
Keyifli okumalar dilerim.
Bölüm | Yirmi Altı
"Seni seviyorum Lalin." Dedi nefesini dışarı bırakırken, "sana sandığından daha çok değer veriyorum."
Diyerek başını hafifçe kaldırdı.
"Kardeşim, ablam gibi dostum gibi arkadaş,neye yormak istersen ama laln sana hiç bir zaman art niyetle yaklaşmam."
Küçükken Lalin in annesi yüzünden Hakan ile pek oynamazdı Lalin aslında Lalin kimse ile oynamazdı annesi Lalin i dövecek yer aradığı için
Saçı salınık olduğunda bit bulaşacak diye gelir diğer çocukların içinden döve döve alır götürür.
Koşsa toprak kalktı diye, sevinçle bağırsa hasta olacaksın. Diye kızardı.
Sokaktaki çocuklarda lalinin dövülmesine üzüldüğü için onu artık oyuna almamaya başladılar.
Oyunlara alınmayan Lalin daha çok ağladı evlerinin önüne oturarak oynayanları izledi durdu.
Hakan ın laline ondandı bu sevgisi ondandı bu kıyamaması Lalin kaç yaşında olursa olsun gözünde oyuna alınmadığı için ağlayan kız olarak kalacaktı.
Hakan ın babası da şahane bir adam değildi. Abisine ve kardeşine olmasa da kendisine karşı sertti. Bunun sebebi ise Hakan ın çalışkan ve elinin her işe yatkın olmasıydı.
Hakanı adam etmek içindi.
Hakanda çocuklarla oynamaz oynayamazdı çünkü babası ile sürekli çalışırdı. Dik başı ve usluluğu ile ne baba oyun oynamaya gideyim mi diyebilirdi ne de babasının sözünden çıkabilirdi.
Lalin in 8 yaşında iken kurduğu cümle yankılandı zihninde
'sabahtan akşama kadar çok sıkılıyorum hakan.' küçük Lalin iç çeke çeke kuruyordu bu cümleleri
'hep oturuyorum televizyon izleyemiyorum. Resim yapamıyorum, sokakta oynamıyorum akşama kadar oturuyorum sadece,' Lalin o kadar çok ağlıyor o kadar çok hıçkırıyordu ki
Babasından habersiz ilk defa iş yapmıştı. Lalini alıp köylerindeki parka gitmişti. Aynı yaştalardı aslında ama Hakan kendini büyük lalinin yanında kendini daha güçlü güçlü olmak zorundaymış gibi hissediyordu.
Parkta Lalin ile gece yarısına kadar oyun oynamışlardı. Tüm zamanını evlerinin önündeki tarlayı çapa yapıp fidan dikerken uzaktan izlediği çocuklar gibi Lalin ile birlikte oynamışlardı.
O günün sonunda Lalin annesinden Hakan babasından dayak yemişti ama ikisinin de aklında olan tek şey oynadıkları oyunlardı.
Lalin'in, "Su verir," kekeleyerek kurduğumyarım yamalak cümle ile birlikte Hakan yerinden kalkarak komodin in üzerinde duran açılmamış sulardan birinin plastik ambalajını açtı.
Lalini dikkatlice biraz doğrultup suyu içirir iken Lalin yüzünü buruşturdu ve
Kendini geri çekti.
İki gün sonra
Lalin hastaneden çıkmak için hakanı bekliyordu.
Hakan buraya geldiklerinde onunla sabaha karşı üç e kadar kalmış ve sabah hayvanların bakımı için gidip geleceğini söylersek gitmiş ve ineğinin bugün yarın doğuracağını Osman ın bu işlerden anlamayacağı için kendinin kalacağını hastaneyi arayarak laline söylemelerini istemişti.
