18. Bölüm

18

Sairsell
sairsell

Bastonunu serçe yere vurmuştu Kudbettin ağa. Taşa değen bastonla taşlar etrafa saçılmıştı.Önce torununa baktı, sonra ise ağzı burnu kan içinde olan genç delikanlıya gözlerini dikti.

 

"Ne edip duruyonuz burada"

 

Dudaklarının üzerinden taşan sakalları, ağzından saçılan bir kaç tükürüğe mani olmamıştı.

 

Mirza ya çevirdi kurt bakışlarını

Mirza'nın hırslı bakışlarını nerede olsa tanırdı. İçinde fokur fokur kaynayan öfkeyi bilirdi.

 

"Mirza"

 

Mirza, dedesinin yanına adımlamaya başladı. Yüzünde bir gülüş peyda olmuştu. Sonra adımlarını sonlandırmaya karar verdi.

 

Ayağında olan çizmeler yerde tok ses çıkarmıştı. Suratını sol tarafına oldukça doksan derece açıyla çevirdi.

Karşısında çatık kaşlarını, kendisine dikmiş adama sırıtmaya başladı. Sol tarafında duran Ali'nin gözleri ondan milim ayrılmıyor, öfke içinde kendini frenlemeye çalışıyordu.

 

Bu Mirza'ya ayrı bir zevk veriyordu.

 

Bu kadar kontrolü kaybettiği için kendine kızmak yerine, karşı tarafın suratını dağıtmak için hiddet duyuyordu

 

Taşan sinirleri karşısında ona sırıtarak bakan adamı gördükçe, zirveye konuşuyordu.Elimi yumruk yapmıştı. Sıktığı için hafif Sarı olan parmak boğumları Mihrimah'ın bakış açısına girdi.

 

Kudbettin ağa, Ali'nin Mirza'ya doğru atacağı adamı görür görmez

 

Ali yaşlı adamın sözleri üzerine yerinde durmuştu.

 

"Sana konuşuyorum Mirza burada ne oluyor" dedi adeta sesi kükrer gibi çıkmıştı. Arkasında duran Fatma ve Gül hanımın sesten dolayı ödü kopmuş idi.

 

Mirza başını dedesine doğru çevirdi

Yaşlı kurt kaşlarını çatmış, gözlerinin içine kızgın demir gibi bakıyordu.

 

"Bir şey olduğu yok dede" diyerek kestirip attı sözlerini. Gülen yüzü acımaz şekilde eski sert halini almıştı.

Kudbettin ağa çatık kaşlarını daha da çatmış alnında bulunan fazlaca kırışık kendini yeniden belli etmişti.

 

"Yüzünün gözünün haline bak Mirza" dedi Kudbettin ağa. Sonra Ali'ye döndürdü başını.

 

"Seninde çocuk" dedi

 

Sesin sahibine çevirdi bakışlarını Ali

Yaşı başını almış adama saygısızlık etmek istemediği için sustu.

 

"Kadınlar içinde bu yapılır mı? Ben sana böyle mi öğrettim Mirza" dedi Kudbettin ağa yeniden toruna döndü. Mirza suratını yere eğmiş yumruğunu sıkmaya devam etmişti.

 

"Sadece" dedi sustu Mirza

 

Sonra devam etti kelimelerine

 

"Bu herif..." dedi ve Ali'ye döndürdü bakışlarını.

 

"Benim sözlüm olacak kızın elini tutuyordu dede" Ali'nin duyduğu cümleler ile kendini Mirza'nın üzerine atlarken bulmuştu, lakin Mirza yeniden buna engel olmuştu. Elini tutan eliyle kaskatı olan Ali, hiddetle konuştu. Mirza Ali'nin elini bıraktı.

 

"Bir daha söyle" dedi Ali sesi oldukça tok çıkmıştı. Mirza yakalarından tutulmanın yanısıra bir sarsıntı hissetti.

 

Sonra ellerini Ali'nin elleri üzerine koydu.

 

" Söz..." demeye kalmadan arkaya düşen suratıyla yarpalamış ve burnunun bir sızısıyla yere düşmüştü. Ali Mirza'ya kafa atmış yere düşen adamın üzerine kapaklanmıştı. Ali, ilk defa Mirza'ya vurmuş olmanın hevesiyle bir daha vurmaya kalkacak iken Mirza heybetli bedenini yana döndürmüş ve Ali'yi yana doğru ittirmiş idi.

 

Fatma Hanım'ın tiz çıkan sesi kulaklarda ulaşmıştı.

Oğluna doğru koştuğu sırada Kudbettin ağanın bastonu önünü engellemiş idi. Mirza boş bulunduğu için düşmüş olsa da hissettiği o yumruk ona güçlü gelmemişti.

 

Ali omuzunda hissettiği el ile başımı yukarıya kaldırmıştı.

 

"Biraz yavaş ol delikanlı, kadınları korkutuyorsun" dedi sesi oldukça sakin çıkmıştı. Ali, hemen sol tarafına Mihrimah'a döndürdü başını. Ve yavaşça ayağa kalktı kızın yanına gitti. Mihrimâh, perişan görünüyor yüzü kırmızı bir şekil almış dudaklarının titrediğini görüyordu.İçinden kendine sövdü.

