36. Bölüm

35. BÖLÜM

Sahra
sahrakendirci

SELAM CANLARIM ÇOK KEYİFLE YAZDIĞIM BİR BÖLÜMLE YENİDEN KARŞINIZDAYIM. BAKALIM BÖLÜMÜ NASIL BULACAKSINIZ YORUMLARDA BULUŞALIM. HA BU ARADA DİĞER KİTABIM OLAN "MÜBREM"E DE BAKMAYI UNUTMAYIN DERİM. İYİ OKUMALAR :))

35.BÖLÜM

Hayat herkese aynı davranmıyordu. Kiminin kalbini kırıyordu kiminin ise kolunu ve kanadını. Hayat biz planlar yaparken kader ile el ele verip durun ben daha son sözümü söylemedim diyordu aslında.

“Kız nerelerde geziyor aklı bunun”

“Ay baksana valla ruh gibi geziyor” yan taraftan gelen sesler düşüncelerimin içine sızıp adımlarımı durdurmamı sağladı. Ayten abla ve Melahat abla kapının önüne oturmuş çekirdek çitleyerek bana bakıyordu.

“Kız gözünde fer kalmamış”

“Bacım evlenmeden ne hale gelmiş yazık bir de çocuk olsa ooohh” yüzüme bakarak benim dedikodumu mu yapıyorlardı bana mı öyle geliyordu. Yok artık o kadar da ilerletmemişlerdir işi.

“Kız Zümra nişanlılık hiç yaramadı sana”

“Aslan gibi çocuğu nasıl elimde tutsam diye düşünüyor bence “ bak hala devam ediyorlardı.

“Abla siz benim hakkımda mı konuşuyorsunuz” birbirlerine baktılar şokla.

“Kız aman uçmuş bu anlamıyor artık”

“Bacım ben dedim bu kız azıcık saf dedim Songül’e” benim arkamdan Songül teyzeye kötü konuşuyorlardı öyle mi.

“Abla pes valla dedikodunun çok ayrı bir safhası sizinki başka konuşacak konunuz yok mu sizin” mahallenin ayaklı gazetesi olmuşlar mübarek. Ortada bir şey yokken de var ediyorlardı.

“Ay kız valla yok sizin dedikodunuzu yapacaktık nişanlanınca tadı kaçtı .” Ayten abla memnuniyetsizce tükürdü çekirdeği.

“Ablam sende var mı bir şeyler kızlar konuşuyordur arada” Melahat abla pes ama yani sen aşağı mahalledensin nedir bizim buralara merakın.

“Yok abla kimsenin sözü de sırrı da yok bende “ akşama kadar lak lak konuşmaktan iş yapabiliyorlar mıydı acaba. Aklıma gelen fikirle durdum. Hep ben mi tedirgin olacaktım azıcık ta siz bakın bakalım yaptığınız dedikodunun tadına.

“Aslında bir şey var ama ay yok şimdi benden duymuş olmayın” heyecanla açıldı gözleri. Valla manyaktı bunlar.

“Ay valla söylemem ayol bilirsin benim ağzım çelik gibi sıkıdır” tabi Ayten ablacım bilmez miyim?

“Kız Zümra ben de asla dedikodu yapmam olanı konuşurum bilirsin” aynen Melahat abla aynen öyle. Sinsice yaklaştım onlara doğru. Elimi kendime doğru sallayıp yaklaşmalarını sağladım. Açılan gözleriyle iyice yaklaştırdılar kulaklarını. Gülme Zümra sakin ol.

“Bizim aşağıda bir kız duymuş adını vermem ama sormayın.”

“Cıh”

“A yok istihbaratın senin olsun” ajan mıyım ben be.

“Ayten evde iş yapmıyor koltuklarının altında bir ton toz var kocası da ütüsüz gömlek giyiyor dediler”

“Ay aman yok artık kız ben işten mahalleye çıkmam yazık insanlık kalmamış hiç arkamdan böyle söylenir mi”

“Durun durun Melahat’ın yaptığı kısırdan da kıl çıktı bir de evinde fareler geziyormuş dediler”

“Kız bacım ne çenesinin bağı bozuk bunların hiç olur mu ya benim yaptığım kısırı bırak evimde kıl bulamazlar”

“Ben bilmem artık böyle söylediler neyse ben geç kalmayım “ yanlarından ayrılırken hışımla evlerine dağılmaları günümü az da olsa şenlendirmişti. Oh be nasılmış insanların arkasından konuşmak böyle başınıza gelince anlarsınız. Ben bu kadınları tanıdıysam eğer deli gibi işe verip aklayıp paklayıp evlerine misafir çağırırlardı. Kafadan üç gün rahattık şok şükür.