Doktor burada bizin yapabileceğimiz bir şey yok diyerek daha çok yatak sıkıntısından dolayı Lalini taburcu etmişti fakat Lalin başını tutmakta zorlanıyordu bir yere yaslamadan duramıyordu. Refakatçisi olmadığı ve de kolunu kaldıracak hali olmadığından yemek yiyememişti.
Başında kalmayıp gittiği için hakana asla kızmış aksine çok mahçup hissediyordu kendini Hakan buraya kadar getirmese çoktan öldü diye diri diri bile gömerdi babası
Travmatik beyin hasarı dendiğini duymuş ama ne olduğunu anlayamamıştı doktor başına gelip tek tek söylemişti
Bu da lalinin komiğine gitmişti adamın karşısına geçip kaburganızda çatlak ve kırık demesi çok ironikti.
Nefes aldığında batan ağrıdan bunu anlayabiliyordu.
Kolunun çatladığını o an yaşadığı acıdan anlamıştı.
Doktorun söyledikleri önemsizdi laline göre
Yaklaşık yarım saat önce taburcu edilmişti. Üzerindeki ince kıyafetleri ile hemşirelerin yardımı ile dışarı çıkarılmış hastanenin önündeki bankta oturmuş bekliyordu hakanı
Alnı sarılı kaşında yara bandı başının arkasında büyük bir yaranın üzerini kapatan sargı bezi burnunda tampon
Sağ kolu alçıdaydı. Dudağının kerarı, gözü, elmacık kemiği morluk içinde patlayan dudağı şişmişti.
Üstelik el ve bacaklarında titreme vardı.
Soğuktan sansa da beyin hasarı sebebiyle olmuştu.
Doktor' un alacağın bir darbe ölümcül olabilir. Bir kaç ay istirahat et. Demesi yankılanıyordu zihninde
'Seni sakat bırakması, felç olman an meselesi ani bayılmaların olabilir özellikle bunun için yataktan çıkmamalısın lavaboya dahi gitsen yanında biri olsun.' demesi bir an bile düşmüyordu zihninden
'yolda yürürken kask tak desem abartmış olmam sanırım.'
Ne zaman iyileşeceğimi soramamıştım. Yüzümdeki izler yaralar geçice bu durumda geçerdi sanırım.
Kalacak yerim yoktu.
Efkana telefonumu geri vermek istiyordum ama babam telefonu yüzüme fırlatmıştı yüzümden sekip yere düştüğünü görmüştüm dişimi kıran tekefon dudaklarımdaki kandan nasibini almıştı.
İnşaallah ki bozulmamıştır.
Efkan ımson bir kez dahi olsa görmek istemiyordum. Ama ona telefonu ve birikmiş olan paramı vermek istiyordum.
Eğer kabul ederse Hakan ile gönderebilirdim.
Geçen yaz tarlada çalışarak biriktirdiğim param vardı babamın bu konuda hakkını yiyemem ki çalıştığım zaman paramı alan bir insan değildi.
Ama bununda sebebi evlenirsem
Kedim çeyizi almam olduğunu düşünüyordum çünkü parayı harcamam için herhangi bir yere gidemiyordum.
Bakışlarımı ellerime indirdim. Umarım sürkeli titremezlerdi. Çünkü bir işe girmem gerekiyordu
Hakanlarda bir geceden fazla kalamazdım.
Hemen bu hafta içinde bir iş bulmalıydım ama konuşamıyordum yürüyemiyordum bile
Paranın hepsini efkana vermekte kararlıydım. Çünkü aklında öyle biri olarak kalmak istemezdim. Her gördüğünü isteyen şımarık bir kızdı demesini istemiyordum.parayı vereceğim diye bir kez söylemiştim.
Sözümde durmak istiyordum.
Yazarın Anlatımı
Evin önüne geldiklerinde Lalin kendi evlerini gördüğünde tedirgin bir şekilde hakana baktı.
Hakan ise gülümseyerek karşılık verdi.
