

Günaydın 💐
On dönüm bir arazi üzerine tüm çocuklarına ev yapma fikrini dedeme kim verdiyse ilk onu ölmesini dilemek en mantıklısıydı sanırım. Yoksa sabahın bu erken saatinden başka hangi şartlarda amca ve hala görürdü insan. Tek bir iyi yanı vardı açık bir cezaevi olması. Yani bahçede yada mini ormanda spor yaparken akrabalar unutula biliyordu. Onun dışında aynı alana hapsolmuş bir kaç akraba hoş bir fikir değildi. Bir hayatımın bir noktasında birilerinin dedesinin eşi olursam asla böyle bir fikri onaylamayacaktım.
Sabah saatlerinde normal insanlar gibi küçük ailen ile kalmak hayal olduğu bir andaydım. Düğün benden çok herkesi ilgilendiriyor gibi eline bir şey alan benim kapıma geliyordu. Hayatımda ilk kez erkek olmak istiyordum. En azından o tarafta işler kolaydı. Mekanda seçmemişti aklıma gelen detay tamda günümü güzelleştiriyordu.
' Halacım evini gördün mü'
Hangi ev demekten son anda vazgeçip halama baktım. Ah canım cicimler yine havada uçuşuyordu. Hem gerçekten ben ev falan görmemiştim.
' hayır yani bir ev görmedim.'
'Bekar evine mi evleneceksin nasıl görmedin?'
'Yani sormadım hiç ev konusunu'
Halam gözlerini açma yarışında altın madalya kazanmak ister gibi yeşil gözlerini iyice belirginleştirdiğinde yengem yan taraftan güldü. Bas baya gülen haline döndüğümde soluklanıp bize baktı.
'Meryem belkide gelini ile oturmak istiyor'
'E yok artık'
Halamın benim yerime yaptığı çıkış ile bu sefer gülen bendim. Kadın ilk defa kız vermenin heyecanı ile aldığı tüm katologlar ile kapımıza dayanmıştı. Babamın anlamaz bakışları arasında bizi bahçeye çıkarmış sonrasında tüm ailenin kadınlarını buraya çağırmıştı. Sanırım babamın kardeşlerinden birisini seçecek olsam bu halam olurdu. Kadın en azından her an bir heyecan ile yaşıyordu. Maalesef değerlendirecek bir anne tarafına sahip değildim. Annemin tek çocuk olması ve ailesini iki sene önce tamamen kaybetmesi ile sadece babam tarafı ile baş başa kalmıştım.
Bazen anneannemin keşke bir çocuğu daha olsaydı isterdim. Sanırım annem tek çocuk olmanın zorluğu ile şimdiki haline dönüşmüştü. Ve yine tahminimce tek çocukta kalmasında sebebi annesine benzeme korkusuydu. Gerçi neredeyse birebir kopya sayılırlardı. Anneannemin o muhteşem aurası etrafındaki herkesi bastıran hali aklıma gelirken bazen onun gibi olmak istediğimi fark ettim.
'Helin '
Yengemi koluma dokunması ile daldığımı fark edip onlara baktım.
'Efendim'
' Hanımlar önce Doğan ile yaşayacakları eve karar versinler mobilyalar Hallolur'
Annemin çıkışı ile ona baktığımda halen bahçe mobilyası sayfası açık duran katologların üzerinde durduklarını anlamıştım.
'Ben izninizle kalksam olur mu ?'
'Nereye Helincim'
Güzel soru nereye Helincim kaçmak için söylediğim laf elime patlarken derin bir nefes aldım. Cevap verme süremi uzatmak için güldüğümde bana halen bakan kadınlara uydurabileceğim ilk bahaneyi düşündüm. En hızlısı dan gelen yalan ile gerisini düşünmeden konuşmanın ilk adımını attım.
'Gelinlik falan bakacağım '
' AA tek başına mı?'
' Yani fikir olsun diye '
Kaç kişi bakmalıyız dememek için kendimi tutarken İdil'in gülümsemesi ile ona döndüm. Bugünde beri oturduğu koltuktan oynamamış sessizce masayı izlemişti. Göz göze geldiğimizde aklından ne geçiyorsa gülmeye devam etti.
'Biz iki kuzen önden gidip gelinlik bakarız sizde sonradan karar verileceği zaman gelirsiniz olmaz mı?'
