
Selammmm
Nasılsınızzz?
Keyifli okumalarrr
.
.
Demir'in anlatımıyla;
Sigaramdan bir duman çektim ve Ozan'a baktım. "Ne olacak şimdi?" diye sordu Ozan. "Buna gerçekten inanıyormusun?" diyerek ağzımdan kesik bir gülüş çıktı. "Görünüşe bakılırs-" Ozan'ın kapıya dönen bakışlarıyla bende başımı oraya çevirdim. Annemi görmemle sigaramı köşede söndürmem bir oldu.
Yanına geldiğimizde konuşmaya başladı. "Sonuçlar açıklandı. Bizimle gelmesini ne kadar istesekde senin söylediklerinden sonra gelmeyeceğini söylüyor. Eğer ki beni seviyorsan kafeye gidip konuşun,ondan özür dile yoksa kardeşini bir daha kaybedeceğiz ve ben bu sefer kaldıramam." Annem ilk öldüğünü öğrendiği zaman çok zor zamanlar geçirmiştik. Yine aynı şeylerin olmasını istemediğim için mecburen kafamı salladım.
Duru yanımıza gelince istemeye istemeye kafeye yürümeye başladık..
*
Ben Yunus ve Melis'e eve gitmeleri gerektiğini söyledikten sonra Demirlerle kafeye geçtik. Sinirle çıktığım kafeye geri giriyordum. Cam kenarında herhangi bir masaya oturduk. "Beni ikna edeceğinizi sanıyorsanız çok beklersi-" Demir sözümü kesip konuşmaya başladı.
"Boşuna çok beklersiniz falan deme 17 yaşında değil misin? Mahkeme yoluyla yine seni yanımıza alacağımıza emin olabilirsin. O yüzden hem bizi hem kendini yorma gel!" Alaylı bir şekilde konuşunca sinirlenmiştim. Ama birşey diyememiştim. Haklıydı şerefsiz.
" 3 hafta sonra 18'e giriyorum, o zamana kadar kalırım. Ondan sonra ne ölüme ne dirime!" Belki bu söz çok ağır olmuştu belki de çok klişe ama 18'e girdiğimde bir daha asla Demir ile ne karşılaşır ne konuşurdum.
Asla asla deme canımm.
Off sus bi
"Ağlarım ama niye böyle dedin ki?" Alayla tekrar konuşunca tam laf atacakken ablaları konuştu neydi ismi ya heh Defne.
"Artık tartışmayı kesin! Eve geçiyoruz." O ayağa kalkınca bizde kalkıp peşinden gitmeye başladık.
Akşam saat 18.55;
*
Yemeği yemiş salonda oturuyorduk. "Ozan,Abla bizimkiler yazmış yarın yine parkta toplanıyoruz." Dediğinde Özlem Hanım konuşmaya başladı. "Duru'da sizinle gelsin. İtiraz kabul etmiyorum." Herkes susunca Yavuz Bey televizyonu açmıştı. Fenerbahçe'nin maçı vardı. Maç başlayınca herkes televizyona döndü.
Demir "Çok kötü oynuyoruz abi kesin kaybedeceğiz şuna bak." Dediğinde "3-1 veya 3-2 biter kazanırız" dediğimde bana dönmüşlerdi. Demir alayla "Sen ne anlarsın maçtan" diyince sinirlerim bozulmuştu. Bir gün bi çarpacağım görecek. "1-1 biter bu maç" diye tekrar konuşmuştu.
"İddiaya girelim lan kaybeden 1 hafta köle olur" normalde böyle çocukça şeyler yapmazdım. Ama Demir'i köle olarak görmek güzel olur..
"Tamam lan"
Konuşmamızın ardından 5 dakika sonra gol yemiştik. "Kendini hazırla kül kedisi." Evet evet doğru bildiniz yine alayla konuştu.
İlk yarı bitince full Instagram'da takılmıştım. İkinci yarı başlayınca art arda gelen gollerle Demir'e döndüm. "3-1 şuan canım kendini köleliğe hazırlasan iyi olur" onun gibi alayla konuşunca sinirlenmişti.
Maç 3-2 bitmişti. Her türlü iddiayı kazanan bendim. "Ben çok yoruldum da kalacağım odayı gösterir misiniz?" Odaya gittiğim de Yunus'la Melis'i aradım. 1 saat kadar konuştuktan sonra direk yattım. Yarın yorucu bir gün olucaktı.
Sabah saat 8:00;
*
"Of ben niye böyle erken uyandım ya" kendi kendime konuşarak banyoya girmiştim. Elimi yüzümü yıkayıp direk aşağı indim. Tahmin ettiğim gibi herkes uyuyordu. Hem sıkıldığım hemde aç olduğum için kahvaltı hazırlamaya karar verdim. Kulaklığımı alıp mutfağa geçtim.
Menemen yapmaya karar verince dolaptan gereken malzemeleri çıkardım. Domatesi falan doğradıktan sonraa tava için dolapları karıştırmaya başladım. "Of nerde bu ya?" Son dolabı açınca bulmuştum. Bir yandan menemen olurken bir yandan sofrayı hazırlıyordum. Menemen olmuş mu diye bakarken gelen seslerle uyandıklarını anladım.
"Günaydın Özlem Hanım, Günaydın Yavuz Bey." Dediğimde bana döndüler."Günaydın canım, sen mi hazırladın kahvaltıyı keşke bekleseydin bizi, yardım ederdim" dediğinde küçük bir tebessüm ile "Bir günde beraber hazırlarız hadi soğumasın, ben getiriyorum menemeni siz oturun" dediğimde masaya geçmişlerdi bende Menemeni alıp geçmiştim. "Zehirlenmeyiz dimi?" Diyen Demir'e gülümsedim. "Bence sen artık fazla konuşma köle,Tüh çaydanlığı getirmemişim bi getiriver canım ya" dediğimde sinirle masadan kalmıştı.
"Salak olduğunu biliyordum ama kör olduğunu şuan öğrendim. Yazık doktora mı görürsek?" dediğimde gülmüşlerdi. Benim gibi eğlendikleri yüzlerinden belliydi. "Demircim burdaymış gel" sinirle gelen Demir ile herkes kahvaltıya devam etmişti. Kahvaltıdan sonra odama çekilmiş tüm gün melisgille konuşmuştum.
Saat 16.00;
*
Odaya Defne girince ona döndüm "Duru hadi giyinmeye başlayalım anca hazırlanırız" dediğinde kafamı salladım. Hava çok güzeldi yaz ayına yaklaşıyorduk. O yüzden çiçekli elbise giydim. Üstüme de ince bir hırka aldım. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra hazırdım.
(çanta yok)
Saat 18.00 gibi buluşulacaktı. Saat 16.30'a geliyordu. Defne giyindi mi acaba diye odasına gitmeye karar verdim. Hemen karşımdaki oda onundu. Kapıyı çaldım içerden gel sesi gelince içeri geçtim. "Hazırlanmışsın bende hazırım hadi gel salona geçelim." Beraber salona geçip boş yere oturduk.
Yavuz Bey "Çok güzel olmuşsunuz kızlarım." dediğinde gözlerimin önüne o an geldi..
13 yıl önce;
"Babaaa nasıl olmuşumm?" diyerek etrafında dönmüştü küçük kız. Pembe elbisesinin içinde prenses gibi duran Duru tek bir kelimeyi duymak istiyordu. 'Çok güzel olmuşsun kızım' bir kelime bu kadar mı çok zor olabilirdi ki? Söylese ne olucaktı. Küçük kız belki söyler diye gözlerini babasına dikmiş heyecanla bakıyordu. Ama geçen hafta aldığı cevabın aynısını almıştı. "Olmuş işte Duru ne sorup duruyorsun geç odana!" Duru bu cevapla 'Acaba güzel değil miyim?' diye ağlayarak odasına gitmişti. Kafasını pencereye yaslamış dışarıyı seyrediyor bir yandan ağlıyordu. Onu izliyen küçük çocuktan habersiz..
-bitti-
Nasıl olmuuuş?
Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın🫶🏻
.
.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 3.69k Okunma |
239 Oy |
0 Takip |
16 Bölümlü Kitap |