
Bir gün çıkıp deselerdi ki koca bir yalanın içinde büyüyorsun ama farkında değilsin kesinlikle ilk söyleyeceğim şey inkar etmek olurdu. Çocukluktan beri en iyi yaptığım şeyi yapıp deli gibi inkar ettiğim onca şeyi düşünüyordum.
Deli gibi korkuyordum mesela sevilmemekten deli gibi korkuyordum. İşin komik yanı sevgiyi sorsalar açıklayamazdım bile çünkü tanımıyordum. Hatırlaya bildiğim andan itibaren düşünüyorum da şuan oluştuğum kişi aslında ta o zamandan belli ediyormuş kendini.
Kendimi farklı sandığım her şeyin aslında sevgiyi adlandıramıyor oluşum olduğunu bugün bu yaşımda fark ediyordum. Arkadaşlarımın birbiri ile konuşup güldüğü anlarda elimdeki oyuncak ayı ile bir köşede onları izliyordum. Çünkü evdede yaptığım tam olarak buydu. Annem ile babamı bir köşeden izlemek akıllı bir çocuk olup koltuğun köşesinde oturmak. Misafir evinde öylece otursam muhtemelen durmadan sevilen o çocuk işte. Ama uzun bir süre o kenardaya oturmaya alıştığım için uzun bir süre konuşmak aklıma gelmeden öylece insanları izleyip hareketlerini anlamlandırmaya çalışıyordum.
Sonrası çorap söküğü gibiydi kreş ve ilkokul anılarımın çoğunda o köşede durup izliyor bazende yanlarına yaklaşıyordum. Ama bir anda yanlarına gitmeye karar verdiğim için beni içlerine alamıyorlardı. Bende kendimde bir kusur arıyordum oysaki tek yaptığım anlamaya çalışmaktı. Hayatım boyunca devam edecek döngünün o zaman başladığının farkında bile değildim.
Şimdi oturduğum koltuğun köşesinde Alin'i şımartan Mete'yi izliyordum. Saçları ile oynuyor örüp örüp çözüyor ve anlattığı şeyleri dinliyordu. İşin komik yanı benimde saçlarım ile oynayan tek kişinin yine Mete olduğuydu. Evden çıkmadan önce saçımı öpüyordu mesela böyle anlarda durup düşünüyordum uzaktan izleyen o çocuk gibi şimdi sıra bana gelmişti sanırım.
Ama sıranın bana geldiğini kabul edemiyordum. İşin komik yanı buydu hep şüphe duyuyordum. Nasıl duymazdım ki zihnimde dönüp duran onca düşünce içinde hiçbiri olumlu olamıyordu bir türlü hep bir yerlere takılıyordu. Zihnim bile engebeli bir arazi gibiydi.
Aklıma kulanmaya başladığım ilaçlar geldiğinde zihnimin sunacağını düşünüyordum. Gittiğim doktorun bir önerisiydi sanırım o sesi susturmak öyle planladığım gibi kolay olmayacağından ilaç iyi bir yardımcıydı.
İlk günler bomboş dolaşan halim aklıma düşerken ana odaklanmaya çalıştım. Her şey bayır aşağıya gidiyordu ve benim içinde olduğum arabanın freni yoktu.
Mete açısından işler iyi gidiyordu ama sanırım amcamlar farkında olmadan av olmuşlardı. Aklıma annem gelirken onunla yüzleşmeyi erteledim yine çünkü ilk yüzleşmem gereken kişi oydu sonrası daha kolay olacaktı biliyorum ama hazır değildim hem içten içe onu haklı bulacağımı hissediyordum.
Meryem hanım bana herkesin anne olamayacağını anlatmıştı. Bazen bazılarımız anne olmayı seçmez zorunlu kalır ve ne yaparsa yapsın bu duyguya sahip olamaz demişti. Bana en sevdiğim kurabiyeyi yaparken sesinde gizli anlam belli oluyordu annemi anlatmaya çalışıyordu. Demekki gerçekten de annemin bir hikayesi vardı diye düşündüğüm ilk an o andı. Hiç ortada olmayan dayımı düşündüm sonrasında bize uzak duran anneannemi şimdilerde anlıyordum anneme pişmanlık ile baktıklarını. Çünkü artık pişman insan nasıl görünür biliyordum aynada baktığım bir ifadeydi bu. Ama altından çıkacak hikaye yeniden omuzlarıma yıkılacak bir yük gibi duruyordu.
O yüzden anneme hak vereceğimi hissediyordum.
Birde deli gibi beklediğim şeyler vardı mesela Handan'ın o şeytan kaynanasını cemiyet davetinde görmek kadın durmuyordu. Kızın ruhunu emiyordu ve bunu yaparken tam bir canavar gibiydi. Handan'ın anlattıklarını dinlerken aslında farkında olmadan şanslı olduğumu hissediyordum. En azından birisini sevmemiştim birde ondan ihanete uğramak gerçekten bambaşka bir acı olurdu.
Birde Mete vardı tabi her an etrafımda duruyordu. Söz verdiği gibi o klinikte beni kapının ardında bekliyordu. Kendince bana iyi gelecek şeyler yapmaya çalışıyordu ve bundan oldukça keyif alır gibi bir hali vardı. Onu izlediğim onca dakikanın sonunda gerçektende güvenebilirim gibi geliyordu ama halen emin değildim. Bunun farkında gibi bir hali vardı ne sorsam her defasında uzun uzun açıklıyordu ama halen açıklanmayan detaylar vardı ve sanırım benim için susuyordu.
' Ben demiştim bu ikisi o çocuğun arkasından iş çeviriyor diye ' bir anda yükselen Meryem hanımın sesi ile irkildiğimde çoktan bu andan uzağa gittiği mi fark ettim.
' Anne dizi alt tarafı' Alin isyan ederken ben gülümsemek ile yetindim. Fark ettiğim en önemli şey Meryem hanımın eşinden sonra bununla baş etmek için günlük dizilere sarmıştı ve hepsi hakkında her detayı biliyordu. O yüzden kaçırdığı bölümleri izlemek için bizleri çağırıp pazar günlerini beraber geçirmemizi sağlıyordu. Sanırım bir şekilde hep bir arada olamaya alışmıştı. O yüzden bende bu duruma ayak uydurup onlara eşlik ediyordum. İşin garip yanı böyle anları seviyor olmamdı. Kendimi huzurlu hissediyordum. Sanki o lanet akbabaların arasında değilde öylesine uzak bir yerde yaşıyor gibi hissediyordum ama gerçek akbabaların hemen kapının dışında olduğuydu.
Ama şuan tamamen bana ait gibi hissediyordum o yüzden oldukça keyif almaya çalışıyordum. Burnuma dolan değişik bitki kokuları her an yükselen Meryem hanımın sesi ve Alin'in yılmış isyanları arasında gayet mutluydum.
Evet mutluydum garip bir durumdu bunu doktora ilk itiraf ettiğimde kendimde ilk defa duyuyordum. Çünkü farkında bile değildim. O an bana anlayış ile gülümseyen kadının gözleri aklıma gelirken bir diğer seans için ona bir hediye almayı düşündüm. Belki bir fular yada broş olabilirdi.
' Ay bu çocuk çok yakışıklı öyle değil mi Helin'
Meryem hanım heyecan ile ekrandaki sarışın adamı gösterirken bir anlığına oyuncuyu süzdüm.
' Evet bence de çok yakışıklı '
Söylediğim hoşuna gitmiş olamalı ki keyifli bir şekilde güldü. Yan tarafımızdan gelen bir tıslama ile Mete'lere döndüğümde abi kardeşin bana kısılmış gözlerine baktım.
' Helin abla gerçekten sarışın erkekler mi?'
Abisinin kolunun altında bana göz deviren kıza gülümseyip onunla beraber cevap bekleyen Mete'ye baktım.
' Yani bence sarışınlar her zaman bir adım önde '
' Dimi Helincim bencede nedir televizyonlar hep esmer çocuklarla doldu taştı birazda temiz yüzlü sarışınlar olsun'
Meryem hanımın isyanına yeniden güldüğümde Mete'nin tıslama sesi ile bu sefer ikimizde onlara baktık. Evet Mete esmerdi ve görünüşe göre söylediğimiz şeyler hoşuna gitmemişti.
' Yılan mi olacaksın oğlum nedir tıs tıs sesler'
Kahkahamı tutamazken bana göz devirne Mete'ye omuz silktim. Bence komikti.
' Anne senin kocan esmerdi. '
' Maalesef Haldun'un tek kusuru esmer olmasıydı '
'Anne'
Şaşkınlık ile hayret içine düşmüş yüzüne yeniden güldüğümde gözleri iyice kısılmış ikimizi süzüyordu.
' Ne var Doğan bizimde ideal tipimiz olamaz mı? Hayır siz erkekler bütün mankenleri övgüler ile anlatırken sorun yok biz sarışın övdük diye bir bayılmadığın kaldı'
Meryem hanımın en sevdiğim hali bir anda ortaya çıkarken onun kendinden emin bir şekilde kendini savunan halini keyifle izledim. Müthiş bir ifadeye bürünüyordu yüzü.
' Anne hangi mankeni övdüm ben '
' şimdi değil ama geçmişte yapmışsındır'
' İhtimaller ile beni şuan resmen harcadın be sultanım hani en yakışıklı bendim senin gözünde '
Meryem hanım yılmış bir ifadeye bürünüp derin bir soluk bıraktı.
' Kuzguna Yavrusu Şahin Görünür demiş atalarımız sanırım haklılar. Anne yüreğim işte sizi hep kusursuz görüyor .Hem seni Helin beğensin sonuçta seninle ömrü geçecek olan o. '
Bir anda önüme bırakılan top ile ceza sahası ortasında kalmış gibi hissettim . Mete'nin bana dönen gözleri ile ona gülümsediğimde Meryem hanım çoktan televizyona dönmüştü bile.
' Yok o konuda benim hiç şansım yok Helin'de sarışın seviyor anne'
Onun huysuz haline göz devirirken bundan aynı zamanda keyifte alıyordum.
' Yapacak bir şey Mete sonuçta bu yaştan sonra sarışın olamazsın'
Alin kıkırdaken ona şaşkınlıkla dönen abisi onu kolunun altından çıkarırken gerçektende huysuz bir çocuğa dönmüş gibiydi. Hepimizin gülüyor olması hoşuna gitmemiş gibi bir kenara çekildiğinde trip atar gibi tavır almıştı.
' Ama abime çok yüklediniz o çok yakışıklı hem müthiş birisi'
Abisine doğru eğilen başı ile ona altan altan baktığında bu sefer tıslama sırası Meryem hanım ile bana geçmiş gibiydi.
Tam bu anlarda ekranda oynayan sahne ile Meryem hanım isyan ederken keyif sırası Mete'ye geçmişti.
' Kör olasıca kızın kocasını aldattığı oglan bu sarışınmış. Zaten sarışın erkeklerin hepsi kötü karakterli oluyor '
Anında değişen kararı ile sarışınlara saydırmaya devam eden Meryem hanımı izledim. Günün birinde Alin'in onun ikizi olacağını görebiliyordum. Şimdiden anne kız ikiz gibiydiler. Tıpkı sen ve annen gibi diyen iç sesim uzun bir aradan sonra ortaya çıktığında bu sefer ona itiraz etmedim. Ne yaparsam yapayım annem annemdi ve ben onun kızıydım. Benziyorduk insanlara tavır konusunda da benzediğimiz anlar vardı ama ben onun yanında bile farklı kalıyordum. Bana doğruyu göstermeye çalışan babannem sayesinde.
Ama yinede sonuçta bu kan yine aynı kandır diyen iç sesim ve ben biliyorduk ki bir gün bende ona dönüşebilirdim ve bu benim en büyük korkumdu sanırım. O yüzden sevmiyordum sanırım insanları ona dönüşmektense yalnız kalmak daha güvenilirdi. Ama günün sonunda bu koltukta Kurt ailesinin bir ferdi oluyordum.
Tepe taklak yuvarlanırken etrafta gördüğüm her güzel çiçeği toplamaya çalışıyordum adeta.
' Helin iki gün sonraki davete katılacak mısın?'
' Davet mi var?'
' Doğan demedi mi?'
Gözlerim yeniden mavilere dönerken ellerini hava kaldırıp ben suçsuzum der gibi duran haline baktım.
' Abim gerçekten bu davetlerde nefret ediyor resmen saklamış '
Günlerdir beklediğim daveti benden gizlemişti. İçimde yanan bir alevi geri yerine yollarken bana bunu demeyen Handan'a daha çok kızdım çünkü bu davete kendimden çok o kızıl saçlı hanım efendiyi yemek için katılmak istiyordum ve bana bu fırsatı vermemek için susmuştu. Yorgun olduğunu biliyordum ama yinede geri çekilmemeliydi çünkü o fırsat verdikçe kadın durmuyordu.
' Gelicem Meryem hanım hatta Sarı elbise giymeyi planlıyorum '
Gözlerimi Mete dikip konuştuğumda aramızda daha önce geçen sarı renk göndermesinin aklıma gelmesi iyi olmuştu. Tek sorun sarı elbisenin olmamasıydı. Ama halledilirdi.
~~~
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 80.21k Okunma |
5.75k Oy |
0 Takip |
67 Bölümlü Kitap |