Fikir ve görüşlerinizi yorum olarak belirtirseniz çok sevinirim🦋🌻
Alp Arslan Eğilmez bu ismi ilk duyduğum gün henüz kendi adımı bile tam olarak ezbere bilmiyordum. Yaşadığımız yer etrafı dağlarla çevrili denize açılan bir koyun hemen kenarı olduğu için herkes bir şekilde aslında tanıdık oluyordu. O zamanlar tek derdim eriyen dondurmam yada henüz üzerine çıkmama izin verilmeyen yamaçlardı. O yüzden ilk defa tırmanma kararı aldığım yamaçtan birkaç adım sonra geri düştüğümde bana uzanan ilk eli hiçbir şekilde unutamıyordum. Annemin henüz benim fark etmediği anda beni fark eden ve dizimdeki durmadan kanayan yaraya su dökmeyi akıl edecek kadar zeki çocuğun buz mavisi gözlerini ilk kez o gün görmüştüm.
Yüzünde ta o zamanlardan kalan her şeyin çözümü biliyormuş ifadesi ile dizime bakarken ben bir yandan da annemi kontrol ediyordum. Sonrası bir şekilde karmaşa gibi bir yumaktı herkesin devam ettiği örgün eğitim ağı ile beraber aynı sıralarda bazen aynı stadda bazen aynı sokakta hatta aynı mekanlarda büyüdük.
Sanırım birini uzun süre görmenin en kötü etkisi o kişiye hissettiğiniz hiçbir duyguyu unutmanıza fırsat olmamasıydı. Hele ki bu kişi göz önünde ve her zaman zirvede duruyorsa. Ailesinin mükemmel genlerini tekte eline almış birisi olarak zirveye ilk oturduğu andan beri geri inmemişti. Her an parlayan bir yıldız gibiydi ve bizlerde bir şekilde pervaneleri oluyorduk.
İlk defa bu döngüden kurtulmak için buradan ayrıldığımda gerçek anlamda elimde hiçbir şey yoktu. Sürekli ağlamak dışında aklımda olan bir kurtuluş rotası da yoktu. İşte tamda böyle bir anda etrafımdan gelen şu deneme çekimine bir git ne kaybedersin ki sesine kulak verip Kevin ile tanıştım. İlk andan beri en iyi dost olacağı belli olan iki kişiydik bir şekilde bu cadı kazanında birbirimize sırt verdik. Onun hali hazırda oluşmuş olan kariyerinin beni parlattığını ve şimdiki konumuma getirdiğini biliyordum. Aynaya her baktığımda bana verdiği öğütleri görebiliyordum. Cildimden yansıyan cam gibi berraklık bile bir şekilde bu bağ ile alakalıydı.
Kusurlu bir elması az kusurlu bir hale daha sonrada eşsiz bir mücevhere çevirmişti. İşte tamda bu döngü yüzünden sabahın altısında telefonun diğer ucundan bana bağırmalarını tepkisizce dinliyordum. Çok sakin olduğum birkaç an sayabilirdim ama bunların hiç birinde sabahın altısında bir an yoktu daha önce. Yeni bir nokta daha beliriyordu hayatımda.
'Sana diyorum Ayşin delirtme beni kızım'
'Dinliyorum Kevin haklısın ayağıma gelen fırsatı tepeceksem neden buraya geldim dimi'
'Evet sorumu duydun ama cevabın nerede acaba'
'Bilmiyorum içimde ki bir ses ılımlı olmayı reddediyor'
'Yıllar önce reddedilmenin acısını mı çıkarmaya çalışıyorsun acaba?'
'Pratik olarak reddedildin bu durumda'
Buda yanlıştı karşılıksız duygularımın karşılık bulmamış olması benim sorunumdu. Ama ortada uzun bir süre boyunca yapılmış umut verici davranışlar olması ki bu Kevin'ın yorumlarından sonra fark edebildiğim bir detaydı. Tamda bu umut verici davranışlar yüzünden incinmiş hissediyordum hem de çok uzun süredir bir şekilde takıntılı kalmıştım buraya.
'Bazen en yakın arkadaşım değil de düşmanım oluyorsun'
'Hadi ama Ayşin ikimizde gerçeği biliyoruz'
'Ben pek hatırlayamıyorum aramızda sürekli terk edilen birisi varsa o sensin hem'
'İşkolik olmanın tatsız detayları. Şimdilik kaçmana izin veriyorum ama geri geldiğinde susmayacağım ayrıca ne zaman dönüyorsun.'
Bu ben gelmeden önce tüm savunmaları ile o günün gecesinde bana yapacağı konuşma için kendini hazırlamak için süre tahmini alma oyunuydu.
'Programıma göre iki gün sonra bir çekimim var sonrasında bir şova katılacağım ve'
'Tamam tamam detayları boşver geri döndüğünde beni ararsın şimdi dinlenmeliyim'
İsyan etme şansı bile vermeden telefonu kapattığında gözlerimi devirdim gerçekten de birbirimizi bu kadar iyi tanımamıza gerek yoktu sanırım. Bir daha asla uyuyamayacağım uykum için yatağıma göz atarken camdan odama yayılan güneşin ışıklarını izledim. Çok güzel birkaç saat daha uyuma hedefim boşa çıkmıştı belki spor yapmak iyi bir seçenek olur diyen iç sesim ile yanımda getirdiğim birkaç parça kıyafetime doğru ilerledim. Gerçekten de bu konuşmayı yapmak için sabahın en deli saatini seçmek dışında da ihtimaller olduğunu haykırdığım bir ses kaydını Kevin'a yollarken iletilmeyen mesaj ile gelecek olanı bildiğinden telefonunu kapattığına emin oldum.
Şapkamı takarken bir yanda da birkaç kişinin gezindiği sokağa baktım. Çok güzel işe giden birkaç kişi ve taze hamur işleri almak için sokakta olan kişiler dışında tek koşan kişi bendim. Gözlerim uzun zamandır gitmediğim bir lokasyonu çoktan rota olarak önüme sererken hızımı ilk on dakikaya göre artırıp sapağı döndüğümde burnuma dolan taze yeşilliğin kokusu ile zihnimin sakinleşmesine izin verdim. Çam ve ardınçların iç içe olduğu orman yolundaki patikaya saptığımda gideceğim yerin hayali çoktan gözlerimin önünde beliyordu. İç içe geçen çalıları ve yükselip alçalan dar yolu ardımda bırakırken gözlerime dolan mavilik ile derin bir nefes aldım. Burnuma dolan tuzlu su kokusu ile hiçbir yerin tamda şuan durduğum yer gibi hissettirmeyeceğini biliyordum. Buraya dair en sevdiğim şey bu lanetli kıyıları var kendine has ormanlarının burayı saklıyor oluşuydu.
Yer yer çakıllar ile dolu kumsalı döven dalgaları izlemek için kendime bir ağacın altını seçtim. Uzun zamandır yapmadığım bir meditasyonu yerine getirmek için üzerimdeki ince yağmurluğu da çıkarıp kendimi serin rüzgara bıraktım. Kulağıma dolan dalga sesleri ağaçların hışırtıları ve uzaktan gelen birkaç kuş sesi ile hissettiğim soğukluk yok olurken çocukken buraya koşturarak geldiğim anlardan birindeydim. Annemin yaptığı sandiviçi hızla yerken bir yandan da dedemin orman ile alakalı anlattığı o eski hikayelerden birini dinliyordum. Korkunç bir yangının tüm ormanı yok ettiğini ama yerlere düşen çam kozalaklarının geride bıraktığı tohumların nasılda güçlü olduğunu bu ormanı yeniden inşa ettiğini anlattığı o hikaye kulaklarıma sayfalar gibi gelirken heyecanla aradığım kozalakları yerde görebiliyordum.
' Sabahın sert rüzgarından bu kadar keyif almakta tam sana göre bir hareket Ayşin'
Zihnimde yankılanan sesin anılarım ile asla alakası olmadığını bildiğimden gerçekte yaşanan bu ana dönmek istemiyordum. Gerçekten uzun zamandır görüşmemiş olmamızın sonucunun böyle olacağını kim tahmin edebilirdi.' Evren sana fırsat tanıyor kızım intikam al diye' Kevin'ın ilk tepkisi tamda böyle bir anda kulağıma dolarken gözlerimi açtım. Hemen karşımda sporcu şortu ve kapşonlu sweet ile duran adama baktım. Anlaşılan spor için onunda rotası pek tercih edilemeyen bu yerdi.
'Gerçekten sabahın bu saatinde incecik atlet ile güneşi selamlamak ne kadar mantıklı'
'Sağlığımı bu kadar düşünmen çok tatlı Arslan ama alışkınım ben'
'Uzun zamandır güneşli yerde yaşayan birisi için iddalı sözler bunlar'
'Nerde ne kadar yaşadığımı saymayı uzun zaman önce bıraktım'
Yaptığım iş dolayısı ile genelde farklı yerlerde farklı otellerde arabalarda uyuyordum ve sıcaklık soğukluk kavramlarım çoktan birbirine girmişti.
'Doğru mankenler özelliklede süper modeller sürekli jetlerle bir yerden bir yere taşınıyordu dimi'
Yani genelde normal uçak seferlerini tercih eden ben sanırım bu süper modellerin seviyesinde olmuyordum ama bunu onun bilmesine gerek yoktu. Yüzünde ki düşünceli ifade ile halen beni süzerken üşüdüğümü hissediyordum ama inatçı yanımın devrede olduğu bu anda o yağmurluğu giyinip rüzgarı biraz olsun kesme hedefim yoktu.
'Hasta olursan çekim takvimin etkilenmiyor mu?'
Tamda böyle davranışlarının onu unutmama fırsat vermiyor oluşu aklıma düşüyordu. En yakın arkadaşım şuan yanımda olsa ona sağlam bir yumruk atardı tutarlı insan olması ile alakalı yapacağı uzun konuşmayı tahmin edebiliyordum.
'Bu benim dert etmem gereken bir durum. Ayrıca bana diyorsun ama dün gece sakatlanan birisine göre sabah sporuna çıkmak ne kadar mantıklı'
'Alışkınım ben bu spora senin aksine uzun zamandır bu rotada koşuyorum'
'İyi o zaman yarın bu rotayı her zamanki saatinden bir saat geç koşmaya ne dersin böylece denk gelemeyiz'
Kendimce geliştirdiğim savunma mekanizmam çoktan devreye girdiğinden asla istediğim şeyleri söyleyemiyordum. Çünkü içimde bir yer yıllar önce ona her ılımlı gittiğinde biraz daha fazla kırılmıştı tekrar olmasına izin vermeyeceğim detaylardan birisiydi.
'Mümkün değil mekanın sahibi benim'
'Doğru tüm kasabayı ele geçirme hedefiniz vardı ailecek'
'O babamın hedefi benim değil'
Babasının lisedeki ilk günümüzde yaptığı uzun konuşmayı hatta hedeflerini bile hatırlıyor olmam ne tür bir delilik konumunda olduğumu fısıldıyordu sanırım. Bu adam ve onun çevresine dair herşey zihnimin içinde capcanlı duruyordu. Kendime dair unuttuğum onca şey varken bu durum ne büyük haksızlıktı ama .
'Miras bana kalmıyordu sanırım sana kalıyordu'
' Bana kalacak payda gözün varsa haber et senin için rezerv alan açalım'
'Kalsın ben sıcak memleketler seviyorum'
'Doğru o yüzden dönmüyordun dimi buraya '
Uzun süre dönmediğim doğduğum topraklar hakkında ortaya atılan onlarca hikayeye engel olmak için söylediğim sözlerin bir şekilde ondan bana geri dönüyor olması ile şaşkınlığımı gizleyemediğimde bir an için acaba benimi takip ediyor diye bir ses yükseldi içimden. Mümkün değil diyen diğer ses ile çelişirlerken oturduğum yerden kalktım.
'Hangi saatler arasında burada oluyorsun '
' Bilmiyorum bazen uzun uzun oturmaya da geliyorum buraya değişik bir enerjisi var benim için'
'Ayşin evden uzakta olmak zor değil mi?'
Evden uzakta olmak uzun uzun düşündüğüm birkaç konudan birisiydi. Ailesine düşkün her bireyin bir şekilde ailesine yakın yerleri seçtiğini biliyordum çok küçük yaşlarımda buradan çok uzaklara gitme fikri deli gibi korkutuyordu beni sevdiğim her şeyin ve herkesin burada olduğunu bilmek beni buraya bağlıyordu. Ama bir noktada eve yakın olmak canımı yakmaya başlamıştı. Etrafımda dolaşan onca yalanı bilerek yaşamaktansa uzakta olmak daha iyiydi.
Söylediğim şey ile başını olumluca salladığında konuşmamızın bittiğini tahmin ediyordum. Geri dönmek için yeniden patikaya saptığımda onun da hemen ardımdan ilerlediğini biliyordum. Anlatacak bir konuşmamız daha oldu diyen iç sesim ile Kevin'ın çığlıkları kulağıma doluyordu gerçekten de en sevdiği şey böyle entrikalı şeylerdi onun için bu tarz olaylar uzun süre mısır patlatırken konuşulmalı üstüne bir de uzun uzun kahve içilmeliydi. Tabi diyet dönemlerinde değil.
'İnan ki sorma desem de soruyorsun Arslan'
' Benden bu kadar çok mu rahatsız oluyorsun'
Asla durmamam gereken bir anda durup ona doğru döndüm. Gerçekten böylemi düşünüyordu. Yüzünde ki ifadeleri anlamlandıramadığım bir anın sonunda aramızdaki mesafe baktım. Cidden bu duvar gibi ifade yüzümde çok uzun süremi kalmıştı acaba ifadelerim o kadar usta bir şekilde mi saklanıyordu.
'Saçlarını uzun zamandır kısa kullanıyorsun'
'Bir konuşmanda saçların ile alakalı 'Eskiden uzun kullanıyordum ama artık sevmiyorum, çünkü saçlarımı ören kişinin elinden bu hakkı aldığımı göstermek istiyorum' tarzında bir cümlen vardı'
Gerçekten de duymuştu tamda onun için söylediğim şeyi. Lanet olasıca ilişkiler hakkında konuştuğumuz bir andı kuliste çekim kamera arkası bir görüntüydü ve kız kıza yaptığımız bir konuşmada kızların saçlarımın uzun olmasının bana nasıl yakışacağından dem vurdukları bir anda ilk defa ne hissettiğimi belli eden bir şekilde verdiğim bir cevaptı. Üzerine uzun uzun hüzünlü şarkılarla videolar yapılmıştı. Söylediğim kişiye nefret kusanlar bile vardı hem de hiç tanımadan. Sessizliğimin uzayıp gittiği anlarda yeniden beniz izleyen gözleri ile denk geldim. Söylediğim şeyin gerçekten ait olduğu kişiye ulaştığını duyuyordum tamda şuan.
'Saçlarını ben örüyordum Ayşin, diğer insanların sahip olmadığı bir ayrıcalıktı.'
' Gerçekten benim kuliste söylediğim şeyleri aklında mı tutuyorsun?'
'Aklımda tuttuğum şeylerin hepsini duysan korkardın. Ama bana tanınan bir hak ile ilgili yapılan açıklama tabi ki de aklımda kaldı ayrıca insanların yaptığı videolar da önüme düşüyor'
'Bir an için hayranlarımdan biri olduğuna inanacağım. Ayrıca sessize alma seçeneği var benim adımı sessize alırsan görmezsin ve aklında kalmasına gerek kalmaz.'
'Ayşin tam olarak neden öfkelisin bana '
Cidden mi sabahın bu saatinde henüz zihnimin açılmadığı bu anda mı açıklama yapmamı istiyordu. Zihnime dolan onlarca fotoğraf karesinden birinde saçlarımı örüyordu. Bir an sonra kızların konuşmalarını duyduğum ana gidiyordum sonra geçeği ona sorduğum ana gidiyordum. Zihnim bu üç an arasında dönüp dururken derince bir nefes aldım.
'Hatırlamıyorum ayrıca öfkeli değilim sadece bazı bağların kopması gerektiğini öğrendim'
'Belki de yavaş yavaş olmuştur'
Olumluca başımı salladığımda yeniden yoluma devam ettim. Omuzlarıma esen rüzgar artık güneşin sıcaklığını hissettirirken bir yandan üşümeye devam ediyordum. Şimdi olsa belki de kırılıp küsmeyeceğim bir detayın yıllar önce beni nasılda üzdüğünü anımsıyordum. Hemen ardımda sessizce beni takip eden adımlardan uzaklaşmak isteyen yanım ile o adımları duymak isteyen yanımın amansız kavgasında eriyip giderken gerçekten de ne yapacağımı bilmiyordum. Buraya gelirken bu konuşmayı yapmak bile yoktu aklımda. Gerçi her zaman ki gibi hiç görünmeden geri dönmeyi düşünüyordum. Ulaşılmaz olduğum o yere dönüp günlerce o ringte ki halini düşünüp durmayı planlıyordum. Ama bu sefer evrenin farklı bir planı vardı ve benden önce hareket ediyordu.
Telefonumun titreşimi belimdeki çantadan hissede biliyordum ama gelen mesajın az çok kimden olduğunu tahmin edebiliyordum fahri menajerim Ecren yada Kevin en umutsuz ihtimal ise kız grubumuzdan olduğu yönündeydi.
'Bir daha ne zaman buraya döneceksin'
Ana yola çıktığımız için artık yan yana aramızda bir metrelik mesafe bırakarak yürümeye devam ediyorduk. Bir yerlerden çıkabilecek büyük hayranlarına yetecek kadar bir mesafe.
'Bilmiyorum uzun bir süre dönmem belki de'
' Sana göstermek istediğim bir şey var'
'Anlatabileceğim bir şey değil'
'Ne düşündüğünü asla anlamadım Arslan ama gerçekten sadece sakin bir iki gün geçirmek istiyorum, biraz nefes almak belki özlediğim tatları denmek ama bunlar için bile ne kadar sürem olduğunu kestiremiyorum '
'Yamaçta ki evi görmek istersin diye düşünmüştüm'
Yamaçta ki evi her yerden görebiliyordum kendi evimin bahçesinden bile öyle bir yerdeydi ki görmemek mümkün değildi. Ama bana ait bir hayalin onun elinde şekillenmiş olması ona kırgın olduğum bir diğer konuydu.
'Ah ne cömert bir an demek hayalimi ele geçirdikten sonra birde bana göstermek istiyorsun'
'Uzun zamandır dönmediğin bir yer için hayalin olmaz diye düşünmüştüm Ayşin.'
'Gerçekten bu gün pek paylaşımcısın normalde pek Eğilmez'lere uygun bir duygu değil hatırladığım kadarı ile'
'Keşke çoğu şeyi yanlış hatırlasam ama zihnim durmadan çalışan bir döngü'
Etrafımızda ki manzara ormandan evlere dönmeye başladığında hemen karşımda duran eve baktım. Gerçekten de her yerden görünüyordu. Hayal ettiğim gibi herkesi her şeyi görebilecek bir yerde konuşlanmış bir kale gibi. Boyumun bir çok yere yetmediği zamanlardan kalma saçma sapan bir istek daha diyen iç sesim yine tam tersi bir savunma ile karşı karşıyaydı. Bu hayalin içimdeki bir yerlerde çok başka şeylere karşılık geldiğini biliyordum. Telefonum yeniden titrediğinde bu sefer ki peş peşe gelen mesajların gruptan olduğunun farkındaydım. Açtığım mesajlarda bir çok fotoğraf peş peşe düşmeye başlarken kızların ne kadar eğlendiklerini anlatan ses kayıtlarını dinliyordum.
'Senin de onlarla gitmemiş olmana pişman olmanı istiyorlar sanırım'
Hemen yanımda benimle beraber sesleri dinleyen adama göz ucuyla baktığımda gözlerinin ilerideki bir yeri izlediğini dudağının kenarını ısırmasından anladım.
'Yapmam gereken bir şey vardı'
Seni görmek sağ salim ezeli rakibini alt ettiğinden emin olmak ve geriye dönmek diye devam eden iç sesim ile yeniden kızlara burada daha çok keyif aldığımı yazdım. Verdiğim cevabı en azından ondan gizleyebilirdim. Pınarın yalan söylediğimi idda ettiği çıkarımına etrafın birkaç resmin çekip atmıştım bir de göz deviren bir emoji kazanmıştı benden.
'Yapman gereken şey ile alakalı bir tahminde bulunma hakkım var mı?'
'Gitmeden önce annem ile görüşme şansın olur mu?'
Adımlarım benden bağımsız bir şekilde durduğunda onunda beni taklit ederek durması ile duyduğum şeyden emin olmaya çalışıyordum.
'Hangi sebep ile görüşebilirim ki annenle '
'Cilt sırların giyim tarzın birkaç ünlü ile onu tanıştırma ihtimalin '
'Baban bu saydığın her şeyi annenin ayaklarının altına serebilir'
' Senden öğrenmek istiyor sanırım. Hem seni sevdiğini biliyorsun'
Beni sevdiğine emin olduğum tek Eğilmez Nedret hanımdı birde Arslan'ın küçük erkek kardeşi. Gerçi şuanda onunda büyüdüğü bir zamandaydık. Nedret hanımla görüşme fikri aklımda dolaşıp dururken en fazla ne olabilir ki diyen iç sesim ile çoktan fikri kabul ettiğimi fark ettim.
'Yarın dönüyorum o yüzden bugün yada yarın gün içinde buluşabilirim ancak'
'Gerçekten benden nefret ediyorsun ama annemi seviyor musun?'
'Kadınlar her zaman birbirini sevmeli annenin telefon numarasını verirsen onunla iletişim kurabilirim'
'Ah yada sen bana numaranı verirsen ben ona iletebilirim hem kesinlikle vazgeçme şansın olmaz'
'Nedense bu fikir hoşuma gitmedi en iyisi sosyal medyadan ulaş bana '
'Ayşin kaç milyon kişinin içinde benim mesajımı görme ihtimalin sıfır.'
Aktif bir şekilde kullanmadığı hesabını sık sık stokladığımı varsayarsak tabiki de attığı mesajını anında yakalardım. Numarasın bende olma ihtimalindense bunu daha sağlıklı olduğunu hissediyordum en azından Kevin içinde bir önlemdi her an telefonumdan numarayı alıp sinirin attığı bir anda sövgüler sıralayabilirdi ona. İşte en yakın arkadaş olmak diyen iç sesim ile gülümsediğimde. Gerçekten de mesaj kısmında bir şeyler yapan Arslan'ı izledim.
'Gerçekten bu kadar zor olmasına gerek var mı Ayşin'
'İnan bana sen zorluk görmemişsin'
Evimin bahçe kapısını gördüğümden bugün ki sakinliğim için kendimi tebrik etmeme birkaç saniye kaldığının farkındaydım. Kapının kolunu açtığım anda hemen ardımda duran bedenin gitmemiş olması ile yeniden ona döndüm.
Hoş kalmalıyım tabi diyen iç sesim ile bahçe kapısını kapatıp yeniden evin bahçesinde ilerledim. Burnuma ulaşan tatlı kokular çoktan masanın hazır olduğunu fısıldıyordu. Hızlıca mutfak kısmından eve girdiğimde annemle babamın beraber hazırladıkları masaya baktım halen tezgahın ardında atışarak bir şeyler hazırlamaya devam ediyorlardı. Onların yıllardı devam eden bu geleneğini uzun zaman sonra görmek beni yeniden küçük bir çocuk gibi hissettirirken hem masada duran peynirlerden bir dilimi ağzıma attım. Beni fark etmemişlerdi. O yüzden ses çıkarmak için derince bir nefes bıraktım bir anda seslenmem onları korkuta bilirdi.
'Ah dönmüşsün tatlım bizde babanla bir kaç şey hazırlıyorduk'
'Görüyorum sultanım müthiş bir sofra ama üç kişiyiz burada on kişilik yemek var'
'Kuş kadar kalmışsın biraz yemek yemelisin tatlım hem yeniden yanaklarını görmek istiyorum.'
'Ah bu dediğini Kev yada başka modacılar duymasın görüşmemize izin vermezler. Ayrıca sağlıklıyım o yüzden bir süre daha bedenimin böyle olmasından hoşnuttum.'
Kevin diğerlerine göre kilo konusunda bir tık daha ılımlı olsa da taşıdığımız kıyafette kusur oluşturabilecek olumsuz hiçbir şeye göz yummazdı. Telefonumda henüz bana dönmedi mesajlara bir yenisini daha ekleyip Arslan'ın annesi ile görüşeceğimi ona haber verdim. Görüntümüzü görmeden önce ona bunu dememiş olsaydım eksik dedikodudan uzun bir süre boyunca beni zorbalardı.
'Nedret hanım benimle görüşmek istemiş onunla buluşacağım öğlen '
'Neden seninle görüşmek istemiş ki sen bir şeyler biliyor musun hayatım?'
Babam annemin sorusuna olumsuz bir cevap verirken ikisinin kısa bir an bakışmasını izledim. Evet babam onlarında aile şirketinin avukatıydı o yüzden bir şeyler duymuş olabilirdi.
'Hiç bir fikrim yok Kayhan bana bir şey sormadı'
'Bence ünlü dedikodusu falandır anne hem biliyorsun beni sever'
'Evet tatlım kızı olmadığı için kız çocuklarını severdi gerçi halen kızları seviyor haklısın belki de basit dedikodular kovalıyordu bizim gibi. Eee bana anlatmak istediğin şeyler var mı?'
'Kızımız sadece iki gün burada ve sen gerçekten sosyetik dedikodumu istiyorsun'
Babamın tatlı serzenişi ile onlara göz kırptığımda annemin bana göz kırpışı baş başa bunu konuşalım demek oluyordu. İkimizde biliyorduk akşam bir kahve eşiğinde bu masada uzunca bir süre annemin bırak dön demesini benim işimi övmemi sonrasında Kevin için yapılan yorumlardan girip her şeyin kötü olduğunu söylemesi ile uyumaya gidecektik ama şimdi önceliğim ikisi ile beraber kahvaltının keyfini çıkarmaktı.2
~~~~~
💙
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
5.52k Okunma |
423 Oy |
0 Takip |
47 Bölümlü Kitap |