Annem İdil'in konuşması ile bana baktığında gözlerini onaylar gibi kapatıp açtığında bana uzatılan zeytin dalını kabul ettim.
'Yeni nesil gerçekten her şeyi kendi bildikleri gibi yapıyor'
Halamın isyanları arasında İdil'e döndüm yeniden sakin haline dönmüş zümrüt gözleri ile bakıştık bir kaç saniye.
' Kapıda buluşalım'
İkimizde aynı anda masadan kalktığımızda rahat bir şeyler giymek konusunda anlaşıp. Evlerimize ilerledik. Kötü bir karar mı diye sorgulamak yerine uzatılan zeytin dalına odaklanarak odama çıktım.
Bol paça bir kot pantolon üzerine basic bir sweatshirt giydim. Yüzüme nemlendirici sürerken Mete'nin yüzüm için dedikleri aklıma geldi. Dediği kadar güzel miydi yüzüm diye bir kaç saniye cildime baktım. Leke olmayan halini izleyip kalkık burnuma baktım. Yüzümdeki anneanneme benzeyen tek detay burnumdu geriye kalan çoğu noktam babannemin genlerini çalmıştı. Hepimizde farklı renkleri mevcut olan yeşil gözler bende ela yeşil göz arasında bir yerde kalmıştı. Giydiğim kıyafet yada yaptığım makyaja göre bile bazen değiştiği oluyordu. Sanırım gözlerim güzeldi. Diye düşünürken saçlarımı hızlıca at kuyruğu yapıp şapkamı taktım. Ayağıma spor ayakkabı çekip hızlıca çantama uzanıp evden çıktım. Kapıda ki arabama yönelirken İdil'de evin köşesini dönüp hızla araba yaklaştı.
İkimizde yerleştiğimizde onunda makyaj hariç herşeyinin sade oluşuna gülümsedim. İkimizin konuşacak çok konusu olmadığında sessizliği bozması için müzik açtım.
Tasarımcıların olduğu caddeye yakın bir yere park ettiğimde. Yolda çalan telefonuma baktım Mete iki kez aramış hızını alamamış mesaj atmıştı. Geri aramaktansa mesaj yazmak daha kolay geldiğinden İdil'i takip ederken mesaj uygulmasına girdim.
Gönderen: Doğan Mete Kurt
Helin
Nerdesin
Aradım açmadın şu düğün mekanını seçtim ben istersen konuşalım
Gönderen:Helin
Trafikteydim o yüzden açamadım.
Bugünmü konuşalım yoksa müsait olduğun bir zamanda mı?
Anında çevrimiçi olan haline güldüm. İdil ile ilk gördüğümüz mekana doğru ilerlerken yazmasını bekledim.
Gönderen:Doğan Mete Kurt
Nereye gidiyorsun
Bugün görüşebiliriz ?
Gönderen:Helin
Gelinlik bakmaya. İşim bitince haberleşelim o zaman.
Mağazanın kapısında bizi bekleyen süslü çiçekler içerde karşılaşacaklarımızın fragmanı gibi dururken hadi inşallah diyip kapıdan girdim.
'İdil emin miyiz?'
İstemsizce sorulduğum soru ile bana bakan kıza nasıl baktığımı bilmiyordum ama bana gülümseyip elime uzandı.
'Eminsin'
Battı balık yan gider halime bürünürken ona güvenmeyi seçtim bizi karşılayan çalışana gelinlik baktığımızı söyleyen İdil ile bizi başka bir alana aldılar. Görüp görebileceğim tüm beyazların bir araya toplandığı alanda ilk defa ne yapacağım ben diye fısıldadım. Nasıl seçecektim. Yada nasıl bir şey bakmalıydık. İdil bir kaç modele bakarken gözlerim ile en sade şeyleri arıyordum. Sadeden başlarsak daha mantıklı olur gibi gelmişti. Dantellerin boncukların pulların ve deli gibi pulların uçuştuğu bir dünyanın içinde sade bir kaç modele bakarken İdil elinde tuttuğu balık model ile yanıma geldi.
'Bence sana güzel olabilir'
'İdil sence ben ve balık model'
'Bilmemki ilk defa gelinlik bakıyoruz '
Ona onay verirken kendimce beğendiğim bir iki modeli gösterdim. Gösterdiklerini burun kıvırarak bakan halı gözüme komik gelirken çalışan kız seçtiğim iki modeli deneyebileceğim kabinlere götürdü.
'Sence kaç seferde buluruz gelinlik benim pek umudum yok'
'Bence diktirmelisin Helin'
'O uzun sürmez mi ya '
Daha doğrusu böyle bir evlilik için gerçekten özel bir şeye gerek var mıydı? Onun kararsız kalmış gözleri ile giyinme kabinine girdim.
İlk başlarda bu gelinlik seçme işi daha basit gelmişti bana ama şuan dördüncü mağazanın zeminine bakarak giymeye çalıştığım uçuş uçuş gelinliğin içinde çokta kolay olmadığını fark ediyordum. Bir yerlerde çalan telefonum bana o kadar uzaktı ki. Dışardan böyle uçuş uçuş ve ferah duran bir modelin nasıl beni nefessiz bıraktığını düşünüyordum.
İdil artık pes etmiş bir şekilde koltuklarda baygın bir halde beni izlerken bende yere düşmek üzeredir ve daha sadece on gelinlik falan denemiştim yada daha fazla mıydı? Annemler ile geleceğimiz günü düşündüğümde her kafadan gelecek fikir ile bu sayının geleceği noktayı düşünüyordum. İstemsizce içim daralırken yinede bana gösterilen platforma çıkıp kuzenime döndüm.
'Nefes alabiliyor musun?'
'Asla '
Söylediğim şey onu eğlendirmiş olmalı ki gülen haline gerçekten mi diye isyan etmek üzereydim.
'Bence bugünlük bu kadar yeter'
Beni başı ile onayladığında hızla kabine girdim.
Beynimde çalan düğün şarkıları eşliğinde yeniden arabaya yerleştiğimizde ikimizinde sabahki olmayan enerjisi iyice yok olmuş gibiydi.
Arabayı otoparktan çıkarmak için hareket edeceğim anda önüme kıran araç ile ağzımdan çıkan küfüre engel olamadım. Bu nasıl bir araba sürmek diye bağırmak için canımı indirdiğimde önümüzdeki araçtan inen Mete ile sesimi içime çektim. Gerçekten mi diyen iç sesim ile yinede arabadan indim.
'İkimizide öldürmek çözümse benim bildiğim bir uçurum var Mete zor olmaz'
' Anlamadım'
Gergin adımlarla bana doğru gelirken ona yaklaştım.
' Diyorum ki bir daha önüme kırma direk arabama vur '
'Helin'
Sesinden yayılan sitem dolun tınıyı görmezden gelip onun arabasına baktım. Sakinleşmek ister gibi etrafına bakan adama anlamaz bakışlarımı diktiğimde yeniden bana baktı.
' Telefonun nerede'
Aklıma bir kaç kez çalan telefonum geldiğinde neden sinirli olduğunu az çok anlamıştım ama yapacak bir şey yoktu çünkü canım çıkmıştı hem alışkında değildim telefonumda sürekli arayan birinin olmasına unutmuştum.
' Unutmuşum'
' Gerçekten mi'
'Bak sen sürekli telefonunla yaşıyor olabilirsin Mete ama ben sen gibi değilim yani telefonumda sürekli görüştüğüm birileri yok haliyle unutmuşum '
Söylediğim şeyi kendince tartarken beni arabada bekleyen kuzenime baktım. Gözleri ikimizin üzerinde öylece bizi izleyen haline baktım.
'Tamam. Ama lütfen bunu bir daha yapma yani artık hayatında seni arayan birisi var '
'Dikkat ederim'
' İşiniz bitti mi?'
' Bitmedi ama ben bittim diyebilirim? Yani bir gelinlik ne kadar zor seçilebilir ki. '
İsyanım onu neşelendirirken bir kahkaha attığında çıkan gamzesine ve geriye düşürdüğü başında dağılan saçlarına baktım. Sen şaka yapıyorsun gerçekten bu nasıl gülmek diye isyan edecektim.
' Diktirsen '
Onu izlemeye daldığım bile farkında olmadığım için sorduğu soruyu anlamam bir kaç saniyemi oldu.
' yinede bir kaç model denemek iyi olur diye düşündüm '
' Anladım. Yorgun değilsen şu mekanı konuşsak'
'İdil benimle onu eve bırakacaktım. Bir iki saatte işi varmış.'
' Nasıl yapalım o zaman'
Gözlerim yeniden kuzenime döndüğünde halen bıraktığım gibi bizi izlediğini gördüm. Yüzündeki yorgun ifadeye ben sebep olduğumdan onu eve bırakmam gerekiyordu. Bugün beni kadınlardan kurtardığı için ve bana yardım ettiği için onu bırakmazdım.
'Bize gel sonuçta oturup konuşacağız. Hem sakin sakin konuşmuş oluruz hemde bazı şeyleri detaylandırmalıyız'
'Tamam seni takip ediyorum.'
Onu onaylayıp yeniden arabama bindim. Oda arabasına binip önümden çekildiğinde yola koyuldum. İdil hareketsizce dururken sanki bu araba değilmiş gibi olan haline bir kaç saniye baktım. Müziğin sesini biraz kıstım.
'İyi misin' ilk başta beni duymadığını düşündüğüm için yeniden sormak için hazırladığım anda omuzlarının hareket ettiğini fark ettim. Biraa zaman verdim cevap verebilmesi için.
' Sanırım biraz yoruldum'
Sesindeki cansız ton canımı sıkarken ona ne olduğunu daha çok merak ediyordum. İkimizinin birbirimize olan mesafesi bana gerçek düşüncelerini açıklamasına engel olurdu bunu biliyordum. Ama yinede merak ediyordum önüm
'İdil biliyorum beni çok sevmiyorsun ama yinede bana anlatmak istersen dinlerim'
Söylediğim şeye cevap vermezken bende onun bu sessizliğine uyup yola odaklandım. Hem arkamdan beni takip eden araba ile giriş kapısından içeriye girdim. Evin önündeki açıklık alana park ettiğimde yeniden İdil'e baktım. Onunda bana baktığını fark ettiğimde arabadan inmek için hareketlenmedim.
Mete'nin arabasından indiğini görmüştüm. Evin kapısının önünde beni bekliyordu onunda gözleri ikimizin üzerindeyken İdil'in hiç şahit olmadığım bir halini izliyordum.
'Sana aşık '
'Ne' söylediğinin konumuz ile alakasını anlayamıyordum. Yada ortada bir konumuz var mıydı bilmiyordum.
'İyi akşamlar Helin'
Arabadan önce o indiğinde bir kaç snaiye oturduğu koltuğa baktım gözlerim yeniden Mete'ye döndüğünde beni kararsız bir ifade ile izleyen haline baktım. Gerçekten batıyordum sanırım. Arabadan inip ona doğru hareketkendiğimde olduğu yerden hareketlendi.
Beraber eve girdiğimizde beni takip ediyordu. Annemi salonun koltuklarında bulduğumda gözleri önce beni buldu. Sonra hemen arkamda duran Mete'ye baktı. Anneme yönelen Mete hemen kibarca gülümsediğinde ikisinin arasındaki dinamiği izliyordum.
' Hoş geldin Doğan beraber miydiniz?'
' Hoş buldum Hülya hanım. Beraber değildik yolda haberleştik. Düğünün detayları için buluşacaktık ama Helin biraz yorulmuş bizde daha rahat olur diye evinize geldik'
Anneme detaylıca açıklama yapan halindeki sakinlik ile onun karşısına oturduğunda annemin yüzünde oluşan gülümsemeye baktım. Aldığı açıklama hoşuna gitmiş olmalıydı. Anneanneme benzediği o anlardan birindeydik o enerjisi ortadaydı ve Doğan'ı kendince süzüyordu. Geçen gün bana bahsettiği cehennemi izleyen halini görüyordum. Hemen karşımda öylece onu izleyen hali beni ürküttürken aslında ilk defa benimle ilgili bir konuya bu kadar ilgili olması hoşuma gidiyordu.
'Helincim Nergis Hanım sana selamlarını iletti'
Fatih'in annesi bana hangi sebepten selam iletiyordu.Annemin hiç bir şey belli etmeyen gözlerine baktım. Tam neden diye sormaya hazırlanırken benden önce davranan başka birisi vardı. Ve sesinden buz gibi bir soğukluk akıyordu.
'Fatih'in annesi Nergis Hanım mı?'
~~~
Güzel bir gün geçirin 🌻⭐
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 80.17k Okunma |
5.75k Oy |
0 Takip |
67 Bölümlü Kitap |