34. Bölüm

Özel Bölüm 1

Sahra Çıtak
sahravecoluu

Ciro’nun eve geldiği gün, tam anlamıyla bir “ufak çaplı devlet töreni” havası vardı. Marlon, kapının önüne iki sıra beyaz balon dizdirmiş, “CIRO AYAZ ALVARO HANEDANINA HOŞ GELDİN” yazılı dev bir afiş astırmıştı. Ve sanki bu yetmezmiş gibi, özel şef getirip yeni doğan kutlaması menüsü hazırlatmıştı. Menüde ne mi vardı?
– Buharda anne sütü hayali,
– Gözyaşında haşlanmış Marlon,
– Ve en çok rağbet gören: "Unicorn Terlik Tabağı”*— Marlon’un doğum günü kostümüne ithafen!

Ahrazar bebekle birlikte arabadan indiğinde ilk sözleri netti: “Sana doğumda unicornlu terlik giydiğini asla ama asla unutturmayacağım, Marlon.”

Marlon gururla başını salladı. “Ben de o terlikleri çerçeveletip oğlumun odasına asacağım.”

Evde herkes, Ciro’ya adeta VIP muamelesi yapıyordu. Diana, onun için özel olarak yıkanmış pamuklu havlular hazırlamıştı. Maran, Ciro’nun beşiğinin başında “adam bu yaşta bile karizma” diye mırıldanırken yakalandı. Özkan, “Ben şimdiden onun korumasıyım,” diye odanın köşesinde gözcülük yapıyordu. Gülizar ise Simge’nin saçlarını örerken, “Bak, Ciro’yu sev ama boğma,” uyarısını tekrarlıyordu.


Ama işin kralı kimdi biliyor musun? Tabii ki **Marlon.** Bebeği kucağına aldı, ona “Baba mafya, sen baby boss” dedi. Ardından bir garip şey yaptı: Ciro’nun adını minik bir altın bilekliğe yazdırmış, ucuna da minik bir ay figürü taktırmıştı. “Çünkü biz seni Ay Işığı’yla sevdik oğlum. Artık ışığımız sensin.”

Ahrazar bir yandan duygulandı, bir yandan kaşlarını kaldırdı: “Doğum hediyesi olarak çocuk Rolex takacak diye korkuyordum. Neyse ki minik başladın.” Ahrazar bebeği uyuttuktan sonra Marlon’un yanına geldi, sessizce başını onun omzuna yasladı. “Bak,” dedi fısıltıyla, “doğum sancısından daha acı olan tek şey, senin o terliklerle hastanede dört kat çıkmaya çalışmandı.”

Marlon gülümsedi. “Ama seni güldürdüm mü?”

“Hem de ağlarken güldüm.”

“O zaman görev tamamlandı.”

Ve böylece… Ay Işığı evine bir güneş doğdu. İsmi Ciro Ayaz Alvaro. Kendisi: Unutulmaz, komik, kraliyet soyundan bir minik efsane. Doğumu zaten hikâyeydi. Ama sonrası… resmen dizilik!"

1. Marlon & Ahrazar – “Ay Işığında Üç Kişiyiz Artık”

Ciro’nun beşiğinin başında duran Marlon, öylece duruyordu. Gözleri dolu dolu, ama ağlamıyordu. Sadece bakıyordu. Her nefesinde bir mucizeyi içine çekiyor gibiydi. Parmaklarını, bebeklerinin minik eline uzattı. O minik elin onun parmağını kavrayışı... işte o an, hayatındaki tüm savaşları, tüm günahları temize çeken tek şeydi.

Ahrazar, arkasında duruyordu. Başını Marlon’un omzuna yasladı. “Biliyor musun, onun kokusu bile sanki bana seni hatırlatıyor.” Marlon, yavaşça döndü. “Ben onu ilk gördüğümde, senden başka hiçbir şey düşünemedim zaten. Ciro… senin içinden geçti. O yüzden… benim değil, bizim."

Sessizlik çöktü, ama ikisinin de içinde bir müzik çalıyordu sanki. Kalplerinin senfonisi. Marlon başını eğdi, Ahrazar’ın alnına küçük bir öpücük kondurdu. “Birlikte büyüyeceğiz,” dedi fısıltıyla. “Sen, ben ve bu küçük adam. Üç kişilik bir evren.”

Ahrazar gülümsedi. “Ve sen hâlâ çerçeveletilmiş unicorn terlikleri onun odasına asmak istiyorsun, değil mi?”

Marlon dişlerini göstererek sırıttı. “Sanat eseri onlar.”


2. Gülizar & Özkan – “Bir Kız Çocuğunun Sessizliğiyle Büyümek”

Simge nihayet uyumuştu. Küçük bedenini peluş ayısına dolamış, bir bacağı battaniyeden dışarı sarkmıştı. Gülizar onun saçlarını okşarken derin bir nefes aldı. Yanında diz çöken Özkan’a baktı. “Ne zaman böyle büyüdük biz?”

Özkan onun ellerini tuttu. “Simge geldiğinde.O bize küçücük geldi ama... kocaman bir dünya getirdi.”

Gülizar gözlerini kaçırdı. “Bana hâlâ ‘anne’ demiyor. Bazen... sanki yabancı gibi hissediyorum.”

Özkan başını salladı. “O da korkuyor. Ama sarılışındaki güven, o kelimeden daha güçlü. Biz ona sadece ev değil, kalbimizi açtık. Bir gün... o da açacak.” Simge, uykusunda bir şey mırıldandı. Belki rüyasında bir salıncakta sallanıyordu, belki sadece sevildiğini hissediyordu. Gülizar gözyaşlarını silmeden önce fısıldadı: “Bu evde artık hep onun kokusu olacak.”

Özkan başını eğdi, karısının alnına bir öpücük kondurdu. “Ve ben her sabah onun gözlerinde bizi göreceğim. Eksik kalan çocukluğumuzu, senin eksik kalan anneliğini… hepsini birlikte tamamlayacağız.”


3. Maran & Diana – “Kırık Kalplerin Sessiz Onarımı”

Diana, Milan’ın odasındaki lambayı kapattı. Sessizce dışarı çıktı. Koridorda Maran onu bekliyordu. Ay ışığı yüzüne vurduğunda, ilk defa Diana’nın gözlerinde yorgunluk değil, bir tür huzur vardı. Maran ona yaklaştı.“İyileşiyor mu?”

Diana başını salladı. “Yavaş yavaş. Ama her uyandığında ‘anne’ dediğinde... içimde bir şeyler tekrar yeşeriyor.”

Maran elini onun yanağına götürdü. “Sadece Milan değil, sen de iyileşiyorsun. Bize de bu yakışır zaten, değil mi? Sessizce iyileşmek.” Diana gözlerini yere indirdi. “Seni hep dışarıda bıraktım. Ama aslında en çok senin yanında güvendeydim.”

“Ben hep oradaydım, kapının dışında. Ama şimdi… içerideyim. Artık birlikte olalım, Diana. Birlikte Milan’la, birlikte hayatla.”

Diana başını kaldırdı.“Ve birlikte sevelim. Sessiz, sade ama sonsuzca.”

Maran ona sarıldığında, yıllardır aradıkları sıcaklık, o kucakta saklıydı.

Evde üç farklı odada üç ayrı ışık yandı. Bir odada: Bir adam, bir kadın ve bir bebek… Bir odada: İki kişi ve ilk kez “biz” diyebildikleri bir kız çocuğu… Ve bir odada: Geç kalınmış ama çoktan hak edilmiş bir sarılma… AyIşığı dışarıdan içeriye değil, içeriden dışarıya taşıyordu bu defa. Çünkü gerçek ışık, birbirine bakan gözlerde yanıyordu artık.

Bölüm : 02.06.2025 21:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...