"Annem sana çorba yaptı soğumadan gelin diye de tembih etmişti. Soğumuşsa
Annem beni maşa ile dövecek." Dediğinde Lalin ayıp olmasın diye dudaklarını yavaşça iki Kıvırdı ama unuttuğu yaralar sonucu inledi.
"Botoks yaptırmışsın gibi dudakların." Dedi Hakan lalinin alınacağını düşünmeden. Abisi ve oğlan kardeşi ile sürekli şakalaşır küfürsüz hakaretsiz bir sohbetleri olmazdı. Lalinin kırılgan biri olacağı aklına bile gelmemişti.
Hakan arabadan inerek lalinin kapısına dolaşarak kapıyı açtı. Eğilerek Lalini kucağına aldı.
"Osman alır ilaçları," dedi arka koltuktaki eczane poşetini almaya üşenerek
Bahçelerine girerek evlerinin Aralık kapısını iterek içeri girdi.
Genelde kapıları açık olurdu. Kapalı olsada dışarıdan açılır şekildeydi kapı
"Biz geldik anne!" Diye seslenmeden hemen önce odasına girerek Lalini yatırmıştı kendi yatağına
Kızın dibinde bağırarak kulak zarına zarar vermek istemezdi.
Odadaki şifonyerden klimanın kumandasını aldı.
Klimayı açacağı sırada hızla açılan kapı ile Lalin irkildi, Hakan'ın ise boşluğuna geldiği için hafif bir titredi.
Efkan'ın bakışlarının hedefi direkt karşısındaki Hakandı.
"Kapı lazım!" Dedi Hakan duvara çarpan ve de duvarda kapı kolunun izi çıkan duvara bakarak.
"Teşekkür etmeye geldin herhal!" Dedi bir kaç gün önce onu yerde baygın bulduğu anı anımsayarak
"Seni sikerim orospu çocuğu!"
Efkan hiddetle Hakan'ın üzerine doğru hamle yapmıştı ki Hakan bir adım geri çıkarak
"Adam ol!" Dedi
"Annem orada kız burada yakıştırıyorsan kendine buyur!" Dediğinde Efkan'ın üst dudağı kıvrıldı.
"Sen kendine yakıştırdın mı lan!" Dedi yüzüne doğru bağırarak hakana karşı o kadar öfkeliydi odadaki Lalini görmemişti bile
"Lal-"
"Efkan." Lalinin kısık nefesini verirken dudaklarından dökülen isme karşı Efkan ın Hakan'ın boğazına sarılmış elleri duraksadı.
Lalin yaşadığı olayın şokunu atlamamış bir şekilde karşısındaki iki adama bakıyordu.
Yaşadığı şiddettin üzerinden üç gün gibi kısa bir süre geçmiş iken gözünün önünde olanlar Lalini hem korkutmuş hem şaşırtmıştı.
Yataktan doğrulmaya çalışırken kaburga ağrısı yüzünden yüzünü buruşturmuşturmuş ve geri yatağa düşmüştü.
Efkan lalinden gelen ince ve pürüzlü ses ile hızla arkasını dönmüş Lalini görünce yutkunmakta zorluk çekmişti.
Ailesinin kapısına gitmişti bugün ailesini laline karşı iyi davranmaları konusunda uyarmak için ama annesi, 'geldiği gün Hakan kaçırdı nikah. Kıymışlar Lalin baba evime dönmem dedi,'
Lalin'in annesinin sözleri zihninde tekrar ederken
Uğradığı şoktan arkasına dönüp hakana sen mi yaptın bunu diyemiyordu.
"Lalin!" Dedi kısık ama bir o kadarda feryat eder gibi

Bacaklarını zar zor oynatarak laline doğru iki adım attı. Gözlerini lalinin üzerinden ayırmıyor, lalin'in etrafı kanlanmış ela gözlerinden gözlerini ayırmıyor ayıramıyordu.
Nasıl hareket edeceğini bilemedi dili düğüm oldu.
Bir alev harlandı yüreğinde, yakıcı bir his kapladı göğsünü
Laline doğru attığı adımlar son buldu dizlerinin üzerine çöktü. Biraz öncesinde Hakan'ın boğazını kavrayan ellerini laline uzandığında titredi.
Laline dokunurken elleri titriyordu hayatında ilk defa dokunmaktan korkuyordu her yeri incilmiş olan laline değen gözleri bile titriyordu.
"Güzelim." Diyebildi.
gözünde yaş bu çocuğun dedikleri Efkan. Küçükken her ağladığında numara yapıyor bu gözünden yaş akmıyor dedikleri
Ağlamayı bilmiyor dedikleri Efkan...
Gözünden düşen bir damla lalinin eline düştü.
Efkan daha önce hiç yaşamamıştı.
Böylesine derin bir acıyla burun buruna gelmemişti.
Böylesine derin bir acı hissetmemişti.
Babasının öldüğü zamanı anımsadı.
Mirayın kendisine sarılarak ağladığı
Ergenliği
Çocukluğu
İlk defa acıdan ağlamıştı.
Yüreği yanmıştı.
Başına saplanan keskin ağrıdan tanıdı acıyı,
Yüreğinin yanmasından bildi çaresizliği
Ama gözünden akan yaşa bir anlam vermedi.
"Neden geldin?" Diye sordu Lalin bunu hesap sormak için değil merak ettiği için sormuştu.
"Hakan a beni kurtardığı için mi kızıyorsun?" Ajitasyon yapmak değildi.
Gerçeği aramaktı lalindeki
Sordukları gerçekten merak ettikleri gerçek olduğu düşündüğü ama onaylanması ihtiyacı ile sorulmuş sorulardı.
Nasıl konuşacağını ne denebileceğini unutmuştu Efkan.
Teselli edilecek durumdaydı.
"Deme... Deme öyle." Dedi başını iki yana saklarken Efkan farkında olmadan kendini öyle bir sıkıyordu ki çenesini özellikle
Lalinin elini kavradı, titreyen parmak uçlarını hissedince daha da sıkı tuttu ama kendi eli de farksız değildi.
"Kim?" Dedi kendini toparlayabilecek bir halde değildi kendini durabilecek bir halde hiç değildi, Sorudan çok emirdi.
Hakan efkana yaklaşarak omzuna dokunmuştu.
Efkan sanki yeni uyanmış kendine gelmiş gibi
Bir eliyle yataktan destek alarak kalkarken yumruk olan elini sağa dönerek Hakan'ın yüzüne geçirerek hakanın bir kaç adım geriye sendeleyerek sırtını duvara çarpmasına neden oldu.
"Ananı sikeyim senin gibi adamın." Hakan burnunu tutarak kurduğu cümlede annesine edilen küfürü umursamadı.
Hakan'ın yakasını kavrayarak daha çok yasladı duvara "kim yaptı lan!" Diye yüzüne doğru bağırdı.
"Amına koyayım iki yumruk atacağım kızın yanında havan civana olacak olan." Dedi Hakan acıdan iki büklük olarak
Şerefsiz diye geçirdi içinden çok sert vurmuştu. Üstelik birde beklemiyordu.
"Babası yaptı." Dedi Hakan tekrar yumruk yememek için hızla
"Git ona yap ne yapacaksan." Harunu severdi Hakan ona karşı sonsuz saygısının olması onunkoruyacağı anlamına gelmezdi.
"İzleyen annesine abisine sor vuran babasına," Hakan kaşlarını çattı.
"Neden dövdüler Lalini?" Diye fısıldadı.
"Sen kullanıp attın diye, bize ahkam keseceğine kendi ayıbından kandırdığın kanına girdiğin şu kızdan utan." Dediğinde Efkan Hakan'ın yakasından tutarak yere fırlattı.
Haklıydı. Ama bilmediği şeyler efkanında korkuları vardı böyle olacağını bilemezdi.
O gün laline birazda olsa anlatmak lalinin evine kendi götürüp annesini babasını uyarmaya niyetliydi. Kalp kriz geçirmeseydi böyle olacaktı zaten.
Efkan bir kaç adımda kapıya ulaştı. Kapıdan destek alarak zar zor yürüdü.
Tüm ülkeyi yakacak gücü
Ama lalinden uzaklaşmaya mecali yoktu.
Hakan laline baktı, "bir daha evine gidemeyebilirim evinden istediğin bir şey var mı?" Diye sordu.
Efkan ile gidip aradan sıvışmak en iyisiydi.
"Yastığımın içinde param var. Birde kumbaram," dedi Lalin kısık bir sesle
Hakan başını sallayarak onayladı.
Burnu felaket sızlıyor sırtı ağrıyordu.
"Anne çorbayı ısıt geliyorum hemen!" Diyerek annesine seslendi hiç bir şey olmamış gibi
Daha çok bir şey olmadığını ispatlamak ister gibiydi.
Kendini dışarı atan efkanın ardından çıktı.
"Lalinin evine gidip dayak yemek istemiyorsan az biraz soluklan sindir." Dedi Hakan
Efkan bir elini evin duvarına yaslayarak derin derin nefesler aldı.
"Hastaneye götürdüm değil mi?" Dedi sadece sağlık ocağına mı götürmüştü yoksa
"O günden beri hastanede yatıyordu sabah taburcu oldu." Dediğinde Efkan içini kaplayan kıskançlık duygusu ile hakana döndü.
"Sabah taburcu olduysa neden şimdi geldi!" Diye kükrediğinde
Hakan,"geç gidebildim almaya," dedi daha sonra kendi burnundaki acıyı hissederek efkanında canını acıtmak için tüm gerçekleri tüm çıplaklığı ile anlatmaya karar verdi.
"İki saate yakın dışarıda gitmemi bekledi." Dedi Lalin ile ne olduğunu bilmiyordu.
Lalinin onu sevdiğini biliyordu ama efkanın Lalini sevdiğini düşünmesede acıdığını biliyordu.
"İneğim doğuracaktı kalmadım yanında iki tek başına kaldı hastanede," dedi
Kardeş tek başına yapamazdı harun amcasını aradığında telefonu açmamıştı annesi zaten soğuğa çıkamazdı bu yüzden hayvanının başında kendi beklemek için dönmüştü.
Elinde olan bir şey değildi onunda geçim kaynağı bu ineklerdi.
"İneğini sikeyim senin tek başına maısl bıraktın lan kızı!"
"Lalin benim karım değil kardeşim değil babasının elinden kurtardım birde başında mı bekleyecektim? Sen sevgilisi olarak neredeydin o dövülürken,"
"Senin aldığın telefon kızın yüzüne fırlatılırken sen nerdeydin Efkan?
Babası ayağının altında aldığında? Acıdan bağırırken yardım isterken? Babasına durması için yalvarırken,"
"Kaburgası kırık lalinin dişi kırıldı kırık dişi dilini kesti kafasınyere vurulmaktan beyin sarsıntısı geçirmiş," dedi çok normal bir şeyi anlatır gibi
"Başka başka," diye mırıldandı.
"Yüzünün halini gördün vücudunda kemer izleri falan ama bunlar önemsiz kemer ile dövülmek lalinin canını acıtmıyor... Çünkü çocukluğundan beri sulama hortumu ve kemerle dövülüyor."
"Daha öncede kafa travması geçirmiş ama buna ciddi dedi doktor sürekli düşüp bayılabilir kafasına aldığı en ufak bir darbe öldürücü olabilirmiş ölebilirmiş yani Lalin ama zaten sen yanından kovdun babası evden kovdu bizim
evdede ne kadar rahat edebilir üç yetişkin erkek yaşıyor o evde,"
"Merak ediyorum da sen hiç ömründe öyle bir acı yaşadın mı kemiklerin kırılıncaya kadar dövüldün mü?"
"Zalimin oğlu Efkan hiç acıya yenik düşer mi?" Dedi küçümser gibi
"Acıyı kabullenir mi bir kere canın yandı bu hayatta! Onda da babanı katletmedin mi nasıl bir nefret ki kendi öz babanın boğazını kesmedin mi?"
"Lalinin evinden bir kaç eşyasını alacağım. Sende lalinin yanında artisliğini adamlığını yaptığına göre gidebilirsin evine hayırlı günler." Diyerek efkanın yanından geçerek harunun evine doğru yürüdü.
Hem kendi içinde kalanları söyleyecekti Efkan haruna
Hemde kendisi kötü olmadan laf yemeden lalinin eşyalarını alıp çıkacaktı.
Harunun kapısını çaldı.
Efkanın kendisini toplaması bir kaç dakikaydı.
Harunun son halini görmek için lalinin odasında bir kaç dal sigara içebilirdi.
Kapıyı sefer açınca onu iterek içeri giren Efkan ile keyifli bir gülüş peyda oldu dudaklarına
"Baban nerede?" Dedi sefere
Sefer kadar korkmuş olan annesi, "bağırma oğluma-" demişti ki efkanın kaldırığı eli ile duraksayarak geri kaçmıştı.
Bu yaşına kadar kocasından bile dayak yemeyen kadın kendisine havalanan el ile ne yapacağını bilememişti.
"Bana bak karı marı dinlemem yemin olsun alırım ayağımın altına!" Dedi Efkan
"Sabrımın sınırında iken söyle kocan nerede," dişlerinin arasından tıslayan kendisine üstten bakan zalimin oğlu ile kadın dilini yutmuş gibi
"Uyuyor." Dedi kekeleyerek bu Efkan için hiç önemli değildi.
Laline annesinin eli kalkmışsa o eli kırardı.
Hakan karmaşadan yararlanarak kendini lalinin odasına atarak bahsettiği yastığın içini yokladığında bulduğu paralarla keyifle gülümsedi.
Neredeyse 3 bine yakın para vardı.
Gerçi normaldi Lalin geçen sene çapaya gitmişti bir sezon bu para azdı bile kesin o uyanık kâhya Lalini çocuk olarak görüp yaranın yarısını vermişti.
Odada olan yüklükten bulduğu valizi açarak bez dolaptan dürülü kıyafetleri ve lalinin kubrasını koydu yer yer soyulan eski çekmeceye baktığı esnada
İçeriden harunun sesini duyunca tüm dikkatini oraya verdi.
Cebinden çıkardığı sigara paketinden bir dal çıkararak dudakları arasına sıkıştırdı.
Ve telefonunu çıkararak Instagram da konuştuğu kıza mesaj attı.
Hakan içeriden yükselen seslere daha fazla duymazdan gelemedi.
Harunun ağladığı duymak garip bir o kadarda tatmin ediciydi.
Ama yükselen çığlık ve feryatlara dayanamayarak odadan çıkarak içeri girdi.
"Telefonun nerde lan!" Efkanın bağırması ile kim nereye kaçacağını şaşırmış harun yediği dayaktan ötürü hareket bile edememişti.
Efkan koltukta bulduğu telefon ve seferin ona titreyen elleri ile uzattığı telefonları aldı.
Harunun üzerine doğru eğilerek onunda ceplerini yokladı.
Bulduğu telefonu alarak üç telefonuda sobanın yanına yaklaraşarak sobanın demiri ile sobanın kapağını açıp hiç düşünmeden telefonları içne attı.
Harıl harıl yanan sobanın daha da yanması için içine kovadaki ince ve kuru odunlardan attı.
Nefes nefes kalmış bir şekilde sobanın kapağını kapattı.
Hakan haruna kilitlenmiş bir şekilde bakarken Efkan tüm soğukkanlılığı ile harunun kolunu tutarak kaldırdı.
Harunun kafasını tuttu.
Tüm nefreti ile karşısındaki adama bakarken, harun bu bakışlarının altında eziliyordu.
Ayağa kaldırdığı harununa yalvarışlarına sağır oldu. Elini harunun sağ yanağına koyarak hiç düşünmeden harunun yüzünün sol tarafını sobanın üzerine bastırdı.
Harunun boğazından yükselen acı dolu inleme tüm evi inletirken dudaklarınında yanmaması için dudaklarını birbirbine bastırırkenken gözlerinden ardı arkası kesilmeyen yaşlar akıyor yanan yer derin ve keskin bir acı bırakıyordu.
Hakan bu görüntüye daha fazla dayanamayarak efkanı tutarak çekmeye çalıştı.
Efkan transa geçmiş gibi hareketsiz bir şekilde önündeki adama bakıyordu.
Baktığı kişi harun ama gördüğü kişi lalindi. Lalinin yaralanmış hali kanlanmış gözleriydi.
Hakan efkanı uzaklaştırdığında
Harun kendini can havliyle yere atmıştı.
Yerde acı içinde kıvranırken
Hakan, "lalinin eşyalarını alıp geliyorum gideceğiz sonra yeter bu kadar." Dediği an Efkan çıkaramadığı siniri dinmeyen öfkesini hakandan çıkarmak ister gibi
"Sana mı kaldı lan Lalini çamaşırları!" Dedi hırsla bağırarak Hakan'ın az önce gittiğini gördüğü odaya girerek ortada açık olan valize ve boş bezden dolaba kaydı gözü
Tüm kıyafetleri bir valiz etmiyordu. Efkan gördüğü çekmecenin yamında giderek açtığında atletleri ve iç çamaşırlarını görünce onları alarak Hakan gibi valizin içine özensizce attı.
Bir üst çekmece küçülen boya kalemlerini es geçerek yıpranan resim defterini de alarak valizi kapattı.
Valizi tek eline alıp odadan ayrıldı. Haruna gözünün ucuyla bile bakmadan
Hızla geçip gitti.
Dış kapının anahtarını arkasından alarak Hakan'ın çıkmasını bekledi
Hakan çıktığında ise
"İki gün kıvran, iki gün sonra öldürmeye geleceğim."
kapıyı üstlerine kilitledi.
Anahtarı daha fazla yük etmek istemeyerek tarlaya fırlattı.
Hakan kendi evlerne gidildiği için efkandan bir adım öne çekmiş önlü arkalı iki adam Hakan'ın evine gelmişlerdi.
"Ayakkabıyı çıkar." Dedi Hakan az önce evlerine ayakkabı ile giren annesinin kesnlikle gözüne batan korktuğundan bir şey demediğini bilerek
Efkan bir şey demeden ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. Adımları lalinin olduğunodaya kadar gitti.
Valizi bir kenara bıraktı.
Hakana doğru dönerken,"montu var mıydı evde?" Diye sordu hatırlayamıyordu bu detayı Aralık ayına girdikleri günden beri inanılmaz bir soğuk hakimdi.
"Hırkası vardı koydum valize,"
Dedikten sonra "annem çorba yaptı içtikten sonra git." Dedi kardeşi Osman'ın yatağına oturarak
"Gideceğiz şimdi eyvallah." Dedi Efkan Lalini burada bırakmaya niyeti yoktu.
Hakan kendi ağzıyla söylemişti üç erkek diye üç erkek olmasa dahi kendisi varken elin evinde kalamazdı Lalin.
"Ben gelmeyeceğim." Dedi Lalin duydukları ile konuşmakta zorlanırken konuşmak zorunda kalması sinirini bozuyordu.
"Yok öyle dünya birlikte gideceğiz." Efkanın ölen polise olan merhameti ve de geride kalan bebeğine acıma duygusu Lalini gördüğü an geçmişti.
Efkan da kendi yaşadıklarını kaldıramıyordu. Sürekli neyin nasıl olacağını düşünmekten yorulmuş Lalin ile ayrılmak fevri bir karar sonucuydu.
Bunun pişmanlığını ise iliklerine kadar hissediyordu.
"Efkan." Diye mırıldandı Lalin anlatmaya açıklamaya konuşmaya mecali yoktu.
"Neden bunu yapıyorsun?" Sorudan çok yalvarış vazgeçiriş gibi
"Ben sana bakarım Lalin. Böyle olacağını bilmiyordum özür dilerim ama burada kalmazsın."
"Unuttun mu Efkan?" Diye sordu.
"Sen bana istediğim hayatı veremezsin."
Efkan bunun üzerinden içinden çok şey geçirse de bir şey söyleyemedi.
Lalinin hak ettiği hayatı kimse ona veremezdi.
Ne kendisi ne başkası Ne ailesi
Laline kıyamamıştı kendisiyle bir eve kapatmaya kıyamamıştı.
Lalin ise cümlelerini tüketmişti.
Kuracak cümlesi kalmamıştı her şeyi o gün söylemiş ayrılmaması için elinden geleni yapmıştı.
Bu gergin ortamda içeri giren Hakan'ın annesi lale yüzüne kondurduğu sahte gülümseme ile tepsiyi getirdi.
"Oğlum katında için sizde,"
Dedikten sonra laline baktı, "içebilir misin kendin?" Diye sorduğunda Lalin bir şey diyemeden Hakan, "elleri titriyor." Dedi
Efkan lalenin elindeki tepsiye elini uzattı.
"Ben içiririm." Lale bir şey diyemeden Efkan tepsiyi tek elinde aldı.
Lale gençleri yanlız bırakmak için çıktıktan sonra Efkan yatağın köşesine oturarak çorbayı karıştırdı.
"Senin içilecek hapların vardır Efkan. Sanalda katalım bir tabak,"
Efkan gömleğinin kollarını dirseklerine kadar sıvanmış bir şekilde bir kaşık alarak lalinin dudaklarına uzattı. Yaralı dudaklarına değdirmeden çorbayı içirdinde Lalin dudağına değmediği için sevnirken
Dilindeki kesiğe sıcak çorba temas ettiğinde acıyla yüzünü buruşturarak geri kaçtı.
"Acıdı." Diye açıklayarak dudaklarının izin verdiğince birbirine bastırdı.
Efkan çorbanın sıcaklığından olduğunu düşünerek,"üfleyeyim mi?" Dediğinde lalin
Başını iki yana salladı.
"Ben içemeyeceğim." Dediğinde Efkan
"Başka yemek istediğin bir şey var mı?" Diye sordu.
Lalin sıkılmış bir ifade ile, "ne zaman gideceksin?" Diye sordu.
Efkanın burada olması canını acıtıyordu.
"Gideceğiz şimdi," dediğinde lalin yeni aklına gelmiş gibi Hakan a döndü.
"Parayı bulabildin mi?" Diye sordu.
Parasının efkana olan borcuna yetmeyeceğini biliyordu ama yine de elindekini vermeliydi.
"Buldum." Dedi Hakan elini cebine atarak parayı çıkarıp lalina verdi.
Lalin aldığı parayı incelemeden efkana uzattı.
Efkan ne olduğunu anlamaya çalışır gibi
"Ne bu?" Diye sordu.
"Parayı sana ödeyeceğimi söylemiştim." Diye açıkladı parayı tutmaya devam ederken, "parayı almak için gelmedin mi zaten." Dedi
Ayın 18 inde finallerim var ve yarın işe başlıyorum bölümleri hep aynı gününde atacağım ama kısa olabilir bunun için üzgünüm ama yapabilecek bir şeyim yok
Elimde değil
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 24.71k Okunma |
913 Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |