16. Bölüm

16. Bölüm

Sahra Çıtak
sahravecoluu

Uzun antrenman ve hazırlıkların sonunda beklenen derbi günü gelmişti. Yaklaşık 10 dakika sonra oyuncular soyunma odasından ayrılıp taraftarın önüne çıkacaktı. Rakip takım olan Çitalar ise oldukça güçlüydü ve şu an ligdeki liderlik ipini Çitalar göğüslüyordu. Fakat maçı Fırtına'nın kazanması sonucu liderlik el değiştirecekti.

Son 10 dakikada takım, teknik ekipten son taktikleri de alarak sahaya çıkmıştı. Uzun koridorun sonunda çime basan ayakları büyük bir alkış destekliyordu. Her iki takımın taraftarı da oldukça heyecanlı görünüyordu. Fırtına'nın pankartları "VUR PARÇALA FIRTINA!" diye haykırıyordu. Çitalar "RAKİBİNİ AVLA" pankartıyla kükrüyordu.

Futbolcular seremoni için yan yana dizilirken açılan pankartları gülümseyerek okuyup hırslanıyordu. O an tüm Fırtına oyuncuları aynı şeyi düşündü: "Taraftarımız için mücadele edip kazanacağız."

Maçı başlatan ilk düdük kulakları doldurduğunda taraftar tezahürata, oyuncular da hareketlenmeye başlamıştı. Saruca hem kazanıp lider olmak istiyordu, hem de iddiayı kazanmak istiyordu. Maçın henüz başındayken saha kenarındaki hem takımının hem de kalbinin teknik direktörüne bakıp şansını yanına almıştı. Onun gözlerine bakıp da kaybetmesi imkansızdı zaten.

İki takım da maçın ilk dakikalarında öne geçmek yerine açılmayı hedefliyordu. Yavaş yavaş ilerleyip rakip ceza sahasına geçiyorlardı ama iki taraf da ataklara izin vermiyordu. Bu yüzden liderlik yarışı içerisindeydiler zaten. Fırtına daha fazla kısa pasa devam etmeyip atağa geçmek için hareketlendi. Kazım kendisine doğru gelen rakip takımın golcüsü Melih'e fake atarak onu geçmişti. Takım arkadaşları Kazım'dan pas beklerken Kazım rakibin hem golcüsünü hem de kaptanını geçtiği için kendince gaza gelmiş ve topu kendisi sürmeyi tercih etmişti. Rakip ceza sahasını da yarılayınca topu kendi kaptanları Asaf'a atıp "Geri at!" diye bağırmıştı. Kazım'ın sesini sadece Asaf duymadığı için rakibin defansı pas yapmalarını engellemek için araya girdiğinde Asaf zaten kafasında başka bir takım arkadaşına pas vermeyi düşünüyordu. Ancak düşündüğü gibi olmamıştı, Asaf'ın takım arkadaşına atmak istediği pas Çitalar'ın sol bekine çarpıp Kazım'ın tam önünde durmuştu. Kazım başlattığı pozisyonu bitirmek adına topa sert bir şekilde asılınca ağlar süslenmiş, taraftar "GOOLLL!" diye bağırmıştı.

Fırtına golün sevinci adına toplanırken Kazım hepsinden ayrılıp yedek kulübesine doğru koşmaya başlayınca herkes ona bakıyordu. Koşusu, Reva'nın dibine kadar gelince bitmişti Kazım'ın, "Bu gol sizin içindi hocam. Güzel golümü size armağan ediyorum." demiş hocasına sarılmış ve arkadaşlarının yanına dönmüştü. Takım arkadaşları gülerek izlerken Saruca resmen burnundan soluyordu. Tamam gol atmış olabilir, sevincini de teknik direktörüyle paylaşmış olabilirdi ama golü armağan edecek başka kimse kalmamış mıydı?

Saruca, Kazım'a öfkeyle bakarken Reva ise saha kenarında gülerek Saruca'yı izliyordu. Uzaktan yüz ifadesini net göremiyordu ama Kazım'ın golü kendisine armağan etmesinin Saruca'yı deli gibi kıskandırdığını hissedebiliyordu.

Takım erken gelen golün rehavetine kapılarak oyunu erkenden salmıştı. Kendi aralarında paslaşıyor, golcüleri olan Saruca için yeterli pozisyona girmiyorlardı. Çitalar ise bu durumu fırsat bilip Fırtına'nın rahatlığını kullanarak ani bir atağa çıkmıştı. Savunma oyuncuları hızla yerlerine yerleşirken Çitalar'ın hücum hattı daha hızlı bir şekilde ilerliyordu. Fırtına'nın kalecisi Fikri pozisyonu dikkatle takip edip gelecek olan topu tutmayı hedefliyordu ancak istediği gibi olmamıştı. Yattığı köşeden arkasına bakınca topun ağlarda olduğunu görüyordu. Bu defa sevinme sırası Çitalar'daydı. Taraftarları ilk yarının son dakikalarında gelen beraberlik golüne sevinirken iki takım da soyunma odasına eşitlikle girmişti.

Oyuncular soyunma odasında sessiz sedasız otururken koridordan gelen sert adımların Reva'ya ait olduğunu başta Saruca olmak üzere hepsi anlamıştı. Soyunma odasının kapısı açılınca Reva elleri belinde öfkesini gizlemeden öğrencilerine bakıyordu. "Rahat bir şekilde öne geçmişken neden duraklayıp golü yedik biz?" diye sorduğunda Kazım ayaklanarak "Benim sayemde öne geçtik ama skoru koruyamadık." demiş kendine de pay çıkarmıştı. Saruca yine öfkelenmeye başladığında Reva, Kazım'a cevap olarak "Golün için teşekkür ediyorum ama yediğimiz golde senin de hatan vardı. Bir o kaleye, bir bu kaleye olmaz, Kazım. Daha dikkatli oyna." diyip sert bir şekilde uyarmıştı. Kazım sustuğunda Saruca içten içe çenesi kapandığı için seviniyordu.

Süleyman "Çitalar gerçekten de çita kadar hızlı." dediğinde Reva tek kaşını kaldırarak ona bakıyordu "Rakibi övmek değil, yenmek için buradayız." dediğinde Süleyman susmuştu.

"Bu maçı almazsak bu gece hiçbiriniz eve gitmiyorsunuz." demişti Reva.

Asaf "Hocam bu bize reva mı?" dediğinde amacı gergin olan ortamı yumuşatmaktı ve görünüşe göre başarmıştı. Ciddi ve moralsiz suratlar az da olsa gülümsediğinde Reva bile ismiyle yapılan bu iğrenç espriye gülmüştü.

Reva, oyuncularına kızmayı bitirip gaz ve taktik vermeye başladığında hepsi pür dikkat onu dinliyordu. Süreleri dolunca "Şimdi sahaya çıkıp Fırtına'nın kim olduğunu göstereceğiz. Hepiniz çıkın," demişti. Tüm takım soyunma odasını boşaltırken "Saruca hariç." dediğinde Saruca kalbindeki gülümsemeyle geri dönmüştü Reva'ya.

Şu an soyunma odasında sadece ikisi vardı. Reva, Saruca'nın gözlerinin içine baktığında kaybolmak istiyordu o derinlikte ancak konu şu an çok başkaydı. Havin hâlâ Saruca'yı arıyordu ve Saruca yine ve yeniden onunla konuşmak, görüşmek istemediğini dile getiriyordu. Reva tekrar bu konuyu açmak için Saruca'yı tutmuştu ancak Saruca konuşmasına fırsat vermeden ona yaklaşmıştı.

"Artık maç arasında bile benimle yalnız kalmak istiyorsun. Sanırım aşık oluyoruz, he?" diye gülerek sorduğunda Reva ciddiyetle bakıyordu yüzüne. Saruca bu ciddiyetin skora bağlı olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden sevdiği kadını rahatlatmak adına ona yaklaşıp yüzünü avuçlarının arasına almıştı.

"Bak Reva, maçtan dolayı endişelisin anlıyorum seni ama daha koskoca bir ikinci yarımız var. Konuştuğumuz gibi 2 golü atıp maçı alacağım. Bana güven."

"Sana güveniyorum, ancak..."

"Bunu duymak güzel ama devamındaki olumsuzluğu duymak istemiyorum. Hadi çıkıp kazanalım."

Saruca, Reva'nın yüzüne eğilip yanağını içine sinercesine koklamış ve uzunca öpmüştü. Reva şu an kendini o kadar huzurlu hissediyordu ki Havin konusunu açıp ne kendisini ne de Saruca'yı huzursuz etmekten vazgeçmişti. Saruca'nın hâlâ yüzünde olan eline bakıp bileğine nazik bir öpücük kondurmuştu. Bu öpücük Saruca'da çok başka bir etki yaratmıştı, ağzını açıp bir şey diyeceği sırada maç için ananos yapıldığını işittiler. Saruca gülümseyerek soyunma odasında çıktı ama şans öpücüğü onunlaydı...

İkinci yarı başladığında iki takım da çetin mücadelesine devam ediyordu. Kazım en geride durmuş, Fikri ile konuşuyordu. "Gol yemesek şu an benim golüm sayesinde öndeydik."

"Ya biraz sus artık. Hem benim yanımda ne işin var? Biraz ileri çıksana." dedi Fikri gözü hakemdeyken. Kazım göz devirip konuşu, "Tamam be, gidiyoruz."

Saruca topla ilerlerken gözü bir anlığına Reva'ya kaymış, ayağındaki topu rakibe kaptırmıştı. Ancak gururuna yediremediği için topu kendisinden alan Çita oyuncusunu kendi ceza sahasına kadar takip edip kayarak müdahalede bulunmuştu. Taraftar topu rakipten oldukça rahat ve temiz aldığı için sevinirken rakibin kendini yere bırakmasıyla hakem penaltı noktasını göstermişti.

Fırtına şaşırırken Çitalar seviniyordu.

"Lan ne penaltısı temas bile yoktu, ben topu aldım." diyordu Saruca ama hakemin umrunda değildi. Bunun üzerine pozisyonu yakından görüp takım arkadaşını savunan Fikri'ye de sarı kart verilmişti. Tüm takımın şartelleri atarken Çitalar skoru 2-1'e getirmiş ve 3 puana daha yakın taraf olmuştu.

Önden geriye düşen Fırtına psikolojik olarak baskı altındaydı ve bu durum onları daha çok hataya zorluyordu. Reva şu an onlara çok kızmak istiyordu ama kızması daha çok hata demekti bu yüzden sadece destek olması gerekiyordu. Taraftara döndüğünde onlara yaptığı hareketle tüm taraftarı alevlendirmişti. Solan yüzler tekrar umutlanıp takımlarının adını haykırıyordu. Sahadaki takım, taraftardan aldığı destek ile silkelenip kendine gelmeye çalışıyordu. İşe de yaramıştı, beş dakika sonra taraftarın yeni sevgilisi olan ismin anonsu statta duyuluyordu.

"KURTAN!" ismi anons ediliyordu, "SARUCA!" diye ekliyordu taraftar.

Durum 2-2 olmuştu. Şimdi iki taraf için de her şey değişmişti. Maçın bitmesine beş dakikadan az bir süre kalmıştı ve bu sürede her şey olabilirdi. Maç berabere bitebilirdi, Çitalar veya Fırtına'dan biri galibiyeti getiren son dakika golünü atabilirdi. Saruca iddiasında kazanabilirdi...

+3 verilmişti ve şu an +2 oynanıyordu. Şu an herkes için saniyelerin dahi ayrı bir önemi vardı.

Çitalar kendileri için son umut olan atağa çıktığında hakem saatini kontrol ediyordu. Bu Saruca'nın gözünden kaçmamıştı çünkü pozisyon biter bitmez maç bitecekti. Bu yüzden topu asla oyundan çıkarmayacaktı. Hızla topu rakipten aldığında hız kesmeden rakip kaleye ilerliyordu. Bir yandan da gözü hakemdeydi, zamanla yarışıyordu resmen. Hakem maçı bitirip bitirmemekte tereddüt ediyordu, ilave süre bitmişti ancak akan bir oyun vardı. Düdüğü çalmak yerine pozisyona yakın olma amacıyla Saruca'ya doğru koştuğunda Saruca gerginliği üzerinden atıp rahatlamıştı. Takım arkadaşları da onunla beraber koşuyordu ama iddiasından dolayı bencillik yapıp şutu kendisi çekmeliydi.

Asaf ve Koray da onunla beraber koşuyordu ama Saruca'nın gözü kimseyi görmüyordu. Nihayet kaleyi yeteri kadar yakın gördükten sonra bir ayağını çivi gibi yere saplamış, diğerini de topa var gücüyle vurmuştu. Kaleci topu bile görememiş, gol yediğini bağıran Fırtına taraftarının sesiyle anlamıştı. Tüm takım Saruca'ya koşarken Saruca yedek kulübesine bakarak kendi bileğini öpüp havaya kaldırmıştı. Muhtemelen bu sevinci şu an kimse anlamıyordu, Reva hariç. Yaklaşık bir saat önce Reva'nın öptüğü bileğiydi, Saruca'nın öptüğü kısım. Sevdiği kadının öptüğü yerden öpüp galibiyeti ve golü ona armağan etmişti.

Fırtına’nın soyunma odasında galibiyet coşkusu tavan yapmıştı. Oyuncular bağırıyor, birbirlerine su fırlatıyor, şarkılar söylüyordu. Kazanılan her maç kutlanırdı ama son saniyede gelen bu galibiyet, tüm takım için çok daha anlamlıydı. Saruca, üstündeki formayı çıkarmış, terini havluyla siliyor, gülümseyerek takım arkadaşlarının arasında duruyordu. Reva bir köşede durmuş, herkesin mutluluğunu izliyordu. Gözleri Saruca'ya takıldığında yüzündeki sert ifade yumuşadı. O, gerçekten de bu takımın ruhuydu. Sadece sahada değil, soyunma odasında da. Kazanmayı çok iyi biliyordu ama asıl önemli olan, kazanırken etrafındaki insanlara da bu enerjiyi aşılamasıydı.

Tam o anda, soyunma odasının kapısı sertçe açıldı.

Anlık bir sessizlik oldu. Gelen kişiyi gören birkaç oyuncu, birbirine bakarak ufak bir mırıldanmayla konuşmaya başladı. Saruca, kendisine doğru yürüyen kadını fark ettiğinde, yüzündeki gülümseme soldu. "Havin" dedi şaşkın bir sesle.

Reva'nın eli istemsizce yumruğa dönüştü. Saruca, birkaç saniyeliğine de olsa tamamen kitlenmiş gibi görünüyordu. Havin’in burada ne işi vardı?

Havin, içeri girerken gözleri doğrudan Saruca’nın üzerindeydi. Umursamaz ve kendinden emin bir tavırla ilerledi. Üzerinde koyu renkli, dar bir elbise vardı. Saçları mükemmelce şekillendirilmiş, makyajı kusursuzdu. Sanki soyunma odasına değil, özel bir davete gelmiş gibiydi.

"Tebrikler, Saruca." dedi, dudaklarında hafif bir gülümsemeyle. "Harika bir maç çıkardın."

Saruca, başını hafifçe eğdi. Bakışlarında şaşkınlık vardı. "Havin, burada ne işin var?"

"Seni dışarıda bekliyordum ama gelmen çok uzun sürdü. Ben de içeri gireyim dedim."

Reva, o an içinden resmen küplere biniyordu. Havin, Saruca'yı dışarıda mı beklemişti? Ve yetmezmiş gibi, soyunma odasına kadar girecek kadar rahat mı hissediyordu? Saruca, derin bir nefes aldı. Hiç de böyle bir karşılaşmaya hazır değildi. "Havin, şimdi sırası değil."

"Bence tam sırası," dedi Havin. Sonra gözleri Reva’ya kaydı. Gözlerinde belirsiz bir ifade vardı, sanki onun varlığını yeni fark etmiş gibi küçümseyici bir şekilde süzdü. "Bölmüyorum değil mi?"

Reva, buna bir şey söylememek için dilini ısırdı ama gözleri alev alev yanıyordu. Bu kadının burada bulunmasına tahammül edemiyordu. Havin, Saruca’ya tekrar döndü ve elini tuttu. Saruca, şaşkınlıkla eline düşen dokunuşa baktı ama Havin'in ne yapmaya çalıştığını anlamamış gibiydi. "Biraz konuşalım," dedi Havin yumuşak ama baskın bir sesle. "Birkaç dakika, fazlası değil."

Saruca'nın gözleri, kısa bir an Reva'ya kaydı. Reva’nın yüzü ifadesizdi ama içindeki fırtınalar kopuyordu. O, gözleriyle bile ‘Sakın gitme’ diyordu ama Havin, Saruca’nın kolunu hafifçe çekmişti bile. Saruca, bir şey söylemeden derin bir nefes aldı ve istemese de Havin’in peşinden çıkmak zorunda kaldı. Reva, olduğu yerde çakılıp kaldı. Yumruklarını sıktı. Bunu nasıl yapabilirdi? Saruca, daha birkaç dakika önce onun bileğini öpmemiş miydi? Galibiyeti ona armağan etmemiş miydi?

Ama şimdi eski sevgilisiyle çıkıp gidiyordu.


 

Bölüm : 30.01.2025 14:08 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...