20. Bölüm

Kelebek Etkisi

Sare İzgi
sarezgi

“Sanırım bir açıklama yapman gerekiyor.”

“Seni öptüm diye mi?”

Damarlı kollarını gözlerime sokmak istermiş gibi bir tavrı vardı. Efe’yi göğsünden itmeye çalışıyordum ama o beni kendine daha çok yaklaştırıyordu. Dudaklarıyla dudaklarımı adeta keşfediyordu. Devam etmek istediğim hâlde, hislerime kulak asmamam gerektiğini biliyordum. Yavaşça geri çekilmeye çalıştım. Sonunda Efe de benden uzaklaştı.

Efe koltuğa yerleşirken, ben şaşkınlığımı gizleyemeden ona bakıyordum.

“Ne yani, ağzımdan salyaların aktığını görmek için mi kol şovu yapıyorsun?” diye düşündüm içimden.

“Sevgilim, yapma böyle şeyler; ayrılırız Allah korusun,” demek istedim ama sadece içimde kaldı.

Ben cevap vermeyince sorusunu yineledi.

“Seni öptüm diye mi?”

“Efe, hem bu sinirinin hem de... Ben kime ne anlatıyorum ki!”

“Sevgiline neden açıklama yapması gerektiğini anlatıyorsun,” dedi Efe, alaycı bir sesle.

“Gerek yok.”

Efe benimle alay ediyordu ve bunu hiç gizlemeye çalışmıyordu. Daha fazla konuşmak istemediğimi belli etmek için başımı cama çevirdim.

Yol boyunca Efe’ye bakmamak için direnmiştim.

Vardığımızda, onu beklemeden arabadan hızla inip girişe yöneldim.

“Sare, beni bekler misin?” dedi Efe. Onu duymazdan gelip ilerlemeye devam ettim.

Efe bana yetişince kolumu kavradı.

“Sare, biraz yavaşlasan mı, bir tanem?”

Sinirlendiğimi anlamıştı, ama umursamadım. Yine de yavaşladım çünkü mekâna tek başıma girmek istemiyordum.

Efe koluma girmemi bekliyordu, ama ben beklentisini karşılamayınca belimden tuttu. Beraber, onun rezerve ettiği masaya doğru ilerledik.

Efe sandalyemi çekti, oturmamı bekledi. Ben oturunca karşıma geçip oturdu.

Balık sipariş verip sessizliğe gömüldük. Saçma bir şekilde göz kaçırma oyunu oynamak istemediğim için abime mesaj attım.

“Abi, Efe ile yemekteyim.”

“Selam söyle. Yurda geç kalma sakın.”

“Abi, sana bir şey söylemek istiyorum.”

“Söyle, abicim.”

Efe’nin evine taşınma isteğimi abime söylemeyi düşünürken abim aradı. Telefonu elime aldığımda, Efe’nin sinirli ifadesiyle beni izlediğini gördüm.

“Telefonda konuşmam gerekiyor,” dedim ve ayağa kalktım.

Efe’nin sesi beni yerimde zıplattı.

“Burada, yanımda konuş.”

“iki dakika konuşup hemen geleceğim.” Montumu sandalyeye bırakıp ayağa kalktım.

“Sare, sabahtan beri benimle inatlaşıyorsun. Yanımda konuşuyorsan konuş, yoksa başka bir yerde konuşmana izin vermiyorum.”

Efe’nin gözlerindeki sinir her şeyi açıklıyordu.

“Efe, telefonda konuşmak için senden izin alacaksam, bu ilişki burada bitsin,” dedim. Kendi sözlerime ben bile inanamazken, Efe’nin gözlerindeki hayal kırıklığı ve alay belirgindi.

"Öyle mi, Sare?”

Güçlükle başımı salladım.

“Telefonunu verir misin?”

“Sebep?” dedim, abimin çağrısını meşgule atıp sandalyeme oturarak.

“Benimle ayrılmanı düşündürecek kişiyi merak ettim,” dedi. Beni aldattığımı düşündüğünü anlamıştım. Oysa öyle bir şey yapmamıştım. Efe’yi tanıdıkça ortaya çıkan kıskançlıkları beni yormaya başlamıştı.

“Efe, yok öyle bir şey. Sadece saçmalıkların beni bıktırdı.”

Efe inanmayan gözlerle bakmaya devam etti. Hızla masadan kalktı ve siparişin paket yapılmasını istedi. Döndüğünde elinde bir kutu vardı.

“Sare, bu kadar insan varken bu konuyu konuşmak istemiyorum. Lütfen bana gidelim, daha sonra seni yurda bırakırım.”

Bunu söylerken üç kez yutkunmuştu; belli ki sinirden. Ama sinirlenmesini gerektirecek bir şey yoktu. Dışarı çıkıp arabaya doğru ilerledi. Peşinden gittim. Ön sağ koltuğa binmek istemediğim için arka kapıyı açtığımda,

“Öne bin!” dedi.

Yeni bir tartışmayı kaldıramayacağım için dediğini yaptım.

Efe’den ayrılmayı düşünmüyordum ama davranışları beni huzursuz ediyordu. Bana sunduğu “Evimde kal” teklifini kabul etmek istediğimde hep bir şeyleri mahvediyordu.

Yaklaşık on dakikalık bir yolculuktan sonra Efe tekrar konuştu.

“Sare, telefonunu açıp verir misin?”

Gözlerim direkt onun gözlerine kilitlendi.

“Sare, lütfen,” dedi, dişlerini sıkarak.

Efe’nin gözlerindeki kararlılık, sinirini gizlemeye çalıştığına işaret ediyordu. Derin bir nefes aldım.

“Telefonumu versem ne değişecek, Efe? Her seferinde aynı şey. Güvenmiyorsan bu ilişkiyi neden sürdürüyoruz?” dedim, sesim çatlamaya yakın bir tonda.

Efe direksiyonu sıkıca kavradı, gözlerini yoldan ayırmadan konuştu.

“Sare, mesele güven değil. Bazen seni kaybetme korkusu... Kafamın içindekilerle savaşıyorum. Beni anlamıyorsun.”

“Efe, seni anlamaya çalışıyorum ama sen sürekli beni boğuyorsun. Böyle devam ederse... gerçekten, ben de yorulacağım,” dedim, sesimde istemsiz bir titreme vardı.

Efe, arabayı ani bir şekilde kenara çekti. Motorun sesi sustuğunda, arabada bir sessizlik hâkim oldu. Bana döndü, gözleri bir an yumuşamış gibiydi.

“Sare, özür dilerim. Seni boğmak istemiyorum ama bazen nasıl davranacağımı bilemiyorum. Seni çok seviyorum,” dedi.

Bu sefer gözlerimi kaçırmadım. Gerçekten üzgün olduğuna inanmak istiyordum ama kalbimdeki kırıklar onun sözlerini tam olarak kabul edemiyordu.

“Sevgi yetmiyor, Efe. Birlikte olabilmek için güven de şart. Her defasında seni ikna etmek zorunda kalıyormuşum gibi hissediyorum. Bu his beni yıpratıyor,” dedim, başımı cama yaslayarak.

Efe derin bir nefes aldı.

“Tamam. Söz veriyorum, kendimi toparlayacağım. Sana hak ettiğin güveni vereceğim, Sare. Ama lütfen... sabret,” dedi, sesi bu kez yumuşak ve sakin bir tona bürünmüştü.

Bir süre sessizlik içinde kaldık. Motor yeniden çalıştı, araba yola koyuldu. Efe, daha önce konuştuğumuz konulara hiç dönmeden beni yurda bırakmaya karar vermiş gibi görünüyordu.

Yurda yaklaştığımızda, arabayı yavaşlattı ve yan dönerek bana baktı.

“Bu gece düşünmek için biraz zaman ayır, Sare. Ama beni tamamen silme, olur mu?”

Bir şey söylemek istemiyordum. Onun üzgün bakışları beni zayıflatıyordu. Sessizce başımı salladım ve arabadan indim.

Efe’nin arabası uzaklaşırken, kalbimde bir ağırlık vardı. Ondan ayrılmak istemiyordum ama onunla böyle devam etmek de zorlaşıyordu. Telefonumu çıkarıp abime yazmayı düşündüm, ama onun bile bu durumda bana nasıl bir akıl vereceğinden emin değildim.

Yatağıma uzandığımda, Efe’nin sözleri kulaklarımda yankılanıyordu:

“Lütfen sabret...”

Sabretmek... Peki ya sabrım tükenirse?

 

 

 

 

Bölüm : 19.01.2025 19:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...