Kuaförün kapısının önüne geldiğimde sevgilimin ofisine doğru baktım. Muhtemelen bugün geç gelecekti. Daha uyanmamıştı büyük ihtimalle. Kapıyı açıp içeriyi havalandırdım yerleri süpürüp sildim en son aynaların tozunu alırken kızlar girdiler içeri.

“Günaydınlar efendim bu ne enerji böyle sabah sabah” Aslı montunu çıkarıp askılığa astı. Çok işimiz vardı bugün.

“Ay bugün mahallenin muhtarı Rıfat amcanın kızı sözleniyor ya yoğun olur dedi Zümra” Ayben üzerine önlüğü geçirdi. Yüzündeki makyaj dikkatimden kaçmamıştı ayrı bir özenliydi artık.

“A doğru ya kız ve kuzenleri buraya geleceklerdi değil mi”

“Ayben Ali ağabeyde olacakmış akşam yakın arkadaşı diye duydum damadı” üzerimde etrafa sataşma isteği vardı bugün aklımı meşgul eden düşünceleri böyle kovamaya çalışıyordum.

“He Zümra gelecek Ali de ne bu imalar ben mi özellikle çağırdım”

“Ya kızım sen varya ne yere bakan ne yürekler yakansın makyajını sabahtan yapmış bize burada ne anlatıyor” Aslı elindeki bezle masaları silmeye başladı.

“Arkadaşlar sakin olur musunuz fol yok yumurta yok ortada öyle konuşuyoruz normal olarak yani”

“Bak bunu en son Zümra söylediğinde Aslan ağabeyi kapılarda yatarken gördüler” Aslının sözlerine gülmeye başladım. Kapıda yatmış dağ gibi adam Allahım çok seviyorum.

“Eee sizde benden çok şey öğreneceksiniz enişteniz kapılarda yata yata aldı kalbimi” rahatlıkla hava attığım sevgilimin arkasından özür diledim. Ne yapayım ayol bende keyfini çıkarmayayım mı her kız gibi.

“Günaydın müsait misiniz” kapıdan giren kızlar sohbetimizi keserken beş saatlik yoğun tempoyla işe girişmiştik kızlarla. Bu arada Nilüfer de yardıma gelmiş bizim çıraklığımızı yapıyordu. Songül Teyze ve Sevim Teyze de uğramış saç yaptırmış giderlerken Songül Teyze akşama millet gelin görsün kızım diye beni gaza getirince işimiz bittiği gibi Aslı ile Aybenin önüne oturmuş saç makyaj bir güzel hazırlanmıştım. Resmen gelin olmuştum artık yani bu insanın farklı bir sürümü gibiydi bir anda bileziklerini şıklatan kazın çıkıyordu içinizden. Ne yapmam dediysem onu yapmaya yemin etmiş gibi dolanıyordum etrafta. Aynadan son halime baktım. Abartmış mıydım acaba bir tık ? Aman canım salonda olacaktı söz merasimi bu da demek oluyordu ki mahallede ne kadar bekar kız varsa orada olacaktı. Ve tabiî ki Alevler de teşrif edecekti. Aslan kimseye bakmazdı biliyordum ama içimdeki kıskanç kadına anlatamıyordum bu durumu işte.

Çalan telefon aynadan gözlerimi çekip yatağa yönelmemi sağladı. Aslan arıyordu gelmiş miydi acaba?

“Efendim”

“Efendinim evet” ah şu halleri çok ayrı bir güveni farklı bir aurası vardı bu adamın beni içine çeken, bana iç çektiren…

“Sevgilim bu ne neşe”

“Yavrum seni özledim sen özlemedin mi beni, benim kollarımı” aklım lütfen farklı yerlere gitme kal burada .Arada bende de kal yani hemen hülyalar hemen bi dalıp gitmeler ne oluyor kendine gel.

