
“Evet Aslan bir cevap bekliyorum” mutfakta adımları duraksayan sevgilimden ayırmadığım gözlerimle bir cevap bekliyordum. Nereden tanıdığı ile ilgili hiçbir fikrim yoktu. Belki Samet ağabey anlattı desem yüzünü nasıl görmüştü.
“Duydum yavrum” yalan söylediği her halinden belli olan gözleri etrafta dolanırken sigarasından bir dal alıp bende yaktım.
“Yalan söylüyorsun “
“Cidden mi şuan konumuz bu mu sence” huzursuz halleri agrasif bir tavra büründü.
“Sen aramızda yalan olmasın dedin diye hatırlıyorum sevgilim.”
“Tamam bak ben gördüm sizi yani sahilde siz ayrılırken işte izledim oldu mu rahatladın mı “ şok oldum. Nasıl o zaman görebilirdi o zamandan beri mi biliyordu beni.
“Aslan kaç yıl önceden bahsediyoruz.”
“Sana seni uzun zamandır tanıdığımı söylemiştim yavrum” sert halleri geri geldi. Hoş geldin maço Aslan. “Sözlerimi çok dikkate almıyor gibisin”
“Ne alakası var Aslan ya sence de sormam normal değil mi sonuçta kaç yıl önce olmuş bitmiş bir şey “
“Ben de onu diyorum kaç yıl önceki mevzu neden şimdi karşımızda Zümra” hoppala döndük yine başa.
“Bu da mı benim suçum “ tartışmak istemediğim halde sinirlerim yerinden kalkmıştı ayağa.
“Hayır benim suçum o gün parmaklarını kırmalıydım lavuğun”
“Ne demek o “
“Şu demek sahilde seni o şekilde bıraktığında gittim ve dövdüm onu oldu mu şans eseri bizde kafede oturuyorduk ben sizi gördüğümde bir şeylerin ters gittiğini anlayıp Samete sordum sonra sen ağlayınca da gidip lavuğu sıkıştırdık “ nefesimi tutmuş onu izliyordum. “O pezevenkte ileri geri konuşunca dövdük onu” gözlerini sıkı sıkı yumdu sinirden.
Resmen beni tanımadan hatta benim onun varlığından bile haberim olmadan arkamda durmuştu. Evet biraz tuhaf geliyordu onun bana düşkünlüğü ama çok hoşuma gitti bir an . Bu kadar şeye rağmen sabırla beklemesi hiçbir şey olmamış gibi bana dünyaları vermesi. Bir kez daha şükür etmeme sebep oldu. Bu adam bana bir hediyeydi. Sevmem için sevilmem için gönderilmiş bir nimetti. Tutup nikah dairesine gidesim geldi. Ah be yiğidim gel kaçır beni boş ver geri kalan palavereleri.
“Yavrum bak anlıyorum seni böyle anlatınca saplantılı sapık gibi görünüyorum ama gerçekten öyle biri değilim sadece”
“Aslan sus bir dakika” kalbim sakinleş geri. Yükseldim resmen adama hele dur bi ben bi sindireyim.
“Al işte yine başa döndük dimi.” Sinirle karşımdaki sandalyeye oturup yüzümü elleri arasına aldı “Bak kafanda ne kuruyorsun bilmiyorum ama ben seninle karşı karşıya oturabilmenin hayaliyle bile yetindim şimdi bunun için benden kaçmana izin-“ dudaklarını kapadım elimle. Susması lazımdı çünkü o susmazsa ben sabah evlenelim derdim. Evet salak bir kız gibi görünüyor olabilirdim fakat değildi öyle . Ya da salaktım bilmiyorum sadece böyle sevilmek korkutsa da hoşuma gidiyordu.
“Kızmadım sevgilim. Aksine dövdüğünüzde izlemek isterdim çünkü hak etmişti.” Dudaklarını tuttuğum elimi öptü rahat bir nefes verirken . Gözlerinden çıkan ateşler beni yakmaya yetti bile.
“Öyle mi diyorsun” ellerimi elleri arasına aldı usulca. Bense gözlerinden çektim gözlerimi .
“Evet biraz düşününce hak ettiği gibi davranmışsın ama bana tabiî ki bunları anlatmanı isterdim.”
“Yavrum konu sen olunca ben kendimi unutuyorum sen bana ne diyorsun”
“Hmm kendini mi unutuyorsun”
“Evet göstereyim mi nasıl unuttuğumu” yavaşça kalktım sandalyeden . Saldırmaya hazır bir Aslan gibi bakıyordu işte şimdi.
“Nedense bir anda uyku bastırdı “
“Gel ben alırım uykunu”
Peşimden o da kalktığında çoktan evin içinde bir kovalamaca hakim olmuştu bile. O gece işte tam da o an her şeyi konuşmuştuk Aslanla. Beni ilk gördüğü an Songül teyzenin her şeyi bilmesi Samet ağabeyin yaptıkları Aslanın uğraşları. Yeri gelmiş gülmüş yeri gelmiş hayretle dinlemiştim . İşte bugün anlamıştım ne kadar doğru bir karar verdiğimi. Bir kez daha beni yanıltmamıştı bu adam.
“Kız Allah seni napmasın öyle mi yapılır sarma”
“İnce ince sarıyorum ya anne daha ne yapayım” Nilüferin haklı isyanı üzerine sessizce yaprakları sarmaya devam ettim. Songül teyze tabiî ki de bizi basmıştı gecenin sabahında kadında radar vardı valla. Hemen buluyordu bizi. Beni Aslanın evinden almış ve iki gün oğluna da yanıma yaklaşmasını yasaklamıştı. Maalesef benim yüzümden de kızlar ev işine mahkum bırakılmıştı.Akşama kadar çalıştığımız yetmemişti birde akşam ramazana hazırlık dolap stoğuna başlamıştık. Bazen Aslana hak vermiyor değildim hemen evlenelim de bitsin bu işkence diye düşünüyordum ama olmazdı kadının da tek oğluydu sonuçta değil mi yani.
“Kız Zümra bacaklarını kırıcam senin hele bi kurtulalım şu cehennemden.” Ayben kolumu morartacak kadar cimcikleyerek tehdit ederken sinirle kendimi çektim.
“Ne yaptım ben ya”
“Tutamadın dimi kendini akşamına adamın evinde aldın soluğu “ Aslı da dahil oldu sohbete karşıdan . Duymasınlar diye sessizce kızıyorlardı bana . Korku başa bela tabi sizde haklısınız .
“Abla ne koca aşkı sendeki de ya iki gün sabredemedin al işte “ Nilüfer de dahil olduğunda hayretle gözlerine baktım. Bak bak bizim cadılara ben ne güzel idare ettim sizi yakalanınca mı suç oldu.
“Siz de buluştunuz yakalanınca mı suç oldu”
“Biz sabahlara kadar yan yana kalmadık canım benim”. Aslı tavanın dibindeki pirinçlere daldırdığı sarmayı ağzına attı hırsla .
“Ne yapayım ya konuşmamız lazımdı”
“Uyurken mi konuşuyordunuz” Ayben sonunu dizdiği sarma tenceresini kapattı söylenirken.
“He biz yatarak sohbet ediyoruz tövbe tövbe ya sizene kızım”
“Kudurmuş bunlar valla abla “ Nilüfere hızla önümdeki çatalı fırlattım.
“Valla elimde kalırsın bak ha “ sandalyeden kaçmak için düşen Nilüferin seslerine gelen Songül teyzeyle yutkundum .
“Ne oluyor kızlar “
“Yok bir şey Songül teyzecim Nilüfer işte kalkarken düştü”
“He anne ay kendi kendime düşerim ben zaten”
“Eee hadi çay koyun bittiyse de içelim”
“Bitti bitti koyarız “
Yaklaşık beş kilo yaprak sarmasının üzerine yaptığımız on tepsi böreği de dolaplara yerleştirirken bir yandan da açtığımız baklavaları pişirdik. Hayır sanki mahale bizde açacaktı iftarı öyle bir hazırlık yapmıştık. Aslan çok yer aman aç kalmayalım diye diye resmen biz bitmiştik yani.
