

𓆩𓆪
Gözlerim boş boş tavanda takıldığında aklım dün ki olaylar da gidip geliyordu. Ona doğru düzgün teşekkür bile edememiştim. Hâlâ anlamış değilim başta herkese açıkladı ama neden sonda geri bir dönüş sergiledi ve en garibi de herkes nasıl inandı.
Şuan yemekhanede olmalılar ama o kadar iştahsız ve sıkkın ki canım tek bir lokma yemek dâhi istemiyorum.
Yerimden doğruldum. Aniden kapı açılınca olduğum yerde sıçradım.
"Bayan Loyana yemekhaneye bekleniyorsunuz." her yerde bu siyah kıyafetli adamlardan var.
Nerede? Nerede?
Yerini hatırlıyorum! Dün odaya geçerken aklıma kazımıştım bunu. Her yer bembeyaz...
huzur getirmiyor bu renk buranın sahibi bu kadar çok mu seviyor beyazı.
O an sesler yükseldi beynimin içinde:
"Bu siktiğimin nöbetti ne zaman biticek!"
"Yeni çıkan dergilerden almalıyım."
"Ah! Nerde şu çıplak fotoğraflar."
Beynimde olan sesler aniden giren baş ağrısıyla yere düşmemi sağladı.
Çok karışık
Çok karışık! Kendi kendime derin nefes almaya çalıştım ama insanların sesleri susmuyorlar!
Duvarda destek almaya çalıştığım an sıcak bir el dokundu tenime.
Beni yerden kaldırdı ve en içten bir şekilde gülümsedi.
"Burada ne işin var bakalım?" O an gözlerim gözleri buldu huzuru andıran gözleri bedenim güvenle çevrelenmişti bile.
"B...ben! Yemekhaneyi arıyordum." İnsanların sözleri...
Susmuştu sessizlik oluşmuştu.
"Anlıyorum eşlik edeyim sa-" Aniden lafını kestim "Abla sen doktor musun?" Sorduğum soru karşısında öylece bakakaldı. "Evet. Olacağım." doktor değil miydi?
"Peki ya-" Bu sefer o benim lafımı kesti. "Az sonra yemekhane kapanacak. Umarım belli saatler dışında yemek alınmadığın yasak olduğunu biliyorsundur." Kapanıyor mu? Dün kuralları okuma gereği duymamıştım.
"Burdan ilk aradan sağa daha sonrada sola dön karşında olucak."
Başımla onaylayarak Teşekkür ettim oldukça tatlı bir kadındı ve gençti de ona o an o kadar çok güvenmiştim ki aklını okuma gereği bile duymadım , duymak istemedim.
Hızlıca söylediği yöne yol aldım kısa bir süre içinde Yemekhaneye vardığımda herkesin çıktığını fark ettim. Evet daha Buraya ilk günümde bile doğru düzgün bir şey yemedim ve anlaşılan bir süre daha aç kalıcaktım.
Darian! Orda ona teşekkür etmeliyim.
"Darian!" Bana bakmadı bile. Hızlıca yanına gittiğim an bir anda parmaklarını dudağıma bastırdı ve cebimde bir ağırlık hissetim. Ne yapıyor! Benden uzaklaştığı an elimi cebime attım ve dışarı çıkarmada n cebimin içinden baktım. Elma koyu kırmızı bir elma!
Benden çoktan uzaklaşmıştı bile arkaya döndüğümde beni işaret etti. Gücünü kullanmamı mı istiyor?
"Gücünü kullanma ve yemekhane ye gelmediğin için bir elma alabildim sadece."
Neden yardım ediyor? Tanımıyor beni ne de ben onu o zaman neden.
𓆩𓆪
"Ursula." Ursula'nın yatağının ucuna oturdum. "Darianı tanıyor musun?" Konuya aniden dalmıştım ama aklımı kaybedercesine merak ediyorumdum.
"Hmm...Evet az çok."
"Peki herkese böyle mi davranır sen ilk geldiğinde sana nasıl davrandı?" Etraf sessizliğe büründğ. Sadece arkada olan boğuk konuşmalar ve Ursula'ya pür dikkat bakan bakışlarım.
Neden soruyorsun dermişcesine bana baktı ama sorumu yinede cevapladı "Ben Darian dan önce geldim buraya ve o ilk geldiğinde ağır yaralıydı." Ne demek ağır yaralıydı.
"Nasıl yani neyi vardı?"
"Doktorlar yaşayacağını dair düşünmüyordu çoktan ölü yerine koymuşlardı."
"Kaza'nın sebebini biliyor musun?"
"Hayır, ne Darian söylüyor nede doktorlar ona sormamızı istemiyor." Biraz daha bana yaklaştı ve kulağıma fısıldayarak
"Anlaşılan ağır bir tranva hasta." Yataktan dogruldum daha fazla bunları duymak isteyeceğimi sanmıyorum.
"Loyana!" o an durdum. "Darian'ın soğuk kişiliğine aldanma birimize bişey olsa ilk yardım edecek kişi odur."
𓆩𓆪
Tanrısal bakış açısı ile
"Daha fazla katlanmak istemiyorum!" Meris duvara tutundu zar zor nefes alıyordu. Hemen arkasından koşan Adris hızlıca yanına varmıstı bile.
Meris bulduğu ilk lavaboya girdi ve istifar etti.
"Anlıyorum haklısın güzelim ama burda duygulara yer vermemeliyiz." Adris bozuk bir şekilde gülümsedi Meris'i rahatlatmak adına ama o da bir o kadar korkuyor bedeni ürperiyordu.
"Daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum." Ellerini saçlarına geçirdi. "Her zaman o gözleri görmek!" Gözünden süzülen bir yaş daha...
"Kaç!" dedi Adris üstüne basa basa "Ben belli etmem kimseye rahatlıkla kaçarsın."
Melis'in gözleri Adrisle buluştu.
"Sen olmazsan bir yere gitmem!" Tezgahın üstünde ki malzemeleri yıktı anı sinirle meris. "SİKTİR!" kriz geçirmesi an meselesiydi.
Adris merise doğru yaklaştı.
"Öpiyim mi?" Gözleri dudaklarına kaydı. Meris aniden açılan gözleri ve bedeninden çıkıcak kalbi göz yaşları arasında gülümseyerek Adrisi itti. Hafif ama bir o kadar tatlıydı.
Adris her seferinde bunu yapıyordu hiç olmadık anda Mersin bir anda rahatlamasını sağlıyordu onun ilacıydı ölüm nefesi solunan bu laboratuvar aşkı yaşatmıştı onlar.
"Çocuk gibisin!"
"Güzelimsin."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |