51. Bölüm
Satürn`ün Halkası / Zamanın İzleri / Kruvasan

Kruvasan

Satürn`ün Halkası
saturnsring

 

bugün paylaştığım ikinci bölüm diğer bölümü atlamayın🐸

 

yorum yapmayı ve yıldız bırakmayı unutmayın🎃

 

 

 

Evde uyanmak hissi yüzüme dağılan gülümseme ile karşıladığım en önemli şeylerden biriydi. Telefonumda gördüğüm bildirim Kevin’dan dı ve eve gidiyordu. Onun neşesini saklamaya çalıştığı ses kaydı neşemi daha da artırdığında bir süre kullanmam gereken merheme uzandım. İz kalmaması gereken bir işte çalışıyor olmanın ilk kuralı diye içimden geçirdiğimde aklıma bir gidip bir gelen Burcu ile yeniden gölgelendim. Böylesine bir son için bu kadar uzun soluklu bir aile kurgusuna gerek var mıydı emin değildim ama sanırım bizim tahminimizden daha büyük bir olay yaşamıştık. Yankıları sürmeye devam ediyordu. İnsanlarda sebebini bir türlü anlayamıyordu tıpkı benimde anlayamadığım gibi ama hayatın kanununda bu vardı sanırım.

Bazı şeyler olurdu ve sebepleri çokta önemli değildi. Siyahlar vardı griler vardı ve tabiki de beyazlarda varolacaktı. Üzerime geçirdiğim spor taytım ve bistüer ile koşu için oldukça hazırdım. Yanıma havanın serinliği için bir hırkada aldığımda uzun zaman sonra hareket edecek gibi hissediyordum. Henüz uyanmamış ev halkını rahatsız etmeden kapıya çıktığımda beni karşılayan yüz uykusuzluğun yüzüncü saati gibi karanlıktı.

‘Günaydın’ neşeli sesime engel olamadığımda daldığı kapı manzarasından irkilip gülümsediğinde bana açtığı kollarının arasına girdim.

‘Günaydın’ Beraber koşacağımız rotaya baktığımda onunda aklından geçenlerin çok uzak olmadığını düşünüyordum. Dün ve bugün arasındaki fark kadar netti süreçte yaşadıklarımız.

‘Çok fazla yorulmadan hareket edeceğiz’ açılmam gerekiyordu ve onun endişeli ifadesine rağmen kendimi gerçekten iyi hissediyordum. Bir kere zihnimin içindeki şüphe ve korkular geri çekilmişti ve bu bana inanılmaz bir enerji veriyordu.Onu ardımda bırakarak sahile doğru koşmaya başladığımda doğan güneşin iç gıcıklayıcı yakıcılığını tenimde hissetmek oldukça güzeldi. Ormanın aksine sokak aralarından sahile kadar devam eden koşumuz kumsalın kenarında soluklanmak için durduğumuzda ayaklarımı kuma sokmak gibi bir ihtiyaç hissettim. Ama kumun soğuk olduğunun farkındaydım ve bu şuan için bekleyebilir bir istekti. Yavaş yavaş ilerleyip sonunda huzurlu olmak istiyordum.

‘Kahvaltı yapalım mı?’

‘Ummm sanırım evde yapmalıyız annem eve döndüğüm her zaman müthiş bir kahvaltı sofrası hazırlıyor’

‘Serpil ablanın kahvaltısı ve beş çayı kekleri en sevdiğim’

‘Ama öğlen senin planını gerçekleştirelim’

‘Olur zaten kulübede gitmem gerekiyor boya işleri falan var ‘

‘Boya mı yardım edebilirim gibi duruyor’

‘Tanrım haber başlığını şimdiden görebiliyorum ünlü model duvar boyadı diye’

‘Modellerde insandır adlı konuşmayı sana yapmayacağım’

Dağılan o yorgun ifadesi neşeli bir hal aldığında dönüş yolunda yeni yeni açılan iş yerlerine bakıyordum. Buraya dair en sevdiğim şey sanırım hiç değişmeyen bu butik yerlerdi. Çiçekçisi butiği fırını ve daha bir çoğu yıllardır olduğu şekliyle kalıyordu. Zamanın içinde ben akıp giderken onlar burada bir şekilde beni bekliyordu ve her döndüğümde o kız olmamı sağlıyordu

Saçlarımla oynayan el adımları sekteye uğratırken en keyif aldığı şeyin beni delirtmek olduğu yeniden aklıma geldi. Bu yolda defalarca onu kovalamıştım ve şuanda da bunun peşinde gibi duruyordu.

‘Alp’

‘Ayşin’

Enseme doğru fısıldadığı ismim ile olduğum yerde durduğumda fırsattan istifade boynuma kondurduğu öpücük ile beni kolunun altına çekmişti. Beraber çiçekçiye doğru ilerlediğimize gözlerim ne yaptığını takip ediyordu. Annemin en sevdiği nergisleri alırken yüzündeki ifadeye göz devirdim. Resmen şov yapmak için doğmuştu.

Elinde çiçekleri ile beraber eve geldiğimizde annemin açtığı kapıda hemen boy gösterdi.

‘Serpil sultan senin için’ annemin neşe ile kısılan gözleri ona baktığında kucaklaşmalarının yanından geçtim aralarındaki bağ ben yokken de aynı şekilde devam etmişti. Ardımdan gülüşerek gelen ikili ile bahçeye çıktığımızda babamın çoktan işe gittiğini gördüm. Oturması gereken yerde tabağı yoktu ve buda burada olmadığın en kesin deliliydi.

‘Hemen oturun sıcak sıcak yemelisiniz’ Fırından yeni çıktığı belli olan kruvasanları gördüğümde içimden formda kalabilmek için kendimi tutmam gerektiğini düşünüyordum. İkisinin de gözleri üzerimdeyken yiyebileceğim dengeli bir tabak için alternatiflerimi düşünüyordum.

‘Her gün böyle şeyler yersem baş manken olamam’

‘Sizin bu katı kurallarınız beni çok yoruyor. Alp sen ye oğlum ‘

‘Katı kurallar sayesinde böyle güzelim’

‘Ah hayır benim genetiğim sayesinde güzelsin dimi ama’ gözleri hemen yanımda oturmuş benim tabağıma peynir bırakan Alp’i bulduğunda ikisinin arasında kalmış yalnız dal gibiydim.

‘Kesinlikle Serpil sultan sen gördüğüm en güzel kadınsın haliyle Ayşin’de sana benzemiş’

‘Tatlı dilli’ küçüklükten beri duyduğu iltifat ile gamzesini iyice ortaya çıkaran adama baktığımda annemin onun teşvik etmesini izliyordum. Yemesi için gösterdiği her şeye gülümseyerek birer çatal uzatıp sonrasında benim tabağıma da bir şeyler ekliyordu.

‘Kevin özür dilerim’ fısıltımı sadece kendim duyabildiğimde önümdeki şeylerden az olacak şekilde yemeye başladım. Günlük rutinim çok dışında ilerleyeceğim şimdiden belliydi ve bunun bana getireceklerini hesaplamam gerekiyordu.

Aldığım duş sonrası üzerime yazlık bir elbise giydiğimde boya işleri için pek uygun olmadığa emindim ama içten içe elbiselerimi özleyen yanıma yenilmiştim. Rahat bir ayakkabı tercihinden sonra anneme el sallayıp onu yeni hobisi ile baş başa bıraktığımda kendi arabama ilerledim. Çocuğunu özleyen bir anne olarak koşarak koltuğuma yerleştiğimde en sevdiğim müzik listesini seçtim. Rüzgarın hafif estiği havada saçlarımı dağınık bir şekilde toplayıp yola çıktım.

Evet elbise iyi fikir değildi ama yapabileceklerimi düşündüğümde her şeyi yüksek topuklularımla halledebileceğimde ortadaydı. Neyseki düz ayakkabı giyiniyordum. Birkaç dakikadır boyama ekibinin yanında durmuş gerçekten işi öğrenmek için onları takip ediyordum ve birkaç adım gerimizdeki minik topluluk bunun şoku ile beni izlemeye devam ediyordu. Gerçektende mankenleri sadece su içip podyuma çıkıyor sanıyorlardı.

‘Bence yapabilirim’ Ustabaşı olan adamın gözleri Alp ve benim aramda gezindiğinde bende onu takip ederek Alp’e baktım.

‘Ona sormanıza gerek yok’ meydan okuyan halim birkaç kişiyi güldürürken boşta duran boya fırçalarından birini elime aldım.

‘Elbisen pislenirse güzelim’

‘Elbiseden yığınlarım var Alp unutma ki en yakın arkadaşım iyi bir terzi’ Boya yapmaya devam eden kişilerin yanında yerimi aldığımda ilk elin günahı olmaz diyerek boyaya fırçayı daldırdım. Diğerlerini taklit ederek bir kısmını kovaya bıraktıktan sonra duvara sürmeye başladığımda beni izleyen gözlerin azaldığının farkındaydım.

İlk yarım saatte göre işi oldukça kapmıştım ve keyifte alıyordum. Tek sıkıntı boyumun gerçekten ulaşmadığı yerlerde başlıyordu ve neyse ki hemencecik iş planı yapıp onları Alp’e bırakmıştım tabi ki de öylece izlemesine göz yumamazdım. Beraber bitirdiğimiz duvara baktığımda sonuçtan oldukça memnundum tabi ki ekip kadar hızlı değildim ama birkaç saatin sonunda benimde bu duvarı ben boyadım diyeceğim duvar karşımda duruyordu. Boynuma ve belime sarılan kol beni fotoğrafını çektiğim duvardan ayırdığında Kevin’a başarımı anlatıyordum.

‘Yemek yemeliyiz’

Onu onayladığımda beraber ilerlemeye başladık Oğuz’un ıslık çalarak bize katılması ile ona baktım. Sabahtan beri gelip gidip duvara laf atıyordu. Alp’i delirtmek yerine beni delirttiğinin farkında da değildi.

‘Olmamış mı?’

‘Haşa ünlü eli değmiş gibi ‘ kendi aralarında yaptıkları espiriye göz devirdiğimde hemen yanımdan gelen cıkcık sesine baktım.

‘Ona bulaşmanı tavsiye etmem’

‘O halde nereye gidiyorsunuz’

‘Yemek vakti’

Neşeli sesim ile gelen mesaja baktığımda arkadaşımın onun odasını boyamam konusundaki aptal yorumlarına gülüyordum. Eklenmeye devam eden birkaç kişi ile mekana geldiğimizde masaya oturduğumuz hemen yanıma oturan Alp’e mesajı gösterdiğimde onunda gülümsemesine göz kırptım.

‘Makul bir fiyatta anlaşabileceğimizi söyle’

‘Tamam’ mesajı yolladıktan sonra oturduğumuz mekanın o bohem havasına odaklandım ahşap ve ahşap ağırlığı her yerden bizi sararken tuhaf bir sıcaklığı olduğu da ortadaydı.Alp benim için deniz mahsullü bir makarna söylediğinde yaktığım enerjiyi düşünmeye çalıştım.

‘Sanırım kilo almam için uğraşıyorsun’

‘Düzenli spor yapıyorsun kilo sıkıntı olmaz ayrıca sevgilin yağ yakmana yardımcı olur’

‘Bana yeni hareketler öğreteceksin o zaman’

‘Kamera kayıtlarına baktım ve çok emin olmamakla beraber benim üzerimde kullanmayacağına söz verirsen evet yeni hareketler öğreteceğim’

‘Ne zaman ‘ Gözlerimdeki ışıltıya engel olmazken çenemi öptüğünde başımı omzuna yasladım. Yemeğin gelmesini beklerken çocukların planlamanın ne kadar gerisine düştükleri konuşmasını dinliyordum. Zarar tek bir açıdan gelmiyordu günün sonunda ve hepsinin planlanan programı aksamıştı.

Çalan telefonum ile hareketlendiğimde arayanın Kevin olmasına kahkaha atacaktım. Gerçekten deli sıkılıyor olmalıydı. Telefonu cevaplamak için kalkıp dışarıya çıktım gözleri üzerimde olan Alp’e gülümseye devam ettiğimde telefonun diğer ucundan duyulan ses kahkahama sebep oldu.

‘Bir uçak yolla ve beni buradan aldır’

‘Sakin mi olsan’

‘Delireceğim Ayşin annem durmadan hareket etmeme engel oluyor yıllardır görmediğim herkes yeni doğmuşum gibi beni ziyarete geliyor evlenmem konusunda durmadan konuşan ve kız bulan yaşlı bir kadın var’

‘Önce bir nefes al ve tek tek ilerleyelim hareket bir süre sınırlı olmalı ayrıca insanlar seni özlemiş diye yorumladım’

‘Ama ben hiç özlememişim’ yalan konuştuğunu anladığım ses tonu ile ifadesi gözümde canlandığında yeniden kahkaha attım.

‘Hadi ama seni tanıyorum ve şuan aşırı ilgiden dolayı pohpohlanmak istiyorsun’

‘Sus’

‘Peki’

‘Ayşin ne diyeceğim bak burada her an evlenebilirim ve seni buna engel olman için aradım’

‘Peki duygusal boşluğundan faydalanıp seni o koltuğa oturtmak isteyen birisi olduğunda hemen duruma müdahale edeceğim’ Nasıl müdahale edebileceğim tartışılırdı ama nikah şahidi olabilecek tek kişi olduğumu varsayarsak bu nikah kıyılamaz diyede bağırabilirdim sanırım. Yada damadı kaçırabilirdim.

‘Birde annem sizi buraya davet ediyor’

‘Gerçekten mi. Bu sence iyi bir karar mı’

‘Senin gibi işçi sınıfı için zor biliyorum ama ailem böyle uygun gördüğü Aslancığıda al gel’ göz devirdiğimi tahmin ettiğini biliyordum ve onun bu gıcık tavrına karşılık vermek yerine sadece güldüm.

‘Şimdi kapatıyorum Kurt’ta sahip çık’

‘Kurt’

‘Aslancığın yeni lakabı ‘

‘Kev’

‘Bende sizi seviyorum’ yüzüme kapanan telefon ile birkaç saniyeliğine afalladığımda ondan geriye kalan kahkaham ile mekana yeniden ilerledim. Gelmiş olan kızlar oturmak için hareketleniyordu ve benim boşluğuma yerleşmek üzere hareketlenen Blake’in yanında geçtim.

‘Pardon tatlım’ kendimden nefret ettiğim bir samimiyetsizlik dudaklarımda can bulduğunda onun kızaran yüzüne gülümsedim. Buradaydım ve gitmeye de niyetim yoktu. Yanında ki arkadaşı ile konuşan Alp yanına oturmam ile bana döndüğünde ilgimi ona kaydırdım.

‘Ne diyordu durmadan kahkaha attın’

‘Sanırım evlendirilecek ‘

‘Nasıl ‘

‘Sonra anlatırım birde bizi oraya davet etti’

‘Gidebiliriz’

 

 

 

herkese iyi geceler 🦊

Bölüm : 06.04.2025 21:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...