Siniri önüne geçmiş Mihrimah'ı gözü görmemiş idi. Kızın önünde yaptığı bu saygısızlık onu kendini kötü hissettirmişti.Mirza bir yandan Ali'nin omzuna konulan el ile duraksadı.

Dedesi ona kızmıyor, ama omzuna elini konup sadece uyarıyor idi.

 

Kaşlarını çattı Kudbettin. Mirza yerden kalktı ve Kudbettin Ağa'nın yüzüne nefretle bakmaya başladı. Yine ezip geçmişti torununu. Ne bekliyordu ki zaten. O hep istenmeyen adam olmamış mıydı. Yüreği acımıyor aksine dedesinin ona şefkat göstermesini istemiyordu. Ona olan öfkesi herşeyden daha büyüktü. Gözü kimseyi görmedi o an dedesinin yanına doğru yürüyecek iken Kudbettin ağa buna engel oldu

 

"Burası yeri değil" Dedi sesi oldukça tok çıkmıştı. Mirza başını salladı ve atına doğru yürümeye başladı. Ayağında ki çizmeler etrafta tok bir ses bıraktı.

 

Hatçe kadın ve Gül hanım da güç bela kapıdan çıkmıştı.

 

"Bu sesler de ne Kudbettin ağa diye ağır ağır yürümeye başladı Kudbettin ağanın yanına doğru.

 

Gül hanım Mihrimah'a çevirmiş idi başını, içli içli ağlıyordu. Bir Eliyle entarisini avucunun içine toplamış sıkıyordu.Tam yanına adım atacağı sırada duraksadı.Mihrimah'ın Kudbettin ağanın yanına olan adamın gözlerinin içine bakması ile kal gelmişti. İkisi de birbirine bakıyordu.

Ama bu öyle böyle bakmak değildi.

 

Mihrimâh içli içli ağlayarak bakıyordu. Adam ise içi gide gide bakıyordu mihrimâh'a.

 

Kalbi sıkıştı Gül hanımın.

 

Ali'ye daha dikkatli bakmaya başladı.

 

Bu delikanlı Hamit ve Zerda'nın oğlundan başkası değildi.

 

Ali Zerda'nın oğlu idi.

 

Burnu havada, dört yana kasılan ağa kızının oğlu...

 

Bir hiç çekti.

 

Hem gelecek olan kadere, hem eğeceği boynuna.

 

"Ne oluyor burada" dedi Hatçe kadın hala anlamakta zorluk çekiyordu.

Sonra Kudbettin ağanın yanında duran adama baktı.

 

"Sen de kimsin"

 

Yüzü ağır ağır yerde yatan adama kaydı. Sonra az ileri de ata değdi gözleri ve onun hemen önünde bir adam daha vardı.

 

"Ya sen"

 

"Ne oluyor dedim size" diye bağırdı Hatçe kadın sesinde duyulan aksan sert çıktı. İçeride birşey duyulmuyor olsa da verandaya çıktığı zaman bir kaç bağırış duymuştu.

 

Kudbettin ağa, Hatçe kadına döndürdü başını

 

"Bize müsade Hatice, misafirliğin kısası makbuldür. Bizi iyi ağırladın sağ ol, var ol" dedi.

 

Hatçe kadın, çatık kaşlar ile Kudbettin ağa doğru bakıyordu.

 

"He daha hayırlısı demedik Kudbettin ağa" derken anlamayan gözlerle yaşlı adama baktı. O sıra da atına atlayan Mirza hiddetle gitti.

 

Kudbettin ağa yüzünde tebessüm Ali'ye kaydırdı bakışlarını. Dikkatle olanları izliyordu.

 

"Biz cevabımızı aldık Hatice, bize müsade hele"

 

Bedenini arkaya yüz seksen dere açıkla çevirdi. Fatma eli ağzında şaşırmış olanları izliyordu. O değil miydi Mirza'ya kan kardeşimin torununu alacak kendine gelin edeceksin diyen şimdi ne olmuştu. Oğlu buraya gelmiş olması bile onu şaşırtmıştı çünkü Mirza kati suretle bunu reddetmişti.

 

"Hade kızım yolumuz uzun"

 

Fatma hanım başını salladı ve yanında ki kadınlara birşey demeden az ileride duran at arabasına doğru yürümeye başladı.Kudbettin ağa önünde duran Ali'nin omzunu koydu yeniden elini

 

Omzuna konulan el ile kaşlarını çatmış idi Ali

 

"Gözün kara delikanlı, ve ben bunu sevdim"

 

Yayvan bir tebessümle yaşlı hâlini gençlik zamanlara götürmüştü. Hey gibi Kudbettin ne karaydı gözün demişti içinden...Elini ağır ağır Ali'nin omzundan alıp, geldikleri at arabasına doğru gitmeye başlamış idi. Hatçe kadın olanlara bakıyor Kudbettin ağanın lafının üzerine susmayı tercihi ediyor idi.

 

Hatçe kadın önünde duran adamla çatık kaşlarını daha çok çatmıştı.

Bastonunu kaldırmış, Ali'

nin üzerine doğru uzatmış idi.

 

Ali üzerine doğru gelen baston ile afallamış, yüzünü Hatçe kadına çevirmişti.

 

"Sen de kimsin"

 

Bölüm : 10.02.2025 10:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Sairsell / Mihrimah / 18
Sairsell
Mihrimah

9.22k Okunma

403 Oy

0 Takip
21
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...