“Özledim tabiî ki aşkım” aniden fren sesi geldi arabadan. Allah kaza mı yaptı? “Aslan ne oluyor”

“Yavrum birden denir mi insana öyle şeyler hele ben uzaktayken “ boğuk sesi telefonun ucundan bile vücudumun titremesini sağladı. Kalbe zarardı bu adam?

“Ama aşkımsın “ hadi kızım hadi sende şimdi giydiğin elbisenin lafını yapmasın diye adamı kalpten götüreceksin yani .

“Yavrum sen ne giydin “ şüphelendi eyvah valla şüphelendi ben üstüme mont alıp çıkacaktım biraz iddialıydı ama Songül teyze de öyle şey etmeseydi yani

“E-elbisee”

“Ben bu ses tonundan Aslan başını fena halde yakacağım ama görmezlikten gel sevgilim elbisem çok güzel bana güvenmiyor musun dediğini anlamayım o zaman” helal olsun adam beni çok iyi tanımıştı. Maşallahtı sevgilime ama yolumdan dönmem kusura bakmayacaksın artık aslanım.

“Hadi ben kapadım sen gel “ aniden telefonu kapatıp aynadan kendime baktım . Üzerimdeki kan kırmızısı belden oturtmalı dizlerimin bir karış üstündeki elbise azıcık mini olabilirdi. Evet biraz fazla mini olabilirdi ama sonuçta kolları uzundu değimli hem boğazlıydı da. Abartılacak tek şeyi kısa olmasıydı- fazla kısa olmasıydı.

Kapının önünde dikilen sevgilime doğru yürüdüm. Üzerime siyah ve uzun bir kaban almıştım. Yani şimdilik sorun yoktu. Kıstığı gözleriyle evden çıktığım andan itibaren beni süzdü. Başına gelecekleri biliyorsun gazan mübarek olsun kızım.

“Hoş geldin hayatım” eli belimi bulup bedenimi kendine çekti. Yanağıma sakallarını sürtüp kokumu çekerek öptüğünde çözülen dizlerimin bağına sövdüm. Allahım bu adamın yanında güç ve kuvvet ver.

“Çok hoş buldum “ iması ile geri çekilip gözlerime baktı. Bende bu arada siyahlar içindeki adama baktım. Çok ta iyi yapmıştım böyle giyinerek yani adam taş olmuştu. Tek kaşım havaya kalktı bugün ayrı bir yakışıklı olmuş sanki.

“Sen bugün ayrı bir yakışıklı olmuşsun”

“Yavrum önceden göreyim kıyafetini valla keyfim de çok yerinde gidene kadar alışırım ben hadi bu iltifatlar hiç hayra alamet gelmiyor bana.” Zaten yarım saat kalmıştı asla da değiştirmezdim yani.

“Bak önceden söylüyorum biraz abartı olabilir “ başını kasılan çenesiyle salladı. Allahım şimdiden çenesi kasılıyor ama. Ya Allah Bismillah deyip içimden çözdüm kabanı ve elbiseyi gösterdim. Yüzü ilk başta omuzlarımda dolandı daha sonra bacaklarıma baktı ve geri omuzlarıma bakacakken bir anda başını yeniden bacaklarıma dikti. Gözleri kızarmaya başlamış çenesi ise sıkmaktan kırılacak bir hal almışken gözlerime baktı bir anda.

“Yavrum etek yok”

“Hayır var ya bak pilesine”

“Bu etek değil sevgilim “ sakin kalmaya kendini zorladığını biliyordum evet bende normalde ultra kısa giymezdim ama normal bir gün değil yani Songül teyze gelinim diye herkese gösterecek beni.

“Bak bir tık kısa biliyorum “

“Bir tık mı” sertçe üzerimi gösterdi “Bu yok Zümra”

“Ama sor bi neden böyle giyindim ben bir sor sevgilim” elini yüzünden sertçe geçirdi.

“Neden güzelim. Neden çiçeğim. Neden yavrum. Söylesene” yani şimdi bastıra bastıra konuşunca cevap da vermesi zor ama.

“Çünkü benim nişanlım yanımda . Bana da güveniyor tabiî ki ve benim seçimlerime de saygı duyuyor bir de Songül teyze beni herkese gösterecek bu bizim ilk defa katıldığımız bir davet sonuçta özenli olmalıyız dimi” başını olumsuzca salladı ve sinirden güldü evet sanırım içeri girip siyah olanı giymeliyim bu kadar gerilmesini istemezdim biraz kısaydı zaten.

“Tamam ben değiştireyim sen gerilme akşamımız güzel geçsin” başımı önüme eğdim ve üzüntüyle eve adımladım. Ne yapalım güzel elbise seni de başka bir gün evde temizlik yaparken giyerdim. Elime sarılan elleri bedenimi hışımla kendisine çekti ve dudakları dudaklarımı ezdi. Hışımla öptüğü dudaklarımı bıraktığında beni tutmasa yere düşerdim.

“Sen istiyorsan dursun güzelim” nefes nefese gözlerine baktım. Ah ölüyorum sanırım.

“Bak rahatsızsan çıkarabilirim” evet blöf bu kızlar sakın inanmayın . Bir adama onun istediklerini yapıyormuş gibi gösterip kendi istediklerinizi yaptırabilirsiniz.

“Yok yok yalandan göz süzme bana . Yanımdan ayrılmadığın sürece ve ben yanında olduğum sürece sıkıntı olmaz” aferin işe böyle yola gelirsin . Adamı mum ederler sevgilim mum.

“Aşkım ne alakası var” cilveyle evet yanlış duymadınız cilveyle elimi göğsüne koydum. Ben de de vardı bir şeyler.

“Aşkıma geçtiğimize göre bin hadi arabaya üşüme yoksa ben seni bir yakarım mahalle söndüremez.Gerçi bu gidişle Aslana itfaiye çağırmaları gerekir” Sözleriyle hızla ondan ayrılıp arabaya doğru ilerledim. Sen istedin kızım adamı böyle zorla bakalım bunun sonu seni yakacakta hadi hayırlısı.

Salondan içeri girdiğimizde gençlerin olduğu masaya doğru ilerledik. Ayben sözde bir işi çıkmıştı onu halledip kendi geçecekti mekana yersen tabi Ali ağabeyle yan yana oturmuş büyük ihtimalle masanın altında el ele tutuşmuşlardı hey kızım hey sen kimi kandıracaksın. Aslı zaten Samet ağabeyle gelecekti yazık Nilüfer Göktuğ ağabeye en uzak yere oturmuş çaktırmadan onu süzüyordu. Masaya Aslanla oturduğumuzda yanımdaki Aybene baktım yeniden. Hiç beni görmüyordu yahu.

“Ayben canım arkadaşım biraz daha adama yaklaşırsan Ayten radarına takılacaksın haberin olsun” sandalyesini hafiften bana doğru kaydırdı . Ah aptal aşıktı bu.

“Tövbe tövbe ne alakası var gayette arkadaşız” cümlesinin saçmalığına tek kaşımı kaldırdım. “Tamam bir şey söyleme “

“Hoş geldiniz kardeşim” Samet ağabey ceketini astığı sandalyeye yaslanmış tek kolunu da Aslının sırtına uzatmış bize baktı. Çenesi hala kas katı olan sevgilimin elini okşadım masanın altından .

“Hoş bulduk ağabey sizde hoş geldiniz”

“Hayırdı bu Aslan niye pençelerini çıkarmış etrafa öldürecekmiş gibi bakıyor”

“Bize alışamadı hala kardeşim” girme Göktuğ ağabey araya yanarsın bak.

“Hala mı ağabey” kız Nilüş sussana niye kendine çekiyorsun okları? “Baksana masada Ali ağabeylerde var onlara yönelin biraz da” düşman başına bu kız nasıl bir çirkef görümcesin sen Nilüfer?

“Kız çitlembik bizi niye atıyorsun sen bakalım”

“Aşk olsun Nilüfer”

“Aynen Ayben sen niye orada oturuyorsun abim laf söz olur gel bakalım sen yanıma Onur sende geç kardeşim şu Ali beyefendinin yanına” Samet ağabey sonradan fark ettiği yakınlıklarına kaşlarını çatarak yerinde dikleşip Nilüferin oyununa geldi.

“Aferin Nilüfer sen sevdiğinden uzaksın bende olayım dimi” Ayben mutsuzlukla kollarını bağladı.

“Sevdiğin miyim gerçekten” Ali ağabey ise çoktan farklı alemlere dalmıştı. Tartışmalarını duymazdan gelerek yerimde kalkıp kabanımı çıkardım içerisi çok sıcaktı.

“Hasbinallah “ Yanımda kendi kendine zikirler çeken adamı da duymazlıktan geldim. Geri yerime oturduğumda eli sahiplenici bir tavırla sandalyeme uzandı . Ben sanırım kendime eziyet etmeyi tercih etmiştim bu elbiseyi giyerek.

Sözler kesilmişti. Çalan dans müziği ile Samet ağabey ve Aslı yerinden kalkmış dans edenlere eşlik etmeye başlamışlardı. Onları izlerken karşımdaki masada bizi dik dik izleyen daha doğrusu Aslanı gözleri ile yiyen Alevi gördüm. Bu kız utanmazdı ve ben bu kızı yolardım. Gözleri benim üzerime döndüğünde bende sinirle ona bakıyordum. Kızım ben seni yolarım ben seni harcarım senin sevgilimi arsızca süzen gözlerini yuvalarından çıkarırım ben bunları yapmasını bilirdim de edepli bir gelin olmam lazımdı.

“Aslan beni dansa kaldır “ tebessüm ederek mırıldandım.

“Yavrum kabanını giyersen dans ederiz dediğimi hatırlıyorum. “ kulağıma eğilerek konuştuğunda yan masadan sohbete dalmış Sevim ve Songül teyzeyi fırsat bilerek hışımla gözlerine baktım sevgilimin . Tırnaklarım bacağını sıkarken tek tek konuştum.

“Beni hemen dansa kaldır yoksa ben Alevi son dansına kaldırırım.” Gözlerimi delen gözleri parıldarken karşı masaya bakacak gibi oldu evet bakamadı çünkü ben tırnaklarımı daha derine geçirdim.

“Aslan dedim”

“Hadi gel bakalım” elimi tutup ayağa kalktığında sanki o beni davet etmiş gibi yalandan tepki vererek piste doğru ilerledim. Bir gözüm hala Alevdeydi. Ne arsız kızmış hala bakıyordu. Belime doladığı eliyle hafif ritimde dans etmeye başladık. Ellerimi boynuna sardım. Benimdi bu adam yani. Kocaman yüzük vardı parmağımızda hala bakıyorlardı.

“Sevdim bunu” Aslan kulağıma eğilerek konuştu. Gözlerimi Alev’den çekip ona baktım. Bıyık altında gülerek beni izliyordu.

“Neyi” bende kulağına yaklaşmaya çalıştım evet çalıştım çünkü topukluyla bile omzuna anca yetişiyordum. Acaba Alev benden uzun muydu.

“Kıskanınca hırçınlaşmanı. Bu adam benim dercesine bana sokulmanı“ kulağıma fısıldarken kondurduğu küçük öpücük o hırçın kadının kenara hızla çekilip utanmasına neden oldu. Ya milletin içindeyiz Aslan annen baban var .Akif amca var Sevim teyze var ayıp değil mi?

“Aslan ailelerimiz burada ama” kınarcasına yüzüne baktım. O ise belimdeki ellerini daha da sıkıştırıp beni kendine yapıştırdı.

“Yavrum nişanlandık biz. Hem kıskanmasan hiç Aslana şöyle cilve yapayım demek yok. Hep bir işin düşünce nazlanmalar falan. Aslan bir gün bu hareketleri yemez ama haberin olsun. “

“Sen nasıl arsız bir adam oldun böyle sevgilim”

“Bu daha ne ki” dansımız bitmiş oynayanları izliyorduk. Bu arada Songül Teyze masaya gelen birkaç kişiye beni gösteriyor yanına çağırıyor ve tanıtıyordu. Kadında resmen gelin sevgisi yatıyordu. Gururla bu da bizim gelin diyip her yanına gelene beni övüyordu. İyi ki bu elbiseyi giymiştim. Tabi bu arada Aslan hemen dibimde dolanıyordu evet gerçekte dibimden ayrılmıyordu bir ara lavaboya gideyim dedim oraya da geldi utanmasa içeri girecekti yani.

“Hadi kardeşim oturmaya mı geldik” damat bizim masaya gelmiş gelinle beraber tek tek herkesi oyuna kaldırmaya çalışıyordu. Aslan yanımda sessizce küfür savurdu. İçimden çoktan şıkkıdı oynayan kadın piste çıkmıştı bile. Masadakiler kalkıp piste doğru gitmişlerdi hatta Ayben bile kalkmıştı yani. Yandan yandan omuz vurdum Aslana. Ay tutamıyordum ama kendimi

“Erik dalı çalıyor Aslan” ellerimle ritim tutturdum

“Kurt kaynıyor şuan içinde dimi yavrum” başımı salladım olumsuzca ayağa kalktım gülerek . Elinden tutup kalkması için çekiştirdim.,

“Valla kaynıyor aman be hadi oturmaya mı geldik.”Bizimkilerin yanına piste gittik ve hep beraber oynamaya başladık . Valla iyi gelmişti üzerimizden enerji atıyorduk resmen. Aslan hiç memnun olmasa da yanımda durmuş ağır ritimle alkışlıyordu beni. Bu hali bile çekici gelmesindi yani. Üstten üç düğmesini açtığı gömleği ayrı bir hava katmıştı adama. Ona doğru omuzlarımı sallayarak gittim pek te uzak durmamak lazımdı.

“Yavrum çok sallanma .”

“Tamam sevgilim gerilme hadi oyna sende” kollarını kaldırmış ağır ağır eşlik ediyordu. Bir anda arkamdan gelen çığlıkla yanımdan uçan adamı gördüm.

“Göktuğ dur yapma” müzik sesi kesilmişti. Nilüfer Göktuğ ağabeyi durdurmaya çalışırken bir anda karışan ortalıkla ne olduğunu anlamadık. Aslan beni hızla arkasına çekti.

“Senin ağzını yüzünü kırarım lan. Senin gözlerini oyarım oğlum” Göktuğ ağabey bağırarak adama kafa atarken arkasından beş adam geldi ve ortalık daha da karıştı. Ali, Onur ve Samet ağabeylerde kavgaya dahil olurken Aslan hızla onlara doğru yürümeye başladı. Göktuğ ağabeyin omzundan tutup dövdüğü adamdan ayırmaya çalıştı.

“Lan oğlum sakin ol ne oldu konuşalım”

“Nilüfere sarkıntılık etti lavaboda önünü kesmiş piç“

“Abim doğru mu söylüyor” kavga bir an durmuş herkes birbirine bakmaya başlamıştı.

“e-evet abi”

“sana ne Göktuğ ikimizde bekarız şansımı denemek istedim sana ne oluyor. Aslan haklı değil miyim.” Yüzü gözü morarmış çocuk konuştuğunda kollarını kıvıran sevgilimi izledim. Hırsla dişlerini dudağına geçirdi.

“Az bile yapmış ulan sen benim kızımı ne hakla rahatsız edersin” ve aniden Akif amca bağırıp yumruk salladığında kavga yeniden alevlenmişti. Herkes evet büyük küçük herkes diğerlerine ne oldu bilmiyordum ama birbirlerine girmiş yumruk yumruğa dövüşürken Sevim teyze Nilüfer ile benim ortama girdi. Songül teyze Nilüfere imalı imalı baktıktan sonra bir anda onlarda kocalarına saldıran adamların kafalarına çanta ile vurmaya başladılar.

Kalabalığın arasında sevgilimi gördüğümde hızla ona doğru koştum iki adam ile dövüşüyordu. Ayağımdaki topuklulardan birini adamlardan birinin kafasına geçirdim hırsla. Aslan da diğer adamı yere fırlattı.

“Zümra eteğin açılacak kabanını giy”

“Hala mı Aslan yuh ya”

“Yavrum bak biri çarpacak düşersin hem cam var yerlerde giy ayakkabını”

“Aslan arkana bak” demeye kalmadan yere fırlattığı adam Aslanın sırtında sandalye kırdığında çığlıkla ellerimi ağzıma kapadım. Sinir her hücremi ele geçirirken Aslan bir anda dönüp adama kafa attı. Yandan tutulan saçımla ne olduğunu anlamazken Alevle göz göze geldim . Yüce Rabbim benden günah gitti.

“Senin gözlerini oyarım ben” çığlıkla bende Alevin üzerine atladım. Kaç ayın intikamı vardı üzerimde bırakır mıydım .

“Zümra “ Alevin üzerinde bir sağ bir sol vururken yan tarafımdan seslenen adama baktım. “Zümra eteğine dikkat etsene “ hala mı Aslan .

Bölüm : 04.01.2025 03:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...