Ömrümde ilk defa bu kadar mutfakla haşır neşir olmuştum. Çay tepsisini hazırlarken Nilüferlerde içeriye atıştırmalık bir şeyler götürüyordu. Saat gecenin tabiî ki on biri olmuştu. Yorgunluktan ağrıyan belimi esnetip çayları koymaya başladım. Çalan kapıya bakmaya giden Aslı bana hıh çekerek yanımdan geçtiğinde gülümsedim çocuk triplerine. Evet hak etmiştim bu hallerini benim yüzümden eve kapatılmışlardı.
“Oo ne güzel kokular geliyor böyle “
“Kız Songül sultan döktürmüşsünüz valla” Aslan ile içeri giren Göktuğ , Samet ve Ali ağabeyler salona kurulurken elimdeki çaylarla bende mutfaktan çıktım gülerek. Dayanamayıp aile evine baskına gelmişlerdi demekki. Sevgilim üzerindeki ceketi çıkarırken bana yandan göz kırparak koltuklardan birine kuruldu. Bu adamın bakışı bile ellerlimin titremesine sebep oluyordu.
“Siz de kokuları aldığınızdan damladınız dimi oğlum başka sebebi yok” Songül teyze uzattığım çaydan alırken bana da imalı bakışlar attı bir yandan.
“Aşk olsun Songül sultan biz senin böreğinin kokusunu taa mahallenin ucundan alırız yani bilmiyor musun” Ali ağabey Aybene çaktırmadan bakıp konuştuğunda gülerek kafasına vurdu Samet ağabey.
“Valla Sevim sultan ben nişanlımı resmi olarak nişanlım yani onu görmeye geldim bunlar ne için geldi bilmiyorum” Aslıya kırptığı gözle konuşurken başımı sallayıp sevgilime uzattım çayı. Bu adamlar terlik yemedikleri için bu kadar rahatlardı eminim o terliğin tadına baksalar böyle davranamazlardı çünkü.
“Senin çay veren ellerini” kendini son sözleriyle frenleyerek çaya uzanan sevgilimle utanan yanaklarımı gizlemeye çalıştım. Elinden gelse her saniye yanımda olurdu herhalde öyle özlemle bakıyordu gözlerime. Herkese çayları dağıtıp bende karşılarına oturdum .
“Anne Zümranın kuzeninin düğünü var ona gideceğiz haberiniz olsun “ Aslan çayından bir yudum alıp annesine baktı .
“Biliyorum oğlum Zümram söyledi hep beraber gider ailesi olarak yanında oluruz kızımın” beni sahiplenişi bu kadının içimi eritiyordu ya. Hayır sanki o kadar şeyi yapmamış gibi bir ayrı güzel geliyordu gözüme. Kayınvalidem diye demeyeceğim çok hoş kadındı valla.
“Babama da söylersin ona göre beraber gideriz bizimkilerde geliyor zaten dimi”
“Aynen kardeşimizi yalnız bırakmayız” Göktuğ ağabey Nilüfere bakarak konuştu. He valla ben sırf benim için geldiğine inandım ağabey.
“Aynen oğlum zaten sen Zümra için geliyorsun bak bende inandım” Sevim teyze çekirdeğini çitlerken Songül teyzeyi dürterek konuştu.
“Aşk olsun Sevim sultan valla laf çarpmadan duramıyorsunuz ha” Nilüfer yine isyankarca konuştuğunda hepimiz bu haline gülümsedik.
“Kız çitlembik daha ne yapayım bu adamı eve soktuğuma şükret sen” Aslan Göktuğ ağabeye hala içindeki ağabey kıskançlığıyla baktı.
“Biz de seni kabul ettik kardeşim yapacak bir şey yok” Samet ağabey de Aslana laf çarpıtırken Ali ağabey unutulmuş olmanın rahatlığıyla Aybene kaş göz yapıyordu.
“Kız valla kızıyorum falan ama güzel oldunuz böyle dimi Sevim” Songül teyze ne kadar anne halinden ödün vermek istemese de Göktuğ ağabeye beğeniyle bakıyordu. Sonuçta tanıdığı bildiği ve güvendiği biriydi gözlerinden mutlu olduğunu anlamamak elimizde değildi.
“Doğru söylüyorsun ahretliğim birde Ali oğlum Aybeni istese sonra sizin kızla Göktuğu da sözleriz işte o zaman rahatlardık” top bir anda Aybene dönerken yerinde kıpırdanan arkadaşıma güldüm.
“Ben daha yeni sevgili olduk diyorum onlar neler diyor ya” Ayben fısıldayarak isyan ederken Aslı kolunu omzuna attı Aybenin.
“Şunu unutma bebeğim biz sözlendikten sonra evlilik teklifi alan kızlarız . Mahalle mahkumlarıyız”
“Ay abla ben daha üniversitedeyim ya ne sözlenmesi diyeceğim Göktuğ bakıyor ahahah “ Nilüfer ağzını kıpırdatırken bizi izleyen adamlara tebessüm ettik konuştuğumuzu anlamasınlar diye.
İçtiğimiz çaylara yenisi eklenirken gecenin üçüne kadar oturmuş sohbet etmiştik hep beraber. Eğer en sonunda Songül teyze bizi kovamasa kimsenin de kalkası yoktu ya neyse. Doğruca evlere dağılmamızı tembihleyen kadınla hızlıca evlere gitmiştik .
Aynanın karşısındaki bedenime baktım huzursuzca . Giydiğim şeyler yakışmıyor gibi görünüyordu. Üzerimdeki siyah elbiseyi çıkarıp yerine lacivert takımı giydim. Değiştirdiğim kaçıncı elbiseydi bilmiyordum artık. İçimde garip bir panik vardı. Aslında gitmek istemiyordum oraya. Kalbimde yoğun bir ağrı vardı sanki. Saate kayan bakışlarım yarım saate çıkmamız gerektiğini hatırlatırken üzerimdeki takımı çıkarıp sinirle yatağa oturdum. Nasıl olacaktı bunca yıldan sonra hiçbir fikrim yoktu. Aslında hiç kabul etmemeliydim bu teklifi çoktan pişman olmuştum bile.Hırsla yanımdaki kıyafeti kapıya fırlattım. Ağlamak için direnen gözlerimi havaya kaldırdım. Lanet olsundu ki herkes çoktan hazırlanmıştı bile. Sadece Aslanların gelip almalarını bekliyorlardı.
Acaba onları göndersem ben gitmesem nasıl olurdu. Saçmalama kızım ya ne diyeceklerdi Zümra gelemedi biz gelelim dedik mi. Makyajım akmasın diye uzun uzun soluklandım yatağın üzerinde. Sakin ol Zümra senin kasılman gereken bir durum yok sakinleş lütfen.
“Zümra giyindin mi “ Ayben kapının önünde seslendiğinde odaya baktım umutsuzca. Giyinememiştim maalesef. Ses vermediğimi fark eden arkadaşım kapıyı açtı usulca. Üzerine giydiği kahve tonlarındaki elbise ile çok zarif görünüyordu.
“Hii bu odanın hali ne” elbise yığınlarının arasından yanıma gelip önüme oturdu yavaşça. “Zümra iyi misin” Başımı salladım hayır dercesine. Dolan gözlerim çoktan akmaya başlamıştı bile. Al işte makyajımda dağılacaktı.
“Ayben ben hiç hazır değilim gibi” ellerime uzanıp elleri arasına aldı.
“Bana bak sen onların karşısına çıkmak için çok fazla hazırsın bunu ben görüyorum. Karşılarında on yıl önceki küçük kız yok. Karşılarında ne olursa olsun kendini geliştirmiş ve hayatına devam etmiş vicdanı rahat bir kadın var. Herşeyden önce annesi ve babasına layık bir kız var sen onları temsil ederek gideceksin oraya. Gözlerine sokacaksın kendini anladın mı. Ve biz senin hep yanında olacağız. Anladın mı beni”
“Biliyorum ama işte şuram batıyor” elimle kalbime bastırdım sertçe “Ben onların bu vicdansızlığı ile nasıl başa çıkarım gözlerine nasıl bakarım bilmiyorum.” Yüzümü kendine çevirdi . Onunda gözleri dolmuştu.
“Sen çok güçlü ve çok özel birisin Zümra bırak seni ve yanında olan aileni görsünler . Onlarla yüzleş ki bir daha bu halde olma “ anında yerinden kalkıp elbise yığınına baktı “Hadi hadi kalk bakalım benim o yenilmez hep ayakta olan kardeşimi bana geri ver.”
“Bazen yenilmek daha cazip geliyor “
“Yeniledebilirsin ama bunu eve gelince beraber yapalım şuan ayakta kalma zamanı beni de sen kaldırdın ayağa hatırla” eline bej rengi elbiseyi alıp bana uzattı. “Bugüne bu elbise olur bence” tüm vücudu saran boydan elbiseyi parmaklarının arasından alıp üzerime tuttum.
“Çok açık renk değil mi”
“Senin tertemiz vicdanın gibi hadi giy bakalım ağlama da lütfen bak akacak makyajın” üzerime giyinip aynadan kendime baktım. Evet güzel bir elbiseydi. Dağınık halde toplanmış topuzum ve sade makyajımla güzel gibi duruyordu. “Şu ayakkabılarda hoş durur üzerinde” ayaklarımın ucuna bıraktığı ayakkabıları giyip elime tutuşturduğu çantaya cüzdanım ve telefonumu attım. Çalan kapı aynadan kendime bakışımı sonlandırmama sebep olduğunda yeniden panikten hızlanan kalbime bastırdım.
“Geldiler ve sen de hazırsın hadi çıkalım” kapıya giden adımları hareket etmeyen benle duraksadı. Geriye dönüp elimi tuttu usulca “Ben seni hep böyle tutarım bir bakışınla çıkarız oradan güven bana” kan bağı olmadan da kardeş olabiliyordu insan. Kan bağı olmadan da aile olabiliyordu insanlar işte bunu anlayamayacak kadar aciz olan insanlar vardı şu hayatta. Derin bir nefes aldım.
“Gidelim “
Kapının önündeki 4 arabaya şöyle baktım. Arka arkaya çekilmiş dört lüks araba sanki biz tehlikeliyiz diye bağırıyordu.
“Yavrum “ Aslan hızla yanıma gelip elimi tuttu malum arkada bizi izleyen bir sürü insan vardı “Gözler üzerimizde olmasa göğsümün içine sokardım seni ama bununla yetineceğiz gibi” sözleri biraz da olsa tebessüm etmeme neden oldu.
“Gece uzun aşkım” bende fısıldayarak cevap verdiğimde elimi tuttuğu eli kasıldı bir an. Gözlerine bakmaya cesaret edemeden arabaya doğru yürüdüm.
“Kızım çok güzel olmuşsun” Akif amca bir baba edasıyla beni süzerken ona gidip sarıldım.
“Siz de çok yakışıklısınız Akif amca”
“Ayol kocam elden gidiyor “ Sevim teyze ortamdaki gerginliği dağıtırken kahkaha atarak arabalara çekildik hepimiz.
Aslan Nilüfer ve ben aynı arabaya bindiğimizde sonunda yola çıktık. Gergince birbirine sürttüğüm ellerime uzandı elleri .
“Ben hep senin yanındayım.”
“Biliyorum sevgilim”
“Hadi bakalım o zaman gösterelim bakalım kendimizi”
“Gösterelim bakalım.”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 64.01k Okunma |
4.11k Oy |
0 Takip |
41 Bölümlü Kitap |