

Bugün her zamanki gibi kendime kızgınım. 😡 Hayatım benim ellerimde değil sanki... dışarısı ne kadar güneşli ise benim içim bir o kadar karanlık... Uzun zamandır aynalara küstüğümden dolayı, artık yüzümü hatırlamıyorum. Tartı 82,5 kg sayısını kafama kazıdı... Elbiselerim bile beni görmek istemiyor. Modelleri değişen elbiselerimde isyanlarda... Onların bile kızmaya hakkı var, bir hakkı olmayan benim...😞
Aslında fazla yemediğim halde nasıl bu hale geldim, bilmiyorum. Bir yere de gitme isteğim yok, nasıl olsun? Beni görür görmez dedikleri ilk şey;
- “Ay kız sen ne kadar kilo almışsın öyle? Yani sen söylemeyince ben bilmiyorum sanki!
- “Sen yanımda zayıf görün diye ben böyle kilo aldım!” Diyor ve konuyu kapatıyorum. Önceden cevabım şu olurdu;
- “Ah sorma eskiden 53kg olan ben, nasıl bu hale geldim?” Deyip, bir de bu şahısların yanında kendimi üzerdim. Hiç benlik değildi yani... Lakaplar, takılmalarda değişir...
- “Çok güzelsinler!” Gider;
- “Çok kilo almışsınlar, çok tosun olmuşsunlar, elbiseye iyi sığmışsınlar...” gelir. Bir de bu lakapları sana laik görenler de en yakınların ve sevdiklerindir. Her zaman söylediğim bir sözüm var;
-” Bir insanı en çok üzen ve ilerlemesine engel olan, sevdikleridir.” Acaba sevmesem değişirler mi? 🙄 Kendilerini benim yerime koysalar üzüldüğümü anlayacaklar ama yapmazlar... Empati yapmayı bilmeyen toplumlarda en fazla kırılan bizler oluyoruz...
Bazen kendimi dışarıdan izliyormuş gibi hissediyorum. Sanki televizyon açılmış ve ben oyuncu olmuşum ama senaryo bana ait değil. Hani kumandayı bir elime geçirsem belki değiştireceğim... Uzanıyorum... Tam tutacağım, O da kaçıyor benden, bir anda kayboluyor... Neyse ki kitaplarla ve evdeki internetle kendi filmimden kaçıp, ayrı dünyalara geçiş yapabiliyorum.
Müzik dinlemeyi, şarkı söylemeyi çok seviyorum, konservatuara gitmeyi çok istiyordum ama hayat şartları bu şansıda elimden aldı... Dedim ya, kontrol bende değil... Eminim sizlerin de buna benzer yaşanmışlıklarınız vardır...
Artık duvarların çok üstüme geldiği bir zamanda, bir arkadaşım kilo verdiren bir üründen bahsetti ama ürün pahalıydı. Ne yazık ki hayatım gibi cebimde boştu. Birkaç defa kredi kartı almak istediğim bankalardan geri çevrildim. Malım mülküm olsa sizden neden para isteyeyim ki! Hiç halden anlamıyorlar. Bir daha denemek içimden gelmiyordu. Her defasında olumsuz mesaj almaktan yorulmuştum. Arkadaşımı kibarca geri çevirmek zorunda kaldım. Yine kitaplara ve müziğe geri döndüm...
Bir gün internette yabancı müziklerin kliplerini izlerken, YouTube bana bir klip önerisinde bulundu. Sizin için önerilir:
BTS (방탄소년단) '작은 것들을 위한 시 (Boy With Luv) (feat. Halsey)' Official MV 12.Nisan 2019
YouTube o kadar önermiş açmamak olmaz değil mi? Video oynamaya başladı. Bir hanımefendi (Halsey olduğunu bilmiyordum) güzel renkli saçları ile (Ne yapayım ilk dikkatimi çeken saçları olmuştu) lolipop yiyordu, sinema gişesinin önünde, sıkılmış bir vaziyette gişeyi kapattı.
Çok tatlı bir melodi arkası dönük yedi kişi... Mavi saçlı kişiye kamera yaklaştı ve şarkı sözleri başladı... Çok naif sesler, olağanüstü danslar ve müziğin harika ritmi... Sanki tatlı bir sıcaklık etrafımı sarıyor gibi... Sahnelerin renkleri, değişen kıyafetler, dansların uyumu... Bir klip bu kadar mı iyi olur? 😲💯👏👀👍 Özellikle şarkının ritmi ve rap bölümleri beni benden aldı. Beyaz takım giyen Rap’çının (ismi Namjoon yani Rm olduğunu sonradan öğrendim. 😄) sahnesinin son kısmında kalkıp ona doğru koştukları anda beni de yanlarına alacaklar gibi bir samimiyet hissettim... Büyülendim resmen... Bana hissettirdikleri duyguları çok sevdim... Bayıldım... Bunalımda olan ruhumda çok sevdi... Anladım ki YouTube beni, benden iyi tanıyor.
Sonra diğer kliplerini izlemeye başladım. Aynı duyguları ve hayranlığı bu kliplerde de yaşadım. Bu sefer şarkı sözlerinin Türkçe alt yazılı olan videoları izledim. Anladım ki bu grup sıradan bir grup değildi. Şarkılarının sözleri çok anlamlıydı...
İlk çıkışlarını 10.06.2013 “No More Dream!” adlı şarkıları ile yapmışlar. Şarkının sözleri inanılmaz, uzun zamandır kimsenin bana sormadığı, benim de düşünmediğim ya da düşünmeyi bıraktığım soruları hatırlatıyordu. Şarkıda beni etkileyen o sözler;
-” Hey! Hayal ettiğin ne?
- Ayna da kimi görüyorsun?
- Sana söylemeliyim,
- Bir gün yaşasan bile kendi yolundan git.
- Bir şey yap, zayıflığını bir kenara at.
- Neden hiçbir şey söylemiyorsun?... Diğer etkileyen şarkısı da;
“İNTRO: O! RUL8,2?”
-” Hiçbir şey sonsuza dek sürmez.
- Sadece bir kez yaşarsın.”
- Bu yüzden başkalarının hayatını değil, kendi hayatını yaşa!
- Şansını dene ve asla ama asla pişmanlık duyma.
- Şu an yapmak istediğin hiçbir şey için gecikme asla,
- Çünkü, bugün yaptığın her şey yarının temelini oluşturur. Değil mi?
- Babam bana hayatımın tadını çıkarmamı söyledi.
- Ben de sormak isterim babama,
- Sen hayattan zevk aldın mı acaba?
- Sormak isterim, neden normal olan anormal olur?
- Neden anormal olan normal olur?
- Neden kendi hayatımı değil de başkasının hayatını yaşıyorum? Gerçek bu!
- Bir kumar, bir oyun değil. Hayatın ta kendisi...
- Sen kimin için yaşıyorsun?
- Dokuz on yaşındayken kalbim durdu benim.
- Şimdi ellerini kalbine koy ve sor hayallerin nelerdi?..”
😲 WOW! Kendi kendimi sorgularken buldum. Neydi hayallerim, neydi gerçeklerim? Olmak istediğim kişi ile olduğum kişi arasındaki uçurum... Tokat gibi vurdu yüzüme... Ne yapmıştım hayallerim için? Neden bu kadar çabuk vazgeçmiştim onlardan? Bilmiyorum ama artık kendime gelmem gerektiğini anlamıştım... Ne demişti BTS, “Hiçbir şey için geç kalma!” (Şu andan itibaren ARMY olmuştum. 💜)
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 578 Okunma |
111 Oy |
0 Takip |
20 Bölümlü Kitap |