
Reva, ringin ortasına doğru adımlarken gözlerini Saruca’dan ayırmıyordu. Adamın bandajlanmış elleri sıkılı, duruşu her zamanki gibi kendinden emin görünüyordu, ama gözlerindeki tereddüt, bir çatışma her şeyi ele veriyordu. Salonda ikisinden başka kimse yoktu, ama sessizliğin içinde yankılanan duyguların ağırlığı her yere nüfuz etmişti. "Buraya neden geldiğini biliyor musun, Saruca?" dedi Reva, sesindeki sertlik dikkat çekiciydi. Ama bu sertliğin altında gizlenen bir sıcaklık, duymak isteyen için apaçıktı.
Saruca, gözlerini onun gözlerinden ayırmadan karşılık verdi. "Sanırım bana olan sinirini çıkarmak için buradayız. Ama başka bir şey var mı, hocam? Bunu gerçekten bilmek istiyorum." Reva, kaşlarını çatarak ellerindeki eldivenleri sıktı. "Öyleyse öğrenmek üzeresin. Eski takımından neden atıldığını biliyorum. Sana bunu yapanları koruyarak neler kaybettiğini de."
Saruca’nın yüzündeki ifadede bir an için bir kırılma oldu, ama hemen toparlandı. "Bunu sana kim söyledi?" diye sordu, sesi alçak ama kararlılıkla doluydu. "Ben her şeyi öğrenirim," dedi Reva, bir adım daha yaklaşarak. "Ama asıl mesele bu değil. Mesele, senin neden sustuğun. Seni aldatan birini korumak neden bu kadar önemliydi, Saruca?"
Adam, bir an sessiz kaldı. Derin bir nefes aldıktan sonra, gözlerini Reva’dan ayırmadan cevap verdi. "Çünkü bazı savaşlar, kazanıldığında bile hiçbir anlam ifade etmez. Eğer onun gururunu mahvetseydim, bu beni daha mı iyi bir insan yapacaktı? Hayır. Gururumdan vazgeçtim, ama insanlığımdan değil."
Bu cevap, Reva’yı bir an duraksattı. Ama öfkesinin altında sakladığı kırgınlık, bir kez daha yüzeye çıktı. Yumruklarını kaldırarak ilk saldırısını yaptı. Saruca refleksle yumruğu blokladı, ama bu, Reva’nın öfkesini yatıştırmaya yetmedi. İkinci yumruğu daha güçlüydü ve bu kez Saruca onu bloklayamadı. Yumruk yanağına isabet etti ve Saruca, acıyla bir adım geriledi. Reva’nın gözleri bir an endişeyle büyüdü. "Saruca? İyi misin?" diye sordu, ama sesi hâlâ sert görünmeye çalışıyordu.
Saruca yanağını ovalayarak hafifçe gülümsedi. "Etkileyiciydi. Ama beni gerçekten yere sermek istiyorsan daha fazlası gerek, hocam." Bu sözler Reva’nın yüzünde yeni bir kararlılık uyandırdı. Reva, nefesini derin bir şekilde alarak tekrar üzerine atıldı. Yumruğunu savurduğunda Saruca bu kez havada yakaladı. Bir hareketle Reva’yı yere serdi. Reva’nın sırtı mindere çarparken Saruca onun üzerine eğilmişti. Elleri, Reva’nın bileklerini sıkıca tutuyordu. Ama bu bir galibiyetin göstergesi değil, bir anlık yakınlaşmanın bahanesi gibiydi.
Reva’nın nefesi hızlanmıştı. Ona meydan okumaya çalışsa da, gözlerindeki o karmaşık ifade tüm sertliğini kırıyordu. "Saruca," dedi, sesi beklenmedik bir şekilde yumuşaktı. Ama tam o anda, Reva bir hamle yaptı. Kendini biraz yukarı iterek serbest kalan elini kullandı ve Saruca’nın kaburgasına sert bir yumruk indirdi.
Saruca, acıyla geri çekilerek yerden kalktı. Elini kaburgasına götürdü ve birkaç saniye boyunca nefesini topladı. Reva ise hemen doğruldu, yüzünde karışık bir ifade vardı. "Çok mu sert vurdum? Saruca, gerçekten iyi misin?" Adam, acıya rağmen hafifçe gülümsedi. Bakışları Reva’nın endişeli gözlerine kilitlenmişti. "Bence sende gitmemi istemiyorsun, hocam," dedi, sesi alaycı bir sıcaklıkla doluydu. Sözleri bir ima taşıyordu, ama bu imanın ardındaki gerçek, tüm sessizlikte yankılanıyordu.
Reva, bu sözlere bir an karşılık veremedi. Ama gözlerindeki endişe ve yumuşama, çoktan cevabını vermişti. Saruca, bir adım geri çekilerek eldivenlerini çıkarırken, yüzünde hafif bir gülümseme vardı. "Ne yapmaya çalışıyorsun, Saruca?" dedi Reva, sesi bu kez daha yumuşaktı, ama içinde bir titreme vardı.
Saruca, bir adım daha yaklaştı. Ellerini yavaşça kaldırarak Reva’nın eldivenli ellerine dokundu. Avuçları onun ellerinin üzerinden geçti, ardından parmak uçlarına ulaştı. "Sadece..." dedi, yine yarım kalan bir cümleyle. Ama bu kez dokunuşları konuşuyordu. Ellerini omuzlarına kaydırarak durdu. Reva, nefesini tutmuş bir şekilde ona baktı. Bu temas, tüm gardını düşürmüştü. Ama yine de kendini toparladı. "Ben buraya seni mahvetmeye geldim," dedi, sesi titrek ama kararlı. "Ama sen her seferinde bunu zorlaştırıyorsun."
Saruca hafifçe gülümsedi. "Belki de zorlaştırmayı bırakmalısın. Ve sadece hissetmelisin."
Bu sözlerle birlikte, Reva bir adım geri çekildi. Saruca onun aksine konuşmaya devam etti; "Artık burada, seninle... Kalmak istemediğimi söyleyemem. Beni olduğum gibi kabul edebilir misin?" dedi, sesi neredeyse fısıltı kadar yumuşaktı. Ama bakışları ve dokunuşları, söylenmeyen cümlenin devamını ele veriyordu. Reva ona bakarken, içinde büyüyen karışık duygularla mücadele ediyordu. Ama Saruca’nın gözlerindeki samimiyet, savunmalarını birer birer eritiyordu. Birkaç saniyelik sessizliğin ardından, yavaşça başını salladı. "Belki," dedi, sesi alçak ama umut doluydu. "Ama bu kolay olmayacak."
Saruca, hafifçe gülümsedi, "Hiçbir şey kolay olmadı, Özüm. Ama bu, denemeyeceğim anlamına gelmiyor."
Saruca, son şutunu atıp topu filelerle buluşturduğunda, Reva saha kenarında onu izliyordu. "Fena değil," dedi Reva, alaycı bir gülümsemeyle. "Ama daha iyisini yapabilirsin." Saruca, derin bir nefes alıp terini silerken ona yaklaştı. "Hocam, sabah sabah insanın üzerinde biraz baskı kuruyorsun. Ama seviyorum bunu."
Reva, kollarını göğsünde kavuşturdu. "Seni baskıyla zorlamasam, tembelleşirsin."
Saruca, gülerek başını eğdi, sonra bir anda durup ona doğru eğildi. "Haklı olabilirsin, Özüm hocam."
Reva’nın yüzü bir anda ciddileşti. Etrafına bakarak ona doğru bir adım attı. "Saruca!" diye tısladı. "Bu adı burada kullanma. Birileri duyabilir."
Saruca, onun paniğine aldırmadan omuz silkti. "Ne olacak ki? Güzel bir isim. Sana çok yakışıyor." Reva, ona daha da yaklaşarak gözlerini kısmıştı. "Bu ciddiye alınacak bir şey değil. Sahada sadece 'hocam' diyeceksin. Anlaşıldı mı?" Saruca, hafif bir gülümsemeyle başını salladı. "Peki, hocam. Ama o ismi duymayı özlediğimi bilmelisin."
Reva, derin bir nefes aldı ve başını iki yana salladı. "Neden buradasın, Saruca? Gerçekten, neden?"
Saruca, bu kez ciddiyetle ona baktı. "Dün bunu açıkladım. Ama anlaşılan hâlâ anlamamışsın."
"Anlamıyorum, evet," dedi Reva, sesi sertleşerek. "Senin gibi biri, orada yıldız olabilirdi. Burada ne bulmayı umuyorsun? Ben mi seni buraya bağlayan?"
Saruca, bir an sessizce onu izledi. Sonra yavaşça başını salladı. "Kendini bu kadar büyütme, Özüm hocam. Ama evet, buradaki insanlar, buradaki atmosfer, burası bana aitmiş gibi hissettiriyor. Ve belki senin gibi bir hocayla çalışmanın bana iyi geleceğini düşünüyorum."
Reva, onun bu sözlerinden tatmin olmuş gibi görünmüyordu. "İnsanlar kendileri için en iyi olanı seçmeli, Saruca. Burada kalmak sana bir şey kazandırmayacak." Saruca, alaycı bir şekilde güldü. "Belki de en iyi olanı seçmek, benim düşündüğüm gibi değildir. Bazen bir yerde kalmayı istemek, başka bir şeyden çok daha değerlidir. Senin anlamayacağını biliyorum, ama bu bana yeterli."
Reva, onun sözlerini sindirmeye çalışırken, Saruca topu omzuna atıp sahaya doğru döndü. "Eğer burada kalmayı hak ettiğimi görmek istiyorsan, sana kanıtlamaya hazırım. Ama bana neden burada kalmayı istediğimi sormayı bırak, çünkü cevabım değişmeyecek." Reva, onu izlerken derin bir nefes aldı. Saruca’nın kararlılığı ve sözleri, onun düşündüğünden çok daha karmaşıktı. Ve bu karmaşıklığı anlamaya çalışmak, Reva için en zorlu mücadelelerden biri olmaya başlamıştı.
Bir süre sonra, diğer oyuncular sahaya gelmeye başladı. Reva, notlarını eline alıp saha kenarına yürüdü. Takım oyuncuları yavaş yavaş ısınma hareketlerine başlamıştı. Saruca da grubun içine karıştı, ama Reva’nın gözleri bir süre istemsizce onun üzerinde takılı kaldı. "Tamam millet, sıkı bir antrenman bizi bekliyor," dedi Reva, sesini yükselterek. "Bugün pas organizasyonları ve hız çalışması yapacağız. Gözlerim üzerinizde olacak. Gevşemek yok!"
Takımdan hafif bir homurtu yükseldi, ama herkes hazır görünüyordu. Reva, sahaya doğru bir işaret yaparak devam etti. "İlk tur: kısa paslar. Saruca, Asaf, Süleyman, siz bir üçgen kurun. Diğer grup: Dursun, Aras, Koray, siz de diğer köşede başlayın." Saruca, arkadaşlarıyla birlikte pozisyonunu aldı. Asaf, Saruca’ya dönerek alaycı bir şekilde gülümsedi. "Sabah buradaydın, değil mi? Hocam seni özel derslere mi alıyor artık?"
Saruca, hafifçe gülerek omzunu silkti. "Disiplin hocanın yeni hobisi olmuş," dedi. "Ama bence keyifli."
Reva, onları uzaktan izliyordu ve aralarındaki konuşmaları fark etti. "Saruca! Daha az konuş, daha çok hareket et!" diye seslendi. Asaf, kahkaha atarak Saruca’ya döndü. "Vay be! Yine dikkat çektin."
Saruca, topu hızlı bir şekilde Asaf’a yuvarlayarak karşılık verdi. "Belki de çok dikkat çekiyorum."
Antrenman ilerledikçe tempo artmaya başladı. Reva, sürekli direktifler veriyor, hataları düzeltiyor ve tempoyu yüksek tutmaya çalışıyordu. Ancak gözleri sık sık Saruca’ya kayıyordu. Saruca, paslarını eksiksiz yapıyor, hızını ve becerisini gösteriyordu. Ama Reva, onun her hareketini daha dikkatle izliyordu. Bir ara Saruca, Dursun’la bir pozisyonda mücadeleye girip topu kaptığında Reva, sahaya doğru yürüdü. "Saruca, güzel müdahale," dedi. "Ama daha hızlı düşünmelisin. Bir saniye bile kaybedersen pozisyonu rakibe kaptırırsın."
Saruca, topu yere bırakıp Reva’ya yaklaştı. Gözlerinde hafif bir meydan okuma vardı. "Belki de biraz daha sabır göstermen gerekiyor, Özüm hocam," dedi alçak bir sesle. Reva, dişlerini sıkarak etrafına bakındı. Etrafta onları dinleyen birilerinin olup olmadığını kontrol etti. "Bu ismi tekrar kullanırsan, seni fazladan tur koştururum," diye uyardı. Saruca, hafif bir gülümsemeyle topu yerden aldı. "O zaman iyi koşarım," dedi.
Reva, ona sert bir bakış attı ama tam o sırada Süleyman ve Dursun’un bir pozisyonda çarpıştığını fark ederek dikkati dağıldı. "Süleyman biraz daha dikkat et!" diye seslenerek diğer tarafa yöneldi. Antrenman bittiğinde oyuncular yavaşça sahadan çıkmaya başladılar. Reva, birkaç not alırken Saruca yanına yaklaştı. "Bugün nasıldım, hocam?" diye sordu, hafif bir alayla.
Reva, gözlerini notlarından kaldırmadan cevap verdi. "İyiydin. Ama daha iyi olabilirsin."
Saruca, biraz daha yaklaşarak alçak bir sesle ekledi. "Beni izlediğini biliyorum. Söylediklerini dikkate alıyorum, ama neden burada olduğumu anlamasan da, buradayım. Ve kalacağım." Reva, bu sözlere cevap veremedi. Gözlerini ondan kaçırarak defterini kapattı. "Yarın daha sıkı çalışmanı istiyorum," dedi, ardından hızla uzaklaştı. Saruca, onun arkasından bakarken yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. "Her zamanki gibi zorlu bir gün," diye mırıldandı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |