda kim varsa, hepsi bizden. Top sende artık."dediğini duymuştum. Bu tamda benim beklediğim teklifti. Açık çek almış gibi sevinirken bakışlarımı Ümit'ten ayırıp Berk'e baktım. Bardağını masaya bıraktıktan sonra "Eee, ben yokken neler yaptın?"dedi. Bardağımdan bir yudumda ben aldıktan sonra vücudumu Berk'e doğru çevirip "Berk?" dedim. Sesim günler sonra ilk defa şen şakrak çıkmıştı. Şakıyordum resmen. "Efendim sevgilim?"
"Beni seviyor musun gerçekten?"
"Neden sordun?"
"Söyle işte. Seviyor musun, sevmiyor musun?"
"Seviyorum tabii ki. Sorulacak soru mu bu?"
"Sen bana hiç yalan söylemezsin o zaman?"
"Söylemem."
"Gerçekten mi?"
"Gerçekten?"
"O zaman bu dürüstlüğünü şimdide istiyorum tamam mı?"
"Ne oluyor Allah aşkına sevgilim?"
"Sadece sorularımı yanıtla tamam mı? Anlaştık mı?"
"Eh. Sor hadi bakalım."
"Yalan söylemek yok ama. Sadece doğru."
"Tamam dedim ya. Sadece doğru."
"O zaman o çocuğu neden öldürdüğünü bana açıkça söyle."
"Ne!? Sen?"
"Senden sadece doğruları istiyorum Berk. Geçmişimiz hatrına. Sadece bir açıklama." Berk kafasını iki yana sallarken yüzünde acıyla karışık bir gülümseme belirdi. Biraz daha baktıktan sonra titrediğini fark ettim ama umursamadım. Şu an onun titremesi sen daha mühim konularımız vardı. "Doktor!? Ne yaptığını sanıyorsun sen! Plana uy." diyen Ümit'e baktım son kez. Artık benim bildiğim yoldan gidecektik. İki gündür bu anın hayaliyle yaşamıştım. "Plan bozuldu çoktan. Artık herşey benim bildiğim gibi olacak."
Kulaklığı çıkarıp çantama attığımda Berk kafasını kollarının arasına almış yere bakıyordu. "Sen nereden biliyorsun Mira?"
"Tutuklandım. Sevgilin olduğum için. Benide suçladılar. Sen bunu yapacak biri değildim Berk. Ben senin vicdanına aşık olmuştum. Ve şimdi birileri çıkıp senin bir çocuğa kıydığını söylüyor. Yardım et bana Berk. Kurtar beni."
"Ne yapayım Mira? Ben zaten battım. Seni nasıl kurtarayım?"
"Beni kurtarmanı istemiyorum. Sadece senin anlatmanı istiyorum. Sen söyle. Senden dinleyeyim. Yapmadım deme ama. Yaptığını biliyorum. Sadece konuş benimle. Geçmişimde tüm benliğimle sevdiğim adamı gözümde öldürmek istemiyorum."
"Gerçekten sevmiş miydin beni Mira?"
"Ölesiye."
"Şimdi seviyor musun peki?"
"...."
"Sevmiyorsun değil mi? Sevmen daha zor olurdu zaten. Böylesi daha iyi."
"Anlatacak mısın?"
"Yaptım."
"Biliyorum. Benim merak ettiğim neden yaptığın?"
"Sınavlar çok yormuştu beni. Üvey babam her an ensemdeydi. Annem zaten ayrı bir dert. Kafayı yiyecek gibiydim. Ağrı kesici diye başladım. Üst sınıftan bir öğrenci verdi bana. Sınavı kazandıktan sonrada bırakamadım. Bağımlı olmuştum artık. Bırakmanın imkanı yoktu."
"Benimle tanıştığın zaman peki?"
"Hala içiyordum. Seninle çıkmaya başladıktan sonra bıraktım ama. Yemin ederim bıraktım. Sen ondan daha etkiliydi benim için. Zihnim içinde öyle."
"Aşk serüvenini dinlemek istemiyorum. Sadece doğruları anlat."
"Sadece doğruları anlatıyorum Mira. Gerçekten. Bıraktım ama fazla dayanamadım. Devam ettim içmeye. Bütün param gitti o illete. Alacak param olmadığında..."
"Alacak paran olmadığında satmaya başladın değil mi?"
"Evet. Sattım. Önce üniversitede. Sonra dershanede. Sonra hastanede. Çerez gibi gidiyordu. Çoluk çocuk herkes aldı. Çok para kazandım. Bu defa da paraya bağlandım. Deli gibi arzuluyordum. İçtim, daha çok içtim. Sattıkça sattım. Daha çok kazandım dahada çok harcadım."
"Peki ya o çocuk? Ameliyatta ölen?"
"Onun ailesine de sattım. Çocuğa içirmişler. Ama çocuğa içireceklerini yemin ediyorum bilmiyordum. Çocuğun bünyesi çok zayıftı. Dayanamadı. Kimse fark etmesin diye ameliyata ben girdim. Ameliyata girmeden içmiştim ama ameliyattayken krize girdim. Nasıl oldu anlamadım. Çocuğun değerleri düşmeye başladığında kendimi kaybettim. Ne yaptığımı bilmiyordum. Yanlış tedavi uyguladım. Çocuk öldü. Kalbi durdu. Kurtaramadım."
"Ameliyata ki diğer hemşireler."
"Parayı alınca kimse konuşmadı."
"Teslim ol Berk. Lütfen teslim ol."
"Ben zaten mahkumum Mira. İçeri girmeden de bunu hissedebiliyorum."
"Aynı şey değil."
"Üzgünüm Mira ama ben içeride yapamam. Bir daha görüşmeyelim olur mu? Seninde canını yakmak istemiyorum." Berk kalkmak için ayaklanıp birkaç adım attıktan sonra silahını ona doğrultmuş gelen Ümit'le gerilemek zorunda kalmıştı. Dehşetle bana bakan gözlerine bakarken "Üzgünüm Berk ama ben senin canını yakmak zorundayım"dedim. Bende ayaklanıp silahımı Berk'e doğrultmuştum. Berk birkaç küfür yuvarladıktan sonra etrafa bakındı. Ellerini havaya kaldırdığında teslim olacak sanmıştım ama onun yaptığı şey bambaşkaydı. Ani bir hareketler elimdeki silahı yere savurup benim üzerime atılmıştı. Ellerim kilitlenmiş gibiydi. Hareket edemiyordum. Berk boğazıma yapışmış haykırıyordu. Ümit koşarak gelip yumruğunu Berk'e geçirdi. Berk yediği yumrukla sayıklarken Ümit Berk'in üzerine çıkıp ona vurmaya başladı. Bense boğazımı tutmuş haykırarak ağlıyordum. Herkes silahını çekmiş Ümit'i izliyordu. Onları ayırmaya kimse cesaret edemiyordu çünkü mevzu bahis Ümit'ti. Bense hala yattığım yerde bekliyordum. Ne kadar olduğunu bilmediğim bir süre sonunda Beril beni yerden kaldırmıştı. Berk dizlerinin üzerine çök ellerinide kafasının arkasında birleştirmişti. Göz göze geldiğimizde ela gözlerindeki pişmanlığı görmüştüm ama öfke,öfke herşeyin ötesindeydi. Benden nefret ediyordu, farkındaydım. Ama bu onun için yaptığım son iyilikti. Ve o bir gün bunu fark edecekti. Kafamı çevirip arabaya gidene kadarda tek kelime konuşmadım. Beril beni siyah sedan bir arabaya bindirmişti. Ben diğerlerinden ayrı gidecektim. Arabada yalnız kaldığımda çantamda ki kulaklığı çıkarıp tekrar kulağıma yerleştirdim. Aslında kimseyi duymayı ummuyordum ama duymuştum. Ben
hariç kulaklığı kullanan başkaları da vardı. Ümit ve Berk konuşuyordu...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |