
Benden nefret etmelerinin sebebini anlıyordum artık.
Birini sevdiğinden, birini gururundan etmiştim.
Kendilerince haklılardı, bana öfkelenmekte kızmakta hayatlarını mahvettiğimi söylemekte ama atladıkları şuydu ki
Doğmayı ben istememiştim.
Anne karnına düşmek benim kendi verebileceğim bir karar değildi.
Onların kendi dünyasında tüm bu felaketlerin benim yüzümden olduğunu sanmaya devam etmeleri artık beni üzmüyordu.
Nefret edilmek beni yormuyordu.
Nefret etmiyordum zira nefret ağır bir yüktü. Onlar yüzünden bir yükü daha sırtlanamazdım.
Bana yaptıklarıyla hesap sormak istemiyordum. Yorgundum öyle bir yorgunluk ki ömrümün geri kalanını dinlenmeye ayırsam dinmezdi bu yorgunluk
İntikam... Adı bile ürperticiydi. İntikam bedel onların günahını istemiyordum. Vebal almak onların şerli gözlerinin üzerimde olması...
Herkesin kendi yüreğinden yanmasıydı tek dileğim, tek duam.
Yılmazların evin önüne geldiğimde kendimi toparlamaya çalıştım.
Kapıyı çalarak bir adım geri gittim.
Kapıyı açan Dilara ile yüzüme yalancı bir tebbesüm kondurdum, "abi-"
"Abim mi?" Diye çıkıştığında yüzümdeki tebbesüm silindi.
"Bir sorun mu var?" Der demez sanki dünyanın en komik şeyini söylemişim gibi bir ifade belirdi yüzünde
"Bir de soruyor musun! Utanmadın mı gece vakti kırığını abimin üzerine salmaya hangi yüzle gelebiliyorsun sen buraya!"
Kırığım.
"Bakma bana aval aval abimi sen ayartmadın mı!" Sanki sesini mahalleliye duyurmak ister gibi avaz avaz bağırıyordu.
"Ne diyorsun sen Dilara!" Dedim duyan yanlış anlayacaktı. Onunda isteği buydu.
"Yalan mı abimle basmadım mı sizi!" Daha ne kadar her şey kötüye gidebilir derken bir yenisi daha ekleniyordu bu listeye "yalan söyleme, yok öyle bir şey!"
Başını iki yana salladı. Onun kadar yüksek çıkmıyordu sesim. Çığlık bile atsam onun sesine yetişemezdim.
"Abim hastanede benim!" Diye çığırdı. Sanki abisine ölüp biter çok severdi.
"Ölüm kalım savaşı veriyor. Benim abim," dedi sona doğru daha kısık bir şekilde
Mimiklerini öyle güzel kullanıyordu ki sesi haklı gibi mazlum gibi çıkarken,
Mimikleri beni aşalığıyor ukala bir tavır sergiliyordu.
"İyi hadi yine iyisin." Derken sesi küçümser gibiydi. "Efkan seni patlatıp bırakmamış,"
'sana müşteri de bulurum.'
'patlak mısın.'
'peyniri kendimize göre yaptım.'
'evde fazladan bir boğaz var, nasıl yetsin eve para,'
Gözlerimi kapattım.
Aldığım nefes ciğerime yetsin diye uğraşırken
Beynimde yankılanan sesleri susturamuyordum.
Son haftalarda yaşadıklarım, duyduğum hakaret ve aşağılanmalar sanki Dilara yüzündendi.
Tüm öfkem dilarayaydı.
Beynimdeki sesi susturamuyordum ama dilarayı susturursam belki beynimin içinde yankılanan tüm sesler susardı.
"Ne oldu Lalin. Doydu mu Efkan sana?" Abisinin yanında bana kurduğu o nazik ses tonu bir tarafına kaçmış olmalıydı ki
Bu şekilde kullanıyordu.
Sustur.
Tüm mahalle duyacak işin içinden çıkamayacaksın Lalin.
"Kes sesini," dedim güçsüz bir sesle
Sesim böyleydi. Hep güçsüzdü bastırılmaya susturulmaya alışmıştı.
"Ne sandın Lalin?" Dedi gülerek
"Bana bakmayan adam sana mı bakacaktı, "
"Deliriyorsun değil mi?" Diye sordum.
"Efkan benimle sevgili oldu diye için içini yiyor," başımı iki yana salladım.
"Efkan senin için hep abinin arkadaşı olarak kalacak. Efkan senin abin olarak kalacak Dilara,"
"Sevgilin mi?" Dedi şaşırmaktan çok alay eder gibi
"Kullanıp attı kızım seni!" Diye bağırdı yüzüme doğru eğilerek "anla şunu Efkan kullandı seni!" Kendini geri çekti.
"Göreceksin Lalin. Abimin arkadaşı olarak kalacak mı kalmayacak mı göreceksin." Diyerek arkasını döndü.
Ve benim için zaman o zaman aktı.
Beynimin içinde susmayan sesler
gurur kırıcı sözleri
Tüm bunların yanında kafamın içinde beynimini tırmalayan bir ses daha vardı.
Zarar ver ona!
Sustur.
Arkasını döndüğü an gözüme ilişen
Keserle bir anlık gaflete kapıldım. Ve keser ile kafasına vurdum.
Kesere bulanan kan
Yerle buluşan Dilara
Yutkundum.
Hak etti.
Artık sana bulaşamayacak
Sen sadece onu susturdun.
Elimdeki keser yere düştü. Eğilip dilaraya bakmak istesemde bunu yapmadım. Her eğilip bakma isteğim, yardım çağırma düşüncem baskın gelse sözleri aklıma geliyordu.
İçinde konuşan ses öyle yüksekti ki
Beni arkama bile bakmadan gitmeye ikna etti.
Efkan yüzünden oldu.
Ben yaptım.
Efkan yüzünden kışkırttı seni aptal!
Eğer o olmasaydı. O hakaretleri duymazdın.
Kendimi savunamadım.
Savundun. Onu susturdun kendini suçlama bunu hak etti,
Gidecek yerin kalmadı Lalin.
Sözün Efkan yüzünden atıldı.
Yılmaz ile konuşmam gerekirdi. Ondan özür dilersem.
Aptal olma, kardeşine zarars verdin. Seninle olmak ister mi
Adımlarım benden bağımsız efkanın evine doğru gitti.
Ondan hesap sormalıydım benim peşimi bırakmalıydı.
Yılmaz'a yaptıkları yanına kalamazdı.
Hayatımdan tamamen çıkmalıydı.
Ben nasıl onun sevgilisi ile olan hayatına müdahale etmiyorsam o da bana edemezdi.
Dilara belkide beni şikayet edecekti
Hapse girecektim. Tüm bunların hesabını efkana sormadan olmazdı.
✨
Evinde sevgilisi var mıydı yok muydu bilmiyordum. Umrumda da değildi açıkcası
Kapıyı çalarak geri çekildim. O kadar sinirliydim ki kapıyı umuyorum ki Efkan açardı. Aksi halde o kızda Dilara ile aynı kaderi paylaşabilirdi.
Böylece içeriden çıkmamayı garanti ederdim.
Açılan kapı ile bakışlarımı kaldırdım. Karşımda gördüğüm Efkan ile ağlamamak için kendimi sıktım.
Onu özlemiştim.
Hayır,
kendiside beni gördüğüne şaşırmıştı.
"Lalin'im." Dedi
Gözleri şişmiş miydi yoksa kuruntu mu yapıyordum.
"Gel içeri, ben gelecektim tam senin yanına," diyerek kolunu bana uzattığında geri çekildim.
Sesi yorgun ve güçsüzdü. Bu kaçınılmaz bir gerçekti.
"Neden yaptın Efkan?" Diye sordum.
Anlamamış gibi kaşları çatıldı.
"Beni o gün neden terk ettin." Diye sordum. Sadece bilmek istiyordum.
"İçeride konuşalım lalin." Başımı iki yana salladım. Tüm nefretimi buraya dökmek istiyordum.
"İkinci kez geldin yine terk ettin." Kendi kendime mırıldanıyordum. Bakışlarımı yerden kaldırarak efkana diktim.
"Neden yılmazla konuştun? Yüzüğü attı mutlu musun Efkan neden yaptın! "
Kaşlarını çattı.
"Yanına mı geldi?" Diye sordu ama kendi de bu ihtimali vermiyordu
"Benim tek şansım yılmazdı iyi kötü bir eşim olacaktı." Bunu söylemem ile kaşları çatıldı çenesi seyirdi.
"Abuk sabuk konuşma geç içeri,"
Sinirli çıkan sesi üzerine basa basa kurduğu kelimeler beni durdurmadı.
"Neden geçeyim ya!" Diye bağırdım.
Çok özledim seni Efkan.
"Bu evden beni sen kovdun Efkan neden içeri geçeyim."
İçeriden çıkan Neşet ve tanımadığım bir kadın efkanın arkasında dururken kendimi daha da güçsüz hissettim.
"Lalin içeride konuşalım soğuk hava," başımı iki yana salladım.
"Ben sana ne yaptım da nefret ediyorsun benden bu kadar neden Efkan
Anneannemin evinde ne kadar kalacağım." Kaşlarını çattı.
"Ne anneannesi?" Dedi bir hiddetle
Arkasındaki neşete baktı, ardından tekrar bana. "Ben seni Hakan a emanet ettim gittim ne annenesi," durdu.
"Kardeşi, abisi bir şey mi yaptı?" Diye sordu.
Güldüm. Yapabileceğim tek şey buydu gülmek halime gülmek halime yanmak!
"Çok mu umrundaydı Efkan." Diye sordum başımı hafifçe sağa eğdim.
"İkinciye terk etmeseydin efkan. O halimi gördükten sonra gitmeseydin. Adam gibi başımda dursaydın da görseydin kim ne yaptı."
"Sanki temelli bırakıp gitmişim gibi konuşma neşeti yanından eksik mi ettim. Hakana emanet ettim seni,"
Çünkü benim hakana ihtiyacım vardı değil mi lavaboya bile gidemezken hakanı görünce iyi hissedecektim.
Çünkü beni ona emanet etmişti.
"Kendini böyle mi teselli ediyorsun Efkan?"
"Neyine teselli edeceğim kızım! Ne sormak istiyorsan sor ne yaptım ben sana?"
"Ne mi yaptın?" Dedim şaşkınlıkla
"Ne yapmadın Efkan, ben senin yüzünden dövüldüm. Ben senin yüzünden evden atıldım," bilmediği o kadar çok şey varken böyle ukala bir şekilde karşıma geçmesi
"Halletmedik mi bunları ben geldiğimde gidecektik hani Lalin."
"Rüyan hayra gelsin Efkan. Çünkü ben seninle hiç bir yere gelmeyeceğim."
Gideceksin.
Onunla gideceksin, kaçacaksın gururu bırak! Hapse giremezsin.
"İçeride Lalin içeride." Dedi üstüne basa basa
"Ne oldu güzelim sana ne derdin neye sinirlendim gel anlat bana," diyerek bir adım atmıştı ki
"Git ya!" Diye bağırarak geri kaçtım.
"Ne zamandır arayıp sormadın nasıl olduğumdan bi haberken ne güzeli ya,"
"Nasıl olduğunu elbetteki biliyorum Lalin. Yanlız bırakmadım seni, Ayşen yok muydu yanında-"
"Buraya gelip esip gürlemenin amacı ne?"
Kırılmıştım.
Hiç tanımadığım bir kadının karşıma geçip bana bunları söylemesi
Kendinde bu hakkı bulması konusunda Efkan yardımcı olmuş olmalıydı.
Efkan kadına cevap verecekken araya Neşet girmişti. " Efkan konuşmayı sonraya erteleyin geç kalacağız."
Efkan başını iki yana salladı, "geç kalmışım ben zaten kalacağım kadar." Diyerek bana kaçma fırsatı vermeden kolumdan yakaladı.
İçeri doğru çekiştirirken, içeri girmemek için direnip bağırsam da engelleyememiştim.
İçeri girdiğimizde beni öne doğru iteleyerek kapıyı kapattı.
Kadın ve Neşet dışarıda kalmıştı.
"Otur karşıma anlat sorunun ne olduğunu," omuz silktim.
"Asıl sen yaptığın hatayı düzelt."
"Tamam." Daha çok eyvallah der gibiydi tavrı "özür dilerim, yaptığım bir hataydı bir daha olmayacak."
"Benden değil. Yılmaz'dan özür dileyeceksin,"
"Af buyur?" Dedi anlamazdan gelerek
"Ne yapacakmışım."
"Bizi ayırdığın için ondan da özür dileyeceksin."
"Ben senden seni bıraktığım için özür diledim, Yılmazla elbetteki ayrılacaksın."
"Nereye gideceğim peki! Ya ben anneannemlerde ne zamana kadar kalacağım neden böyle yapıyorsun."
"O konu..." Dedi mırıltıyla bunu kesinleştirmiştim ki kesinlikle yorgundu.
Konuşmaya mecali yok gibiydi.
"Hakan dün geceye kadar onlarda kaldığını iyi olduğunu söyledi bana Neşet sürekli yanındayd-"
Başımı iki yana salladım beni asla anlamıyordu anlamıyordu beni
"Ne neşeti Efkan ya neyden bahsediyorsun sen."
"Ben sana ne yaptım da nefret ediyorsun benden bu kadar neden Efkan?
Sokakta mı kalmamı istiyorsun yeterince rezil olmam seni tatmin etmedi mi
Beynim de hasar var düşüp bayılıyorum ve kafama alacağım tek bir darbe öldürücü olabilir. Öldürsün zaten o gözümde değil ama sakat kalırsam ne olacak!" Benden bu denli bir yükseliş beklemediği den olsa gerek gözlerini üzerimden ayırmadan dinliyordu.
"Kim bakacak bana ya bakarlar mı sanıyorsun
Yılmaz iyi kötü kocam olacaktı bakardı."
Çenesi seyirdi. Bunu duymayı sevmiyordu ama yine de araya girmedi.
"Anneanneme sürekli iş yapmam bekleniyor
Yapamıyorum! Anneannemin de kovması an meselesi
İşe giremem çalışamam neye dokunsam ellerim dizlerim titriyor kasılıp kalıyorum!"
Kapı açıldı içeri Neşet girdi benim yönüm kapıya dönükken efkanın sortı dönüktü kapıya geleni görmeden elini kaldırarak onu durdurdu. Sanki sözümün kesilmesini istemiyordu.
"Devam et." Dedi bana itafen
"Sana bunu söyleyerek gözünde daha da düşmek istemem ama senin beni gözünde koyduğun yer belli,"
Neşet çıktı yine Efkan ile birlikte kaldık
Efkanın havadaki eli indi.
"Evinde kaldığım kuzenim para teklif ediyor bana neden vereceğini sorma söylersem kalan gururum iyice kırılacak müşteri de bulurmuş bana evinde kalmama ses etmezmiş."
"Ben felç kalsam yatalak olsam sen sanıyor musun ki onlar bana bakar. Üzerimden inmezler! Her dakika tecavüze uğrardım yemek verirler m sanıyorsun sıkıldıklarında atılırım bir köşeye çünkü lalinin hak ettiği şey bu!"
"Kim." Diye sordu tüm bu anlattıklarıma karşılık oysa bana herkes zarar vermişti kendiside dahil
"Ha
ngi kuzenin Lalin." Başımı iki yana salladım.
Tamam anlamında başını eğdi.
"Hayatıma karışma Efkan yoluma çıkma istemiyorum seni dedin çektim gittim bir daha geri istemeye hakkın yok,"
"Seni kaybetmekten korktuğum için bocaladım hep," Dedi ağır bir dille
"Artık seni kaybetmekten korkmuyorum Lalin."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 24.76k Okunma |
914 Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |