
Herkes sessizlik içinde kahvaltısını yapıyordu. Sanki dün gece bizi döven onlar değilmiş gibi bugün bir meleklerdi resmen. Ah ulan Nilüfer benden de bir dayak yemen lazımdı da neyse boşver Zümra önündeki yemeğini ye saçmalama tabiî ki de Aslanı gazlayıp bunların buluşmalarına çomak sokmayacaksın hayır şeytan lütfen rahat bırak beni Ayben de hiç suçlu değilmiş gibi duruyor Samet ağabeyi de gazlamayacağım yok yok ben çok iyi bir arkadaşım pozitif ol sakin kal.
“güzel kızım ne oldu daldın gittin” Songül teyze kendi içimde verdiğim savaşa dalarak düşüncelerim dağılmasına neden oldu. Evet meşgul edin beni böyle yoksa çok fenalıklar yapacağım .
“Ay yok dalmadım ben şey ya öyle havadan sudan yani” ne diyecektim görümceme fenalıklar düşünüyorum Songül teyzecim Aslana da seni şikayet etsem mi diye düşünmeden edemiyorum mu. Lütfen şeytan yalnız bırak beni.
“Kızım sen bana mı darıldın bak valla seni Sevim daha çok dövdü.” Gözümün önünde ikisinin beni sıkıştırıp yer misin yemez misin diye ortalarında top gibi oynadığı görüntüler geldi . Aynen ben biliyorum ya.
“yok hiç olur mu annenin vurduğu yerde gül biter “
“Ay kız Sevim gördün mü valla benim gelinim bu kız ya ama bir dahakine söz beraber döveriz bunları valla gözüm döndü yoksa ben hiç öyle şiddet yanlısı biri değilim biliyorsun annem” bilmez miyim hiç.
“Anne ne demek beraber döveriz ya “ Nilüfer ağzındaki ekmeği bitirmeden konuştu. Valla bırakın ben döveyim bunu.
“Sus kız sinirim geçmedi sana hala” yandan yediği çimdikle susmak zorunda kalan Nilüfere bir an üzüldüm. Bir an sadece çünkü kalçam hala acıyor yani.
“Şimdi kahvaltınızı yaptığınıza göre konuşabiliriz” ay Sevim teyzecim neden zahmet ediyorsun konuşmaya ya vur bir terlik daha.
“Anne şimdi mi geldi aklına konuşmak” Aslı çok haklısın bacım susma.
“Aslı ben seni çok boş bıraktım şu aralar ama artık herkes kendine çeki düzen verecek öyle eskisi gibi Ay anne Samet gelmiş görüşeceğim yok duydun mu beni”
“Ne anne benim suçum ne ya ben nişanlıyım nişanlı cümle alem biliyor bizi kızıyorsan bunlara kız “ çeki düzen verecek herkes derken. Zümra valla kafana nasıl darbe yediysen içinden konuşurken bile doğru cümle kuramıyorsun. Acaba sadece benim iç sesim mi böyle devrik cümleler kuruyordu.
“Sevim çok haklı el var kolu komşu var ne derler artık eskisi gibi görüşmeler, efendim gezip tozmalar yok. “
“Anne ne demek bu şimdi ben Göktuğu göremeyecek miyim”
“Hala abi dememene alışamadım bana bir de sorduğu soruya bak kızım sen azdın mı arpan mı fazla geldi.” Ayağa kalkıp boş çayları yeniledim. Eee biz neler çektik Nilüfer elalemden, sıra sende biraz da sen çek .
“Zümra sende Aslan oğlum her çağırdığında gitmeyeceksin” hoba kabak neden benim başıma patladı şimdi.
“Ama ben nişanlıyım” o kadar yüzüğü boşuna mı taktım Sevim sultan.
“Sevim doğru söylüyor güzel kızım benim oğlum da olsa erkek milleti her gel dediğinde gidilmez . Biraz ara verin şu buluşmalarınıza” Songül sultan sende mi bıçakladın beni arkamdan.
“Valla kızlar inanın hak veriyorum ben büyüklerimiz ne derse o . Bal yer misin Sevim teyzem” Ayben sen ne içten pazarlıklısın senn.
“Hele sen Ayben bak en çok sana kızdım dün, ben senin annen değil miyim en son ben mi duyacaktım Ali oğlumu” ee keser döner sap döner arkadaşım sana da hesap günü döndü.
“Ama biz daha yeni şeyiz” yemezler Aybencim masum numaralarını.
“Valla Sametim durmaz anne kapıya dayanır bak” hele Aslan resmen savaş çıkarırdı. Adamı sabahtan akşama görmesem trip yiyordum bir de görüşme yasağını duysa kıyamet kopardı herhalde.
“Artık kız evi naz evi kanunu yürürlüğe sokuyorum dayansın kapıya bakalım “ şu kenardaki duran peçetelik te ayrı güzelmiş nerden aldı acaba Songül teyze .
“Bizi dinlersin dimi annem” Songül teyze elini sırtıma koyup sevecen bir halde gözlerime baktı. Allahım ana-oğul arasında bırakma beni ne olur .
“Tabi efendim siz nasıl uygun görürseniz” tabi ben dinlerim de oğlunuz pek söz dinler mi bilemem.
Kızlarla beraber evden nasıl kaçtık nasıl kendi evimize kendimizi attık bilmiyordum kahvaltıda ne öğütler dinlemiştik aman kızım laf söz olur adınız çıkar neler derler neler. Ayten zaten sizi izliyor . Resmen olay Aslıyla bana patlamıştı.
“Bak bir de nasıl masum ayaklarına yatıyorlar ya valla ben de döveceğim bunları” mutfakta Aslıyla kahve hazırlarken salonda oturan Nilüfer ve Aybenin derbeder hallerini baktık. Yüzlerinden düşen bin parçaydı.
“Al benden de o kadar hayır Aslan hayatta dinlemez yasak falan ne yapacağım bilmiyorum”
“Kız Samet sabahtan beri arıyor bugün izinlisin niye gelmiyorsun yanıma diye ne yalan bulacağımı şaşırdım”
“Aslan da aradı da ben kızlarla oturcaz diye atlattım”
“içim yanar içim kanar daaa”
“İsyannnn” Ayben ve Nilüfer içerden bağıra bağıra şarkı söylemeye başlamışken beni yalnız bırakmayan şeytanımı göndermeye çalıştım. Ben sizi bir yakardım da hadi neyse .
İki gün tam iki gün geçmişti Aslanı görmeyeli Sürekli arıyor bir sorun mu var diye soruyordu. Bir gün kapıma gelecekti de zor durdurmuştum . Hayır Aslanı durduruyordum bir de her gün Songül teyzeler geliyordu dükkana . Resmen üç yandan kuşatılmış Bizans gibi hissediyordum kendimi.
“Zümra kızım o kadından sonra son mu ağda” Songül teyze elindeki kahveyle dükkanın köşesinden seslenince sabır çekerek ona döndüm hayır kadına kızamıyordum da aşırı iyi davranıyordu bana. Melek mi şeytan mı anlamıyordum ki. İster istemez dediğini yapıyordum mantıklı da geliyordu açıklamaları.
“Evet son inşallah”
“Ay o zaman erken kapatırsanız şöyle çarşıya mı çıksak ha Sevim” hani kızlar böyle dörtlü date isterler ya sevgilileriyle hayaller kurar falan işte biz onu Songül teyzelerle yapıyorduk . İki gündür yok kahve içmeye yok pazara yok çarşıya her yere beraber gidiyorduk işin garibi zaman da çok hızlı geçiyordu. Kendime ne kadar itiraf etmek istemesem de zevk alıyordum kadınla takılmaktan. Resmen cıvıl cıvıl bir kadındı. Gülmekten karnım ağrıyordu yanında. Bir dedikodu yapıyorduk akıllara zarar.
“Ay olur kız ahretliğim üst baş alırız hem ordan da tatlıcıya gideriz hani şu çikolata akıtanlar var ya geçen gördüm videosunu canım çekti.” Sevim sultan senin içinde de ne kız neşesi varmış ayol durduramıyoruz.
“Zümra telefon çalışyor bakar mısın” elimdeki eldivenleri çıkarıp kasanın oraya ilerledim. Aslan yine mi dükkanın telefonundan arıyordu.
“Matmazel kuaför buyurun”
“Zümra benim Furkan “ sesin sahibiyle telefonu kapatmak istesem de içim elvermedi.
“Efendim”
“Biraz oturup konuşalım mı ben hiç iyi değilim abim” sesi o kadar kötü geliyordu ki buna sonradan pişman olacağımı bilsem de yenilgiyle gözlerimi kapattım.
“Neredesin”
“Benim bir arkadaşımın kafesindeyim sizin oraya çok yakın konum atayım gel olur mu”
“Tamam telefon numaramı yaz “
“Yalnız gelsen yanlış anlama nişanlın iyi adam ama ben kendimi daha iyi ifade ederim yalnızken”
“Peki “ telefon numaramı söyledikten sonra kapattım telefonu. İçimdeki hayat enerjisi sömürüldü bir anda. Yüreğim ağır bir üzüntünün altında ezilmeye ve beni sıkıştırmaya başladı. Acı ciğerlerimden içeri nefes misali girerken dolan gözlerimi saklamaya çalıştım. Titreyen ellerimle üzerimdeki önlüğü çıkarıp yandan kabanımla çantamı aldım.
“Kızlar benim çıkmam lazım”
“Zümra bir şey mi oldu” Aslı hemen yanıma geldi yüzümü görünce.
“Yok ama Furkan aradı kuzenim görüşelim diyor onun yanına geçeceğim “
“Emin misin ben de geleyim yalnız gitme” hemen önlüğünü çıkarmaya hazırlanırken durdurdum onu.
“Aslı yalnız gitsem daha iyi sen kimseye söyleme olur mu gelince anlatırım ben herkese. “
“Tamam canım ben birkaç eksik vardı derim sen hemen çık soru yağmuruna tutulmadan.”
“Tamam kuzum teşekkür ederim”
“Zümra eğer kendini kötü hissedersen ya da bir şey hissetmene gerek yok alo de ben gelirim hemen”
“Biliyorum gelirsin” Songül teyzelere gözükmeden hemen dükkandan çıktım . Adımlarım resmen geri geri gidiyordu ama bunu yapmak zorundaydım önüme bakmam için geçmişle yüzleşmem lazımdı. Bunu en azından kendim için yapmalıydım. Ben onlar kadar gaddar olmayacaktım evet içimde öyle bir öfke vardı ki onlara karşı intikam almak isteyen bir yanım vardı resmen. Nasıl yaparlar bunu nasıl hiçbir şey olmamış gibi geri hayatıma giriyorlar diye çığlık atıyordu o yanım. Ama dinlemeyecektim ben vicdanım ve merhametimi annemle babamdan almıştım. Herkesin kendini savunmaya hakkı vardı.
Kafeden içeri nefesimi tutarak girdim. Kalabalık olmayan bir mekandı. Birkaç masa ileride oturan Furkan ağabeyim beni görüp hemen ayağa kalktığında dolan gözlerimi havaya doğru kaldırdım. Pişman olmuştum bile şimdiden . Keşke Aslana söyleseydim de en azından beni dışarıda beklerdi ve ben ondan güç alırdım. Yalnız olmadığımı hissederdim.
“Gelmeyeceksin sandım bir an” sarılmaya uzanan kollarını geri çevirdim. Gerek yoktu samimiyete.
“Çok fazla vaktim yok” masaya oturup ayakta kalan bedenini görmezden geldim.
“Çok vaktini almam geldiğin için teşekkür ederim “ karşıma oturup ellerini masanın üzerinde birleştirdi. Suçlu bir çocuk gibi gözlerini etrafta gezdirdi. “Ne içersin “ o da benim gibi gergindi.
“Su “ soğuk bir su içerim ben bu yaşananların üzerine demek istesem de tuttum kendimi. Kendine kahve bana da su sipariş ettikten sonra yerinde rahatsızca kıpırdandı. Bu halleri bana çocukluğumuzu hatırlattı bir an . Benim yüzümden yediği azarlar geldi gözümün önüne . Yumuşama kızım kendine gel.
“Nasılsın iyi misin” evsizim. Kimsesizim uzun zamandır neden diye düşünmekten delirdim .
“İyiyim “
“Bak ben çok özür dilerim nasıl konuşacağımı bilmiyorum.” Aslında buraya geldiğimde affetmiş olan yanıma kızdım . Sevgi görünce minik bir parçasına bile muhtaç olduğuma kızdım. “Ben çok direndim Zümra gerçekten babama babaanneme anneme hep çok kızdım. Çok tartıştık seni götürdükleri yere geldim ama bulamadım. “ sessizce dinlemeye devam ettim. O günler gözümün önüne geldi. Ağlayışım çığlıklarım.
“Ben annemi ve babamı kaybedip yetim ve öksüz kalırken bir de kimsesiz kalmanın acısını çektim. Bunu nasıl affedeyim sen söyle nasıl affedilir ben bilmiyorum çünkü”
“Çok haklısın ben olsam yüzüme bile bakmazdım o kadar haklısın ki . Ama bağır bana içindekileri haykır hatta gel sana bu acıları çektirenlere haykır nefretini susma istiyorum evet bende hatalıyım biliyorum ama inan çok aradım seni.” Gözlerindeki bakış sözlerinin doğruluğunu ispatlıyordu. Evet karşımdaki adamı tanıyordum yalan söylemediğini biliyordum ve lanet olsun ki o da çocuktu yapabileceği bir şey yoktu.
“Bak ben affedebilirim diyemem. Ama senin suçun değildi bunu biliyorum” yanağına doğru akan yaşı sildi . Gözleri umutla parladı ve masanın üzerinden elimi tuttu bir ağabey gibi.
“B-ben çok mutlu olurum Zümra ben seni çok özledim sen benim kardeşimdin eğer bir şans verirsen söz veriyorum sana yapılan her şeyi telafi edemesem de senin hep arkanda olurum valla bak .” yaklaşık bir saati aşkın süre konuşmuştuk. Ne ara içimdeki buz erimiş ve ben ne ara düğün davetini kabul etmiştim bilmiyordum sadece tek bir şeyden emindim hayat nefret etmek için çok kısa sevmek için ise yeterliydi. Evet o günlerin telafisi olmazdı ama yeni bir sayfa da açılabilirdi. En azından umut güzeldi.
“Sonra ameliyata girdim narkozu verelim dediğimde kafamı bir kaldırdım dedim hayatımın kadını buradaymış işte o gün aşık oldum” sohbet o kadar çok akıp gitmişti ki Furkan ağabey üniversite yurt dışı anılarından sonra müstakbel eşini anlatmaya başlamıştı.
“Vay be güzel bir hikayeymiş . Allah bozmasın” içtenlikle söylemiştim gerçekten sevmeyi bilen biriydi .
“Ee sen nasıl tanıştın “
“Ah bizim hikayemiz çok uzun ama bende onu gördüğümde dedim işte bu adam, başkası olamazdı.”
“Seni çok seviyor gözleriyle bakmıyor sana yüreğiyle bakıyor çok belli”
“Evet o benim en büyük şansım . Hayatın en güzel hediyesi o bana “
“Biliyor musun o gün çok gurur duydum ve kıskandım sizi”
“Neden ki”
“Sana aile olmuş Aslan . Seni benden koruması kıskanmama sebep olsa da dedim Zümra kendi gibi sevmeyi bilen birini bulmuş”
“Evet o kelimelerin yetersiz kaldığı yer. Onu anlatamam o benim evim gibi. Sıcak ve güvenli bir ev” bahsederken ne kadar özlediğimi fark ettim. Evet gizlice ona gidip özlem gidermeliydim. Çok özlemiştim resmen kokusu burnumda tütüyordu.
“Aa Furkan neden geldiğini söylemedin” Çok eskilerden tanıdık olan ses kulaklarımı tırmalarken kaşlarımı çattım.
“Ya oğlum rahatsız etmek istemedim “
“Misafirin kim merhaba “ yüzü bana döndüğünde başımı kaldırdım ruhsuzca. Bulanan midem ağzıma kadar gelirken nefesimi tutup ayağa kalktım .
“Zümra “ adımın onun sesinden duymayı hiç istemedim. Ben bu adamı önceden nasıl sevmiştim hiçbir fikrim yoktu. Ama şuan midemi bulandırıyordu başka hiçbir his yoktu içimde. Mide bulantım ise onun insanmış gibi davranma halineydi.
“Siz tanışıyor musunuz” kuzenim şaşkınlıkla bana doğru döndü. Tanıdığıma pişman olduğum nadir insanlardandı maalesef.
“Eskiden tanışıyoruz . Çok şaşırdım burada gördüğüme nasılsın” uzattığı eline baktım tiksintiyle.
“Ben gideyim artık nasıl olsa görüşürüz artık. “onu görmezlikten gelerek Furkan ağabeyime sarıldım.
“Bilmem gereken bir şey var mı” kulağıma fısıldadı kuzenim.
“Sonra” bende ona aynı şekilde cevap verip kenara çekildim.
“Aslanla da görüşmek isterim. “
“Tabi o da çok mutlu olur neyse gideyim ben dikkat et kendine” yanından hızla geçip kafenin kapısına doğru ilerledim. Gençlik insanlara gerçekten hatalar yaptırıyordu. Bu adam asla benim sevebileceğim biri değilmişte işte cahillik.
“Zümra” kolumda hissettiğim baskıyla hızla kendimi geriye çektim.
“Lütfen dokunma “
“Nişanlanmışsın” ona doğru kaldırdığım elime kaydı bakışları. Ne var dercesine kaşımı kaldırdım.
“Ne söyleyeceksen söyle “
“Ben seni karşımda görünce ne diyeceğimi bilemedim çok güzel olmuşsun. Yani önceden de güzeldin tabi ama-“
“Bak lütfen benimle muhatap olma mümkünse görmemiş gibi yap “
“Zümra hala mı öfkelisin “
“Ne münasebet ben sana karşı mide bulantısı hissediyorum sadece o da tüm insanlık adına bir kadın olarak”
“Hak ettim doğru söylüyorsun” sıkıntıyla nefesimi verdim dışarı . Ciddi manada sevgilimi özlemiştim. Arkamı dönüp uzaklaşmaya başladım. Ardımdan seslendi ama çok ta kale almadım. Songül teyzelere görünmeden sevgilimin yanına gidebilirdim . Bugün olanları onunla da konuşup onun da fikrini almam lazımdı.
Sokağa girdiğimde yanan lambaların arkasından etrafı kolaçan ettim her yerden çıkıyorlardı yahu. Kimsenin görünmediği sokakta hızla daha doğrusu koşarak Aslanın evine gittim. Lütfen evde ol lütfen. Kapının önünde daha yeni arabadan inen Aslan tüm dualarımın kabulü misali karşımda dururken o ise etrafına bakınmadan kapıyı kapadı.
Sessizce arkasından koşup sırtına atladım. Evet kızlar şimdi kınamayın insan özleyince neler yapıyor neler yani. “Bil bakalım ben kimim” elleri boynuna sardığım ellerimin üzerine gidip ellerimi boynundan çözdü. Sırtından kayan vücudumla bana doğru dönmesini bekledim. Yüzü yüzüme döndü ve o aşık olduğum gözler gözlerime çarptı. İçim dondu , öyle hissiz bakıyordu ki bir iki adım geri adımladım. Canım yandı o bakışlarına. “Sevgilim neden öyle bakıyorsun” gözlerinde ben yoktum.
“Nasıl bakıyorum” bakışları gibi donuk sesi içimin ürpermesine neden oldu. Üzerimde kaban olmasa şu soğukta çıplak kaldığımı düşünecektim.
“B-böyle işte” titreyen sesim elleriminde titremesine neden oldu. İlk defa böyle bakıyordu bana. Duvara çarpmış gibi hissettim.
“Zümra bugün neredeydin” ah tabi ya haber vermemiştim meraklandığı için böyle bakıyordu.
“B-ben de onu anlatmaya geldim kuzenim aradı onunla bul-“
“Bana . Yalan . Söyleme.” Sesi sokağı inletti. Üzerime doğru geldiğinde korkarak ona baktım. Evet korkmuştum çünkü Aslan bana böyle bakmazdı onun önünde hiç olmaktan korktum.
“Y-yalan söylemiyorum gerçekten Furkan ağabeyim aradı-“
“Zümra seni gördüm o adamla “ o adam mı?
“O adam kim Aslan” çenesini sıkıp başını göğe kaldırdı. Yutkundu zorlukla. Yeniden bana çevirdiği gözleri şimdi kıpkırmızı olmuştu. Ne acıtmıştı canını bu kadar bilmiyordum ama onu üzen beni de üzdü.
“Bak ne yapalım biliyor musun iki gündür benimle görüşmemek için bahaneler uyduruyorsun ya şimdi sen aynen devam et beni görmemiş gibi yap . Çünkü ben seni görmek istemiyorum.” Ruhum öyle bir darbe aldı ki tokat yemiş gibi irkildim sözleriyle. Dolan gözlerimden akan yaşların arasından gözlerine baktım öylece. Beni görmek istemiyordu. Yüreğim yandı . Beni görmek istemiyordu.İçim parçalandı. Beni görmek istemiyordu . Kimsesiz kaldım. Beni görmek istememesi ölesiye korkuttu beni.
“B-bak yanlış anlamışsın bir şeyleri b-belli ki a-ama dinlersen eğer “ başını salladı gözlerime bakarak. Gözünden akan yaş yanağına damladığında arkasını dönüp evinin kapısını açtı.
“Aslan sen beni kafeden çıkarken mi gördün” kapıyı açan ellerinin arasından fırlayan anahtar ile kapıya hızla tekme savurdu. Onu hiç böyle görmemiştim.
“Eski sevgilinle gördüm evet “
“Hayır bak yanlış anlamışsın eğer dinlersen-“
“Eminim mantıklı bir açıklaman vardır ama duymak istemiyorum “
“Furkanın arkadaşıymış o gelince kalktım hemen ama “
“Şuan çok sinirliyim ve mantıklı düşünemiyorum lütfen beni yalnız bırak” yüzüme kapanan kapı beni eski acılara atarken titreyen bacaklarımı geriye çevirdim. Kimsesiz kalmış gibi acıdı canım. Aslan bana hiç arkasını dönmezdi ki.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 64.01k Okunma |
4.11k Oy |
0 Takip |
41 Bölümlü Kitap |